Kilise'de namaz kılan AK Parti'li
Abone olDışişleri Bakanı Abdullah Gül, Güneri Cıvaoğlu'yla yaptığı mülakatta fikirler reformu yaşadığını belirtti. Fakat mülakatın bir noktası Ertuğrul Özkök'ün kafasına takıldı.
Ertuğrul Özkök, "Kilisede namaz kılan AKP'li" başlıklı yazısında Abdullah Gül'ün Güneri Cıvaoğlu'na anlattığı kilise hatırasını ele aldı. Özkök, Gül'ün kilesede namaz kılmasıyla bugünü kıyaslayarak AK Parti'deki modernizasyona değindi.
PAZAR günü Milliyet Gazetesi’nde Güneri Cıvaoğlu’nun köşesinde küçük bir bölüm dikkatimi çekti.
Cıvaoğlu, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le bir mülakat yapmış.
Gül, mülakatta ‘artık değiştiğini’ söylüyor.
RAHİBİN KEYFİ
Ben dahil, radikal gençlik hareketlerinden gelen birçok insan gibi, Gül’ün değişmesi de normal.
Buna ben de inanıyorum.
Ancak mülakatta onun kişiliği hakkında ipucu veren üç satırlık başka bir ayrıntı vardı.
Dışişleri Bakanı, gençlik yıllarında Avrupa’dayken, namaz kılmak için bir kiliseye gitmek istemiş.
Gidip kilisenin rahibinden izin istemişler.
O da hemen vermiş.
Hatta her gidişlerinde çok memnun oluyormuş ve bu memnuniyetini de onlara gösteriyormuş.
Aslında bu anekdotta şaşırtıcı bir şeyin olmaması gerekir.
Sonunda İslam dini, kendinden önce gelen dinin peygamberlerini ve kitaplarını tanıyor.
Hıristiyanlara ait mekánlarda ibadet yapılmasını engelleyen herhangi bir dini kısıtlama da yok.
Ancak hepimiz biliyoruz ki, radikal dini hareketlerden gelen bir genç için, gidip kilisede namaz kılmak öyle çok kolay kabul edilecek bir davranış değildir.
Demek ki Abdullah Gül’ün ibadete bakışında aşırı dincilerden farklı bir anlayışı varmış.
Keşke bugün de dinler arasında bu toleransı gösterecek karşılıklı bir ‘ev sahipliği’ duygusu yerleşse.
Orada ibadet arasında iki kelime sohbetin bile insanlara neler kazandırabileceğini düşünmemiz gerekir.
DEĞİŞİM İŞARETİ
Burada beni, Gül’ün kiliseye gitmesi kadar, rahibin bundan duyduğu memnuniyet de etkiledi.
Tabii beni etkileyen bir başka noktayı daha belirtmeliyim.
Gül, sadece kiliseye gitmekle kalmıyor, aynı zamanda bunu anlatabiliyor.
Bence ‘değişmenin’ en güzel işaretlerinden biri budur.
Kendi dinine olan güven ve komplekssizlik...
YAZI:Ertuğrul ÖZKÖK
PAZAR günü Milliyet Gazetesi’nde Güneri Cıvaoğlu’nun köşesinde küçük bir bölüm dikkatimi çekti.
Cıvaoğlu, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le bir mülakat yapmış.
Gül, mülakatta ‘artık değiştiğini’ söylüyor.
RAHİBİN KEYFİ
Ben dahil, radikal gençlik hareketlerinden gelen birçok insan gibi, Gül’ün değişmesi de normal.
Buna ben de inanıyorum.
Ancak mülakatta onun kişiliği hakkında ipucu veren üç satırlık başka bir ayrıntı vardı.
Dışişleri Bakanı, gençlik yıllarında Avrupa’dayken, namaz kılmak için bir kiliseye gitmek istemiş.
Gidip kilisenin rahibinden izin istemişler.
O da hemen vermiş.
Hatta her gidişlerinde çok memnun oluyormuş ve bu memnuniyetini de onlara gösteriyormuş.
Aslında bu anekdotta şaşırtıcı bir şeyin olmaması gerekir.
Sonunda İslam dini, kendinden önce gelen dinin peygamberlerini ve kitaplarını tanıyor.
Hıristiyanlara ait mekánlarda ibadet yapılmasını engelleyen herhangi bir dini kısıtlama da yok.
Ancak hepimiz biliyoruz ki, radikal dini hareketlerden gelen bir genç için, gidip kilisede namaz kılmak öyle çok kolay kabul edilecek bir davranış değildir.
Demek ki Abdullah Gül’ün ibadete bakışında aşırı dincilerden farklı bir anlayışı varmış.
Keşke bugün de dinler arasında bu toleransı gösterecek karşılıklı bir ‘ev sahipliği’ duygusu yerleşse.
Orada ibadet arasında iki kelime sohbetin bile insanlara neler kazandırabileceğini düşünmemiz gerekir.
DEĞİŞİM İŞARETİ
Burada beni, Gül’ün kiliseye gitmesi kadar, rahibin bundan duyduğu memnuniyet de etkiledi.
Tabii beni etkileyen bir başka noktayı daha belirtmeliyim.
Gül, sadece kiliseye gitmekle kalmıyor, aynı zamanda bunu anlatabiliyor.
Bence ‘değişmenin’ en güzel işaretlerinden biri budur.
Kendi dinine olan güven ve komplekssizlik...
YAZI:Ertuğrul ÖZKÖK