Kılıç'tan Meclis'e çok sert sözler
Abone olAnayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç Kılıç, yeni anayasa yapma çalışmalarının şeklini sert bir dille eleştirdi.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun artık görevinin bittiğini ve 2011
verilen sözler nedeniyle yapılacak seçimlerde halkın huzuruna nasıl
çıkacaklarını ifade eden Kılıç, 'Ben kendimizi evlenme
vaadiyle kandırılmış insanlara benzetiyorum. Nikah masasına
oturulmadı. Tabii bunun faturasına bu siyasi partilerimiz
çekecektir' dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Cumhurbaşkanı'nı halk seçtiği taktirde yetkilerin sembolik hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, KTO Karatay Üniversitesi
tarafından Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Anayasa ve
Demokrasi' konulu konferansa katıldı. Zaman zaman yaptığı
açılamalar karşısında politikacıların sert eleştirileriyle
karşılaştığını belirten Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç,
adlarının Anayasa Mahkemesi olmasına rağmen yasaların siyasi
partilerin, siyasi ürünleri olduğunu ve görevlerinin bunu
denetlemek olduğundan, onlara bulaşmadan birşey söylemesinin mümkün
olmadığını kaydetti.
Haşim Kılıç, demokrasinin siyasi ve sivil özgürlüklerin üzerinde
temellenmiş bir kavram olduğunu, siyasi ve sivil özgürlüklerin
olmadığı bir yerde demokrasiden söz edilemeyeceğini ifade etti.
'ANAYASA'DAKİ DEĞİŞMEZ DEMOKRASİ, DÜZENLEMELERLE
DEĞİŞTİRİLİYOR'
Anayasamızın 2'nci maddesinde demokrasi, değiştirilemez,
değiştirilmesi teklif dahi edilemez şeklinde kavram olarak
karşımıza çıktığını belirten Haşim Kılıç, şunları söyledi:
'Demokrasinin tarifi de bu maddede yapılmıyor. Ancak, daha sonraki
maddelerde, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez
maddelerden sonraki diğer Anayasa'nın 174 maddesinde demokrasiyle
ilgili zaman zaman çoğu maddelerde bir takım hükümler görüyorsunuz.
Temel hak ve özgürlüklerle ilgili ki, Anayasa'nın en önemli
iskeletini oluşturan bölümle, demokrasi arasındaki ilişkiyi
söylememize gerek yok. Demokrasinin içi işte Anayasa'nın diğer
maddeleriyle dolduruluyor. Aslında sadece demokrasi değil,
değiştirilmesi teklif edilmesi mümkün olmayan kavramlardan
demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti, bunların hiç birisi
değiştirilemiyor. Gerçekten de değiştirilemiyor mu? Zaman zaman
biliyorsunuz bu konularda ciddi kavgalar oluyor. Bu maddeler
değiştiriliyor. Bu maddeler orada değişmez bir şekilde duruyor ama,
bu maddelerin içini dolduranlar, işte o 174 madde de, Anayasa'nın
diğer maddelerinde demokrasiyle ilgili bir takım düzenlemeler var.
Demokrasi işte bunlarla şekilleniyor. Bunun içini dolduran, önümüze
geldiğinde de bir Anayasa Mahkemesi var. Anayasa Mahkemesi de bunu
yorumlarıyla bunun içini dolduruyor. Zaman zaman farklı anlamlar
yükleyerek bu kavramların değişmesine neden oluyor. Demek ki bu
kavramlar kanunlarla, Anayasa'nın söylediğim bu maddeleriyle, artı
Anayasa Mahkemesi'yle değiştiriliyor. Aslı olan, bu kavramların
içinin evrensel doğrularla, evrensel uygulamalarla doldurulmuş
olması. Eğer siz, kendinizi özgü, şartlarınıza ya da korunması
gereken bir takım insanların zorunluklar itibariyle bu kavramların
içini doldurmaya kalkarsanız, demokrasiyi de ve laikliği de ayakta
tutmanız mümkün değil.'
'DEMOKRATİK BİR ANAYASAMIZ OLMADI'
Kılıç, Türkiye'nin Anayasa tarihine bakıldığında, Sened-i
İttifak'tan itibaren bunların yapılış biçiminde demokratik bir
Anayasa'nın olduğunu söylemenin mümkün olmadığını; halkın
katılmadığı, halkın dışında belli bir yöneticiler tarafından
yapılan Anayasaların olduğunu kaydetti.
KENAN EVREN'İN YAPTIĞI ANAYASAYLA ARALARINDA FARK
YOK
Haşim Kılıç, 1982 yılında askeri darbe sonucunda Kenan Evren
döneminde çıkartılan bir Anayasa ile günümüzde yapılmak istenen
Anayasa'nın şekli arasında fark olmadığını söyledi. Kılıç, 'Bugün
itibariyle gerçekten demokratik bir Anayasa'nın ortaya çıkabilmesi
için önce bu Anayasa'yı yapacak olanların demokratik yöntemlerle
oraya gelmesi lazım. Bu kurucu meclis olabilir ya da parlamento
olabilir. Demokrasinin tam anlamıyla, tarifine uygun bir şekilde,
yöntemle oraya gelemiyorsa, demokratik anayasadan bahsetmek mümkün
değildir. 1982 Anayasa'sını kim yaptı Kenan Evren ve 5 arkadaşı.
Cunta darbe yaptı, arkasından bu anayasa hazırladı ve halka buyurun
onaylayın dedi. Bugün ne oluyor? Parlamentoyu oluşturan siyasi
partilerimiz bir anayasa yapmak üzere harekete geçtiler. Ne
yaptılar. Nasıl geldi bu arkadaşlar. Yine siyasi parti
başkanlarının iradeleriyle oluşmuş, milletvekillerinin oluşturduğu
bir meclis var ortada. Kenan Evren'in yazdıklarıyla, bunların
söyledikleri arasında ne fark var Allah aşkına. Bir Meclisin
sağlıklı oluşması için ciddi bir siyasi partiler ve seçim kanunun
oluşturulması lazım. Bunlar hazırlanacak ve bunların oluşturduğu
meclisle gerçek demokratik noktayı oluşturabilirsiniz. Aksi halde
mümkün değil' diye konuştu.
'İLK 60 MADDE'DE KENAN EVREN BİLE ANLAŞIRDI'
Haşim Kılıç, 2011 yılında yapılan seçimlerde bütün partilerin yeni
anayasa yapılacağına dair vaatlerle halkın karşısına çıktığını ve
milletin aklında yokken bunları söyleyerek milleti
heyecanlandırdıklarını söyledi.
Oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun ilk 60 maddede
anlaştığını hatırlatan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
'İlk anlaştık dedikleri 60 madde de anlaşılmayacak maddeler değil.
Kenan Evreni de getirseydiniz aynı maddeleri yazacaktı ve yazdı da.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşme hükümlerinden 1982 Anayasa'sına
aktarıldı. Orada farklı olan neydi? Farklı olan bu özgürlüklerin ve
hakların sınırlandırılmasıyla ilgili sorunlar. Belki bunlar
revizyon yapılabilirdi. Bu 60 maddedeki haklarda anlaşılması için
çok büyük bir çaba sarf etmenize gerek yoktu.'
Kılıç, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun gelen teklifleri görüşmek ve
konuşmak için kurulduğunu ancak demokrasinin müzakere imkanını
kullanmadıkları için de uzlaşamadıklarını söyledi. Kılıç,
komisyonun uzlaşmasının bir kenara bırakılıp, bir partinin 3
milletvekilinin birbiriyle bile uzlaşamadığını kaydetti.
'EVLENME VAADİYLE KANDIRILDIK'
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun artık görevinin bittiğini ve 2011
verilen sözler nedeniyle yapılacak seçimlerde halkın huzuruna nasıl
çıkacaklarını ifade eden Kılıç, 'Ben kendimizi evlenme vaadiyle
kandırılmış insanlara benzetiyorum. Nikah masasına oturulmadı.
Tabii bunun faturasına bu siyasi partilerimiz çekecektir' dedi.
SEÇİM BARAJI
Haşim Kılıç, siyasi partiler ve seçim kanunun değiştirilmesi,
temsili adaletin sağlanması içinde özellikle yüzde 10'luk seçim
barajının kaldırılması gerektiğini ifade etti. Hükümetin seçim
barajı ile ilgili 3 alternatif sunduğunu belirten Kılıç, ancak hiç
kimsenin konuşmadığını ve dut yemiş bülbül gibi sustuğunu, bu
konuda da samimiyetin olmadığını kaydetti.
TANSU ÇİLLER DÖNEMİNDEKİ SEÇİM BARAJI
Haşim Kılıç, 1995 yılında Tansu Çiller'in koalisyon hükümeti
döneminde 550 milletvekilinin 100'ünün Türkiye Milletvekili olarak
baraj öngörülmeksiniz, partilerinin aldığı oya göre, geri
kalanlarında yüzde 10 barajla devam etmesi yönünde bir önerge
olduğunu hatırlatarak bu önerinin temsili adaleti sağlaması için
önemli bir öneri olduğunu vurguladı.
'HÜKÜMET NE DERSE, MECLİS O YASAYI ÇIKARTIYOR'
Güçler ayrılığına değinen Haşim Kılıç, bizim sistemimizde güçler
ayrığı ilkesinin görülmediğini belirterek, 'Hükümetin, meclis
üstündeki vesayeti devam ediyor. Hükümet ne derse, meclis o yasayı
çıkartıyor. Hükümetin arzusu dışında yasa çıkması mümkün mü, mümkün
değil. Bizdeki güçler ayrılığı ilişkisi konuyu buraya kadar
getirmiş' dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI'NIN YETKİLERİNİN KISITLANMASI
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin fazla olduğunu ve 2014 yılında
Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçileceğini hatırlatan Kılıç, bu
kadar yetkilerle halkın gücünü arkasına alıp seçilecek
Cumhurbaşkanlığı sisteminin parlamenter bir sistem olmadığını
söyledi.
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Ne kuş, ne deve bir şey değiliz. Parlamenter sistem gibi görülüyor
ama yapılacak şey çok açık. Yapılacak şey, siz Anayasa'yı
değiştiremiyor, yarı başkanlık sistemine geçilmiyorsa,
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini sembolik hala getirmektir. Bunu
getirmediğiniz sürece bu kavga kaçınılmazdır. Halk seçtiğinden
dolayı değil. Halkı arkasına alan bir Cumhurbaşkanı kendisini çok
güçlü hissedecek ve hükümetle kavga edecek. Kavganın sebebi
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini çok olması. Cumhurbaşkanının
yetkileri sembolik hala getirilirse, o Cumhurbaşkanı seçiminde
kavga gürültüyü en aza indiririz.'
ANAYASA MAHKEMESİ ÜYESİ SEÇİMİ
Kılıç, Anayasa Mahkemesi üyesi seçiminin en az 10'nun meclis
tarafından seçilmesi gerektiğini belirtti. Daha önce Türkiye'de
yargı ve bürokrasinin, milletinin iradesiyle oluşan hükümette
sürekli kavga ettiğini ifade eden Kılıç, 'Başbakan bir şey söyledi.
Yargıtay başkanı oradan bağırdı. Başbakan yardımcısı bir şey
söyledi. Anayasa Mahkemesi başkanı bağırdı. Adete yargı
başkanlarımız bir siyasi partinin temsilcileriymiş gibi meclisle
savaşa girişti' dedi. Kılıç, kan uyuşmazlıkları nedeniyle sürekli
kavgaların olduğunu ifade etti.
Anayasa Mahkemesinin daha önce 19 parti kapattığını da hatırlatan
Kılıç, yapılanların yanlış olduğunu belirtip eleştirdi.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI
TBMM'de daha önce başörtü krizi yaşandığını hatırlatan Kılıç,
yaşanan son gelişme nedeniyle parlamentoyu yürekten kutladığını
ifade etti. Kılıç, başörtüsü yasağı nedeniyle de bir çok üniversite
öğrencisinin mağdur olduğunu, insanın haysiyeti ve şerefiyle
oynandığını kaydetti.
Anayasa Mahkemesinin 1990'lı yıllarda 19 partiyi kapattığını ve
bunların yanlış olduğunu belirtip eleştiren Kılıç, 2001 yılından
sonra sadece terörle bağlantılı olan bir partinin kapatıldığını
söyledi.
ALLAH'I TÜRKİYE'NİN DIŞINDA BİR YERDE
KONUMLANDIRDIK
Devletin daha önce bireylerin sevdiklerine ve inandıklarını
karıştığını belirten Kılıç, 'Tabii biz, Anayasa Mahkemesi olarak,
belki günaha girebilirim içimden af diliyorum. Allah'ı Türkiye'nin
dışında bir yerde konumlandırdık. Aman sakın içeri girme, girersen
şöyle olur, böyle olur. Sıkıntı bundan doğdu biraz. Hayatın içine
sokmayın, sokmayalım dedik. Ama kalplerinizde dursun önemli değil'
diye konuştu.
TUTUKLU VEKİLLER
Haşim Kılıç, tutuklu vekillerinde, tutuksuz olarak yargılanması
gerektiğini, onlara oy veren yaklaşık 1 milyon kişinin mecliste
temsil edilmediğini, suçlulukları sabitlenip, hükümleri
kesinleşince meclisten alınıp, cezaevine konulabileceklerini
söyledi.