Kırık karnede suçlu kim

Abone ol

15 milyon öğrenci birkaç gün sonra karnelerini alacak.

15 milyon öğrenci birkaç gün sonra karnelerini alacak. Kimileri mutlu bir şekilde karnelerini anne-babalarına göstermek için eve koşacak. Kimi öğrenciler ise tamamen çağdışı ve sağlıksız değerlendirme ölçütlerini kullanmaya devam eden eğitim sistemimiz yüzünden hayatına küskün, bunalım ve depresyon içinde, suçluluk psikolojisiyle yanlış savunma mekanizmaları oluşturacak. Kısacası, evden kaçma ve intiharlara varan “kırık karne” vakaları birkaç gün sonra bizi bekliyor!

Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Karne Sendromunun" bir gelenek haline geldiği Türkiye'de, her karne döneminde dayak, evden kaçma, intihar gibi birçok acı olayın yaşandığını ve basına yansıyan "karne vakalarının" aysbergin görünen kısmı olmaktan bile uzak kaldığını söyledi.
Milyonlarca öğrencinin karne aldığı 2006-2007 öğretim yılının sonunda da aynı manzaraların yaşanmaya başlandığını ifade eden Avcı, "MEB'in bir sonraki karne dönemine daha sağlıklı, çağdaş ve nesnel değerlendirme sistemleri oluşturması gerekir" diye konuştu.

Kırık karne getiren öğrencilere anne-babaların kızmaya hakları olmadığını belirten Avcı, "Aslında o kırık karne yalnızca öğrencinin değil aynı zamanda da anne-babanındır. Çocuğumuza kızmak, küsmek, aşağılamak yerine yapıcı ve bilinçli yaklaşmamız gerekir. MEB'in ve basının anne-babaları eğitip bilgilendiren; öğrencinin okula küsmesini değil, başarısızlığını telafi etmeye dönük motive edici pozitif yaklaşımları öğütleyen eğitici ve öğretici sunumlarda bulunması kaçınılmaz hale gelmiştir.

Anne babaların yanlış yaklaşımlarından dolayı zayıf karne getiren bir çok çocuk bunalım ve depresyona girmekte, özgüven ve özsaygı aşınmasına bağlı olarak 'başarısızlığı' kişiliği ile özdeşleştiren; sevgisiz, korkak, pısırık bir karakter oluşturmaktadır. Bazı başarısız öğrencilerin çevresine karşı saygısız, saldırgan ve agresif davranmasının, sonu intihara kadar varan tercihler geliştirmesinin altında yatan sebepler bunlarla ilişkilidir. Aşırı baskı öğrenciyi okuldan ve öğretmenlerinden nefret eder hale getirmektedir.

Bu konunun ihmal edilmeye devam edilmesi durumunda gelecekte; tembel, sorunlu ve kötü alışkanlıkları olan bir nesille karşı karşıya kalacağımızı ve bunun tamirinin daha zor ve külfetli olacağını unutmamamız gerekir" dedi.
Avcı, anne-babaların zayıf karne getiren çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiğine dair önerilerini ise şöyle sıraladı: "Zayıf notla karşınıza gelen çocuğunuzun sizden daha fazla üzüldüğünü unutmayın. Onu sevdiğinizi hissettirin, üzüntüsünü paylaşın. Her çocuk farklı becerilere sahip bir bireydir. Bir başkasıyla kıyaslamaya sakın kalkışmayın. Başarısızlığının nedenini birlikte konuşun. Yapılabilecekleri belirleyin.

Eksik olduğu konuları belirleyin, bunları nasıl gidereceğine birlikte karar verin. Gelecek dönem için başarısız olduğu derslerle ilgili neler yapılabileceğini planlayın. Bir sonraki dönem başarısını artırabileceği konusunda ona güvenin ve onu yüreklendirin. Çocuğunuzun özelliklerini iyi tanıyın, özel yeteneklerini keşfedin. Çocuğunuzu kendi gelişim özellikleri içerisinde değerlendirin. Öğretmenleri ile iletişime geçin. Onlardan yardım ve işbirliği isteyin. Çocuğunuzun düzenli, planlı ve verimli ders çalışma alışkanlığı kazanması ve geliştirmesi çok önemlidir. Bu disiplini ona öğretip, kazandırmak için Rehberlik servislerinden yararlanın. En önemlisi de çocuğunuzla her gün baş başa oturup, onunla bir arkadaş gibi konuşun, günün değerlendirmesini yapın".

Günün Önemli Haberleri