’’Kimyasalın sorumlusu rejim’’
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de yaşanan ölümlerle ilgili, "Milli istihbarat ve diğer kaynaklardan elde edilen bilgiler, iki açı...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de yaşanan ölümlerle
ilgili, "Milli istihbarat ve diğer kaynaklardan elde edilen
bilgiler, iki açıdan bunun sorumlusunun rejim olduğunu gösteriyor"
dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’deki kimyasal saldırıya yönelik
açıklamada bulundu.
BM teftiş heyetinin de değerlendirmelerini takip edeceklerini
belirten Davutoğlu, "Bu çerçevede kimyasal silahların yasaklanması
örgütüyle bir görüşme gerçekleştirmiştim. O zaman ikinci bir soru
da gündeme geliyor. Saldırının kimin tarafından yapıldığı sorusu.
Tabii rejim dahi, kimyasal silah kullanıldığını kabullenmek
durumunda kaldı. Ama muhalefet ve diğer bilinmez unsurlara bunu aks
etti. Fakat milli istihbari kaynaklarımızdan elde edilen sağlıklı
bilgiler, diğer kaynaklardaki değerlendirmelerimiz iki açıdan bunun
sorumlusunun açık bir şekilde rejim olduğunu gösteriyor. Birincisi
bulunan mekanda kayıpların hemen hemen tümünün muhalefet
kontrolündeki mekanda doğu batı da meydana gelmiş olması ve zaten
kendi insanlarını öldürecek değiller kendi taraftarlarını ama bu
mekan ile atım yerleri arasındaki ilişkiler, atım açıları,
füzelerin düşmüş olma ihtimalleri vs. bunlar değerlendirildiğinde
çok açık bir şekilde bunun rejim kontrolündeki Kasyon tepesinden
yapıldığını güçlendiriyor, hatta ispat ediyor" diye konuştu.
Atım vasıtalarının ikinci konu olduğuna değinen Davutoğlu,
"Elinizde kimyasal silah olsa bile, eğer bir atım vasıtası yoksa
bunu kullanma ihtimaliniz yok. Elde ki bütün istihbari bilgiler,
muhalefetin elinde sofistike imkanın olmadığını açık bir şekilde
ortaya koyuyor. Yine birçok istihbarattan görgü şahitlerinden, atım
vasıtalarından gelen füze parçalarının izleri de söz konusu.
Dolayısıyla bizim açımızdan ki bu tamamiyle milli istihbari
bilgilerimiz ve kendi milli uzmanlarımızın değerlendirmeleri. Atım
vasıtaları ve atım mekanlarıyla bölgeler arasındaki açılar izler
açısından bakıldığında şüphe bırakmayacak bir şekilde rejimin
sorumlu olduğudur. Rejim bizzat düzenli ordu birlikleri mi yoksa
başka mı bu ayrı bir tartışma konusu ama böyle bir bulgu söz
konusu" şeklinde konuştu.
Diğer istihbarat birimlerince yapılan temaslarda da genel olarak bu
konuda bir mutabakat olduğunu söyleyen Davutoğlu, şunları
kaydetti:
"Bundan sonra uluslararası toplum üzerine bir sorumluluk düşüyor.
En başından bunu çok açık bir şekilde ifade etmek isterim.
Türkiye’yi sanki bir savaş çağrısında bulunuyormuş gibi takdim
etmek isteyenler var. Bu son derece haksız bir suçlama. Daha hiç
kimse bulunduğu yerden hareket etmemişken, 2011 Ocak’ı ile 2011
Ekim’i arasında 10 ay rejim nezdinde, bu olayların yaşanmaması için
ve barışın bozulmaması, Suriye’de ki kardeşlerimizin hangi etnik ve
mezhepten olursa olsun zarar görmemesi için ne kadar yoğun bir çaba
sarf etiğimizi hepiniz biliyorsunuz. Şuanda aktif olarak şu veya bu
tarafı destekleyen kesimler hiç harekete geçmemişken Türkiye
harekete geçti. Ama maalesef bu kardeşçe uyarı ve tavsiyelerimiz
Türkiye’nin güvenliğini de ilgilendiren kardeşçe tavsiyeler
dinlenmedi. Önce keskin nişancılarla, daha sonra top ve tank
atışlarıyla şehirlere yerleşim merkezlerine daha sonra açık bir
şekilde hava bombardımanıyla şehirlere ve bu senenin başından
itibaren scud füzeleriyle 300-350 kilometre öteden sivil hedeflere
saldırılar yapılıyor. Bu savaşlarda bile sivil alanlara yapılanlar
en kapsamlı saldırılardı. Devletin kendi halkına yaptığı en büyük
katliamdı. Son olarak kimyasal silah kullanımı yine savaşlarda bile
1925 yılından bu yana yasaklanmış bir uygulamadır. İki devlet
arasındaki savaşta dahi kimyasal silah kullanımı, 1925’te
yasaklandı ve şimdiye kadarda bir savaş suçu olarak ilan edildi.
Bir devletin kendi halkına karşı kullanması sanki bu savaş
değilmiş, tepki verilmesi gereken bir suç değilmiş gibi, sanki
savaşın şimdi başlayacak gibi, Türkiye’de savaşa çağrıda
bulunuyormuş gibi çağrıda bulunanlar insanlık vicdanı açısından
nasibini almamışlar. Bizim şuanda topluma yaptığımız çağrı, bu
savaşın durdurulması, bu katliamın barbarlığın durdurulması için.
Elimizdeki bulgular uluslararası da paylaşılmıştır. Bütün
bulgularla uluslararası bir inisiyatifin başlatılması lazım."