Kıvanç'ın başarısının 9 sırrı
Abone olSon dönemlerin en başarılı erkek oyuncularından Kıvanç Tatlıtuğ'un başarısı analiz edildi.
Kıvanç Tatlıtuğ ismi oynadığı filmden daha fazla konuşulur oldu. Tüm film eleştirmenleri filmden ziyade Tatlıtuğ'un performansını analiz eder oldu. Kıvanç'ın tüm dikkatleri üzerine çekmesinin sebepleri üzerine çeşitli fikirler beyan ediledursun Zaman'dan Ayhan Hülagü Tatlıtuğ'un başarısını 9 maddeyle özetledi.
Kıvanç Tatlıtuğ, bu hafta gösterime giren Kelebeğin Rüyası filmindeki performansıyla konuşuluyor. Oyunculuğu kamera karşısında öğrenen Tatlıtuğ'un kat ettiği yol, kendini geliştirmeye niyetli meslektaşları için yol haritası niteliğinde. İşte zirve yolunu açan ayrıntılar...
YETENEK
Sinema veya dizi sektöründe rol kapmak için illa sıra dışı bir yeteneğe sahip olmak gerekiyor mu? Hayır. Yönetmen, montaj masasında oyuncunun birçok açığını kapatabilir. Ancak iyi oyuncu kendini belli eder. Joker'i oynayan Heath Ledger gibi, ana kahramanı ezip sinema tarihine adını altın harflerle bile yazdırabilir. Yeteneği göz ardı edilerek projeye dâhil edilen oyuncunun ismi ise sadece künyede geçer. Mankenlikten oyunculuğa geçen, dâhil olduğu projeleri okul gibi kullanan Kıvanç Tatlıtuğ, her geçen gün artan performansıyla üst düzey bir 'oyuncu kumaşı'na sahip olduğunu gösterdi.
DIŞ GÖRÜNÜŞ
Jön sinemasından (esas oğlan dayak yiyip karizmasından ödün vermezdi) karakter sinemasına geçtikten sonra dış görünüşte bakış açısı değişti. Oyuncular görünüşe abanmak yerine onu ezerek, hatta dışlayarak karakter oluşturmayı tercih etti. Çağatay Ulusoy, Burak Özçivit, Mehmet Akif Alakurt gibi oyuncuların yerinde saymalarının sebebi nasıl oynadıklarından çok, nasıl göründükleri. Kelebeğin Rüyası için 20 kilo vererek bedensel dönüşüme açık olduğunu gösteren Tatlıtuğ, görünüşünü göz ardı edip salt oyunculuğuyla ön planda olmayı tercih etti. Bedensel formu, yürüyüşü, konuşmasıyla yeni ve başarılı bir karakter koydu seyircinin karşısına. Ancak şu gerçeği de görmek lazım. Tatlıtuğ, batılı bir görünüşe sahip olduğu için sadece Türkiye ve Ortadoğu'da takip edilen bir aktör. Avrupa sineması tarafından aranan bir oyuncu olduğu zaman gerçekten yıldız olarak anılacak. Onun da tek yolu var: Daha iyi olmak.
PROJE TERCİHİ
'Rol üzerine yapıştı' klişesinin hayatımıza giriş sebebi bu. Televizyon ve sinema sektöründe seyirci tarafından kabul gören karakterler farklı hikâye örgüleri içinde servis ediliyor. Sevilen karakter üzerinden projeler (Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine gibi) yapılıyor kimi zaman. Oyuncuların ekonomik kaygılardan dolayı 'hayır' diyememelerinin yanı sıra yapımcıların risk almak istememelerinin de payı büyük elbette. Aşk-ı Memnu'dan sonra geniş bir hayran kitlesi oluşturmuşken benzer bir aşk projesinde boy göstermedi Tatlıtuğ. Ezel dizisinin Sekiz karakteriyle seyirciyi ters köşeye yatırdı, yelpazesinin geniş olduğunu gösterdi. İlk filmi Amerikalılar Karadeniz'de 2 gibi yapımlarla kariyerine devam etseydi, bugün muhtemelen bu yazıda adı bile anılmayacaktı. Yerli Leonardo DiCaprio olarak sektöre giren Arda Kural'ın benzer yapımlarda kendini tekrar ederek tüketmesi, proje tercihinin önemine iyi bir örnek.
ÖZEL HAYAT
Karakterlerin seyirci tarafından kabul görmesinde gözardı edilen önemli bir ayrıntı özel hayatın gizliliği. Magazin dünyasıyla mesafesini koruyan, gözden uzak aile hayatını sürdüren oyuncular 'gerçekliği' her daim daha kolay yakalıyor. Tatlıtuğ ile Kenan İmirzalıoğlu'nun az röportaj vermeleri, özel hayatları üzerine konuşmayı tercih etmemeleri rollerinin kolay kabul görmesindeki payı yadsınamaz. Hayatını kameralar önünde yaşamaya başlayan Nejat İşler'in duraklama dönemi yaşaması tesadüf mü? Değil.
SAĞLIK
Oyuncunun tek enstrümanı var, bedeni. Ona iyi bakmak iş ahlakının gereği. Türkiye'deki konservatuvar geleneğinin şöyle bir algısı var: "Sanatçı bohem yaşadığı zaman daha üretken olur." Bu öğretiden birçok oyuncu su tüketir gibi alkol alır, güneşi görmeden girmez yatağa. Dünyada yaşlandıkça kıymetlenen oyuncu, Türkiye'de sağlıksız yaşamından dolayı ustalık döneminde setlerde değil, hastanelerde mesaisini harcar. Mesela usta oyuncu Müşfik Kenter, on gibi girerdi yatağa, sabah dört-beş gibi kalkar, artikülasyon çalışır, oyun okurdu. Yıllarca bu disiplinle yaşadı, alkol kullandığı dönemden yaka silkti hep. Tatlıtuğ'un bir dönem profesyonel basketbol oynamış olması en büyük artılarından biri.
ÇOK YÖNLÜLÜK
Hollywood'da nitelikli projelerde yer almak için 'iyi oyuncu' olmak yetmiyor. Müzikalde rol alacak seviyede şarkı söylemek, en az bir enstrüman çalmak, at binmek, kılıç kuşanmak şart. Türkiye'deki oyuncuların bu konuda çaba gösterdiğini söylemek güç. Projeye dâhil olduklarında şayet vakitleri varsa kısa süreli eğitim alıyor, yoksa dublör ya da kamera hileleriyle açıkları kapatılıyor. Çok yönlülükleri bir kenara, uluslararası projelerde yer alacak seviyede iyi bir İngilizceye sahip değil çoğu. Kıvanç dâhil... Filmi yarışmadığı takdirde festivallerde film izlemeye giden, oyunları takip eden, oyunculuk yöntemleri üzerine kafa yoran oyuncu sayısı o kadar az ki.
DOĞRU YÖNETMEN
Dünya sinemasında yönetmenlerin belirli bir oyuncu kadrosu olur. Hangi hikâyeyi anlatırsa anlatsın, tanıdığı, bildiği oyuncuları aracı olarak kullanır. Türkiye'de bu sistem yeni yeni kuruluyor. Cem Yılmaz, Onur Ünlü 'çete'siyle sete çıkıyor. Bir çeteye dâhil olup istikrarlı bir şekilde kariyerine devam etmek de mümkün, doğru yönetmenle kader birliği yapıp zirveye zıplamak da. Semih Kaplanoğlu'nun Yumurta'sından çıkan Saadet Işıl Aksoy, oyunculuk eğitimi almadan uluslararası arenaya zıpladı mesela. Kenan İmirzalıoğlu- Osman Sınav yol arkadaşlığı bir diğer örnek.
USTA OYUNCULARLA ÇALIŞMAK
Yıldız oyuncu üzerine kurulu Yeşilçam'da Artist, Ses, Yıldız gibi dergilerinin birincileri oyunculuğu setlerde öğrenirdi. Ediz Hun, Gülşen Bubikoğlu, Cüneyt Arkın gibi... Mekteplilerle, usta oyuncularla çalışıp kendini geliştirdi. Yeni Türkiye sinemasında yarışmaların yerini podyumlardaki mankenleri (sırf kameraya yakıştıkları için) transfer etme geleneği aldı. Özel hocalardan eğitim alma seçeneği oluştu ama ustalara çıraklık etme geleneği henüz terk edilmedi. Oyuncunun kendini geliştirmesinde isteğinin, yeteneğinin payı da büyük elbette. Ezel'de Tuncel Kurtiz'le çalışan İmirzalıoğlu, Aşk-ı Memnu'da Selçuk Yöntem'le kamera karşısına geçen Tatlıtuğ bu süreci okul gibi değerlendirmeyi başardı ama Çemberimde Gül Oya'da Selda Alkor'la aynı seti paylaşan Tuba Büyüküstün dün nasılsa, bugün de aynı.