Kılıçdaroğlu'ndan 'pişmanım' itirafı
Abone olCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini istifa çağıran milletvekillerini partiye getirdiği için pişman olduğunu açıkladı. Kılıçdaroğlu, kurultay çağrılarına da net yanıt verdi.
İNTERHABER.COM
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan yenilginin ardından,
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığına başından beri karşı çıkan
CHP'nin ulusalcı milletvekillleri harekete geçti.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise, kendisini istifaya çağıran
milletvekillerine zehir zemberek bir yanıt verdi.
Cumhuriyet Ankara temsilcisi Utku Çakırözer'e
konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
KILIÇDAROĞLU'NDAN SERT
YANIT
CHP’de Emine Ülker Tarhan’ın sözcülüğünü yaptığı altı
milletvekilinin, basın toplantısı düzenleyerek istifasını istediği
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan çok sert yanıt geldi.
Kılıçdaroğlu dünkü görüşmemizde muhaliflerin çıkışına ilişkin şu
değerlendirmeleri yaptı:
CHP'Yİ BU HASTALIKTAN KURTARMAK
LAZIM
- Partinizden 6 milletvekilinin bugün yaptığı çıkışı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Bu arkadaşlarımıza sormak isterim: Acaba Cumhurbaşkanlığı seçim
sürecinde seçim bölgelerine gidip çalıştılar mı? Örneğin ben
Eskişehir’e gittim, Ekmel Bey de gitti. O grupta yer alan Eskişehir
milletvekili (Süheyl Batum’u kastederek) neredeydi? Niye orada
değildi? Hem çalışmayacaksın hem de eleştireceksin. CHP’yi bu eski
hastalıktan kurtarmak lazım. Bunu yapmak konusunda kararlıyım.
CHP'NİN ALEYHİNE
ÇALIŞTILAR
Hatta bu arkadaşlarımız partili olduklarını unutup, kendi
partilerinin çıkardığı adayın aleyhine AKP’den bile daha fazla
propaganda yaptılar. Ekmel Bey seçimlerde başarısız olsun diye her
türlü çabayı gösterdiler. Şimdi de yine aynı şekilde AKP’nin içinde
Erdoğan ile Gül arasındaki büyük çatlağı gölgelemek için bu
tartışmalara zemin hazırlanıyor. Hiç çalışmayan arkadaşlarımız
böyle bir günde kalkıp basın toplantısı yapıyorlar.
İSTİFA EDECEK Mİ?
- İlk talepleri istifa etmeniz...
- Beni o göreve onlar getirmedi ki taleplerini yerine getireyim.
Aralarında hukukçular olmasına rağmen bu basit gerçeği bile
anlamaktan uzaklar.
KURULTAY RESTİ
- İkinci talepleri de kurultay toplanması.
- Kendilerine açık çağrıda bulunuyorum: Tüzüğümüzde kurultayın
nasıl toplanacağı yazılı. Güçleri yetiyorsa kurultay için gerekli
imzayı toplayıp karşıma çıkarlar. Getirsinler imzaları, derhal
kurultayı toplayayım. Görelim bakalım ne kadar destekçileri varmış
partide.
PİŞMANIM!
- Kurultay için gerekli imzaları bulabilirler mi?
- Zannetmiyorum. CHP’nin tabanı bu çıkışlarından rahatsız. Burada
üzülerek ifade edeyim ki, bu arkadaşlarımın çoğunu siyasete taşıyan
benim. Eğer bir hata aranacaksa bunları getiren kişi olarak bende
aranması lazım.
- Bu vekillere yönelik parti yönetiminin bir tavrı olacak mı?
- CHP’de disiplinin sağlanması için ne gerekiyorsa yapmaya
kararlıyım. Bu kadarını söylemekle yetineyim.
SAMİMİYETSİZLER
- Parti içinden gelen eleştirilere bu tepki sert değil mi?
- Ben parti içi demokrasiye inanan, eleştiriye saygı duyan biriyim.
Eğer bu arkadaşlarım şunu yapsalar saygı duyardım: Ekmel Bey’in
kampanyası için çalışıp, çaba harcayıp sonrasında dönüp parti
yetkili organlarında “Biz saygı duyduk. Çalıştık, çabaladık. Ama bu
kararınız yanlıştı” deselerdi o zaman saygı duyardım. Hatta gelip
benimle samimi konuşsalar, belki ben kendim kurultay çağrısı
yapardım. Birilerinin arzusuyla eleştiri yapmak olmaz.
MUHARREM İNCE DİĞERLERİ GİBİ
DEĞİL
- Grup Başkanvekiliniz Muharrem İnce’nin eleştirileri için de
tepkiniz aynı mı?
- Hayır. O ayrı. Sayın İnce için şunu söyleyebilirim: Yiğidi öldür
hakkını ver! O diğerleri gibi değil. Ekmel Bey’in adaylığını o da
savunmuyordu. Ancak resmi olarak adayımız olduğu an “Beni üç ilde
görevlendirin gidip çalışacağım” dedi ve nitekim gitti çalıştı da.
Dolayısıyla onun yaptığı eleştirilere saygı duyarım. O konuda tek
söyleyebileceğim şu: Sayın İnce Grup Başkanvekili olarak benim
vekilimdir. Kamuoyuna dönük eleştiri yapma hakkı yok. Keşke gelip
bu eleştirilerini yetkili organlarımızda yapsaydı. Zaten biz bu tür
değerlendirmeleri, özeleştirileri yapıyoruz parti
organlarımızda.
KİMSEYE ŞÖYLE YAP
DEMEM
- Size yönelik muhalefet büyür mü? Yeterli imzaya ulaşırlar mı?
- Bilemiyorum. Ben hiçbir zaman parti içi meselelerle ilgili
milletvekillerine “şöyle yap, böyle yap” telkininde bulunmadım.
Bulunmayı da doğru bulmam.
BİR YANLIŞIM YOK
- Size yönelik eleştiriler Köşk adayının kimliği ve belirleme
süreciyle ilgili. Bu eleştiriler karşısında “Şunu da yanlış, eksik
yapmışız” dediğiniz bir husus var mı?
- Hayır yok. Samimi olarak bir yanlışımız olmadığını düşünüyorum.
Ancak partimizin yetkili organlarında biz bu sonuçları
değerlendirip başarısızlığın nedenleri üzerinde duracağız tabii
ki.
CUMHURBAŞKANI ADAYI BÖYLE
BELİRLENİR
- “Neden adayın kimliği parti yönetimi ile paylaşılmadı”
deniyor?
- Bu bir parti teşkilatına yapılacak seçim değil. Cumhurbaşkanlığı
seçimi. Eleştirenler bugüne kadar yapılan Cumhurbaşkanlığı
seçimlerine baksınlar. Mesela Ahmet Necdet Sezer ismi nasıl
belirlendi? Liderler isim açıklandıktan sonra mı bir araya geldi?
Hayır, bir araya gelip ismi belirlediler ve açıkladılar.
EKMEL BEY MUHAFAZAKAR
DEĞİL
- Ekmel Bey için “Muhafazakâr elitist” değerlendirmesine katılıyor
musunuz?
- Muhafazakârlık nedir? Bunun tartışılması lazım. Bana göre
“değişime karşı olmak”tır muhafazakârlık. Ekmeleddin Bey Türkiye’de
hangi değişime karşı çıktı ki? Her inançlı, dindar insan
muhafazakâr demek değildir.
'TIPIŞ TIPIŞ' DEDİĞİ İÇİN İÇİN PİŞMAN
MI?
- Sandığa gitmeyen seçmenlere yönelik eleştirileriniz ve “Tıpış
tıpış sandığa gidecekler” sözlerinize de tepkiler var. O sözden
pişman mısınız?
- Oyunu kullanan seçmene, hangi adaya verirse versin saygılıyım.
Ancak sandığa gitmeyenleri eleştirme hakkım var. Eğer ülkeye karşı
kendini sorumlu hissediyorsan sandığa gideceksin. Ben o ‘tıpış
tıpış’ sözünü de tek bir aday için söylemedim. “Çocuklarımıza karşı
sorumluluğumuz varsa tıpış tıpış sandığa gideceksin” dedim. Orada
şu parti ya da bu parti diye telkinde bulunmadım. Sandığa
gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız. Ülkenin kaderi belirleniyor,
“Ben sandığa gitmeyeceğim” demek olmaz. Gördünüz işte. Sandığa
gidilseydi bugün farklı sonuç çıkacaktı.
ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANLIĞI MEŞRU
DEĞİL
CHP lideri Kılıçdaroğlu ile Başbakan Erdoğan’ın 28 Ağustos’ta
başlayacak olan cumhurbaşkanlığı sürecini de konuştuk. Kılıçdaroğlu
şu değerlendirmeleri yaptı:
Yüzde 38’in cumhurbaşkanı: Erdoğan bu seçimleri
rakamsal büyüklüğünü gizlediği devasa bir bütçe ile yürüttü.
Devletin bütün imkânları emrindeydi. Türkiye’nin 81 il ve
ilçelerinde posterlerini astırdı. Yine de aldığı oy katılanların
yüzde 51.7’si. Toplam seçmen sayısının ise sadece yüzde 38’i. Yani
o yüzde 38’in cumhurbaşkanı.
Cumhurbaşkanlığı meşru değil: Cumhurbaşkanlığı
makamı bu kadar kiri, şaibeyi kaldırmaz. Bu kadar kirliliği içinde
barındıran hiçbir yönetim meşru sayılamaz. Onun cumhurbaşkanlığı da
meşru değildir ve olmayacaktır. Bana diyecekler ki “Yüzde 51 oyu
var”. Kenan Evren de anayasasını halkoyunda yüzde 92 ile onaylattı.
Meşru gördük mü? Görmedik. Burada dikkat edin, Erdoğan’ı seçen
seçmen meşru değil demiyorum. Ona saygım var. Onun cumhurbaşkanlığı
meşru değil diyorum. Cumhurbaşkanlığı makamı kiri kabul etmez. Hele
aile boyu kirliliği hiç kabul etmez. Evren yıllar sonra nasıl
yargılandıysa Erdoğan da yargılanacak. Bakın cumhurbaşkanı
seçilirken bile hakkında Meclis’te soruşturma komisyonu kurulması
tartışılıyor. Dünyada örneği yoktur herhalde.
Balkona değil icraat bak: Balkon konuşmalarının
önemi yok. Sözlerine değil eylemlerine bakmak lazım. Erdoğan aynı
bildiğimiz Erdoğan. O konuşmadan üç gün önce “Affedersiniz Ermeni”
demedi mi? Bana Alevi, ona Zaza demedi mi? Bireysel çıkarı için
feda edemeyeceği hiçbir değer yok.