Kimdir bu 'Kolsuz Agop'! Efsane doktor hayatını kaybetti
Abone olÜnlü cilt uzmanı Prof. Doktor Agop Kotoğyan, hayatını kaybetti. 79 yaşındaki Ermeni asıllı ünlü profesör dünyanın bir çok üniversitesinden teklif aldığı halde Türkiye'de hizmet vermeyi tercih etmişti. Bilimsel makaleleri ile tıp alanında öncü isimlerden olan Kotoğyan, kolunu kaybettiği için 'Kolsuz Agop' diye biliniyordu.
Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli cilt uzmanlarından Profesör
Agop Kotoğyan hayata veda etti. 79 yaşındaki ünlü profesör tek kolu
olmadığı için "Kolsuz Agop" lakabıyla tanınıyordu.
Profesör Agop Kotoğyan'ın öldüğünü CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan, kişisel Twitter hesabından duyurdu. Doğan, "Ülkemizin yetiştirdiği en kıymetli dermatologlardan biri olan Prof. Dr. Agop Kotoğyan’ı nam-ı diğer 'Kolsuz Agop’u' kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Asdvads hokin lusavore. Toprağı bol olsun" diye belirtti.
DÜNYA ÜNİVERSİTELERİ İSTEDİ O GİTMEDİ : Profesör Agop Kotoğyan, bir çok ülkenin üniversitesinden teklif almasına rağmen Türkiye'de hizmet vermeye devam etti. Bunu da verdiğ bir röportajda 'kolumu kaybettim yolumu değil' diyere şöyle anlatmıştı;
-‘Evet doğrudur: Ülkemde çok acı çektim. Sefaletin dibinde yaşadım. Doğrudur: Dedemi, çocukluğumu, kolumu kaybettim. Ama yolumu kaybetmedim. Bu ülkede yaşayan milyonlarca insandan hiçbir zaman farklı olmadığımı düşündüm. Bu topraklarda yaşayan tüm insanları kardeşim olarak benimsedim. Bir ülkeyi sevmek demek, bu topraklarda geçirdiğin güzel ve iyi günleri sevmek demek değildir. İyi günde ve kötü günde burada olmak, vatanın yanında kalmak demektir yurt sevgisi. Boş başak dik, dolu başak ise eğiktir, derler. Ben hep eğik gezdim şu dünyada. Kibirden nefret ettim. Boş başaklar gibi diklenmedim, caka satmadım, her şeyi biliyorum demedim. Burnumun dikine gitmedim, bilginin ve bilimin ipine sarıldım. İşimi şansa bırakmadım. Çünkü, çok çalıştım ve boşluk bırakmadım.’
KOLSUZ AGOP KOTOĞYAN KİMDİR? : 'Kolsuz Agop',
1939'da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Cerrahpaşa’daki
hastanesinde doğmuş. Agop, daha ilkokuldayken işe başlamış. Mezun
olduğu yıl bir gümüş atölyesinde çalışıyormuş. Sıcak, çok sıcak bir
yaz günü, gümüş kalıpları plaka haline getirmek için kullanılan
presin silindiri iş önlüğünün kolunu kapmış. Sonra da elinin tamamı
omuzuna kadar presin altında un ufak olmuş. Hastaneye vardığında
doktorlar, ‘Bu çocuk yaşamaz’ demiş. Ameliyat olmuş, günlerce
komada kalmış ve bir gün gözlerini açıp hayata yeniden merhaba
demiş. Kaderin cilvesi bu ya, yine Cerrahpaşa
Hastanesi’ndeymiş.
O yaz sonunda kendisini tamamen toparlamış ama çevresindekilerin acıyarak bakması kalbini çok kırıyormuş. Bu yüzden kayıt yaptırdığı halde okula gitmeyeceğini söylemiş babasına. Okula gitmemiş ama aldığı ders kitaplarını her gün muntazaman okuyarak kendine göre bir tedrisat yapmış. Okulsuz geçen bu yıl boyunca hep düşünmüş. O küçük ve artık tek kollu bedeniyle bir meslek sahibi olamayacağına karar vermiş. ‘Okumalıyım, her ne pahasına olursa olsun okumalıyım’ demiş. Ve dönem başlayınca Kumkapı Bezciyan Ortaokulu’nda eğitime geri dönmüş. Bütün okul hayatı boyunca, yazları ve hafta sonları çalışmaya devam etmiş. Tahtakale’de işportacılık yapmış. Konfeksiyon atölyelerinde ilik makinelerinde çalışmış.
HASTA FENERBAHÇELİ
Ortaokulda başarılı olmuş ama esas zirveyi Galata Getronogan Lisesi’nde yapmış. Her yıl okul birincisi olmuş, takdirlerle dönmüş evine. Agop Bey, hasta Fenerbahçeli. Tam 26 yıldır Fenerbahçe Kulübü üyesi. Basketbolu çok seviyormuş. Ama tek kollu olduğu için oynayamamış. ‘Ben de sahada top koştururum’ demiş ve lisede futbola başlamış. Oynayamazsın demişler, aldırmamış. Çok da güzel oynamış. Ve hatta, o devrin ünlü takımı Samatya Gençler Kulübü’nün kadrosuna girmeyi başarmış.
TIP FAKÜLTESİNİ KAZANDI
1957’de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanınca
doğduğu, yeniden hayata döndüğü Cerrahpaşa Hastanesi’nde bulmuş
kendini. Kapısından içeri girdiği ilk gün ‘Bir zamanlar beni
kurtardı bu hastane, şimdi nöbet sırası bende’ diye düşünmüş. Bu
dönemde lise öğrencilerine özel dersler vererek okul parasını
kazanmaya devam etmiş. Ayrıca, Cerrahpaşa’nın futbol takımında
oynamayı da ihmal etmemiş. 1963’te okul birincisi olarak doktorluk
diplomasını almış. Bir yıl Çapa’nın Deri ve Frengi Hastalıkları
Kliniği’nde çalışmış. 1964’te Cerrahpaşa’daki Dermatoloji
Kürsüsü’nde asistan olarak göreve başlamış. Uzmanlık tezinin
başlığı, ‘İmpetigo Herpetiformis Vak’aları Üzerinde Klinik ve
Biyoşimik Araştırmalar.’ Yani uçukla ilgili çalışmış.
1967’de uzman olmuş. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde başasistan olarak
çalışırken üniversite tarafından Ekim 1969’da Almanya’ya
gönderilmiş. Dört ayda Almanca’yı öğrenmiş. Hamburg Saar
Üniversitesi Dermatoloji Kliniği’nde ünlü dermatolog Prof. Dr.
Nödl’ün yanında çalışmaya başlamış. Ayrıca aynı üniversitenin
alerji ve histoloji bölümlerinde çalışmış. Kliniklerde gösterdiği
başarıdan dolayı, Alman Üniversite Kurulu’nun talebiyle okulda
kalma süresi bir yıl daha uzatılmış.
"EVDE PORTAKALLARA SU ŞIRINGA EDERMİŞ"
Dr. Kotoğyan, 1952’de geçirdiği kazadan önce çoğu kişi gibi sağ elini kullanırmış. Onu kaybedince sol eliyle iş görebilmek için çok çalışmış. En büyük zorluğu da üniversitedeyken çekmiş. Tek eliyle tüplerden şırıngaya ilaç çekmeyi, bu ilacı hastaya enjekte etmeyi öğrenmek için geceleri hastanede nöbete kalmış, evde portakallara su şırınga edermiş. Dikiş atmayı öğrenmek için ise, evde ne kadar sökük ve yırtık varsa dikermiş. İki yıl içinde tüm bu işleri kimseden yardım almadan tek başına yapıyor hale gelmiş.
1972’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne geri döndükten bir yıl sonra
doçentlik sınavını başarıyla vermiş. 1979’da ise, ‘Akne Vulgaris
Vak’alarında İmmunolojik Araştırmalar’ başlıklı teziyle profesör
kadrosuna atanmış. Almanca’dan sonra yine kendi çabasıyla,
Fransızca ve İngilizce öğrenmiş. Dünyanın birçok ülkesinde dersler,
konferanslar vermiş, nam salmış. Özellikle son iki yılda dışarıdan
gelen hasta sayısında büyük bir artış olmuş. Uluslararası tıp
dergilerinde yayımlanan makalelerinin sayısı 300’ü aşmış, cilt
hastalıkları üzerine iki kitap yazdı.
Prof. Dr. Agop Kotoğyan 500'ün üzerinde uluslararası ve ulusal
tıbbi yayınlarda bilimsel makalesi bulunmakta; yayınlarının daha
çok deri ve zührevi hastalıkları, deri kanseri, malign melanom,
immünoloji, kriyoterapi gibi konularda yoğun olduğu görülmekte.
Almanca ve İngilizce bilen Prof. Dr. Agop Kotoğyan evli ve iki çocuk sahibi. 21 Ekim 2004 tarihinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı başkanı iken emekli oldu. O tarihten sonra özel muayenehanesinde hasta bakıyordu.