Kimler AK Parti'ye oy verecek?

Ülkeyi yönetilemez hale getirip, "Demokrasiye bir süreliğine ara verelim. Asker herşeyi toparlasın. Sonra olacaklara bakarız" diyebilmek, yeni bir darbeye zemin oluşturacaklardı.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Sandığa gitmemize şunun şurasında iki gün kaldı. Ulus olarak layık olduğumuz şekilde yönetilmek için pazar günü oy vereceğiz.

Bazı soruların cevabı net.

Mesela; hiç kimse sandıktan AK Parti'nin birinci, CHP'nin ikinci parti olarak çıkacağı gerçeğine itiraz etmiyor. HDP'nin baraj sorunu yaşamayacağı da artık bir gerçek...

Geriye cevabı aranan şu sorular kalıyor.

AK Parti tek başına iktidar olacak mı? MHP ve HDP'deki erime ne kadar olacak? Bu partilere oy vermeyen seçmen hangi partiye oy verecek?

Görünüşe bakılırsa HDP'den giden oyların bir kısmı CHP'ye, bir kısmı da AK Parti'ye gelecek. MHP'den giden oyların da aynı şekilde dağılacağı yönünde net veriler var.

Bu kopmalar AK Parti'ye oy getirecek ölçüde olur mu, olmaz mı?

Elde edilen verilere bakacak olursak, 2 milyona yakın seçmen bu seçimde parti tercihini değiştirecek.

Ayrıca yine elde olan verilere göre "Diğer" dediğimiz partilerin, yani BBP ile Saadet Partisi'nin oylarında ciddi bir erime mevcut.  Bu iki partide yaşanan kopmaların AK Parti'ye yarama ihtimali de çok yüksek.

Elde olan verilere göre "Diğer" dediğimiz partilerin, yani BBP ile Saadet Partisi'nin oylarında da ciddi bir erime mevcut. Bu iki partide yaşanan kopmaların AK Parti'ye yarama ihtimali çok yüksek.



Bunun yanısıra 7 Haziran’a göre yurt dışı seçmeninin vereceği oyların AK Parti'nin işini biraz daha kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Bu durum, AK Parti'nin yüzde 45 seviyelerini rahat bulacağını gösteriyor.

Buraya kadar anlattıklarım, normal koşullar. Ancak bir de anormal koşullar var.

Emniyet kanadından gelen bilgilere göre yurt içinde bir yerlerde canlı bombalar kendilerini patlatmak için hazırlıklar yapıyor.

Bundan daha korkunç olanı, o canlı bombaların kendini en kalabalık mekanlarda patlatması için dua eden bir güruh var.

Öyle bir güruh ki bir seçmenden ziyade ölümcül bir düşman gibi davranıyorlar. Siyaseti Erdoğan nefreti üzerinden yürüten bu kesim, mümkün olsa Erdoğan'ı doğrayacak ve bizi de onun kanında boğacak.

Erdoğan'ın sarsılmaz iradesini ve boyun eğmeyen görüntüsünü yıkmaktan başka amaçları yok. Ona bir şey yapamadıklarını ve yapamayacaklarını biliyor olmak, onları öfkeye boğuyor. 

Aylar öncesinden, "1 Kasım'da seçimin yapılacağına o kadar emin olmayın!" demelerinin çok özel iki nedeni vardı. Yeniden egemen kılınan terör olayları ve, ardı ardına gerçekleştirilen bombalar onların çok işine yarayacaktı. 

Ülkeyi yönetilemez hale getirip, "Demokrasiye bir süreliğine ara verelim. Asker herşeyi toparlasın. Sonra olacaklara bakarız" diyebilmek, yeni bir darbeye

Amaçlarına ulaşamadılar ve inşallah hiç bir zaman ulaşamayacaklar!

zemin oluşturacaklardı.  O ortam oluşmasa bile en azından patlamalarla HDP'nin oylarını biraz daha artırmış olacaklardı.

Amaçlarına ulaşamadılar ve inşallah hiç bir zaman ulaşamayacaklar!

7 Haziran seçimlerinin üzerinden 4 ay geçti. Geride kalan zaman zarfında hafızamızdan silemeyeceğimiz pek çok olaya şahit olduk. 7 Haziran benzeri yeni bir sonuç, tarifi ve tamiri mümkün olmayan yeni sonuçları beraberinde getirecek.

Bu bir tehdit veya temenni değil, hatta tahmin bile değil. Ortada tüm çıplaklığıyla duran bir fotoğraf var. Karşımızda, "Restorasyon" adı altında Türkiye'nin dış ilişkilerini eski rayına oturtacağına söz veren bir blok var.

PYD'yi ve hatta PKK'yı düşman olarak görmeyen, ABD'ye, İngiltere'ye, Almanya'ya, İsrail'e ve Türkiye'nin yönetimini yeniden ele almaya çalışan tüm dış güçlere boyun eğen, kendi kavmini katleden Esad ve Sisi ile kan kardeşi olmayı  vaadeden bu bloğun kazanması durumunda ne bedeller ödeyeceğimizi anlatmama gerek bile yok.

Her zaman söylediğim gibi, haklı bir dava yolunda yenilmek, haksız bir davada galip gelmekten, aşağılık insanların oyuncağı olmaktan çok daha daha onurludur. 

Ben altını kalın çizgilerle çizerek ilan ediyorum.

Her zaman söylediğim gibi, haklı bir dava yolunda yenilmek, haksız bir davada galip gelmekten, aşağılık insanların oyuncağı olmaktan çok daha daha onurludur. O nedenle 13 yıldır hangi noktadaysam bir kez daha aynı noktada olacağım.

Türkiye'nin hürriyeti, yerküre üzerindeki milyonlarca mazlum müslümanın umudu...

O umudu söndürmeye çalışanlarla birlikte hareket etmeyeceğim.

Gerisi Allah'a ayan!

TRABZONSPOR VE İBRAHİM HACIOSMANOĞLU

Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, takımı hakem tarafından sahada doğranınca isyan etmiş, "Trabzonspor sevdalılar müsterih olsun, daha bizim çekeceğimiz bir şey kalmadı. Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız. Bizi kadın gibi yaşatmaya da kimsenin gücü yetmez" diye konuşmuş.

Bu sözlere iki isimden tepki gelmiş. Bu isimlerden biri CHP'li Aylin Nazlıaka, diğeri ise Selahattin Demirtaş.

Boşuna demiyorum ben, "Amerikalılar zencileri olimpiyattan olimpiyata, CHP başörtülüleri seçimden seçime sever" diye...


Nazlıaka'nın kadınsı tepkisi şöyle: "Yesinler senin adamlığını!.. Bu ülkeyi zafere ve bağımsızlığa götüren yolda en önemli mücadeleyi veren Nene Hatunları, Kara Fatmaları, bu önemli günde bir kez daha minnet ve saygıyla anıyorum!"

Boşuna demiyorum ben, "Amerikalılar zencileri olimpiyattan olimpiyata, CHP başörtülüleri seçimden seçime sever" diye...

Ah bu seçimler nelere kadir anam babam!

Hadi Nazlıakaya'yı anladım da, Selahattin Demirtaş niye tepki gösterdi onu anlamadım.

Bence Başkan Hacıosmanoğlu'nu yanlış anlamış.

Adam etek fistan giyip devletin polisine ve askerine molotof atanlara bir şey demedi ki yahu!.. Ne diye üzerine alındı, gerçekten anlayabilmiş değilim.

Dert ne biliyor musunuz?

Hacıosmanolu'nun, "Cumhurbaşkan'ımıza karşı gönül bağım var" demesi bunların zoruna gitti.

Kadın hakları falan hikaye!

O değil de, CHP ve HDP'nin Trabzon'dan aldıkları hepi topu üç-beş oy vardı. Bu açıklamalar sonrası onlar da gitti! :)