Kılıçdaroğlu'nun Deniz Feneri öfkesi!
Abone olCHP lideri Kılıçdaroğlu Deniz Feneri Davası savcılarının görevden alınmasına büyük tepki gösterdi
Deniz Feneri yolsuzluğu davasındaki iddiaları inceleyen
3 savcının görevden alınması CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu
öfkelendirdi.
"Başbakan ve Adalet Bakanı neden bu davaya burunlarını soktuklarını açıklamalı" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu yüz kızartıcı suçu işleyenlerle nasıl kader ortaklığınız var ki örtbas ediyorsunuz" diye sordu.
Kılıçdaroğlu, "Ben iddia ediyorum, bundan böyle hiçbir savcı Başbakan'a selam vermiş birine dava açamaz, hiçbir hakim ceza veremez'' dedi.
Erdoğan: Daha neler çıkacak ortaya |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yolsuzluk iddialarıyla sarsılan CHP'nin "Biz AK Parti gibi değiliz" savunmasına yanıtı sert oldu. TIKLAYIN |
Kılıçdaroğlu internete düşen eski
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in ses kaydıyla ilgili
Başbakanın sessizliğini eleştirdi, dinlemelerin arkasında hükümetin
olduğunu ima etti.
BEN İDDİA EDİYORUM...
Kılıçdaroğlu, Genel Merkez'de sürpriz bir basın toplantısı
düzenleyerek gündemdeki konuları değerlendirdi. İlk olarak Deniz
Feneri davasının savcılarının görevden alınmasını eleştiren
Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
''Dünyanın hiçbir hukuk devletinde böyle bir şey olamaz.
Yürümekte olan bir davaya iktidarlar bu şekilde müdahale edemezler.
Ederlerse kamu vicdanı ayağa kalkar. Şimdi sormak gerekir, Hani
Türkiye bir hukuk devletiydi? Hani yargı bağımsızdı? Şayet bu
ülkede Başbakan'ın ahbaplarına dokunulamıyorsa ne hukuk vardır ne
de yargı bağımsızlığı...Ben iddia ediyorum, bundan böyle hiçbir
savcı Başbakan'a selam vermiş birine dava açamaz, hiçbir hakim ceza
veremez.''
21. YÜZYILIN BAŞBAKANI OLAMAZ
Deniz Feneri yolsuzluğu iddiasının Avrupa'da 'yüzyılın
yolsuzluğu' olarak adlandırıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu,
''Bu olayın ortaya koyduğu bir diğer gerçek de sayın
Başbakan'ın çağdaş uygarlığın adamı olmadığı gerçeğidir. Kendisini
hukukun da yargının da üstünde gören bir Başbakan, 21. yüzyıl
Türkiye'sinin başbakanı olamaz'' dedi.
BAŞBAKAN'A DENİZ FENERİ SORULARI
''Sayın Başbakan ve Sayın Adalet Bakanı bu işe neden
burunlarını soktuklarını kamuoyuna açıklamalıdır" diyen
Kılıçdaroğlu bazı duyumlara dayanarak Başbakan'ın yanıtlaması
isteğiyle şu soruları yöneltti:
- Vaktiyle Deniz Feneri Derneği üzerinden oluşturulan fonlarla bir
ilişkiniz var mıydı, yok muydu? Bir bilginiz var mıydı, yok
muydu?
- Savcıların görevden alınmasının, davanın sanıklarından birisinin
bir şeyler yapılmazsa konuşacağı tehdidiyle bir ilgisi var mı, yok
mu?
- Kanal 7'de arama yapılacağını Kanal 7'ye bildiren köstebek kim?
Bu, size çok yakın çalışan bir çalışma arkadaşınız mı? Savcıların
görevden alınmasının arkasında bu gerçeklerin ortaya çıkmasından
duyduğunuz telaş mı var?
- Bu yüz kızartıcı suçu işlediği ileri sürülenlerle ne tür bir
kader ortaklığınız oldu ki davayı açıkça ört bas etmeye
çalışıyorsunuz? Neden korkuyorsunuz Sayın Başbakan, neyin açığa
çıkmasından korkuyorsunuz?
TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE DURUYOR
Deniz Feneri Derneğiyle ilgili bir şaibe henüz açıklığa
kavuşmamışken, bir şaibenin de hükümet eliyle yaratıldığını savunan
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Hükümetin bu paniği bu telaşı hayra alamet değildir.
Turpun büyüğü heybede duruyor. Tedarikçi firmaları kimdir? Bu
firmalardan hangi fiyatlarla mal alınmıştır? Bu firmalarla dernek
yöneticileri arasında nasıl bir ilişki var? İşin arkasında daha
başka kimler var? Millet adına hepsinin aydınlatılmasını
istemek demokrasinin, uygar olmanın, ahlakın temel kuralı değil
midir?
"İŞİN UCU SİZE Mİ DOKUNUYOR"
Sayın Erdoğan'ın bu tür olaylarda kullandığı bir cümle var, 'İşin
ucu kime çıkarsa çıksın, nereye dokunursa dokunsun üzerine
gideceğiz.' Ama Deniz Feneri olunca hayır. Peki, Sayın Erdoğan bu
olayda işin ucu acaba size mi dokunuyor? Dün Türkiye'de yargı
bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, iktidar eliyle katledilmiştir,
adalet katledilmiştir.'
AŞİRET DEVLETİ DEĞİLİZ
Kılıçdaroğlu eski Genelkurmay Başkanı Koşaner'in dinlenmesini
de ağır dille eleştirerek şunları söyledi:
''Meğer en mahrem kurumlarımızın çalışma ofisleri yol geçen
hanına dönmüş. Meğer devletin en mahrem toplantılarına sokulan bir
'uzun kulak', oradan Allah bilir nerelere yayın yapıyormuş da bizim
haberimiz yokmuş. Herkes konuşmanın içeriğine takıldı
kaldı.
Bir Hükümet yetkilisinin, ''Bu konuşmalar bizim yaptığımız
atamaların ne kadar isabetli olduğunu ortaya koymuştur''
dediğini savunan Kılıçdaroğlu, ''Demek ki o atamaları
yaparken bu konuşmalara vakıftınız. Bu kasetler elinizdeydi"
şüphesini dile getirdi.
"BU DİNLEMELERİN ARKASINDA DESTEĞİNİZ
VAR"
Kılıçdaroğlu 'yabancı servisler dinlemiştir' yönündeki yorumlara da
"Bu yabancı servisler herkesi dinliyor da siz neden nal
topluyorsunuz? Bunları biliyorsunuz da neden önlem almıyorsunuz?
Yalan söylemeyi bırakın Sayın Başbakan, bütün bu kanunsuz
dinlemelerin arkasında sizin sessiz desteğiniz var. Onun için
bugüne kadar hep ipe un serdiniz" tepkisi
gösterdi.
"KEPAZELİĞİN HER TÜRLÜSÜNÜ KANIKSADIK"
''Kurumları birbirine tuzak kuran bir devletin, devlet
olamayacağını'' ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Böyle devlet mi
yönetilir? Bu olay dünyanın neresinde yaşansa yer yerinden oynardı.
Bizde vakayı adiyeden sayılıyor. Çünkü kepazeliğin her türlüsünü
kanıksadık. Bu böyle gitmez Sayın Başbakan. Ya korumanız gereken
değerleri korursunuz ya da hukuki sorumluluğunuz doğar. Yanlış
yoldasınız Sayın Başbakan. Bu ülkeyi tek parti gömleğine, tek parti
perspektifine sığdıramazsınız; tek parti hegemonyasına itaat
ettiremezsiniz. İstediğiniz kadar dinleyin, dinletin. İstediğiniz
kadar ortalığa korku salın. demokrasinin, hukukun, insan
haklarının, özgürlüğün tadını almış bir toplumu korkunun esiri
yapamazsınız'' ifadelerini kullandı.