Kırışıklık ve lekeleri dert etmeyin
Abone olAcı çekmeden, normal yaşamı etkilemeden uygulanan ‘soft’ yöntemlerle, ciltte ortaya çıkan kırışıklık, leke, şekil bozukluğu gibi estetik kusurların düzeltilmesi m
Ciltte yaşlanmaya, sivilcelere, yaralanmalara ve güneş
ışınlarının olumsuz etkilerine bağlı olarak kırışıklık, leke, şekil
bozukluğu gibi estetik kusurlar ortaya çıkabiliyor. Bu kusurların
düzeltilmesi için kullanılan ‘soft’ yöntemler acı çekmeden ve
normal yaşamı etkilemeden uygulandığı için büyük ilgi görüyor.
Ancak hangi yöntemin kullanılacağına kişinin estetik sorununun
niteliğine ve beklentilerine bakılarak karar veriliyor. DOLGU
MADDELERİ ENJEKSİYONU Dolgu maddelerin cilt içine enjekte
edilmesiyle, kırışıklık bölgesinde hacim yaratılarak kırışıklık
çizgileri düzeltiliyor. Dolgu maddeleri, yüzdeki yaşlılık
çizgileri, yaralanmalarla oluşan çizgiler, yüzdeki şekil
bozuklukları, kişinin derin sivilce izleri gibi sorunlarda tercih
ediliyor. Ayrıca kişinin dudak kalınlaştırma, dudak şekillendirme
gibi estetik değişiklik taleplerinde de bu yöntemler rahatlıkla
uygulanabiliyor. Dolgu yapılmasında kullanılan birçok madde
bulunmaktadır. Bunlar sıvı parafin, sıvı silikon (ülkemizde
kullanımı yasal değil) kolajen, hyalüronik asit, otolog yağ, otolog
kolajen gibi maddelerdir. Kliniğimizde uygulanan dolgu maddesi,
stabilize edilmiş hyalüronik asittir. Tamamen organizmaya uyumlu ve
organizma tarafından eritilebilen doğal bir maddedir. Fonksiyonu,
vücudun kendi hyalüronik asidinin tüketildiği yere hacim
eklemektir. KALICILIĞI NE KADAR? Dolgu maddeleri enjeksiyonun
kalıcılık süresi 5 -12 ay arasında değişiyor. Metabolizmanın,
hyalüronik asidi su ve karbonhidrata dönüştürmektedir. Büyüme
faktörleri ve hormonlar, glikoz ve oksijen gibi önemli besleyici
ajanların serbest geçişine olanak verir. Hyalüronik asit jelinin
parçaları arasında hücreler dolaşabilir ve sağlıklı bir cilt ortaya
çıkar. Test ihtiyacı olmadığından kişi hemen uygulamaya alınabilir,
anında tatmin sağlar. Enjeksiyonun hemen sonrasında kişi normal
yaşantısını sürdürebilir. Her yaşta uygulanabilir. İstenildiği
sıklıkta tekrar edilebilir. Alerji riski yoktur. BT-A (BOTİLİNUM
TOKSİN - A) ENJEKSİYONU BT-A, 1980 yılından bu yana tıbbın çeşitli
alanlarında başarıyla kullanılıyor. Bazı kişilerin alışkanlık
olarak kaşlarını çatmasıyla zamanla o bölgedeki çizgiler
belirginleşmekte, bu da hoş olmayan bir yüz ifadesine neden
olmaktadır. BT-A enjeksiyonu en sık, alın, iki kaşın arası, göz
çevresi, çene ve dudak çevresindeki çizgilere uygulanmaktadır. Bu
bölgelerin sinir ileti bozukluğuna ait anormalliklerinde özellikle
tercih edilir. BT-A enjeksiyonunun etkisinin kalıcılığı kişiden
kişiye değişiklik gösterir. Ortalama 4 -12 ay kalıcı etki elde
edilir. Hiçbir sistemik yan etki gözlenmemiştir. Uygulamanın isteğe
bağlı tekrarı mümkündür. BT-A enjeksiyonu uzman doktorlar
tarafından yapılmadığında, kaş ve göz kapağı düşmesi, göz altı
şişmesi gibi geçici yan etkiler görülebilir. BT-A uygulaması
öncesi, hekimin, hastanın yüzündeki patalojiyi iyi belirlemesi,
uygulayacağı dozu ve yöntemi belirlemesi gerekir. BT-A
enjeksiyonunun diğer kullanım alanları BT-A enjeksiyonunun diğer
kullanım alanları olarak, koltuk altı, el ve ayak gibi bölgelerdeki
aşırı terlemeyi azaltmak amacıyla da uygulanabildiğini
belirtiliyor. BT-A’nın ter bezlerinin yakınına enjekte edilmesi ile
o bölgede, kişiden kişiye değişiklik gösteren biçimde 4 - 12 ay
süreyle terlemenin azaltılması sağlanabiliyor. BT-A enjeksiyonu
yapılabilmesi için, kişide, başka hiçbir kas hastalığının
bulunmaması ve en az 1 ay öncesinden o kişinin yüzüne, başka
herhangi bir uygulama yapılmamış olması gerekiyor. BT-A
enjeksiyonuna bağlı olarak henüz bildirilmiş ciddi ya da kalıcı bir
yan etki bulunmaması, bu uygulamanın önemli bir özelliği olarak
kabul ediliyor. KİMYASAL PEELİNG NEDİR? Cildin zarar görmüş
tabakasının değişik kimyasal maddelerin farklı konsantrasyonlarda
kullanılarak kaldırılması işlemine peeling adı veriliyor. Kimyasal
peeling TCA, rezorsin, laktik asit, sitrik asit, glikolik asit gibi
birçok maddeyle yapılabiliyor. Bu yöntemlerden hangisinin hastaya
uygulanacağına hekim karar veriyor. Kimyasal peeling, güneş hasarı
sonucu oluşmuş ince çizgilerin hafifletilmesi ve kalın çizgilerin
inceltilmesi, sivilce tedavisi, sivilce izlerinin hafifletilmesi,
cildin yumuşaklığını artırarak, kuru kaba yapısının giderilmesi,
parlaklığının artırılması ve ayrıca çeşitli dermatolojik
bozukluklarda uzman hekimler tarafından uygulanan bir yöntemdir.
Peeling öncesinde hasta-doktor beklentilerini, hastanın ulaşmak
istediği iyilik, elde edilebilecek iyileşmenin seviyesi, hastanın
tıbbi geçmişi, hastanın daha önce kullandığı ürünler ya da
görebileceği tedavileri içeren karşılıklı tartışma, tedavinin
başarısı için gereklidir. Hastanın yaşı, cilt tipi, cinsi,
vücudunda düzeltme ihtiyacı gördüğü bölgelere göre kimyasal
maddenin konsantrasyonu, süresi ve seans sayısı ayarlanır. Ortalama
8-10 seanstır. HANGİ DURUMLARDA UYGULANMAZ? Kimyasal peelingin
uygulanamayacağı durumlar da bulunuyor. Bu nedenle hekimin,
hastanın vücudunda, peeling yapılacak bölgeyi dikkatlice muayene
edip karar vermesi büyük önem taşıyor. Aktif herpes enfeksiyonu
(uçuk) bulunan, yeni operasyon geçirmiş, radyoterapi gören,
cildinde yara izi oluşma ihtimali olan, siğil bulunan kişilerde
kullanımı uygun değil. Ayrıca son bir ayda krioterapi (soğuk
tedavisi) uygulanması ve bazı ilaçların kullanımı da kimyasal
peeling uygulamasının yapılmaması gereken durumlar arasında yer
alıyor. Kimyasal peeling uygulandıktan sonra o bölge güneşe maruz
bırakılmamalı, ayrıca tahriş yapabilecek her türlü etkiden
korunmalıdır. KRİOTERAPİ -SOĞUK TEDAVİSİ Krioterapide, kaynama
derecesi çok düşük bazı gazlar uygulanarak vücudun bir bölgesi
istenilen soğutulma derecesine getiriliyor. Bu sayede güneş
etkisiyle oluşan kahverengi yaşlılık lekeleri, et benleri,
siğiller, virüs enfeksiyonlarının izleri başarıyla gideriliyor.
Krioterapiyle cildin yüzeyindeki istenmeyen oluşumların kaybolması
sağlanıyor. Uygulanan endikasyonlarda başarı oranı çok yüksektir.
Uygulama süresi çok kısadır. Herhangi bir lokal anestezi ya da
cerrahi girişim gerektirmez. Kullanılan gaz, cildin yüzeyine sprey
ya da dokundurma sistemiyle saniyelerle ifade edilebilecek kadar
kısa süre uygulanır. Lezyonun özelliğine göre bir ya da birkaç
seans yeterlidir. Uygulama sonrasında bir sızı olabilir. Krioterapi
uygulandıktan sonra uygulama bölgesinde bir kızarıklık oluşur.
İyileşme süreci vücudun onarım süreci kadardır. Kişide soğuğa karşı
aşırı duyarlılık ya daönemli bir sistemik hastalığın bulunması
durumunda krioterapi uygulanmıyor. www.acibademhastanesi.com.tr