Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Türkiye kevgire dönmüşmüş...
Kim diyor bunu?..
CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu söylüyor...
Neden?..
Devletin (MİT), terörün sona erdirilmesi için örgüt yetkilileriyle
görüştüğü anlaşılmış ya; ondan...
Beyefendi kendi yönettiği partinin eleğe dönüştüğünü unutmuş olmalı
ki Devletin kevgirliğinden müteessir…
Ve…
Beyefendi bu üç kelimelik tevatürü muhalefet yapmak zannediyor…
O Beyefendi ki; "Bir erimiz bile ölse dünyayı Hükümetin
başına yıkarız" diyen bir muhalefet lideri…
Ama...
Bir tek erimizin ölmemesi için siyasi risk alan Hükümete
karşı yaptığı muhalefeti alıp partisinin başına yıkmak
lâzım...
21. Yüzyılın ikinci onluk diliminde,
1950'li yılların kahve tipi dedikoduya dayalı
siyasetini yapıyor...
Ana muhalefet partisi genel başkanı olarak Devlet’in ne
yapması gerektiğini söyleyeceğine ne yapmaması gerektiği konusunda
ahkâm kesiyor…
Gerek
Cumhurbaşkanı’nın, gerekse de
Başbakan’ın defalarca, “Devlet, örgüt
yetkilileriyle de İmralı’yla da görüşüyor” demelerine
rağmen hem de…
İyi de Sayın Kılıçdaroğlu; terörü çözmek için
Devlet kiminle görüşecek?..
Sarkozy ile mi?..
Merkel ile mi?..
Yoksa Nihat Doğan'la mı?..
Tabii ki terör örgütü yetkilileriyle görüşecek...
Tabii ki gerekirse taviz de verecek...
Siyaset okulu açan CHP Genel Başkanı siyaset
bilmiyor...
88 yıllık siyasi parti olmakla övünen Sayın
Kılıçdaroğlu, Devletlerin gururunun
olmayacağını
bilmiyor...
Ve yine bilmiyor ki Devletlerin kibri
olmaz...
Devletlerin onurları olur...
Devletlerin haysiyetleri olur...
Devletlerin şerefleri olur...
Haysiyetli, onurlu, şerefli devlet halkının
önce can güvenliğini ve sonra da bütün ihtiyaçlarını (sağlık,
eğitim, ulaşım, enerji, konut, iletişim) eksiksiz sağlayan
devlettir...
Hiçbirinizin sahaya çıkıp görevini yapacak o genç adamlarla sorununuz yok... O genç adamlardan hiçbirinin de ne size düşmanlıkları var ve olabilir... Ne de Beşiktaşlı futbolculara ve camiaya... Eğer ortada bir tartışma varsa, bu halkların değil, siyasetçilerin kavgası... Siyasetçilerin gövde gösterisi... Size düşen, konuk ekip sahaya çıktığı anda alkışlamaktır... Çünkü size o asalet yakışır!.. |
Her gün dağda, bayırda veya yerleşim bölgelerinde
birkaç şehit veren Devlet'in ne haysiyeti olur, ne şerefi, ne de
onuru...
Haaa...
Kemel Bey diyorsa ki
"tamam ama terör örgütü ile görüşen devlet halkın gururunu
kırar"...
Ben de derim ki?:
Yapmayın etmeyin Beyefendi...
Halkın özgürlüğü yoksa...
Halkın bir bölümü diğer bir bölümünden daha özgürse...
Halkın can güvenliği yoksa gururu da yoktur…
Halkın geleceği garantide değilse gururu da garantide
değildir...
Halkın başını sokacağı konutu yoksa…
Halkın canını emanet edeceği doktoru yoksa…
Halkın bir yerden bir yere gidecek yolu yoksa…
Halkın çocuğunu eğitecek okulu yoksa…
Halkın gecelerini aydınlatacak, fabrika bacalarını tüttürecek
enerjisi yoksa…
Halkın birbirleriyle hasret giderecek iletişim imkânları yoksa…
Alsınlar o gururu da…..
Çöp kutularına atsınlar...
Hâsılı Sayın
Kılıçdaroğlu
Açmazdasınız…
Ve…
Ne yazık ki genel başkanı olduğunuz partinin genlerinde açmazdan
çıkış yeteneği yok…
Pazar günü seçim
olsa
Başbakan Erdoğan, bütün dünya ülkeleri
liderlerine "Dış Politika, iç politikada nasıl
kullanılır?" dersi veriyor....
Ve...
Tabii aynı dersi bizim muhalefet liderlerimiz
de alıyorlar...
Ama...
Belli ki bir şey öğrendikleri yok...
Meselâ CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu...
"Uluslararası politikalarda savaş veya diplomasi
yoluyla kahramanlaşmış (kahramanlaştırılmış)
liderlere vurulmaz" genel kuralını
öğrenememiş...
Erdoğan'a "siyasi olarak en
güçlü" olduğu süreçte "Şerefsizsin" diye
hakaret ediyor...
Eh yani...
O halde sonucuna da katlanacak!..
Erdoğan bizim gibi ülke halklarının (Arap
Müslümanları dâhil) ya midelerinden ya da
yüreklerinden ele geçirilebileceğini en iyi bilen
lider...
Ve...
Halkımızın bu özelliğini tepe tepe kullanıyor...
Kimi dönemlerde baskıdan, bazı zamanlar da toplumsal politikaların
etkinliğiyle uzak durduğumuz Müslüman Arap
ülkeleriyle Türkiye'yi adeta "can ciğer
kuzu sarması" yapıyor...
Böylece...
Yıllardır halkın çok büyük bölümünün gönlünde yatan o büyük
heyecanı serbest bırakıyor...
Kemal Bey'e anlatın Süleyman Demirel'i siyasi hayatı boyunca başarılı kılan, halkın gözünde kahramanlaştırılmış liderlerle kavga etmeyişiydi... O kadar ki... Gelecekte, o liderin peşinden koşan seçmenlere ihtiyacı olacağını biliyordu... Kıbrıs Barış Harekâtı boyunca Başbakan Ecevit'i incitecek tek söz etmedi Demirel... Çünkü AP'liler, MSP'liler, DP'liler ve MHP'liler dahil neredeyse bütün halk kitleleri "Kıbrıs fatihi Ecevit!" diye bağırıyorlardı sokaklarda... O günlerde Ecevit'le kavga etmek, ona karşı siyasi saldırıya geçmek "rüzgâra karşı çiş yapmak" gibi bir şeydi... Süleyman Demirel ise o hataya düşecek siyasetçi değildi... Ve... Öyle bir gün geldi ki; AP'yi, CHP'den aldığı oylarla yeniden iktidara taşıdı Süleyman Bey... Kendisi de başbakan oldu... Keşke birileri bunu Kemal Bey'e anlatıverse... |
Başbakan'ın bu politikasını "En
damardan CHP'li" bile onaylıyor...
Çünkü...
Partinin genlerinde "Uluslararası politik başarı"
yatıyor...
Çünkü...
Parti, "yedi düvele karşı kazanılan bir savaştan
sonra" kurulmuş...
Çünkü...
Partinin ilk üç genel başkanının da isimlerinin önüne sıfat olarak
"Kahramanlık" eklenmiş bir dönemler...
Ve Erdoğan öyle bir dış politika uyguluyor ki,
muhalefet partileri "şah mat oluyor"...
Adım atacakları, farklı strateji uygulayacakları alan
bırakmıyor onlara...
Hâsılı...
Önümüzdeki Pazar günü seçim sandıkları konulsa
milletin önüne; Ak Parti anayasayı değiştirecek çoğunluğu
elde eder...
CHP ve MHP ise barajın altında
kalır...
Yine "bağımsız" adaylarla seçime girecek olan
BDP bile en çok 50 milletvekili
çıkarır...
Yani...
13 Eylül 2011 tarihinde başlığı altındaki
kutucuğu içinde yayımlanan mini makalem gerçekleşir...
Ama...
Tabii ki bu büyük siyasi başarı Türkiye'ye
demokrasi değil, gerçek bir "Sivil Dikta Rejimi"
getirir...
Ve...
Yine tabii ki...
İşte o yeni rejimden öyle bir "Muhalefet"
partisi çıkar ki sonunda; Erdoğan bile buna
şaşırır...
Çünkü...
Dünyada muhalefeti olmayan bir demokrasi yoktur...
Varsa da...
O demokrasideki liderin saltanatı mutlaka isyancıların ayakları
altında son bulur...
Erdoğan Gazze'ye geçebilir
miydi?..
Her zaman söylediğimi tekrar edeceğim...
Erdoğan'ın siyasi hayatındaki bu büyük yükselişe
en büyük zararı, yanında gezdirdiği ve birer
gazeteci/yazardan ziyade
"Övgücübaşı" vazifesi yapan yağcılar
verecekler...
Neden mi?..
Anlatayım.
Erdoğan dua etsin... Ak Parti yönetimi imkânı olsa ve "Muhalefet Partisi Liderini kendisi atasa" Kılıçdaroğlu gibisini zor bulur... Neden mi?.. Erdoğan'ın ufak tefek hatalarının bile savap gibi görünmesini sağlıyor da ondan... Şimdi de Erdoğan'ın asla hak etmediği bir hakaretin faili oluyor Kemal Bey... "Şerefsiz" diyor Başbakan'a... Hem de Erdoğan'ın en güçlü olduğu günlerde yapıyor bu hakareti... Yahu!.. CHP'de aklı başına biri yok mu Kemal Bey'e bunu da hatırlatsın... |
Erdoğan'ın bu yaptığı geziden önce öyle bir
hava bastılar ki övgücübaşılar,
Erdoğan önce Kahire'ye gidecek;
oradan da Gazze'ye geçerek o ezilmiş, fukaralara
moral verecekti...
Oysa Erdoğan Gazze'ye geçemezdi...
Neden?..
Çünkü Mısır izin vermezdi...
Veremezdi...
Çünkü...
Mısır'ın yeni yönetim kadrosunu halk falan
getirmedi bulundukları yere...
Amerika kendi yandaşlarını atadı...
Haliyle, Amerika'nın rızası hilâfına hareket
edemezlerdi...
Ederlerse kapıya konurlardı...
ABD affetmezdi...
Affedemezdi zira, aslında BOP ve
KAP'ın başarılı birer uygulaması olan ama ağızlara
tat vermek için "Arap Baharı" denilen bu eylemler
sonunda Araplar sahiden özgürleştiklerini sanırlardı...
Nitekim; Erdoğan Gazze'ye geçmek istediği halde Mısır
yönetimi izin vermedi...
Hafızası yerinde olanlar da övgücübaşıların
Erdoğan'ı düşürdükleri duruma tabii ki alaylı bir
bakış fırlatacaklar...
Ve...
Kim bilir?..
Belki de Başbakan'ı bu zaafıyla vurmaya
çalışacaklardır...