Kılıçdaroğlu'nun olay mektubuna Davutoğlu'ndan sert cevap
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun kendisine yazdığı açık mektubu sert sözlerle eleştirdi.
Kılıçdaroğlu'nun "Bankacılık sektöründe yaşanacak yeni
bir krizin sorumlusu olmaya adaysınız" dediği mektup Davutoğlu'nu
kızdırdı.
Mektuptaki ifadeleri utanç verici bulan Davutoğlu, "Bu metni okuyun ve bu metindeki dili kutuplaştırma ve provokasyon açısından bir analize tabi tutun" dedi.
Mektubu Türkiye'deki istikrara ve Türk ekonomisine yönelik bir ihanet olarak değerlendiren Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun Fuat Avni'nin manipülatif iddialarına dayanarak açıklama yapmasını sorumsuzluk olarak nitelendirdi.
Davutoğlu, resmi temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gelen Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi, soruları yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine hitaben
ekonomi içerikli bir mektup yazdığı hatırlatılarak, "Sizi Sayın
Erdoğan'ın etkisinde kalmakla sessiz kalmakla suçladı. Bu mektup
size geldi mi ne düşünüyorsunuz" yönündeki soru üzerine, böyle bir
mektubun kendisine ulaşmadığını söyledi.
ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN METİN
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir anamuhalefet partisi liderinin eğer ülkenin başbakanına bir
mektup yazacaksa bunu ciddiyet içinde ve doğrudan iletmesi
beklenir. Böyle bir mektup yazmış olsaydı da tabii mukabele
görürdü. Ama bana iletilen metin, eğer gerçekten CHP Genel
Başkanından çıkmışsa ve CHP'nin web sayfasında yayımlanmışsa çok
üzerinde düşünülmesi gereken ve ciddiyetle herkesin okuması gereken
bir metin. Ne için biliyor musunuz? Bir kere bu metinde Sayın
Cumhurbaşkanımıza dönük kullanılan ifadeler hem devlet ahlakı
bakımından hem şahsi nezaket kuralları bakımından utanç vericidir.
Bunu ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı 10
Ağustos'ta yapılan seçimle, Türk milleti tarafından seçilmiştir. O
andan itibaren herkesin cumhurbaşkanına dönük olarak, bu
cumhurbaşkanının kişiliği, isim olarak, kişiliğinin ötesinde de
makam olarak da saygı gösterme zarureti var. Görüş ayrılıkları
cumhurbaşkanı makamına saygısızlık yapmayı mazur göstermez."
Özellikle son aylarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve kendilerini
kutuplaştırıcı bir dil kullanmakla suçlayan çevrelere, sivil toplum
kuruluşlarına ve basın mensuplarına bir çağrısı olduğunu belirten
Davutoğlu, "Bu metni okuyun ve bu metindeki dili kutuplaştırma ve
provokasyon açısından bir analize tabi tutun" dedi.
KUTUPLAŞTIRICI VE PROVOKATİF
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"10 Ağustos'tan bu yana Sayın Cumhurbaşkanımız herhangi bir siyasi
pozisyon anlamıyla taraf tutar bile görüntü vermeden, bütün ülkeyi
kuşatıcı mesajlar verirken, bir siyasi parti liderinin, Türk
halkının yüzde 52'sinin oyuyla seçilmiş ama yüzde 100'ünün
cumhurbaşkanı olan bu makamda bulunan bir lidere dönük sarf ettiği
bu sözler kutuplaştırıcı ve provokatif değilse hangi söz
kutuplaştırıcı ve provokatiftir. Şimdi herkes aslında bütün resmi
en açık şekilde görüyor. Böylesi bir üslup, Türk siyasetine
yakışmaz, belki Kılıçdaroğlu'na yakışır ama Türkiye'de anayasal bir
konumu olan anamuhalefet partisi liderine yakışmaz. Dolayısıyla bu
niteliğiyle, bu üslubuyla Kılıçdaroğlu aslında bırakın Türkiye'de
başbakan olma iddiasını, anamuhalefet lideri olma nezaketine de
ciddiyetine de sahip olmadığını göstermiştir."
Söz konusu mektupta 25 bankanın battığından söz edildiğini
vurgulayan Davutoğlu, "25 bankayı batıran iktidarlar döneminde
oluşan zihniyetle Kılıçdaroğlu aynı paralelliği sürdürürken, o
şartlardan Türkiye'yi çıkarıp, Türk finansal sistemini bugünkü
güçlü yapısına getiren de Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı
döneminde Ak Parti iktidarları olmuştur" diye konuştu.
25 BANKAYI BATTIĞI DÖNEMLERDEN ALIP ÇIKARAN
BİZİZ
"Eğer AK Parti iktidarları bu finansal politikaları takip etmese,
ülkede güven ve istikrar sağlamamış olsaydı herhalde küresel
ekonomik krizde, finansal yapımız bu derece dirençli olmazdı.
Öncelikle yaptığı, referans olarak kullandığı 25 bankanın battığı
dönemlerden Türkiye'yi alıp çıkaran biziz, Kılıçdaroğlu değil. AK
Parti yönetimleri ve o dönemlerde başbakanlık yapan Sayın
Cumhurbaşkanımızdır. Buradan üçüncü noktaya geliyorum:
AÇIK ŞEKİLDE İHANETTİR
Türkiye'deki bankacılık sisteminin de ekonomik hayatın da garantörü
Türkiye Cumhuriyeti hükümetidir, Sayın Kılıçdaroğlu bu üslubu ile
dışarıda birilerine ve onların buradaki uzantılarına 'Türk
ekonomisinde bir kriz var' görüntüsü vermek istiyorsa bu açık bir
şekilde Türkiye'deki istikrara ve Türk ekonomisine yönelik bir
ihanettir. Öncelikle bunun hesabını vermek durumundadır. Kime neyi
jurnalliyor? Birtakım gizli twit hesaplarında çıkan ismini
zikretmek istemiyorum ama çıkan ve açıkça Türkiye'de manipülatif
nitelikteki bilgilere dayalı olarak bir anamuhalefet partisi
liderinin, böylesine kritik ekonomik şartların yaşandığı dünya
şartları içinde ülkesini zan altında bırakacak ifadelerde bulunması
sorumsuzluktur."
"HAK ETTİĞİ CEVABI ALACAKTIR"
Türkiye ve Türk ekonomisinin çok güçlü olduğuna dikkati çeken
Davutoğlu, "Türk finansal sistemi gayet sağlamdır ama herkes de
bilsin ki hiç kimsenin bu finansal sistemde ayrıcalığı yoktur.
Kurallar bellidir, bu kurallar nasıl işletilecekse o şekilde de
işletilir. Bizim için önemli olan, şu veya bu bankayı korumak ya da
tasfiye etmek değil, Türk finansal sisteminin kurallarını ayrımsız
bir şekilde işletmektir. Bu kurallarda şimdiye kadar son 12 yılda
nasıl uygulanmışsa, aynı şekilde uygulanır. Hiçbir farklı tutum da
hükümetimizdenbeklemesin" değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'deki ekonomik ve siyasal istikrarın güvencesinin
hükümetleri olduğunu yineleyen Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun
bu provokatif açıklamaları eminim, hem iş dünyamızca hem olaylara
objektif bakan sivil toplumca ve basın mensuplarınca dikkatlice
değerlendirilecek ve hak ettiği cevabı alacaktır" açıklamasında
bulundu.
MEKTUPTA NELER YAZIYORDU? SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
SİZİ PEŞİNEN UYARIYORUM
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Başbakan Ahmet Davutoğlu” diye
başlayan, “Sayın Başbakan, sizi peşinen uyarıyorum” diye
devam eden açık mektubu şöyle;
“Sayın Başbakan,
Sizi peşinen uyarıyorum:
Bankacılık sektöründe yaşanabilecek yeni bir krizin sorumlusu
olmaya adaysınız.
Yüksek rakımlı tepede oturan beyefendinin, Türk bankalarından
birisini hedef alan ve açık suç oluşturan sözleri karşısında sessiz
kalıyorsunuz.
Yeniden uyarıyorum:
O zat Anayasal açıdan sorumsuzdur, siyaseten hesaba gelmez.
Türk bankalarını korumak, kollamak, denetlemek sizin ve
hükümetinizin işidir, bu sorumluluk kanun karşısında da, seçim
sandığında da paylaşılamaz.
Türkiye gibi açık toplumlarda suç ve ceza süreci şeffaftır.
“Şuradan yakalayamadık, buradan ceza keselim” olmaz.
Bir bankayı sermayedarı, mevduat veya kredi müşterisine göre
ödüllendirme veya cezalandırma hakkına, yetkisine kimse sahip
değildir.
Böyle bir keyfilik mali sistemin ortasında pimi çekilmiş el bombası
bırakmaya benzer.
Bu oyunun kazananı olmaz, herkes kaybeder.
BANKAYA EL KO-NU-LA-MAZ
Bankalar Kanunu açıktır:
• Sorunlu bankaya önce 68. madde uygulanır, önlem
alması istenir.
• Bir sonraki adımda, 70. maddeye göre yönetim değişir,
atama yapılır.
• Bu adımlar olmadan 71. maddeye göre bankaya el
ko-nu-la-maz.
Son kez uyarıyorum:
Türk ekonomisi bankacılık kesiminde bugünkünü andıran bir dedikodu
ve karalama kampanyasının bedelini ağır ödedi.
25 banka battı, milli gelirin üçte biri kadar zarar edildi.
Eğer Başbakan iseniz lütfen gereğini yapın.
Hedefteki bankada sorun varsa, yasal çerçevede kalarak çözün.
Yok, sorun bankada değil, yüksek rakımlı tepenin sakinindeyse,
kendisini önce bir sükûnete davet edin. O Beyefendiye
sorumsuzluğunun Size ve Türkiye’ye ödeteceği bedeli de
hatırlatın.
Bankayı, sermaye piyasasındaki yerli ve yabancı yatırımcıyı
tedirgin ve mağdur edenleri, kanunun açık hükümlerine göre
cezalandırın.
Tavsiyem bunları yapın ve Başbakan olarak göreve başlayın.
Kolay gelsin.”
O beyefendiye sorumsuzluğunun size ve Türkiye'ye ödeteceği bedeli
de hatırlatın. Bankayı, sermaye piyasasındaki yerli ve yabancı
yatırımcıyı tedirgin ve mağdur edenleri, kanunun açık hükümlerine
göre cezalandırın. Tavsiyem bunları yapın ve Başbakan olarak göreve
başlayın. Kolay gelsin."