Kırmızı et zammında bir darbe daha gelecek Bayram öncesi şoku!
Abone olKırmızı ete Et ve Süt Kurumu'nun yüzde 48'lik zam yapmasının ardından kasaplardaki artış da dikkat çekti. Tam Ramazan ayı öncesi gelen zam yağmurunun Ramazan ayından sonra bir zam daha gelmesi bekleniyor. Kurban Bayramı öncesi kırmızı et fiyatları rekor kıracak.
Et ve Süt Kurumu'nun yüzde 48 zam yapmasının ardından sektör
temsilcileri, çiftliklerdeki besi hayvanı stokunun azaldığını ve
Mayıs ayı sonuna kadar kırmızı ete en az yüzde 30 zam geleceğini
belirtti.
Et ve Süt Kurumu'nun yüzde 48 zam yapmasının ardından açıklama yapan Tarım ve Orman Bakanlığı, yapılan zammın piyasadaki et fiyatlarını etkilemeyeceğini belirtmişti. Sektör temsilcileri ise, çiftliklerdeki besi hayvanı stokunun azalmasından dolayı ve Mayıs ayı sonuna kadar kırmızı ete en az yüzde 30 zam geleceğini söyledi.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Ulusal Kırmızı Et Konseyi verilerine göre son bir yılda süt yeminde %138, besi yeminde %160, karkas et maliyetinde ise %87 artış yaşandı. Balıkesir’de 20 yıldır hayvancılık yaparak geçimini sağlayan Hüseyin Efe, köyündeki besi hayvanı sayısında en az %40 azalma olduğunu söylüyor. Türkiye’de çok sayıda üreticinin süt üretmek yerine dişi hayvanlarını keserek kazanç sağlama yolunu seçtiği ve anaç hayvanları azalan Türkiye’nin kırmızı et stokunun da azaldığı belirtiliyor.
Türkiye’de etin serbest piyasadaki fiyatı ise 95-110 TL/kg aralığında seyrediyor. Et ve Süt Kurumu (ESK) kırmızı et fiyatlarına yüzde 48 oranında zam yaptı ve 1 kilogram kıymanın fiyatı 56 TL’den 83 TL’ye, kilogramı 62,5 TL olan kuşbaşı ise 92 TL’ye yükseldi.
Toplam kırmızı et satışının %1’lik kısmını oluşturan ve sadece
ESK mağazalarını kapsayan bu zammın, piyasadaki et fiyatlarına
yansımayacağı belirtiliyor. Et ve Süt Kurumu’nun yeni fiyat
düzenlemesine ilişkin açıklama yapan Tarım ve Orman Bakanlığı da
ESK fiyatlarının piyasadaki et fiyatlarını etkilemeyeceğini
belirtti.
Fakat BBC Türkçe’ye konuşan sektör temsilcilerine göre, yüksek maliyetler ve arz sıkıntısı sebebiyle önümüzdeki iki ay içerisinde et fiyatlarının en az yüzde 30 artması bekleniyor.
Yanlış süt
politikası
Türkiye’de süt üreticisi işletmelerin sayısının, son üç yıldır süt
fiyatlarının baskılanması ve artan üretim maliyetleri sebebiyle
giderek azaldığı belirtiliyor. Zarar eden süt üreticilerinin çareyi
hayvanlarını kesmekte bulduğu ve böylece dişi büyük baş sayısının
azalmasıyla, yeni hayvan üretiminin de azaldığı
değerlendiriliyor.
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Başkanı Sencer Solakoğlu, özellikle son 4 aydır çok yoğun bir inek kesiminin yapıldığını belirtiyor:
“Yıllarca zarara mahkûm bırakılan süt çiftçileri, yoğun bir şekilde anaç hayvanlarını kesmeye başladılar. Bu kesimlerin sonucunda her geçen gün et üretimi düştü.”
“Et hayvanı üreten çiftliklerin birçoğunun kullanım kapasitesi yüzde 50’nin altına düştü. Dolayısıyla şu anda kesimlik et hayvanı bulmakta çok ciddi zorluk çekiliyor, et fiyatlarının yükselmesi şart.”
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve Et ve Süt Kurumu (ESK) eski genel müdürü İsmail Kemaloğlu da çiftlik kapasitelerinin yüzde 40-50 arası olduğu söyleyerek, “İşletmelerdeki hayvan sayılarında ciddi düşüş var” diyor.
Arz sıkıntısı kritik bir hal alacak
Uzmanlara göre dişi sığır sayısının azalması ve yüksek maliyetlerin
üzerine bir de turizm sezonundaki talep artışı eklendiğinde, birkaç
ay içerisinde et fiyatlarında yüzde 30-40 arasında zam bekleniyor.
Kemaloğlu, “Eğer beklenen rakamlarda turist gelirse, etin kilosu
çok rahat 150 TL olur. Çünkü arz sorunu kritik bir hal alacak gibi
gözüküyor” diyor.
Solakoğlu da “Turizm sezonunun başlaması ve hayvan stokunun minimuma inmesiyle, mayıs ayı sonuna kadar et fiyatlarının en az yüzde 30 zamlanacağını hesap ediyoruz” diyor.
BBC Türkçe’ye yazılı açıklama yapan Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Ahmet Hacıince ise aynı görüşte değil:
“İçinde bulunduğumuz dönem için kırmızı et arzı noktasında bir sorun gözükmektedir. Mevcut hayvan stokumuz talebi karşılayabilir seviyededir.”
“Ancak süt fiyatlarının sürdürülebilir noktada olmayışı sebebiyle hayvan kesimi daha da hızlandığında, 1-1,5 yıl sonra esas kırmızı et kaynağı olan besilik dana temininde problem oluşabileceğinden, kırmızı et arzı yeterli seviyeye ulaşamayabilir.”
Mevcut ekonomik şartlar ve girdi maliyetlerinin artışı sebebiyle fiyat hareketlerinin olabileceği ekonominin gereği olmakla beraber, spekülatif artışlar beklenmemektedir.
Hacıince ayrıca vatandaşların gelir seviyesi ve alım gücü sebebiyle kırmızı ete yeterli talebin oluşamadığı durumlarda, fiyatların gereği kadar yükselmediğini kaydediyor.
Öte yandan sektör temsilcilerine göre Türkiye’de et ve süt ürünleri pahalı değil, aksine Avrupa’ya göre oldukça düşük.
Esas sorunun vatandaşın alım gücünde olduğunu söyleyen Kemaloğlu, “Bugün bir kilo baklava 150-200 TL iken, ete pahalı dememek gerekiyor” diyor.
Hacıince de kırmızı et fiyatlarında yaşanan artışın; yem, enerji, işçilik ve akaryakıttaki artışlara göre daha az olduğunu belirtiyor.
Yemde ithalata
bağımlıyız
Türkiye’de hayvancılıkta yıllık 26 buçuk milyon ton karma yem
tüketiliyor ve bu yemin %50-55’ini ithal hammadde
oluşturuyor.
Türkiye’de hayvancılık yapanların yüzde 85’inin 10 inekten daha az hayvana sahip olduğunu belirten Solakoğlu, maliyet baskısı altında ezilen onlarca küçük işletmenin kapandığını söylüyor:
“International Farm Comparison Network (IFCN) verilerine göre, Türkiye’de hayvancılık yapma maliyetinin dünya ortalamasından yüzde 23 daha fazla.”
“Artan maliyetlerin yükü şimdilik çiftçinin sırtına binmiş durumda. Ama eninde sonunda bunlar fiyatlara yansıyacak ve nihayetinde yine tüketicinin aleyhine bir gidişat olacak.”
Hayvancılıkla geçimini sağlayan Hüseyin Efe de hayvancılık maliyetlerinin karşılanamaz bir hale geldiğini anlatıyor:
“Arpa fiyatları son bir yılda %300 arttı. Kimse hayvanına arpa yediremiyor. Daha önce ton bazında alırdık, şimdi çuval olarak alabiliyoruz. Saman fiyatları %80-100 arasında arttı. Motorin, bir yılda 7 liradan 22 liraya çıktı. İlaç ve tedavi masrafları çok yüksek.”
Ürettiği sütün kilosunu 4,35 TL’ye sattığını söyleyen Efe, yemin kilosunun ise 6 TL olduğunu belirtiyor:
“Bir kilo sütten bir kilo yem alamaz duruma geldik. Süt için hayvana 10 bin TL’lik yem alıyorsak, satışımızdan 9 bin 800 kazanıyoruz. Bunun bir de samanı, işçiliği ve ilaç tedavileri var.”
“Ahırında 20 ineği olan 10’a, 10 ineği olan 5’e düşürüyor. Birkaç tane olan da tamamen kapatmanın yollarına bakıyor. Herkes hayvan sayısını azaltmak istiyor, kimse artırmak istemiyor.”
Çiftçi yem borçları yüzünden senet
imzalıyor
Efe, köyde et ve süt üreticisi birçok çiftçinin yem satıcılara olan
borçlarını ödeyemediğini ve senet imzalamak zorunda kaldıklarını
anlatıyor:
“Köylümüzün borçlandığı yem firmaları, borcunu ödeyemeyen insanların hayvanlarına el koymaya başladı. Bütün hayvanlarını alıyor, borcu kapatmaya yetmezse de senet yapıyorlar.”
“Bir yakınımız işletmesini kapattı, koyunlarını da verdi ama yine de borcunu ödeyemediği için senet yaptı. İş bu dereceye geldi.”
“İstesek bile yemimizi kendimiz üretemiyoruz. Herkes gübre sıkıntısı yaşıyor. Geçen yıl bir torba üre gübresi 90 liraydı, şimdi 650 lira. Artık kimse hasat zamanında kimse yüksek hasat alamaz.”
İthalat et ekonomik çözüm değil
UKON verilerine göre, Türkiye’de karkas et kesim fiyatı 80-82 TL/kg
iken bu rakam yurt dışı piyasalarda 5-6 Euro/kg aralığında
seyrediyor.
Bu açıdan Türkiye’nin et arzında yaşanacak olası bir problemde ithal etin “ekonomik bir çözüm olmayacağı” ve et fiyatlarını %30-40 seviyesinde artıracağı değerlendiriliyor. UKON kısa vadede Türkiye’nin et arzında sorun yaşanmayacağını belirtse de diğer uzmanlar, Türkiye’nin kırmızı et verilerinin “şeffaf olmadığını” söylüyor.
Solakoğlu, verilerdeki belirsizlik sebebiyle kırmızı et fiyatına dair beklentilerin de spekülasyonlar üzerine kurulduğunu kaydediyor:
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nda Türkiye’nin gerçekten kaç tane hayvanı olduğunun envanteri yok. Bütün sektör önümüzdeki iki ayda düşük arz ve yüksek talepten kaynaklı bir fiyat artışı olacağını konuşuyor ama bu, çiftliklerdeki gözlemlere dayanıyor.”
TÜİK’in son birkaç yıldır Türkiye’nin et üretimi verilerini açıklamadığını belirten Kemaloğlu ise, “Evet, resmi rakamlar belli stoku gösteriyor ama arz talep dengesinde fiili durumu en iyi piyasa gösterir” diyor.
Et ve süt kurumu neden zam yaptı?
Solakoğlu, ESK’nın uzun zamandır baskılanmış fiyattan et satışı
yaptığını ama serbest ekonomideki rekabetin adil olması açısından
bu zammın “beklendiğini” ifade ediyor.
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun’un Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’a verdiği bilgilere göre ESK’nın satışlarının büyük bölümü Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı’na yapılırken, zincir marketlere hiç satışı bulunmuyor.
Piyasaya satışlarının ise çok az olduğunu belirten Uzun, “piyasaya göre yüzde 66 daha ucuza et sattıkları için mağazalarda uzun kuyruklar oluştuğunu” ve zam yapmanın “kaçınılmaz” hale geldiğini söylüyor.
Et ve Süt Kurumu Eski Genel Müdürü Kemaloğlu, “ESK aslında tıpkı TMO gibi bir piyasa düzenleme kurumu ancak serbest piyasadaki fiyatları belirleyemiyor. Piyasa için ESK fiyatlarının bir anlamı yok çünkü ESK’nın satış noktaları son derece sınırlı” diyor.
ESK’nın üretici maliyetleri, sürdürülebilirlik eşiği ve enflasyon gibi parametreleri takip ederek et ve süt ürünlerinde piyasa düzenleme kurumu olmakla görevli olduğunu belirten Kemaloğlu, son yıllarda bu işlevin aksadığını değerlendiriyor.