Kılıçdaroğlu'ndan olay seçim iddiası
Abone olCHP lideri Kılıçdaroğlu, yüzde 30'u aştıklarını ancak oyların çalındığı için bunun gerçekleşmediğini iddia etti.
Kılıçdaroğlu, yerel seçimde neden
bekledikleri sonucu alamadıkları yönünde bir soruya "Benim samimi
inancım, bizim en azından 30'u aştığımız şeklindedir ama seçim
sandıklarındaki oy çalmalar ve buna benzer pek çok olay böyle bir
tablonun ortaya çıkmasına yol açtı. Mesela biz Ankara'da seçimi
kazanmıştık. Bir anlamda sandıklarda kaybettik" yanıtını
verdi.
Kılıçdaroğlu ayrıca CHP'nin
cumhurbaşkanı adayının Prof. Deniz Ülkü Arıboğan olduğu iddiasını
yalanladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TBMM'de kendisine yapılan yumruklu saldırıyı araştırdıklarını ve
soruşturmayı takip ettiklerini belirterek, saldırganın bu saldırıyı
yapacağını ve yakında çok parası olacağını akrabalarına ifade
ettiğini söyledi. Saldırganın telefon kayıtlarının henüz ellerinde
olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, söz konusu kişinin davranışlarının
planlı olduğunu dile getirdi.
Dündar'ın 'Yolsuzluk haberleri CHP için çıksaydı ne olurdu'
sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bizim tabanımızın ahlaki değerleri
yüksektir. Emin olun o zaman CHP diye bir parti kalmazdı" dedi.
Yerel seçimler öncesi AKP aleyhinde ortaya atılan yolsuzsuz
iddialarının CHP hakkında yapılması ihtimalini değerlendirmesi
istenen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk
Partisi'nde böyle bir olay olsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi diye
bir parti kalmazdı. Bizim tabanımızın ahlaki değerleri yüksektir.
Biz her kuruşun hesabını veren soran bir gelenekten geliyoruz.
Ahlak farklı bir şey. Benim ahlak anlayışım ile onların ahlak
anlayışı farklı" dedi.
"HERKES ÇALIYOR, BUNLAR DA ÇALIYOR'
DİYEN TOPLUM KÜLTÜRÜ OLUŞTU"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçim sonuçlarının bekledikleri gibi olmadığını belirterek, "Seçimlerde, yüzde 31,32 çıtasını aşabileceğimizi düşünüyorduk. Bütün çalışmalarımızı bunun üzerine belirlemiştik. Kamuoyu yoklamaları bu yüzdeleri veriyordu. 17 Aralık'tan sonra biraz daha yükselebileceğini düşünüyorduk. Bunun gerçekleşmeme nedenlerine bakmak gerekiyor. Zaman zaman eleştiriler geliyor 'işte siz, seçimi tümüyle yolsuzluk üzerine inşa ettiniz' söylemleri. Bu nedenle toplum yolsuzluklar konusunda çok duyarlı değil. Herkes çalıyor. E bunlar da çalıyor ne var bunda diyen bir toplum kültürü oluştu. Şeklinde eleştiriler geliyor. Deniyor ki, böyle bir kültürde sizin yolsuzlukları dillendirmeniz doğru olmaz deniliyor. Oysa biz sadece yolsuzlukları değil, projelerimizi, gençlere vaatlerimizi de dile getiriyorduk" diye konuştu.
"AKP 2 MİLYONA YAKIN SEÇMEN OY KAYBETTİ"
Seçim sonuçlarına göre, Ak Parti'nin 2 milyona yakın seçmen kaybettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "AKP 2 milyona yakın seçmen oy kaybetti. Az bir rakam değil. Bu da çok önemli yüzde 50, 55'lerden bahsediyorlardı. Demek ki bir karşıtlık var. Bu da artıyor. Önümüzdeki süreç içerisinde göreceksiniz. Seçim meydanlarında halkın vicdanına seslendim. Bu kadar büyük bir yolsuzluk Cumhuriyet tarihinde hiç görülmedi. Eğer seçimlerde yolsuzluklardan hiç bahsetmeseydik daha büyük bir eleştiri alırdık. O insanların vicdanının bir yerinde duruyordur. Parlamento'ya daha fezlekeler gelecek. Toplumun büyük bir kesimi yolsuzluk haberini bile bilmiyor. Yine toplumun önemli bir kesimi Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren yurttaşlar. Bu haberlerin doğru olmadığını Başbakanı zor duruma düşürmek için çıkarıldığını düşünüyor. Parlamento'ya fezlekeler gelecek. Bunların gerçek olduğunu biraz daha net toplumun önüne konacak" diye konuştu.
"CUMHURİYET HALK PARTİSİ DİYE BİR PARTİ KALMAZDI"
Yolsuzluk iddialarının CHP hakkında yapılması ihtimalini değerlendirmesi istenen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Cumhuriyet Halk Partisi'nde böyle bir olay olsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi diye bir parti kalmazdı. Bizim tabanımızın ahlaki değerleri yüksektir. Biz her kuruşun hesabını veren soran bir gelenekten geliyoruz. Böyle bir gelenekten gelen bir partinin en ufak bir yolsuzluklar konusundaki ahlaki sapması bize ağır bedeller olarak dönüyor. SHP'nin iktidar ortağı olduğu bir dönemde bir bakan, yanlış hatırlamıyorsam babasının ölümü nedeniyle bir ilan veriliyor ve o ilanın bedelini kamu kuruluşu karşılıyor. Duyulduğu anda o bakan, bakanlık koltuğundan ayrıldı. Bu kadar duyarlıyız. Bir bakan düşünün 28 seferde, 52 milyon dolar rüşvet aldığı iddia ediliyor. Koluna taktığı rüşvet saatinin bedeli 700 milyar lira. Ankara Mamak'ta 10 daire fiyatı. Ama çıkıyor toplumun önüne biz olsak çıkamayız toplumun önüne. Utanırız çıkamayız. Nasıl anlatacağız deriz. Ahlak farklı bir şey. Benim ahlak anlayışım ile onların ahlak anlayışı farklı."
"YUMRUKLU SALDIRI PLANLANMIŞ DAVRANIŞLAR"
Halk Tv canlı yayınında Gazeteci Uğur Dündar'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, kendisine karşı yapılan yumruklu saldırıya ilişkin "Planlanmış davranışlar. Bir akrabasına bana karşı saldırı yapacağını söylüyor. Yine başka bir akrabasına çok parası olacağını ifade ediyor. Telefon görüşmeleri elimizde yok. Soruşturma sonucunda başka bilgiler de olabilir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) yazı
göndererek, 17 Aralık'tan sonraki kayıtların silinmesini istediğini
ileri sürerek, "Erdoğan TİB'e yazı göndererek, 17 Aralık'tan
sonraki kayıtların silinmesini istedi. Neden silinmesini istiyor?
Tam tersine açıklanmasını istemeliydi. Bunlar toplumun belleğinde
yeterince yer almadı. O zamanlar o kadar çok ses kayıtları
yayınlandı ki vatandaşın kafası iyice karıştı. Hangisi doğru
hangisi doğru değil. Öyle bir noktaya geldi ki toplum, her akşam
saat 6'da, 7'de acaba bugün ne gelecek diye bir beklenti oluştu"
dedi.
"YURTTAŞLARIMIZIN YÜZDE 43'Ü GİDİP BU
TABLOYA OY VERDİ"
"Uyuyan vicdanları uyandırıncaya kadar bu tablo ile mücadelemiz
devam edecek" diyen Kılıçdaroğlu, "Sonra bunlar çıkıyorlar,
Başbakanlık koltuğunda oturan zat ile beraber ekranların karşısında
ellerini kaldırıp gösteri yapıyorlar. Bu tablo Türkiye'nin
kaldırabileceği bir tablo mu? Bu tabloya biz oy verecek miyiz?
Yurttaşlarımızın yüzde 43'ü gidip bu tabloya oy verdi. O yüzden
seçim sonrası, uyuyan vicdanları uyandırıncaya kadar bu tablo ile
mücadelemiz devam edecek dedim" dedi.
CHP-CEMAAT İLİŞKİSİ
Kılıçdaroğlu, "Cemaatle iş birliği yapıldı mı bu iddialar ne kadar doğru?" yönündeki soru üzerine ABD'ye yaptığı ziyarete atıfta bulundu.
Orada değişik çevrelerden görüşme talepleri geldiğini ve kendisinin de bazı düşünce kuruluşlarında konuşmalar yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Cemaate yakın olduğu söylenen Türklerin oluşturduğu bir grup daha vardı. Onlar da bizi davet ettiler, bir sabah kahvaltısına. Ona da gittik. Cemaate yakın olduğu söylendi, bizim vatandaşlarımız niye gitmeyelim? Oraya gittik, kahvaltımızı yaptık, CHP'yi anlattım onlara... Herkes de dinledi. Bundan sonra bizim cemaatle iç içe olduğumuz yönünde bir söylem gelişti. Niye gelişti ben de bilmiyorum. Bizim özel pazarlıklar yapmamız ya da bir araya gelmemiz söz konusu değil. Bu 17 Aralık operasyonundan sonra Erdoğan, yolsuzluklarını kapatmak için özel bir düşman yaratması gerekiyordu. O düşmanı yarattı. Cemaat işte, paralel bir devlet oluşturdu, 'ben bunların inine gireceğim' falan. Ben şunu söyledim: Devletin içinde paralel bir devlet olmaz, paralel devlet varsa önce şuna bakacağız: o devleti kim yarattı. Herhalde biz değil, iktidarda değiliz. O zaman paralel devleti sen yarattın. Çıktın sen 'siz ne istediniz de biz vermedik' dedi. Onların her istediğini verdiysen önce çık şu milletin önüne neleri verdiklerini açıkla."
MAZLUMUN YANINDAYIZ
Kılıçdaroğlu, bir paralel devlet varsa bununla hukuk kuralları içinde mücadele edilmesi gerektiğini de söyledi.
"Cemaat size yerel seçimlerde aday empoze etti mi" sorusunun yöneltilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Hayır efendim, niye aday empoze etsin? Bizim 5 kişilik komisyonumuz var, Parti Meclisi'miz var. Kararı onlar verirler. Biz gidip de 'şu empoze etti, onun için biz bunu getirdik' dersek zaten Parti Meclisi'miz ayağa kalkar. Bunların tamamı CHP ile cemaati yan yana koyup, ikisini düşman ilan etmek için Erdoğan bir strateji geliştirdi, bazıları da buna takıldı. Biz söyledik: 'cemaatle bir bağlantımız yok.' Cemaati nasıl gördüğümüz söylendi, şunu söyledim: Herkesin inancına saygılıyız ama inancın devlet işleriyle karıştırılmasını doğru bulmayız. Cemaat olsa da olmasa da aynı şeyleri söylüyoruz. Düne kadar 'bunlar cemaatlere karşı, dine karşı, şuna buna karşı' diyenler şimdi plağı ters çevirdiler, 'bunlar şu cemaatin yanında.' Biz kimsenin yanında değiliz, birisinin yanındaysak halkın, mazlumun yanındayız ama zalimin de karşısındayız.
"ERDOĞAN DA TAPELERİN DOĞRU OLDUĞUNU
BİLİYORDU"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın da yayınlanan tapelerin doğru
olduğunu bildiğini öne sürerek, "Başbakanlık tapelerin doğru
olmadığını söyledi. Biz elimizdeki imkanlarla uzmanlarla yaptığımız
görüşmelerde görüşmelerin doğru olduğunu öğrendik. Ben bir çağrı
yaptım. Olabilir Erdoğan için birileri komplo düzenlemiş olabilir.
Eğer komplo ise hep beraber üzerine gidelim. Komplo ise bunu ortaya
çıkarmak çok kolay. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kayıtları
ile gerçek ortaya çıkar. Ama Erdoğan buna yanaşmadı. Çünkü o da
bunların doğru olduğunu biliyordu. Havuz medyası bunların doğru
olmadığını yazdı" diye konuştu.
"ERDOĞAN 17 ARALIK'TAN SONRAKİ KAYITLARIN
SİLİNMESİNİ İSTEDİ"
Başbakan Erdoğan'ın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB)
yazı göndererek, 17 Aralık'tan sonraki kayıtların silinmesini
istediğini ileri süren Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Erdoğan TİB'e
yazı göndererek, 17 Aralık'tan sonraki kayıtların silinmesini
istedi. Neden silinmesini istiyor? Tam tersine açıklanmasını
istemeliydi. Bunlar toplumun belleğinde yeterince yer almadı. O
zamanlar o kadar çok ses kayıtları yayınlandı ki vatandaşın kafası
iyice karıştı. Hangisi doğru hangisi doğru değil. Öyle bir noktaya
geldi ki toplum, her akşam saat: 6'da, 7'de acaba bugün ne gelecek
diye bir beklenti oluştu. Erdoğan'ın oğlu ile yaptığı görüşmeye
ilişkin TİB kayıtlarını sonra biz yayınladık. Hangi, saniye kiminle
görüştüğüne dair kayıtları yayınladık. Sümeyye Erdoğan'ın hangi
koltuktan Ankara'dan İstanbul'a paraları sıfırlamak üzere, Bilal'in
yanına gittiğini belgelerle kanıtladık. Bunlar henüz toplumun
bellediğinde bizim istediğimiz kadar yer edinmedi. Ama yer
edinecek."
"MASAK YOLSUZLUĞUN ÜZERİNE
GİTMELİ"
Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun (MASAK) yolsuzluk iddialarını
araştırması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Devlet, devlet ise,
bütün bunların üzerine kararlılıkla gider. MASAK olayın üzerine
gitmeli. Bu kadar nakit para hiçbir demokraside kimsenin kimsenin
evinde olmaz. Bu yolsuzluğun üzeri kapatılamaz" diye konuştu.
"ANKARA'DA SEÇİMİ
KAZANMIŞTIK"
Seçim sonuçlarına müdahale edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu,
"Ankara'da seçimi kazanmıştık. Bir şekilde sandıklarda kaybettik.
Sayın Mansur Yavaş bunun mücadelesini veriyor. Hukuki süreç nereye
kadar bunu bilemiyoruz" dedi.
"BİZİM ŞİKAYET ETMEYE HAKKIMIZ
YOK"
Kılıçdaroğlu, "Bizim şikayet etmeye hakkımız yok. Oyların şu veya
bu şekilde çalındığın iddia ediyorsan sandığın başında duracaksın.
Elektrik kesiliyorsa sandığa müdahale edilmesini engelleyeceksin.
Yeniden yapılanma olabilir. Islak imzalar bize gelmiyorsa o zaman
bir sorunumuz var demektir" diyerek öz eleştiri yaptı.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
Sosyal medyada CHP'nin Prof. Deniz Ülkü Arıboğan'a Cumhurbaşkanlığı adaylığı teklif ettiği yönünde iddiaların yer aldığının belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''İlk kez duyuyorum ben de. Benim de aldığım istihbarata göre de böyle bir şey yok. Yok öyle bir şey'' dedi.
Cumhurbaşkanı adayı konusunda MHP ile ortak adayda
uzlaşma zemini aranıp aranmayacağına ilişkin bir soru üzerin
de Kılıçdaroğlu, bunlara karar vermek için daha çok erken olduğunu,
bütün seçeneklerin düşünüldüğünü söyledi.
İşte Kılıçdaroğlu'nun Dündar'a yaptığı
açıklamalar: