Kim bunlar Sayın Başkan?

Ekrem İmamoğlu'nun Yenikapı Meydanı'nda sergilediği araçlar hakkında iki farklı kanaat oluştu.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Benim de içinde olduğum bir kesim, İmamoğlu'nun şov peşinde koştuğunu, sergilenen araçların büyük bölümünün İstanbul'a hizmet ettiğini söylüyor.

Ki ben bu görüşümde ısrarlıyım!

Yani sergilenen araçlar arasında cenaze nakil, hasta nakil, evde sağlık hizmeti, kamyon, kamyonet, bisiklet gibi araçların bulunması, şovdan başka bir şey değil.

Böyle düşünmeyen bir kesim de var.

Onlar da sergilenen araçların markasına ve tipine bakılmaması gerektiğini ve bu araçların başlı başına bir israf abidesi olduğunu söylüyor. Bu görüşe tamamen katıldığımı söyleyemem ama saygı duyarım.

Ancak dün dikkatimi çeken bir şey oldu. Ekrem İmamoğlu basına yaptığı açıklamada, ilginç bazı şeyler söyledi.

Söylediklerini özetlemek gerekirse:

"O kadar hizmet fazlası aracın bu kurumda varlığının anlamı neydi? Niye bazı kurum, kuruluşlara, kişilere, hatta bazı ailelere niye araç tahsis edildi? Niye araçların uydu takip sistemi belli bir dönemde kayıt altından çıkarıldı. Arkadaşlarım bu konularda kamuoyunu bilgilendirecekler!" dedi.

Bakın işte burası önemli...

Hem de çok önemli...

Şayet sergilenen araçların üç beş tanesi dahi kurum dışı bazı kişilerin emrine tahsis edilmişse...

Mesela, bir milletvekiline veya milletvekili yakınına...Ya da bir il teşkilat yöneticisine veyahut ilçe teşkilatından birilerine.

Daha da ileri gideyim.

Bir vakfa, derneğe, bir gazeteye, gazeteciye tahsis durumu var ise Ekrem İmamoğlu'ndan ricam, bu isimleri kamuoyuna tek tek açıklamasıdır. Bunu yaparsa, kendisine büyük saygı duyar, kendisine bütün içtenliğimle teşekkür ederim.

Zira Ekrem İmamoğlu'nun bunu yapması, AK Parti'nin sırtından geçinen, AK Parti'nin belediyelerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanan kişileri öğrenmemize neden olacak.

Dahası...

Sayın İmamoğlu bugüne kadar, "Derneklere, vakıflara ve gazetelere şu kadar kaynak aktarılmış" gibi altı boş bırakılan yuvarlak cümleler kurmayı tercih eden biri oldu.

Başkan'ın bu konuda da gerek medyayı gerekse kamuoyunu net bir şekilde bilgilendirmesi gerekiyor.

Mesela, çıkacak kamuoyunun önüne, "Ey ahali. Bakın falanca derneğe şu kadar para ve kaynak aktarılmış. İşte sözleşmesi, işte faturası" diye belgeli açıklamalar yapacak.

Bunu yapmak zorunda, zira isim açıklamadığında herkesin aklına Türgev, Tügva, Esar gibi vakıflar geliyor. Ve hatta bütün vakıflar töhmet altında bırakılıp toplumun gözünde şeytanlaştırılmış oluyor.

Bu kurumları toplumun hedefi haline getirmektense, "Tügva'ya şu kadar, Türgev'e bu kadar, Ensar'a da şu kadar haksız para aktarılmış" diye açıklama yapmak daha doğru olur.

Bunu şundan dolayı söylüyorum.

Ekrem İmamoğlu geçtiğimiz günlerde yine altı boş bırakılan yuvarlak cümlelerden kurulu bir açıklama yaptı.

"İptal edilmiş tam 357 milyon liralık sürece nokta koymuş durumdayız. Bunun içinde sadece bir vakfa yemek desteğinin 56 milyon liralık bölümü var. İnanılmaz rakamlar. Bu milletin parasını nereye harcıyorsunuz? Bir bina yapılıyor, vakfa yapılmak üzere maliyeti 165 milyon lira. Artık o bina İstanbulluya ait. Bu daha başlangıç" dedi.

Odav TV, Cumhuriyet gibi gazeteler "Dinci vakıfların kaynakları kesildi" diye manşet atarak Türgev, Tügva ve Ensar Vakıflarının ismini verdi.

Bu bilginin doğru olup olmadığını öğrenmek kamuoyunun hakkıdır!

Bir şey daha...

İmamoğlu "Bir bina yapılıyor, vakfa yapılmak üzere maliyeti 165 milyon lira. Artık o bina İstanbulluya ait" dedi.

AK Parti yöneticileri de bu bilginin yüzde yüz yalan olduğunu, böyle bir binanın ve böyle bir sözleşme olmadığını iddia ediyor, "Var ise kamuoyuna o binayı ve o bina ile ilgili sözleşmeyi göstersin" diye çağrı yapıyor.

Bu çağrıya ben de katılıyorum.

Sayın İmamoğlu'nun pek çok konuda kamuoyuna doğru bilgiler vermediği ve altını çizerek söylüyorum, "yalan konuştuğu" söyleniyor. Zerre kadar izzeti nefis taşıyan biri, "yalancı" yaftası yemeyi kendine hakaret sayar.

"Siz misiniz bana yalancı diyen" diyerek elindeki bütün belgeleri kamuoyu ile paylaşır. Sanırım en azından bu kadarını Sayın İmamoğlu'ndan beklemeye hakkımız var.

Bunu yapmadığı takdirde "Yalancı adam" hakaretini hakkettiğini kabul etmiş olacak.

Sözün özüne gelecek olursak.

Günlerdir AK Parti seçmeninin nabzını yokluyorum. Hemen hepsi, Ekrem İmamoğlu'nun bahsini ettiği kaynakların kimlere aktarıldığını merak ediyor. "AK Parti'den kimler nemalanmış. Kimler israf yaparak, yolsuzluk yaparak, hırsızlık yaparak AK Parti'ye zarar vermiş bilmek istiyoruz" diyor.

"Ekrem İmamoğlu isimleri açıklayarak aslında AK Parti’ye de çok büyük bir iyilik yapacak. Biz de içimizdeki hırsızları, yolsuzları bilmek istiyoruz” diyor seçmen...

Buna hakları var değil mi?