Kimse duymasın diye ağzını kapattım öldü
Abone olİki yıl önce kendisinden ayrılmak isteyen sevgilisini öldüren zanlının savunması şaşırttı
Bursa'da iki yıl önce kendisinden ayrılmak isteyen
bankacı sevgilisi Zeynep Silku'yu (26) boğarak öldürdüğü iddiasıyla
tutuklu olarak yargılanan Yurdakan Buğra Orki (29), 25 yıl hapse
mahkum oldu. Son duruşmasında da sessiz kalmayı tercih eden Orki,
daha önce yazılı verdiği ifadesinde, "O benim aşkımdı, kendisini
öldürmeyi hiç düşünmedim" demişti. Önce ömür boyu hapse mahkum
edilen zanlının cezası, iyi hali ve sabıkasız oluşu nedeniyle 25
yıl olarak karara bağlandı.
AYRILMAK İSTEDİĞİNİ SÖYLEMEYE GİTTİ, CANINDAN
OLDU
Olay, Bursa'da 2009 yılının Nisan ayında yaşandı. İddiaya göre
Zeynep Silku, işten çıkarıldığını kendisine söylemeyen
sevgilisinden yalanı nedeniyle ayrılmak istedi. Orki, durumu
konuşmak için evine gittiği sevgilisini öldürülmüş olarak
bulundu.
CEP TELEFONUYLA KONUŞUP, TUR ATARKEN
YAKALANDI
Habertürk'ün haberine göre Silku'yu öldürdüğü şüphesiyle aranan
Yurdakan Buğra Örki, Altıparmak Caddesi'nde ablasıyla cep
telefonuyla konuşup, tur atarken yakalandı. Gözaltına alınan ve
çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanan Yurdakan Buğra Orki, polis
ve hakime verdiği ifadede, "Zeynep ile evlenmeyi
düşünüyorduk. Hatta söz yüzüğümüzü dahi takmıştık. Anlaşmazlık
yüzünden ayrılmaya karar verdik. O gün son kez birlikte olmak için
yalnız kaldığım evime gittik. Gece burada kaldık. Sabah kalktığında
Zeynep'ten o gün işe gitmemesini birlikte olmamızı istedim. Kabul
etmedi. Israr edince bağırmaya başladı. Komşuların duymaması için
ağzını kapatmak istedim ama öldü. Korkudan cesedi bırakıp kaçtım. O
benim aşkımdı. Kendisini öldürmeyi hiç düşünmedim"
dedi.
YARGILAMA BOYUNCA HİÇ KONUŞMADI
Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde bu zamana kadar yapılan
yargılamada konuşmayan ve savunmasını poliste verdiği ifadenin
aynısı olarak yazılı veren Yurdakan Buğra Orki'nin yargılaması
tamamlandı. Cumhuriyet Savcısı'nın mütalaasında, Zeynep Silku'nun
ağzı ve burnu kapatıldıktan sonra göğsüne bastırılarak
öldürüldüğünü hatırlatıp, sanığın ömür boyu hapis cezası ile
cezalandırılmasını istediği davanın son duruşmasında söz alan,
tutuklu sanık Buğra Orki'nin avukatı Günal Şahin, savunmasında,
olayın kasten öldürme suçu olarak değerlendirilmemesi gerektiğini
savundu.
Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti, tutuklu sanık
Yurdakan Buğra Orki'ye önce kasten öldürmek suçundan ömür boyu
hapis cezası verdi. Daha sonra, sanığın duruşmadaki iyi hali ve
sabıkasız oluşunu dikkate alan mahkeme, Orki'nin cezasını 25 yıl
hapis cezasına çevirdi.
AİDS'Lİ HAYAT KADINI İÇİN ALARM VERİLDİ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]Adana'da HIV virüslü (AIDS) olduğunu bilerek iki erkekle korunmasız olarak para karşılığı cinsel ilişkiye girmesi nedeniyle hakkında 'kasten adam öldürmeye teşebbüs' suçundan 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 24 yaşındaki Leyla A. duruşmaya gelmeyince hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Telekızla ilişkiye giren genç, yapılan tetkikte HIV virüsü çıkmadığı için sanıktan şikayetçi olmadı. Leyla A., polisteki ifadesinde "Geçimimi sağlamak için mecburen hasta halimle fuhuş yapıyorum" demişti.
Habertürk'ün haberine göre Seyhan İlçesi Bülent Angın Bulvarı'ndaki bir apartmanda oturan ve kendisini çevresine Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi olarak tanıtarak fuhuş yapan Leyla A., 17 Mart'ta suçüstü yakalandı. Leyla A. ile 50 lira karşılığı cinel ilişkiye giren Ç.Ö. (32) ile Y.Ç. (36) gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Leyla A.'nın Zührevi Hastalıkları Hastanesi'nde yapılan kan tahlillerinde AIDS virüsü taşıdığı saptandı.
30 YIL HAPSİ İSTENİYOR
Leyla A. sevkedildiği adliyede nöbetçi mahkemece tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kadın hakkında HIV virüsü
taşıdığını bildiği halde cinsel ilişkiye girdiği, iki kişiye bu
virüsü bulaştırarak öldürmeye teşebbüs ettiği gerekçesiyle Adana
2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'HIV virüsüyle iki kişiyi öldürmeye
teşebbüs' suçundan 30 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı.
LEYLA DURUŞMAYA GELMEDİ
Davanın ilk duruşmasına AIDS'li telekız Leyla A. ile ilişkiye giren
Ç.Ö. katılmadı. Duruşmaya gelen Y.Ç., 50 lira karşılığında HIV
virüsü taşıyan Leyla A. ile ilişkiye girdiğini doğruladı. İlişki
sırasında herhangi bir korunma yöntemi kullanmadığını belirten ve
polisteki ifadesinde Leyla A.'dan şikayetçi olan Y.Ç.,
"Sanık HIV virüsü taşıdığını söyleyip beni uyarmadı. O
zaman şikayetçiydim. Ancak, yapılan tetkiklerde bende de HIV virüsü
çıkmadı. Kanım temiz çıktığı için sanıktan şikayetçi
değilim" dedi.
POLİS LEYLA'YI ARIYOR
Mahkeme heyeti, duruşmaya gelmeyen AIDS'li Leyla A. hakkında
yakalama kararı çıkardı. Polis tarafından her yerde aranan ve
yakalandığında mahkemeye çıkarılıp ifadesi alınacak olan Leyla
A.'nın poliste verdiği ifadesinde 3 yıldan buyana geçimini fuhuş
yaparak sağladığını söylediği öğrenildi.
'GEÇİM KAYNAĞIM FUHUŞ'
İki kez fuhuş
yüzünden cezaevine girip çıktığını belirten Leyle A.'nın polisteki
ifadesinde, "Evimde tanımadığım kişilerle cinsel ilişkiye girmem.
Telefonla görüşür, dışarıda ilişkiye girerim. Y.Ç. ile evimde
cinsel ilişkiye girdim. Kendisine hasta olduğumu söylemedim. Ancak,
korunarak ilişkiye girdim. Daha sonra, arkadaşım Ç.Ö. ile evde
sohbet ederken polisler bastı. Ç.Ö. ile o gün ilişkiye girmedim.
Daha önce girmiştim. Ona da hasta olduğumu söylememiştim. Geçimimi
sağlamak için mecburen hasta halimle fuhuş yapmaya devam ettim.
Ancak, korunarak ilişkiye giriyordum" dediği belirtildi. Duruşma,
Leyla A. ile ilişkiye giren Ç.Ö.'nün dinlenmesi için
ertelendi.
O TECAVÜZ DAVASI YASAYI DEĞİŞTİRECEK
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Mardin'de 13 yaşındayken 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç.'yle ilgili mahkemenin "rızasıyla birlikte oldu" kararını Yargıtay'ın onaması vicdanları yaraladı.
Kararın ardından Bakan Şahin talimat verdi, TCK'nın 103. maddesi yeniden yazılacak.
Yargıtay'ın 13 yaşında 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç.'nin aleyhine verdiği kararı yurt dışında öğrenerek "Nasıl bu noktaya geldi, ben de öğrenmek istiyorum" diye tepki gösteren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kararı hukukçulara inceletti. Hukukçulardan TCK'da değişiklik yapılması önerisi geldi. Şahin, dün akşam saatlerinde yaptığı yazılı açıklamada, özetle şunları söyledi:
YARGININ GÖREVİ KORUMAK
"Bakanlığımız TCK'nın 103'üncü maddesine bir değişiklik önerisi hazırlamaktadır. Bu değişiklikle maddeye 'çocuğun rızası olup olmadığına bakılmaksızın' ibaresi eklenmesi öngörülmektedir. N.Ç.'nin yaşadıkları, onarılması güç travmalara neden olacak iken, mahkemelerin ve yüksek mahkemenin aldığı kararlar kamu vicdanını yaralamıştır. Yargının öncelikli görevinin mağduru ve cinsel istismara uğrayanın haklarını korumak olduğunu hatırlatmak isterim."
YARGITAY ONAYLAMIŞTI
Yargıtay 14'üncü Ceza Dairesi, kamuoyunda "utanç davası" olarak bilinen, Mardin'de 9 yıl önce 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç. ile ilgili yerel mahkemenin, küçük kızın kendi rızasıyla birlikte olduğu kararını onamıştı. Yargıtay, hüküm kurarken, yerel mahkeme gibi, küçük kızın, babası yaşındaki kişilerle rızasıyla birlikte olduğu yorumundan hareket etmişti.
N.Ç.'NiN AVUKATI YALÇINDAĞ 'AİHM'YE GİDECEĞİZ'
N.Ç.'nin davasını başından bu yana izleyen avukatlardan Eren Keskin, Diyarbakır'dan avukat Reyhan Yalçındağ'ın, mahkemenin "N.Ç. sanıklarla rızasıyla birlikte oldu" tespitini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyacağını belirtti. Avukat Yalçındağ, "13 yaşındaki bir çocuğun cinsel ilişkide rızasının varlığı kabul edilemez. Polise ilk giden çocuğun kendisi. Nasıl rızadan söz edilebilir. Bu karar erkek egemendir. Fuhuşa teşvik ettiği söylenen iki kadın sanık hakkındaki kararın ise iffetsizlik nedeniyle artırılması istenmiştir. İffet kriteri kime göre belirleniyor."
ÖMER ÇELŞK TWİTTER'DAN ÖFKELENDİ
'N.Ç. kararı insanlık suçu'
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Yargıtay'ın tecavüze uğrayan N.Ç.'ye ilişkin kararına sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden çok sert tepki verdi. "Tecavüze uğrayan 13 yaşındaki çocuğun tecavüzcülerinin aklanmasına yargı kararı denemez. Bu aklama insanlık suçudur. İnsanlıkla bağdaşmaz" diyen Çelik'in tepkisi şöyle: "Yargı, bu kararın altında ebediyen lekeli kalır. 13 yaşında masum bir çocuğu koruyamayan yargı neyi korumaya muktedir olabilir."
YARGITAY'DAN AÇIKLAMA GECİKMEDİ
Yargıtay Birinci Başkanlığı, 13 yaşındaki kız çocuğu N.Ç'ye tecavüz davasında, yargılama safahatının bütün yönleriyle henüz tamamlanmadığını belirterek, basında çıkan haberlere yönelik kurumca daha fazla yorum yapmanın adil yargılanma/adil yargılama ilkelerini zedeleyeceğinin değerlendirildiğini bildirdi.
Yargıtay'dan yapılan yazılı açıklamada, Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin mağdure N.Ç. ile ilgili kararı üzerine, Yargıtay 14. Ceza Dairesince verilen karar hakkında basın ve yayın organlarında yer alan haber ve yayınlar sebebiyle kamuoyunun doğru bilgilendirilebilmesi için basın açıklamasının yapılması gereği görüldüğü belirtildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonunda; 2002 ve 2003 yıllarında işlenen çeşitli suçlardan dolayı birden çok sanık hakkında, çeşitli tarihlerde düzenlenen toplam 6 adet iddianameyle kamu davası açılmıştır.
Yapılan yargılama sonunda sanıkların üzerine atılı fiillerin suç tarihlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce olması sebebiyle her iki yasanın karşılaştırılması sonucunda 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerinin uygulanmasında kanuni bir zorunluluk olduğundan 765 sayılı kanun hükümleri uyarınca karar verilmiş ve bu kararla ilgili olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 14. Ceza Dairesince yerel mahkemece verilen kararların bir kısmının onanmasına, bir kısmının ise çeşitli hukukî sebeplerle bozulmasına karar verilmiştir.
Yargılama safahatının bütün yönleriyle henüz
tamamlanmamış olması ve basında çıkan haberlere yönelik kurumumuzca
daha fazla yorum yapmanın adil yargılanma/adil yargılama ilkelerini
zedeleyeceği değerlendirilmiştir."
4 ÖĞRENCİ HAMİLE KADINA TECAVÜZ ETTİ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Çanakkale'nin Biga İlçesi'nde, eşiyle boşanma davası süren, 5 aylık hamile 17 yaşındaki E.D.'ye tecavüz ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan 4 lise öğrencisi tutuklandı.
Ayvacık İlçesi'nde yaşayan 17 yaşındaki E.D., iddiaya göre erkek arkadaşları C.G., İ.T. ve C.Ö.'ye tecavüze uğradığını anlattı. Bunun üzerine E.D., üç erkek arkadaşıyla birlikte ottomobille, önceki gün kendisine tecavüz ettiğini ileri sürdüğü 17 yaşındaki lise öğrencisi E.B.'nin Biga'da zaman zaman kaldığı kiralık eve geldi. E.D.'nin arkadaşları, evin kapısını açan kişiyi E.B. zannederek dövdü. Konuyla hiçbir ilgisi olmayan ancak dayak yiyen kişinin şikayeti üzerine polis, plakası tespit edilen otomobilin ve eşkalleri belirlenen üç kişinin peşine düştü. Bandırma Çevre Yolu'nda durdurulan otomobilde yakalanan E.D. ve arkadaşları İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Gençlerin ifadeleri, tecavüzün ayrıntılarını ortaya çıkardı.
'EVLERİNE GİTTİK, TECAVÜZ ETTİLER'
Polisin yaptığı çapraz sorgulamada, eşiyle boşanma davası süren 5
aylık hamile E.D., geçen hafta E.B. ve onun üç arkadaşının
kendisine tecavüz ettiğini iddia edip, şikayetçi oldu. E.D.
ifadesinde, olay gecesi kız arkadaşı Ö.Ö.'nün (15) erkek arkadaşı
E.B.'nin (17), zaman zaman kaldığı bir eve gittiklerini belirterek,
"Lise öğrencileri O.E. (18), B.K. (18) ve S.D. (17) de bize
katıldı. Gece Ö.Ö.'nün uyuduğu sırada, başka bir odada E.B., O.E.,
B.K. ve S.D.'nin tecavüzüne uğradım" dedi.
Bunun üzerine polis E.B. ve kız arkadaşı Ö.Ö. ile O.E., B.K. ve S.D.'yi de yakalayıp emniyete getirdi. Derinleştirilen soruşturma sonucunda Ö.Ö.'nün de 2 aylık hamile olduğu ortaya çıktı. Ö.Ö., bebeğin erkek arkadaşı E.B.'den olduğunu ileri sürdü.
Dün öğle saatlerinde adliyeye sevk edilen liseli gençler E.B., O.E., B.K. ve S.D., 'cinsel istismar' suçundan tutuklandı. E.B.'nin ev arkadaşını dövdükleri ileri sürülen diğer üç zanlı ile E.D. ise savcının talimatı üzerine, polisteki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
CENAZESİNE DÜĞÜN ÇİÇEĞİ İLE GELDİ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Sevim, nişanlısını onaylamayan babası tarafından vahşice öldürüldü. Nişanlısı, genç kızı son yolculuğuna düğün çiçeği, gelinliği ve gözyaşlarıyla uğurladı.
Gaziantep'tenişanlısını onaylamayan babası Mustafa Toktaş (40) tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülen Sevim Toktaş (19), dün düğün gibi bir cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Sevim'in 1 aylık nişanlısı teyzesinin oğlu Mehmet Özbal (24), cenazeye damatlıkla geldi. Sevim'in gelinliği de mezarının üstüne koyuldu. Gözyaşlarını tutamayan Özbal, nişanlısının mezarına karanfil bıraktı. Anne Nevin Toktaş ise, "Pamuk prensesim, yanına düğün çiçeğinle gelinliğinle geldim. Siz de kızımın düğününe mi geldiniz? Kızım yanına geleceğim. Seni yalnız bırakmayacağım" diyerek gözyaşı döktü. Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi olan Sevim Toktaş, aynı zamanda bir bankada stajyerlik yapıyordu.
CENAZEDE BABASI ARADI
Cnayetiişledikten sonra kaçan baba Mustafa Toktaş, cenazede bulunan bir yakınını cep telefonundan aradı. "Sevim yaralı mı, yoksa öldü mü" diye soran Mustafa Toktaş, nerede olduğu sorulunca telefonu kapattı. Polis ekiplerinin yolda yürürken yakaladığı şüpheli, gözaltına alındı.
ŞEYTANİ PLANA YAKIN TAKİP
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Siirt'te, geçen yıl bir uçurumun dibinde cesedi bulunan Esin öğretmenin dosyası 'kaza' diye kapatıldı. Ancak kurbanın ailesi işin peşini bırakmadı, yeni deliller buldu. Mahkeme de itirazı kabul etti. Dava tekrar açıldı, damatla bir arkadaşının müebbet hapsi istendi
Sabah'ın haberine göre öğretmen Esin Güneş, geçen yıl bir uçurumun dibinde ölü bulundu, savcı da "kaza" deyip dosyayı kapattı. Ancak damatlarının anlattığı hikâyeye inanmayan ailesi, kızlarının ölümünü şüpheli bulup delil topladı. Ve sonunda genç kadının kocası ile bir arkadaşı hakkında "kasten adam öldürmek" suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
'ÖLDÜRÜRÜM SENİ'
Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü
mezunu olan 25 yaşındaki Esin Güneş, özel güvenlik görevlisi Güven
Güneş'e âşık oldu. Ailesi karşı çıkınca da 2008'te kaçarak evlendi.
Ama bu mutluluk uzun sürmedi. Güven Güneş, eşine şiddet uygulamaya
başladı. Sürekli rapor alan ve yüzündeki morluklar nedeniyle
öğrencilerinin karşısına çıkamayan Esin öğretmen, boşanmak
istediğini söyledi. Ancak Güven Güneş, "Bizde boşanma ölüm
demektir. Öyle bir şey olursa seni de kardeşlerini de öldürürüm"
diye tehditler savurdu. Genç kadın da son çare yaşadıklarını
ailesine anlatıp "Ne olursa olsun boşanacağım" dedi. Tam da bu
süreçte, 24 Ağustos 2010 gecesi; genç kadının cesedi, Aydınlar
ilçesinde, "Kale" diye bilinen ve genellikle
uyuşturucu ve alkol bağımlılarının uğrak yeri olan uçurumun dibinde
bulundu. Eşi Güven Güneş, "Taksici arkadaşım Beşir Üzüm'ün
kullandığı araçla bölgeye gittik. Eşim hava alsın, gezelim istedik.
Kamelyada otururken ayağa kalkmak istedi. Bu sırada ayağı takıldı
ve düştü" diye ifade verdi. Beşir Üzüm de ifadeyi doğruladı.
Savcılık, "İtildi mi, düştü mü?" sorusunun
cevabını Adli Tıp'tan istedi. Adli Tıp, bunu belirlemenin mümkün
olmadığı yönünde rapor verince de Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı
kaza olduğuna hükmedip 'takipsizlik' kararı verdi ve dosyayı
kapattı.
'LİTERATÜRE GİRER'
Ancak aile olayın peşini bırakmadı. Avukatları Abdulhekim Gider
aracılığıyla takipsizlik kararına itirazda bulundu. Dilekçede;
cinayetin kusursuzca planlanıp işlendiği öne sürülerek, bulgular
tek tek anlatıldı. "Olay, kadın cinayetleri konusunda
literatüre geçebilecek bir örnektir" denilen dilekçede,
bölgedeki baraj inşaatının güvenlik kamerası kayıtları ile
şüphelilerin cep telefonu görüşme dökümlerinin incelenmesi talep
edildi.
TUTUKSUZ YARGILAMA
Ortaya konulan yeni delilleri inceleyen ve itirazı yerinde gören
mahkeme de takipsizlik kararını kaldırdı. Ardından Güneş ve taksici
arkadaşı hakkında iddianame hazırlandı. Tutuksuz yargılanacak olan
sanıklar için, "kasten adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış
müebbet hapis istendi.
Anne: Kocası telefonu elinden alıp kapattı
Esin Güneş'in annesi Fahriye Işık (52), yaşadıkları süreci
gözyaşları içinde anlattı. Kızıyla ölümünden 15 dakika önce cep
telefonundan görüştüğünü belirten Işık şöyle konuştu: "Yine eşiyle
kavga ettiklerini söyledi. Bu sırada kocası telefonu elinden alıp
kapattı. Sonra kızımın kayınpederi beni arayıp, 'Şimdi karalar
bağla, kızın öldü. Gelin cenazesini alın' dedi. Profesyonelce
işlenmiş bir cinayet olmasına rağmen savcı, uçurumu bile görmeden
dosyayı kapattı. Avukat tutup olayın takipçisi olduk. İnşallah
adalet yerini bulur ve hak ettikleri cezayı alırlar."
Tırnak arasında üçüncü bir şahsın DNA'sı
çıktı
Tanık ifadelerine göre Güven Güneş, eşini ve ailesini sürekli
tehdit ediyordu. Aile geçen yıl karakola şikâyette bulunmuştu.
Çiftin cep telefonları, cinayetten bir gün sonra taksici Beşir
Üzüm'ün aracında bulundu, demek ki Esin öğretmen olay yerine zorla
götürülmüş ve telefonu elinden alınmış olabilirdi.
Güven Güneş'in aracı ve ehliyeti olmasına rağmen, olay yerine fuhuş
yaptırmaktan kaydı olan Üzüm'le birlikte gitmesi hayatın olağan
akışıyla ters.
Öyle bir kayalığın ucuna gece vakti "muhabbet olsun" diye
gidilmez.
Ramazan vakti oruçlu bir kadın, tinerci ve uyuşturucu
bağımlılarının mekânı olan bir yere gece vakti kendi isteğiyle
gitmez.
Bir erkek, masumane duygularla eşini başka bir erkekle gece vakti
böyle bir yere götürmez.
Esin Güneş'in tırnak arasından 3. bir erkeğe ait DNA çıktı, bu da
mücadele ettiğinin işareti. Nitekim polis de şimdi bu şahsı
arıyor.
"Kalkarken düştü" deniliyor, o zaman çantası neden kolunda değil de
cesetten çok daha uzak bir noktada bulundu?
YEŞİLKARTINI KAYBEDEN ABLASINI ÖLDÜRDÜ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Adana'nın Ceyhan ilçesine bağlı Mercin Köyü'nde kayıp nüfus cüzdanı ve Yeşilkart yüzünden tartıştığı 17 yaşındaki kardeşi tarafından silahla vurulan 5 çocuk annesi tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Pazar günü Mercin Köyü'ndeki çiftin evine Songül Solak'ın kardeşi 17 yaşındaki R.K. geldi. Kahvaltı sırasında Solak, Ceyhan'dan gelirken nüfus cüzdanını ve yeşil kartını dolmuşta unuttuğunu söyleyerek, "Bugün nüfus cüzdanımı ve yeşil kartımı çıkartmaya gidemeyeceğim" dedi. Bu duruma sinirlenen kardeşi R.K, "Sen nasıl insansın nasıl dolmuşta nüfus cüzdanını ve yeşil kartını unutursan, sen sevdalı mısın?" diyerek ablasına küfretti. Bunun üzerine ablası R.K'ye sofrada bulunan tabağı fırlattı. Kardeşi de ablasına tokat attı. Ali Solak, araya girerek kaynını evden uzaklaştırıp kavgayı önledi. Ancak Ali Solak çobanlık yaptığı için bir süre sonra evden ayrılıp hayvanları otlatmaya gitti. Ali Solak evden gittikten sonra kayın R.K. yeniden eve gelerek ablasına tarlaya götürme bahanesiyle evden çıkartı. Köyün dışına bir tarlaya geldiğinde ise "Sen bana nasıl tabak fırlatırsın?" diyerek av tüfeğiyle ablasının bacaklarına ateş edip olay yerinden kaçtı.
Hayvan otlatan eniştesinin yanına giden R.K, "Eşini vurdum tarlada yatıyor git onu al" dedikten sonra jandarmaya giderek teslim oldu. Ali Solak hemen eşini yanına gitti ancak eşi çok kan kaybetmişti. Yanına araç olmadığı için hemen ambulansa haber verdi. Ambulans olay yerine gelip yaralıya Ceyhan Devlet Hastanesi'ne götürdü. Kan kaybeden kadın buradan da Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Songül Solak, çok kan kaybettiği için 3 gün yattığı hastanede bugün sabaha karşı hayatını kaybetti. Solak'ın cenazesi bugün otopsi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu Morgu'na getirildi. Solak'ın eşi Ali Solak burada eşinin kaynı tarafından bir hiç yüzüne öldürüldüğünü belirterek, "Eşimle severek evlenmiştik. Bu evlilikten 5 tane çocuğumuz oldu. Bir çocuğum henüz 3 aylıktı. 5 çocuğumda öksüz kaldı. Şimdi onlara annem bakıyor" diyerek gözyaşlarına boğuldu.
Kadının cenazesi otopsi yapıldıktan sonra morgdan alınarak toprağa verilmek üzere Mercin Köyüne götürüldü.
CESETSİZ CİNAYET DAVASINDA İLK KARAR
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
İzmir'in Torbalı İlçesi'nde, öldürüldüğü iddialarına rağmen cesedi bulunamayan avukat Mümtaz Baytekin'in, ilişkisi olduğu belirtilen Ceyda Y. , eşi Erdoğan Y. ve kırmızı bültenle aranan ağabeyi Erbay Y. ile tutuksuz sanık Dilek A. hakkında açılan davada İzmir 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi yetkisizlik kararı verdi. Kararda, davanın cinayet yeri olduğu için Uşak Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiği belirtildi.
İki çocuk babası avukat Mümtaz Baytekin, 6 Kasım 2010 tarihinde, Tepeköy'deki evinden otomobili ile ayrıldı. Uşak'a gittiği belirlenen avukat Baytekin'den bir daha haber alınamadı. Mümtaz Baytekin'in otomobili Buca İlçesi'nde sokağa terkedilmiş olarak bulundu.
Cinayet Bürosu ekipleri, avukat Mümtaz Baytekin'in Uşak'a, evlenmeden önce sekreterliğini yapan Ceyda Y. ile konuşmak üzere gittiğini tespit etti. İfadelerine başvurulan Ceyda Y., eşi Erdoğan Y. ve ağabeyi Erbay Y. olaydan haberdar olmadıklarını belirtti. Bu arada avukat Baytekin'in eski sekreteri Ceyda Y. ile mesajlaştığı, bu nedenle Uşak'a gittiği saptanınca Ceyda Y., eşi Erdoğan Y. ve ağabeyinin kız arkadaşı Dilek A., gözaltına alındı.
KIRMIZI BÜLTENLE ARANIYOR
Ceyda Y., avukat Baytekin'in yanında 4 yıl çalıştığını ve evlenme bahanesi ile kendisini oyalayan avukattan kurtulmak için Erdoğan Y. ile evlendiğini, ancak kendisine sürekli mesaj atmaya devam ettiğini söyledi. Evliyken de avukat Mümtaz Baytekin ile 3 kez birlikte olduklarını söyledi. Ceyda Y., olay günü Baytekin'in kendisine, "Ne halin varsa gör. Ben kendime artık yeni bir hayat kurmaya gidiyorum" diyerek son bir mesaj attığını öne sürdü.
Polis, avukat Baytekin'in kullandığı telefondan en son Kula'da sinyal alındığını tespit etti. Ceyda Y ile eşi Erdoğan Y. cinayet suçlamasıyla tutuklanırken, Dilek A., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kaçan ağabey Erbay Y. hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkartıldı.
CESETSİZ DAVA AÇILDI
Soruşturmayı yürüten savcı Mustafa Kemal Biçmen, tutuklu sanıklar Ceyda ve Erdoğan Y. çiftinin, halen aranan ağabey Erbay Y ile 'tasarlayarak kasten adam öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, Dilek A'nın da 'suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçlarından 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.
İzmir 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilen iddianameyle, cesedi olmayan bir cinayet davasının görülmesinin yolu açıldı.
ÇELİŞKİLİ İFADE
Savcı Mustafa Kemal Biçmen, iddianamede öldürüldüğü iddia edilen Mümtaz Baytekin ile şüpheliler arasındaki ilişkilere, telefon görüşmelerine, mesajlara ve biraraya geldikleri tarihlere ayrıntılı olarak yer verdi.
Sanıkların suçlamaları kabul etmemesi, ortada bir ceset olmamasına rağmen, bunun öldürüldüğü iddia edilen Baytekin'in sağ ve kayıp olduğu sonucunu doğurmayacağını vurguladı. Toplanan deliller karşısında olağan yaşam deneyimi ile izah edilmesinin ciddi güçlükler içerdiğini, sanıkların çelişkili anlatımları da dikkate alındığında, birlikte hareket ederek cinayet suçunu işlediklerinin anlaşıldığını belirtti.
YETKİSİZLİK KARARI VERİLDİ
İzmir 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'cesetsiz cinayet davasının' ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ceyda Y. ve Erdoğan Y. ile birlikte tutuksuz sanık Dilek A. katılırken, hakkında arama kararı bulunan, yurtdışına çıktığı yönünde bilgi edinilen ve kırmızı bültenle aranan Erbay Y. gelmedi. Mahkeme heyeti, duruşmaya katılan sanıkların kimlik tespitlerini yapıp, savunmalarını almadan, yetkisizlik kararı verdi.
Mahkeme Başkanı Erdoğan Bircan, iddianamede öldüğü iddia edilen avukat Mümtaz Baytekin'in telefon kayıtlarında en son Uşak'ta olduğunun tespit edildiğini, iddia edilenlerden yola çıkarak, cinayetin işlendiği yerin Uşak olduğunu belirtti. Bu nedenle İzmir Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu davaya bakmakta yetkisiz kaldığını, davanın Uşak Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini belirtti. Beş dakika süren 'cesetsiz cinayet davasının' dosyası, yetkili olan mahkemeye iletilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.