Kırmızı fes lokum ve şalvarlı erkekler
Abone olAvrupa'nın kafasındaki fesli lokumlu şalvarlı Türk imajı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ı rahatsız etti..
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türk kültürüyle
ilgili yanlış bir imajın olduğunu belirterek, ''Bir yanılsama var.
Yani Turkish lokum, kafada kırmızı fes ve dansöz, bıyıklı, şalvarlı
ve palalı erkekler...'' diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Avrupa'da Türk
kültürüyle ilgili ''Turkish lokum, kafada kırmızı fes ve dansöz,
bıyıklı, şalvarlı ve palalı erkekler'' gibi yanlış imajının
olduğunu ve bunun bir dönem reklam filmlerinde bile kullanıldığını
belirterek, yeni reklamlarda bunu değiştirmeye çalıştıklarını
söyledi.
Günay, ''Türkiye'nin ne damak tadı Turkish lokumdan ibaret, ne biz
pala bıyıklı erkekleriz, ne kızlarımız dansöz kıyafetinde,
başımızda da fes yok. Çok uzun zamandan bu yana yok ama böyle bir
yanılma var. Şimdi bundan vazgeçmeye çalışıyoruz'' dedi.
Bakan Günay, 2010 reklam ihalesine çıkmaya hazırlandıklarını
söyledi. ''Reklamlarla ilgili yeni arayışlarının giderek belirli
bir zemine oturduğunu ve genel bir Türkiye konsepti oluşmaya
başladığını'' ifade eden Günay, Türkiye'nin turizmde atılıma
geçtiği 2000'li yıllardaki uçan halılar, gemiler, şalvarlı kızların
dansı, atlı şehzadeler ve fesli adamların olduğu tanıtım filmlerini
ciddi biçimde eleştirdi.
''Türk kültürüyle ilgili Osmanlı'nın son döneminden kalan ve
sonraki yıllarda bilerek ve bilmeyerek bizim de katkı yaptığımız
bir yanılsama var. Yani Turkish lokum, kafada kırmızı fes ve
dansöz, bıyıklı, şalvarlı ve palalı erkekler!'' diyen Günay, bu
yanıltıcı imajın bir dönem Türkiye'nin yurt dışında tanıtılması
sağlayan reklam filmlerinde bile kullanıldığını anımsattı. Günay,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu değil aslında Türkiye. Türkiye'nin
ne damak tadı Turkish lokumdan ibaret ne biz pala bıyıklı
erkekleriz ne kızlarımız dansöz kıyafetinde, başımızda da fes yok.
Çok uzun zamandan bu yana yok ama böyle bir yanılma var. Bu bir
garip Doğulu karikatürü Türkiye'nin üzerine oturmuş.
Bazı dönemlerde biz hatta neredeyse reklamlarımızda tekrar etmişiz.
Tanıtım reklamlarımızda, şalvarlı kızlar, uçan halılar, pala
bıyıklı, ata binmiş bir takım şehzadeler! Böyle bir Türkiye yok.
Ben böyle bir Türkiye görmedim, yaşamıyorum. Bu doğu mu, Hindistan
mı, Pakistan mı, İran mı ne olduğu belli olmayan bir şey var.
Osmanlı böyle anlatılmaz. Osmanlı Selimiye, Sultan Ahmet, Fatih'le
anlatılır ama böyle anlatılmaz. Uçan halı diye bir şey bizim
masallarımızda bile yoktur. Biz oryantalist bakış açısıyla
kendimizi tanıtmaya çalışmışız. Bu da tabii batıdaki yanlış Türk
figürünü ve imajını destekleyen bir kendi gayretimiz olmuş. Şimdi
bundan vazgeçmeye çalışıyoruz.''
TANITIMLARDA KÖKLÜ TARİH ANLATILACAK
Türkiye'nin dünyanın başka yerlerinde olmayan birçok tarihi değere
sahip olduğunu vurgulayan Günay, şunları kaydetti: ''Ben göreve
başladığımda, sanal bir Türkiye, uçan halılarla gezilen, insanların
şalvarla ve peçeyle dolaştığı bir Türkiye değil, köklü bir geleneği
olan 10 binlerce yıl eskiye kadar arkeolojik, tarih zenginliğe
uzanan ama aynı zamanda çağdaş yüzü olan ve çağdaşlığa yönelmiş bir
Türkiye olduğumuzu anlatmamız gerektiğini işaret etmiştim.
Çok eskiye kadar giden çok köklü bir tarihimiz var ama biz modern
yaşam tarzını benimsemiş olan çağdaş bir ülkeyiz, güvenli ve
esenlikli bir ülkeyiz, damak tadımız, müziğimiz, doğamız, hepsi çok
fazla. Bunları birlikte sunan bir konsepti giderek geliştirmeye
çalışıyoruz. Bizim Efes, Ani, Sümela, Sultan Ahmet, Mevlana,
Harran, Kapadokya, Likya, Frigya, Karya, Divriği'miz var. Tüm bu
tarihinüzerinde yepyeni, modern bir devletiz. Bütün bu tarihin
farkındayız ama Avrupa'nın günlük yaşamında neyse bizde de o. Bunu
bizim yeniden tanıtmamız lazım.''
Avrupa'da Türkiye imajının ''eksik'' olduğunu belirten Günay,
halbuki Türkiye'de Avrupa'nın sahip olduğundan çok daha fazla
şeyler bulunduğuna dikkati çekti. Günay, ''Biz onlar gibi günlük
hayat sürüyoruz ama bizim onların tanımadığı ve hayranlıkla
baktığı, Yunanistan'da, İtalya'da sadece bir kesitini gördüğü
tarihin inanılmaz evreleri var. Bunu baştan anlatma gayretimiz var,
çünkü burada bir kopukluğumuz olmuş'' dedi.
Bakan Günay, bu nedenle gelecek yıllardaki fuar ve reklamlar ile
halkla ilişkiler faaliyetlerinde bu unsurları ön plana
çıkaracaklarını bildirdi.
TÜRKİYE'NİN TANITIM FİLMLERİ
Türkiye'nin turizmde reklamlarıyla atağa geçtiği 2000'li yıllarda
dünya güzeli Azra Akın'ın da yer aldığı tanıtım filmlerinde,
boğazın üzerini kaplayan uçan halılar, sokaklarda geçen, içinde
şehzade/padişahın oturduğu uçan gemiler, uçarak dans eden şalvarlı
kızlar, İstanbul boğazını atlayan, metrodan geçen atlı şehzadeler
yer almıştı. O dönem çok ilgi gören reklamlar, tanıtımlarda bir
süre kullanılmıştı.
Ancak, 2007 yılının yurt dışı tanıtım reklamında Efes ve Mevlana
gibi tarihi değerler vurgulandı. Sonraki iki yılda da genel Türkiye
tanıtımı yanında, Akdeniz, Kapadokya, Güney ve Doğu Anadolu ile SPA
gibi turizm bölgeleri ve çeşitlerine yönelik ayrı filmler yapıldı.
Filmlerde, tarihi ve kültürel değerler ile deniz kum güneş ve
turizm çeşitleri işlendi. Bu filmlerde genellikle modern insan,
tatilinden zevk alan turist figürü kullanıldı.
İstanbul'a yönelik ''Kıtaların Aşkı'' tanıtım filminde de tarih ve
aşk birleştirilmişti. Gökyüzü ve bir kadının gözleriyle başlayan
filmde, genç bir kadın Dolmabahçe Sarayından, erkek ise Ortaköy
Camisinden Boğaza doğru koşmaya başlıyor. Birbirine kavuşmak için
Saltanat kayığı, Efes, Nemrut, Truva atı, Hitit Güneşi boğazın
suları arasından geçen gençlere, Bizans döneminden bir din adamı ve
yeniçeri yardım ediyor. Filmde, iki sevgili en son sema eden iki
Mevlevinin kolları üzerinden gökyüzünde, boğazın tam ortasında
kavuşuyor