Kılıçdaroğlundan flaş sözler
Abone olCHP’li Kılıçdaroğlu İNTERNETHABER’e konuştu. Gökçek'in düello nedeniyle açtığı davayı kazanmasının sevinciyle yeni bir ismi düelloya çağırdı.
ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER-ÖZEL
ANKARA- CHP Grup Başkanvekili Kemal
Kılıçdaroğlu, İNTERNETHABER'e röportaj verirken; telefonu
çaldı ve avukatından müjde aldı. Yerel Seçimler öncesinde
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Uğur Dündar'ın
hakemliğinde yaptığı düello nedeniyle; Gökçek'in açtığı davayı
kazandığı müjdesini aldı. Müjdeye sevindi ve yeni bir düello için
harekete geçti. Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerdeki rakibi
Topbaş'a meydan okudu. Kılıçdaroğlu İNTERNETHABER
Ankara Temsilcisi Zübeyir Kındıra'ya konuştu:
TOPBAŞ’I DÜELLOYA DAVET
ETTİ
KINDIRA: Avukatınızdan müjdeyi
aldınız. Kutlarım.
KILIÇDAROĞLU: Teşekkür ederim. Bu yargı kararı her zaman haklıların kazandığının bir göstergesidir. Gökçek'in o iddialarını hatırlıyorsunuz. Hepsinin yanlış olduğunu, söylemlerinin doğru olmadığını bu karar bir kez daha ortaya koymuştur.
KINDIRA: Yeniden Grup Başkanvekili oldunuz ama yerel
yöneticilerle mücadeleniz devam edecek gibi...
KILIÇDAROĞLU: Evet. Örneğin İstanbul'u
bırakmıyorum. Sık sık İstanbul’a gidiyorum. ilgileniyorum.
Sorunlarını yakından gözlemliyorum. İstanbul ve İstanbullular
ile ilişkimi kesmem mümkün değil. Sayın Kadir Topbaş ile de bir kez
daha onun arzu ettiği ortamda karşılaşmayı istiyorum. Koşulları
Kadir Topbaş’ın kendisi belirlesin. O süreçte sorduğumuz çok soru
var. O sorular yanıtsız kaldı. İstanbul sahipsiz bir kent,
sorunlarıyla baş başa, iyi yönetilmediğini Sayın Topbaş’ın kendisi
de kabul edecektir. Topbaş keşke belediye ve yönetimini
şeffaflaştırabilse de sağlıklı sorgulama hakkımızı
kullanabilsek.
TOPBAŞ’IN PEŞİNİ BIRAKMIYOR
KINDIRA: Bir daha Topbaş’a seçim rakibi olmak ister
misiniz?
KILIÇDAROĞLU: Tabi konuda bir karar vermek sadece
benim elimde değil. Ama ben her ortamda Topbaş ile bir kez daha
karşılaşmak istiyorum. Ama önce sorduğumuz sorulara yanıt alacağım
bir ortamda karşımda olmasını isterim. O sorulara yanıt vermeyerek
kurtuldum sanıyorsa yanılıyor. O sorular duruyor. Sorularıma yanıt
vermekten kaçınıyorsa demek ki, orada karanlık noktalar vardır.
Bunları unutmayıp takip edeceğiz.
İNTERNETHABER’E NEDEN TEŞEKKÜR ETTİ?
Sonraki sayfada…
HABERCİLİĞİMİZİ KUTLADI
KINDIRA: Polis
sınavının iptaliyle ilgili ÖSYM yetkilileri ile görüştüğünüzü
öğrendik. Aktaracağınız yeni bilgiler var mı?
KILIÇDAROĞLU: Öncelikle İNTERNETHABER’İ
Polis Meslek Yüksek Okulu Sınav sorularının çalınmasına ilişkin
iddialara karşı gösterdiği duyarlılık nedeniyle kutlamak gerek.
Soruların çalınmış olması iddiasını erken gündeme getirmekle,
takipçiliğiyle, sonuç almasıyla önemli bir görev üstlenmiş ve
yerine getirmiştir.
POLİS BULAMAZSA ŞAİBE KALIR
Ben haberiniz
üzerine Emniyet Genel Müdürü Sayın Köksal’la görüştüm. Bana konuyu
araştırdıklarını, ancak bu konuda asıl sorumluluğun ÖSYM’ye
düştüğünü söyledi. Ama kendisinin de konuyla ilgili bir araştırma
başlattığını aktardı. Sınavın iptal edildiği gün ÖSYM yetkilileri
ile de görüştüm. İptal kararı aldıklarını ve kısa bir süre sonra
kamuoyuna açıklama yapacaklarını bildirdiler. Zaten ardından sizin
siteniz de iptal kararını yayınladı.
Sınavların güvenliği çok önemli. ÖSYM önemli ve güven veren bir
marka, kurum. Başta ÖSS sınavı olmak üzere her türlü sınavı
yapıyor. Polis sınavını da ÖSYM’nin yapması elbette önemli ve
gerekli. Ancak bu sınavın sorularının çalınması vahim bir olay.
Sınav sorularının nasıl çalındığıyla ilgili henüz ayrıntılı bir
açıklama yok. Kimler çaldı? Hangi dershanelere, hangi özel seçilmiş
kişilere verildi, kimlere servis edildi? Bütün bu konular açıklığa
kavuşturulmalı. Burada görev Emniyet Genel Müdürlüğünündür. Emniyet
tutarlı ve hızlı davranmalı.
PEŞİNDEYİZ
Biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda
Isparta’da da sınav soruları çalınmıştı. Sınav iptal edilmedi ama
çalanlar belirlendi. Yargılanıp mahkum oldular. Burada da benzer
bir şey olmalı. Yani suçlular bulunmalı ve yargılanmalı. Yoksa
Emniyet Genel Müdürlüğü şaibe altında kalacak, bu sorumluluk
Emniyet Genel Müdürü’nün sırtında kalır. Emniyet Genel Müdürlüğü
bir güvenlik kurumudur. En önemli işlevi topluma güven vermektir.
Güven veren bir kurum olmalı ki, toplumun moral ve motivasyonuna
katkı yapmalıdır. Biz Emniyetten gereğini bekliyoruz. Elbette ki,
şahsım ve partim olarak bunun sonucunu takip edeceğiz.
IMF PROTESTOLARI İÇİN NE DEDİ?
Diğer sayfada…
POLİSE İŞLEM YAPILDI MI?
KINDIRA:
Başbakan IMF protestocularına sert çıktı. Sizin değerlendirmeniz
nedir?
KILIÇDAROĞLU: Dünya Bankası ve IMF toplantılarının
yapıldığı tüm ülkelerde bazı sivil toplum kuruluşları protestolarda
bulunurlar. Bunlar artık olağan sayılıyor. Protesto edilenler de bu
olanları saygıyla karşılar. Bunu demokrasinin gereği olarak
görürler. Gerçekten de bu demokrasinin gereğidir. Bizim ülkemizde
bunun örneği yeni yaşandı. IMF başkanına ayakkabı fırlatıldı, ama o
şikayetçi bile olmadı.
Biz kırıp dökmelere elbette ki, karşıyız. Ama orantısız güç
kullanımına da karşıyız. Orantısız güç kullanımının sorumlusu
iktidardır. Eylemler çevreye zarar vermemeli. Buna neden olan
eylemler eylemin amacına, gerekçelerine de zarar getirir.
Demokrasinin gereği protestolar demokrasi sınırları içinde
olmalıdır. Sayın Başbakan IMF salonunda, “Dışarıdaki protestolar
dikkate alınsın” derken, IMF ve Dünya Bankası yetkililerinin eminim
ki aklında diğer ülkelerdeki gibi eylemler vardı. Bizim ülkemizde
eylemler ve protestolar değil. Çünkü onun yanında bizim ülkemizde
orantısız güç kullanımı da vardı. Sayın Başbakan bu orantısız güç
kullanımına karşılık işlem yaptı mı? Kınadı mı?
MEKTUBA NE DEDİ?
Diğer sayfada..
COSTNER’I MI BEKLİYORDU?
KINDIRA: Sayın Baykal postacı yolu gözlediğini
söylüyordu. Postcı geldi. Niye bu kadar geç kaldı
sizce?
KILIÇDAROĞLU: Sayın Başbakan anlaşılan hemen yazamadı. Çünkü mektup yazabilmesi için öncelikle açılımla ilgili bilgileri alacağı önlemleri kafasında bir oturtması gerekiyordu. Onları kafasında oturtmadığı için mektubu kaleme almakta zorlandı. Yoksa 2 saatte yazılacak bir mektup, iki ayda yazılamaz mı? Aylardır bu konuyu konuşuyoruz. Bitmeyen senfoni gibi. Şimdi Kevin Costner’i Türkiye’ye davet etmişler. Sanırım mektubu önce Kevin Costner’e göstereceklerdi, Costner uygun bulursa bize göndereceklerdi. Ama çok fazla eleştiri olunca göndermek durumda kaldı galiba. Günlerdir, geliyor, gidiyor, postada diyerek akıbeti belirsiz bir mektupla oyaladılar.
MEKTUP DOLU OLMALI
KINDIRA: Mektuba
tavrınız ne olacak?
KILIÇDAROĞLU: Sayın Genel Başkan ve
partinin kurmayları değerlendireceklerdir. Sağduyulu bir karar
vereceklerdir. Ancak gelen mektubun içeriğinde Başbakan ve
hükümetin yapmaya planladığı açılımın ne olduğu yer almalı. Bu
kadar dillendirip sonra sıradan bir davet mektubu gönderiyse, hem
Başbakan’ın ciddi olmadığı hem de aslında ne yapacağı konusunda
gerçekten bilgisi olmadığı anlaşılır. İki aydır bu konuyu
konuşuyoruz, şimdiye kadar cilt cilt kitap yazılırdı, ama bir
mektup zor yazdılar.