Kılıçdaroğlu'ndan iddialı ittifak tahmini
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en az yüzde 60 oy alacaklarını söyledi. İttifak konusunda partilerle ilkeler bağlamında görüşebileceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, HDP ile ittifak konusunda da belli konularla uzlaşma sağlanabileceğini; bunları konuşmak için erken olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ittifak konusunda isim
vermedi; ancak ilkeler bağlamında görüşme sağlanabileceğini
kaydetti. HDP'ye ittifak konusunda kapıları kapamayan CHP lideri,
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 60 ol alacaklarını ileri
sürdü.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin Hürriyet'in sorularını cevapladı. Hande Fırat imzalı haberde Kılıçdaroğlu, şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili Çorum'da miting düzenleyeceklerini söyledi. Mitinge MHP'li hatta AK Partili milletvekillerinin de gelmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, mitingde siyasi parti bayraklarının yer almayacağını sadece Türk bayrağı olacağını ifade etti.
"KESİNLİKLE ALACAĞIZ"
Demokrat Parti ile olan görüşmede ittifak konusunun gündeme gelmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ittifak konusunda ilkeler konusunda anlaşmaya varılabileceğini kaydetti. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Biz şimdi ilkeler bağlamında geçmişte hayır bileşenleri diye
ifade ediyorduk şimdi o hayır bileşenlerinin belli ittifaklar... Şu
gerçeği artık biz kendi kendimiz kabullenmeye başladık; kesinlikle
Cumhurbaşkanlığını alacağız, en az yüzde 60’la. Alacağız dediğim,
belli ilkelere inanan herkes var. Bütün partiler var. Güçlü bir
demokratik parlamenter sistem, yargı bağımsızlığı, Türkiye’nin
istikrarı, çatışma değil hoşgörü ve barış kültürünün egemen olması
gibi; medya özgürlüğü gibi temel demokratik kavramlar etrafında
birleşen herkes, her parti.
MERAL AKŞENER İLE GÖRÜŞME
Yakında ziyaretine gideceğim, genel başkan seçildi, özellikle telefon etmedim kendim bizzat gidip kendisini kutlayayım diye. Meral hanımla da oturacağız yani Türkiye’nin... Şöyle bir şey söyleyeyim; doğal olarak siyasal partilerin genel başkanları ve onların kurmayları bir araya geldiğinde Türkiye’nin sorunlarına değinmek zorundalar, oturup konuşmak zorundalar. Bunun adı ittifak olabilir, bunun adı güçlü bir parlamenter demokratik sistem nasıl olmalıdır denebilir, bunun adı ilkeler bağlamında buluşmak diye adlandırılabilir. Dolayısıyla bir özel ittifak tanımlaması yapmıyoruz daha geniş bir çerçevede hem sorunlara bakmak hem Türkiye’nin sorunlarını aşmak için nasıl bir strateji izlenmesi gerekir, bu konuda görüş alışverişinde bulunuyoruz.
"DEREYİ GÖRMEDEN PAÇALARI SIVAMAYACAĞIZ"
(Cumhurbaşkanı adayı?) Daha cumhurbaşkanlığı seçim kanunu ile ilgili bir teklif gelmedi. Kanun teklifi bekliyoruz. Kanun teklifinde neler olacak hangi ilkeler olacak, hangi kurallar olacak, bu kurallar yasal yani anayasaya uygun mudur aykırı mıdır bunları görmeden kendi kendimize dereyi görmeden paçayı sıvamak gibi bir davranışı doğru bulmuyoruz. Önce net tabloyu görüp ondan sonra o tablo üzerine düşüncelerimizi açıklamalıyız. Hem daha sağlıklı bir tartışma zemini ya da uzlaşma zemini bulmak açısından.
"SELAMLARIMI SÖYLEYİN DEDİM"
(Öztürk Yılmaz’la Selahattin Demirtaş’ın görüşmesini biliyor muydunuz?) Öztürk bey gitmeden önce bana sordu gitmek istediğini ifade etti ‘tabii gidebilirsiniz’ dedim, ‘benim selamlarımı da söyleyin’ dedim. Dolayısıyla Öztürk bey kendisini ziyarete gitti. Biz öteden beri milletvekillerinin tutuklanmasını doğru bulmuyoruz milletvekillerinin görev yeri parlamentodur ve bu görevi milletvekillerine veren de halkın kendisidir. Onu seçerek parlamentoya göndermiştir, parlamento dışındaki bir organın milletvekilini parlamento dışında bir organın uzaklaştırmasını hapse atmasını doğru bulmuyoruz. Yani bu yetki tümüyle parlamentoya ait olmalı. Ayrıca şu da çok önemli; diyelim ki parlamentoda görev yaparken suçüstü olmamak kaydıyla herhangi bir şekilde kişi yargılanabilir elbette. Dokunulmazlığı kaldırılabilir elbette. Buna da itirazımız yok. Ama bir ceza alacaksa eğer bunun da dönem sonuna atılması lazım yani milletvekilliği görevi sona erer ondan sonra eğer mahkum olacaksa hapishaneye girer.
"ÖZEL PARTİ TANIMI DOĞRU DEĞİL"
(HDP ile ittifak) Bilmiyoruz, şu anda bir özel parti tanımı yapmak doğru değil, çünkü bakarsınız belli konularda uzlaşabiliriz belli konularda uzlaşamayız yani ilkeler bağlamında söylüyorum; dolayısıyla ilkelerin neler olacağı da şuanda her parti kendisine göre belli ilkeler belli değerler tespit ediyor. Daha sonra bu ilkeler nedir ne değildir hangi partiye hangisi uyar onu göreceğiz. Ana ilkeler neydi, güçlü demokratik parlamenter sistemdi, yargı bağımsızlığıydı, medya özgürlüğüydü, din ve vicdan özgürlüğüydü, düşünceyi açıklama özgürlüğüydü, üniversitelerin özerkliğiydi. Yani sağlıklı bir demokraside var olan kurumların kendi ülkemizde de olmasını istiyoruz dolayısıyla buralarda görüş ayrılığı değil görüş birliğinin olması lazım görüş ayrılıkları Türkiye’nin kalkınmasında, kaynak dağılımında buralarda farklılıklar olabilir ama ana konularda farklılıkların olmaması gerekir diye düşünüyorum.
"NASIL GÖZÜNE GİRERİM ARAYIŞI İÇİNDELER"
(Sanatçılarla tartışma) Sanatçı morali nerede veriyor uçakta mı? Birinci açığa düştükleri nokta o. Kaç tane asker var uçakta? Kışlada mısınız? Hayır uçaktasınız, türkü söylüyorsunuz. Afrin üzerine söylüyorsunuz türküleri. Yaylalar türküsünü söylüyorsunuz. Daha şehitlerin kanı kurumadı. Gittiler de askeri birliği ziyaret ettiler oradaki askerlerle oturdular konuştular da biz itiraz mı ettik, hayır. Ben onlara şunu söyledim o türküyü bir şehit ailesinin bulunduğu sokaktan geçerken bunu söyle bakayım şehit ailesine moral vermek için bu türküyü söylüyorum diyor, söyle bakayım geç o sokaktan söyleyerek. Bunlar bizi gerçekleri göremez ve biz bir şekliyle söylediklerimizi nasıl aklayabiliriz onun arayışındalar. Bir de şu var; sanatçı dediğin insan dik ve onurlu duran bir insandır sanatçı gücün karşısında eğilmez güce karşı direnir. Bunun en güzel örneği Nazım Hikmet’in mezarının başında çizilen siluetidir. Rüzgara karşı yürür. Rüzgara teslim olmaz sanatçı. Bunlar rüzgara teslim olan kişiler. Acaba Erdoğan’ın gözüne nasıl girerim arayışı içinde bu türküleri söylüyorlar. Yoksa onların Afrin Harekatı’ymış, şehitlermiş, hiç umurlarında bile değil zaten.
"DAVULLA ZURNAYLA GİTMEDİM"
Ben onların o sanatçıların gitmediği çoğu karakola gittim. Eksi 25-30 derecede askerlerle beraber oldum. Üstelik eşimle beraber gittim ama hiçbir zaman oraya giderken davulla zurnayla klarnetle gitmedim. Davul, klarnet, zurna alacaksınız, türkü söyleyeceksiniz, birisini eğlendirmek için yapacaksınız onu yaparken de şehitleri kullanacaksınız. Benim ağırıma gider bu. Biz Afrin Harekatı’nın başından beri kahraman Türk ordumuzun dua ve sözlerimizle yanında olduk destek verdik. Başarı TSK’nındır.”