Kim daha müslüman?

Abone ol

Tesettür tartışması aldı başını gidiyor. Kadın kıfyati ve dindarlık tartışmaların göbeğinde.

Türban tartışmaları, önce başörtülü ve başörtüsüz ayrımını getirmişti. Şimdiyse çarşaflı, kot pantolon üstü türbanlı, pardösülü ve türbanlı diye bölünme uzayıp gidiyor. Ve kadın kıyafeti üzerindeki bu tartışma, “Hangisi Müslüman?'' tartışmalarına yol açıyor.

“Müslüman’ım'' diyen bir kadını, türban daha çok mu Müslüman yapar? Ya da “Müslüman’ım'' diyen bir kadın, başını örtmezse daha az mı Müslüman olur? Yoksa hiç mi Müslüman değildir? Ya baştan aşağıya çarşafa bürünmüş bir kadın, kot pantolonun üstüne ince tişört giymiş, başı türbanlı bir kadından daha çok mu Müslüman’dır? Pardösü ve türbanlı bir kadın, başörtüsünü çene altından bir düğümle tutturan tayyörlü kadından daha mı tesettürlüdür? Mini etek giymiş olanların hiç mi Müslüman olmaya hakkı yoktur?

Türkiye’de uzunca yıllardır süren ‘türban’ tartışmaları sonunda, “Kim daha Müslüman'' sorusuna dayanıp geldi. Özellikle türban savunucularının ‘başörtüsünü’ Müslümanlığın olmazsa olmaz şartı olarak sunmaları bu tartışmayı derinleştirdi. Önceleri örtünmeyen ve örtünen kadınlar arasında çizilen bu çizgi, şimdi de başı örtülü kadınların arasına girdi. Çarşafı tercih edenden, düşük belli kot üzerine renkli türban takana dek geniş bir yelpazeye yayılan kıyafet seçimi, tesettürlü olanlar arasında bile sonunda, “Hangisi daha Müslüman'' sorusunun sorulmasına yol açtı. Eğer örtünmek, Müslümanlığın vazgeçilmez şartı ise, ne kadar örtünmek gerekliydi.

Bu konudaki tartışmalarda görüşler çeşitli. Yazar Emine Şenlikoğlu, “Ne kadar çok örtünürse, o kadar makbuldür'' diyor. Ama örtü kullanmayana, “Müslüman değildir'' demiyor. Ona göre başı açık olan bir kadın, eğer Kuran’ın bütünlüğüne inanıyorsa, Müslüman’dır ama günahkârdır. Emine Şenlikoğlu başını örten ama kot giyen kadınları da ‘tesettürlü’ kabul etmiyor. Kot değil ama kumaş pantolonu ve rengârenk türbanı ile Gül Bakan ise çarşaflı kadınla kendisi arasında İslami anlayış açısından bir fark göremiyor.

Emine Şenlikoğlu gibi çarşaf giymeyen, tesettüründe pardösü ve türban kullanan Zehra Türkmen, “Örtünmeyen Müslüman değildir'' demiyor; ama onları “Doğruyu bildiği halde doğruyu yaşamayan insanlar'' olarak tanımlıyor. Türkmen’in yorumu şöyle:

“Bir insan Allah’ın sözü olan Kuran’ın tümüne, onun emirlerine ve yasaklarına inandığı zaman Müslüman’dır. Hem Müslüman’ım diyen hem de örtünmeyen bir kadın, ya İslami değerleri henüz tam kavramamış, bilinçlenme sürecindeki bir insandır, ya da doğruyu bildiği halde doğruyu yaşamayan, düzeltilmesi, yeniden bilinçlendirilmesi gereken bir insandır.'' İşte bu noktada söz Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin eski öğretim üyesi Prof. Dr. Beyza Bilgin’e geçiyor. Beyza Bilgin kendini ‘Müslüman’ olarak tanımlıyor ama Zehra Türkmen’in işaret ettiği biçimde örtünmüyor.

Yani başı örtülü değil. Ama onun örtünme ölçüsü edepli giyinmek ve diyor ki: “Ben kendimi hiçbir zaman örtüsüz saymadım. Müslüman olmanın şartı bellidir. Kelime-i Şahadet getiren kimse Müslüman’dır. Allah ile kul arasına kimse girip de kimin daha çok Müslüman olduğu konusunda hüküm veremez. Eskiden verilebilmiş böyle hükümler ve yanlı olmuştur. Onlar için Allah taksiratlarını affetsin demekten başka bir şey gelmez elimizden.''

Çarşaflı yazar Emine Şenlikoğlu: “Başı açık eşittir cehennemlik diyemeyiz''

- Niye çarşaf giyiyorsunuz?

İslam tesettür dediği zaman model vermemiştir, strateji vermiştir. Bol, uzun ve içi gösteren şeffaflıkta olmayacak ve kadının şuh duruşu tesettür içinde sergilenmeyecek. Bunu yerine getiren, tesettür hükmünü yerine getirir. Ancak ne kadar çok örtünürse, o kadar makbuldür. Ötekiler geçerli değildir anlamında değil. Başını örtüp kot giymişse ve üzerine başka bir şey giymediyse, bu tesettür olmaz. Başını örtmüş, çarşaf giymemiş ama bol ve uzun pardösüsünü giymiş ise bunlar tesettür hükmündedir. Ancak tesettür giydiği halde sahne sanatçısı gibi boyanıp, tavırlarını kişilikli değil, dişilikli sergilerse, onun üzerindeki tesettür olmaz. Kişilikli tavır sahibinin üzerinde örtü varsa, o tesettürlüdür.

- Başı açık olan bir kadın Müslüman sayılmaz mı?

Eğer Kuran’ın bütünlüğüne inanıyorsa, günaha girer ama Müslüman’dır. Yaptıklarıyla daha çok sevap da alabilir. Yani ‘başı açık eşittir cehennemlik’ diyemeyiz. Kim “Müslüman değil'' derse, kendi Müslüman değildir.

- Bazı genç kadınlar kot pantolonlu giyiniyorlar. Bu nedir?

Ben böyle birkaç hanıma sordum. Çoğu bilmiyorlar. Mesela yeni kapanmış bilmiyor, çok azı da biliyor ama bile bile duygularını engelleyemiyor. O bozuk tavırlarından dolayı günaha girer. Eğer kendisi günah olarak görüyorsa, “Tesettürlüyüm ama yanlış yapıyorum'' derse; o, yine hatalarıyla beraber de olsa Müslüman’dır.

- Çarşafa ‘demode’ diyenler de var. Ne diyorsunuz?

Demodedir, evet. Benim için her zaman en geçerli kıyafettir. Ama modern ölçüler içinde ele aldığımız zaman demodedir. Bu, kişinin gönül yapısına bağlı. Güneş en eski demode varlıktır ama hiçbir zaman güneşi kötüleyemeyiz. Şu da bir gerçek, kişi çarşaf giymekle en üstün Müslüman’dır denemez. Mesela çarşaflı bir insan elindeki naylon çöpü ormana atıyorsa, o kadının ne kadar Müslüman olacağını siz hesaplayın.

- Tesettürün esneklik limiti nedir?

Çeşitli renklerde örtünebilmesi ve değişik modeller olabilir. Başörtüsüzlük söz konusu olduğu takdirde tesettür olamaz.

Enis Tayman/ TEMPO DERGİSİ

Günün Önemli Haberleri