Kim bu kaba gazeteci?
Abone olBaşbakan Erdoğan Afrika'da gazetecilerle kahvaltıda. Bir köşe yazarı Erdoğan'ı onaylamak için "Nerede çokluk orada ......." deyince ortam bir anda buz kesiyor!
Başbakan Erdoğan'ın Afrika gezisinin son gününde yaşanan bir
olay insanı hayrete düşürecek nitelikte. Erdoğan'ın son gün Türk
gazetecilerle kahvaltı esnasında bir gazeteci önce cep telefonla
konuşarak Başbakan'ın sözlerini kesme nezaketsizliğini yapıyor,
ardından ise Başbakan'ı onaylamak için "Nerede çokluk orada
....." diyor. İşte Murat Çelik'in kaleminden skandal
kahvaltı:
- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika gezisinin son günündeki
kahvaltılı basın toplantısında 15 haberciydik.
Başbakan Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Cape Town kentindeki ilk
gününde, Masa Dağı'na gitmiş ve orada geziyi izleyen muhabirlerin
sorularına yanıt vermişti.
Ertesi sabah da (Cumartesi), Türkiye'ye dönmeden önce, kaldığı
otelde, gazete ve televizyonların genel yayın müdürleri, köşe
yazarları ve Ankara temsilcileriyle buluştu.
45 dakika süren kahvaltıda sorulan sorular ve Başbakan'ın
yanıtlarını dün ayrıntılarıyla okudunuz.
Bizim bahsedeceğimiz ise o masada yaşanan iki ayrı sahne. Konuları
farklı, kahramanı aynı olan iki bölüm, iki anektod.
Şimdi otelin 19'uncu katındaki düzeni biz tasvir edelim, siz
gözünüzün önünde canlandırın: 22 kişilik uzun bir masa. Bir başında
Erdoğan oturuyor. Sağında devlet bakanı Beşir Atalay, solunda ise
bir televizyon kanalının haber genel yayın yönetmeni ve aynı
zamanda bir gazetenin köşe yazarı.
Kahvaltıyla birlikte sohbet de başlıyor. Ortadoğu konuşuluyor,
Afrika konuşuluyor, toplantının yaklaşık 15'inci dakikasında,
Erdoğan sözlerine ara vermek zorunda kalıyor. Bunun nedeni, solunda
oturan gazetecinin çalan cep telefonunu açıp konuşmaya
başlaması.
Bu yazıyı kaleme alırken, o toplantıda kullandığımız ses kayıt
cihazından bir kez daha dinledik, gazeteci telefonda şöyle diyor:
“Alo, alo... Başbakan ile kahvaltıdayız. Evet. Cape Town'da
Başbakan ile kahvaltı yapıyoruz."
Kimle konuştuğu ya da söylediklerinin bir önemi yok. Bizim konumuz,
bir başbakanın hemen yanında yaşanan bu “kabalık" sahnesi. Bize
göre hem bizzat Erdoğan (ve tabii diğer herkese), hem de “makam"a
yapılan bir saygısızlık bu.
Gazetecinin telefon görüşmesi bitip, soru-cevaplara devam ediliyor.
Aradan yaklaşık yarım saat geçiyor...
Bir köşe yazarı Tayyip Erdoğan'a, eski Cumhurbaşkanı Demirel'in
“Böyle büyük meclis grubu iyidir, güçlüdür ama yönetmek, gruba
sahip çıkmak zordur" şeklindeki uyarısını hatırlatıp, “Bunu
hissettiniz mi aradan geçen iki-iki buçuk yıl içinde?" diye
soruyor.
Erdoğan tam da, “Şüphesiz tabii. Kolay değil..." diye başlıyor ki
yanıtına, hemen yanından, toplantının ilk dakikalarında telefonla
görüşen gazetecinin müdahalesi geliyor: “Nerde çokluk..." !
Başbakan, masanın o bölümündeki gülüşmeler ve hatta bazılarının
kahkahaları arasında, “Hayır. Ona o şekilde katılmıyorum" diyor ve
devam ediyor. Ama masadaki dikkatli gözler, bu “argo" sözü
duymaktan rahatsız olduğunu, Başbakan'ın yüzünde oluşan ifadeden
kolaylıkla fark ediyorlar.
O anda samimi olarak ne düşündük biliyor musunuz?
“Sadece bir dakika önce, partisinden istifa eden milletvekilleriyle
ilgili olarak, 'Sabrediyorum. Nereye kadar sabredebilirsem...'
diyen Erdoğan için bu gerçek, bazı gazeteciler ile ilişkilerinde de
geçerli olsa gerek" diye geçirdik içimizden.
Düşünsenize; siz çıkıp, spontane bir espri yoluyla bile olsa
karşınızdaki lidere, partisinin meclis grubunda, “çokluk"tan
kaynaklı ve bu kelimeyle kafiyeli bir durumun var olabileceğinden
söz ediyorsunuz.
Yani şimdi Tayyip Erdoğan o 'sözde espri' üzerine sert bir tepki
verse, toplantıyı bitirse ya da o zatı terslese, haksız mı?
Tamam; oturduğu koltuk birçok durum ve kişiye karşı toleranslı
olmasını gerektiriyor. Zaman zaman verdiği asabi reaksiyonlar
sebebiyle eleştiriliyor.
Ama madalyonun diğer tarafında; Başbakan'ın içtenlik gösterdiği
kişilerin de, bu samimiyeti istismar etmemesi, hak etmesi ve
elbette hazmetmesi gerekmiyor mu?
Masanın başında oturan kişi bir başbakan. Karşımızdaki insan,
vatandaşı olduğumuz ülkenin başbakanı.
Bizlere samimi davranıyor olması, senli - benli ve adımızla hitap
ediyor olması, uzun kahvaltı masasındaki yerimizi bile bizzat
soruyor olması Erdoğan'ın üslubu ve karakterinden
kaynaklanıyor.
Tayyip Erdoğan'ı seversiniz, sevmezsiniz; politikalarını ve ülke
yönetimindeki performansını başarılı bulursunuz, bulmazsınız onlar
ayrı. Ama bize göre herkes, Erdoğan'ın bazı kişisel hasletlerinin,
tarzının (hatta zaman zaman raconunun), neyin ne, kimin kim
olduğuyla ilgili “farkındalık" seviyesinin hakkını teslim
etmeli.
Kim bilir; belki de o masada pervasızca seslendirilen “Nerede
çokluk..." deyimi, bizim (yani medya) için de geçerlidir.
Kim bilir?..
Bilginize & İlginize
Hani birçok köşe yazarı, sütunlarında özlü sözler, vecizeler ya da
ne zaman adam olunacağına dair ahkam kesen cümleler yayınlıyorlar
ya... Belki bir gün de o bölümde, “Gazeteciler, Başbakan'ın şahsına
ve makamına saygı duydukları ve bu saygıyı gösterdikleri zaman"
diye bir cümle okuruz. Güzel ve uygun da olur sanki, ne
dersiniz?
Yazı: Murat Çelik
Kaynak: www.tercumangazetesi.com