Kılıçdaroğlu'ndan çok sert açıklama: Acımayacağım!
Abone olCHP lideri Kılıçdaroğlu, partinin yetkili organlarının aldığı kararların aleyhine açıklamalar yapanlara acımayacağını, CHP'yle yollarını ayıracaklarını belirtti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
kurultaydan sonra, partinin yetkili organlarının aldığı kararların
aleyhine açıklamalar yapanlara acımayacağını, CHP'yle yollarını
ayıracaklarını kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Star TV ana haber bülteninde yaptığı
açıklamalarda, 25 Aralık soruşturmasında verilen takipsizlik
kararına ilişkin, "Sayın Davutoğlu, AKP kongresinde,
'yolsuzluk yapanların gerekirse ellerini kırarız'
demişti. Şimdi, yolsuzluk yapanların aklandığı bir sürece girdik.
Ellerin kırıldığı değil, ellerin öpüldüğü bir sürecin içine girdik"
dedi.
İşte Kılıçdaroğlu'nun, Star TV ana haberde gündeme ilişkin
yaptığı o açıklamalar:
"Adli yıl açılışına Cumhurbaşkanı katılmadı. Başbakan ve hükümeti
temsilen de kimse yoktu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna,
Kılıçdaroğlu, "Doğru değil, yargı siyasetçilerin at koşturdukları
bir alan değil, olmaması da gerekir. Bağımsız ve tarafsız olması
gerekir yargının. Hükümetin, adli yılın açılışında hazır bulunması,
Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Adalet Bakanının olması gerekiyor ama
onlar katılmadılar" yanıtını verdi.
Hükümetin, adli yıl açılışına, "paralel yargı" nedeniyle değil,
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına
tepki olarak katılmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, savunma
hakkının kutsal olduğunu ve bunu avukatların temsil ettiğini
söyledi.
"Savunmanın olmadığı yerde, siz hangi adli yılı açacaksınız" diye
soran Kılıçdaroğlu, kendilerinin de zaman zaman adaletten,
yargıdan, savunmadan şikayetlerini dile getirdiklerini ancak törene
katılmak durumunda olduklarını kaydetti.
"CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, cumhurbaşkanı yemin töreninde
tüzük kitapçığı fırlattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugünkü grup
toplantısının büyük bir bölümünü size ve partinize ayırdı. Bunu
nasıl görüyorsunuz" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Başbakanlık koltuğuna
yeni oturan birisinin, ilk grup toplantısında, doğrudan doğruya
anamuhalefet partisini hedef alıp, bir konuşma yapması şık değil.
Bakın ben şu ana kadar olumsuz bir şey söylememeye özen gösterdim.
Ama o daha koltuğa çıkar çıkmaz ilk hedef CHP. Ne oldu, daha bir
nefes al" yanıtını verdi.
"CUMHURBAŞKANIYLA
TOKALAŞTIK"
Engin Altay'ın, "Yüksek Seçim Kurulunun, seçim sonuçlarını Resmi
Gazete'de yayımlatmamasına" ilişkin soru sormak istemesine rağmen,
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in söz vermediğini savunan Kılıçdaroğlu,
Altay'ın, tüzük kitapçığını fırlatmasını "meşru müdafaa" olarak
değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, "Hukukta, meşru müdafaa var.
Siz, zorunlu olduğunuz zaman belli bir suçu işlersiniz ve o suç
olmaktan çıkar. Adam öldürmek suçtur, ama meşru müdafaa içinde
öldürürseniz suç değildir. Söz istiyor, söz verilmiyor, iç tüzüğe
göre istiyor, 'vermeyeceğim' diyor. Vermezseniz, siz Anayasa'yı
çiğniyorsunuz. Kim? Anayasa'yı çiğneyen TBMM Başkanı" diye
konuştu.
Altay'ın tepkisini bu şekilde gösterdiğini, bunun üç aşağı beş
yukarı bütün demokrasilerde böyle olduğunu savunan Kılıçdaroğlu,
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup
başkanı gibi davrandığını iddia etti.
"30 Ağustos Zafer Bayramı'nda, Aslanlı Yol'da, Cumhurbaşkanıyla el
sıkıştınız mı?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Evet, Aslanlı Yol'un
başında, Cumhurbaşkanı geldi, herkesin elini sıktı, tabii doğal
olarak biz de tokalaştık" cevabını verdi.
"Hipodrum'daki törende Cumhurbaşkanı elini uzatsaydı, eli havada
kalacak mıydı? Sıkmayacak mıydınız" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu,
"Elini uzatacak mıydı, uzatmayacak mıydı bilmem. Ama ben gidip de
birisinin elini illa sıkacağım diye özel bir çaba içerisinde olmam.
Sayın Cumhurbaşkanı elimizi sıkarsa tabii sıkarız. Bizim özel bir
kavga alanımız yok" dedi.
"YALANA TANIKLIK ETMEK
İSTEMEDİM"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemin törenine katılmadınız ve sonrasında
da 'savaş hali olmadığı sürece, kendisiyle görüşmeyeceğim' dediniz.
Görüşmeyecek misiniz" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"İlişkilerimizi sınırladık. Bir özel görüşmemiz zaten yok. Sayın
Gül cumhurbaşkanı olduğu zaman kaç kez görüştük? 2 veya 3, daha
fazla görüşmedik zaten. Bir cumhurbaşkanının, cumhurbaşkanlığı
koltuğunu hak etmesi için bir: Anayasa'yı çiğnememesi lazım.
Çiğnedi mi çiğnedi. İki: temiz olması lazım. Kimse kusura bakmasın,
temiz değil. Üç: aile boyu etik kurallara uyması lazım. Aile boyu
öyle bir tablo yok. Dört: Resmi Gazete'ye ambargo uygulandı, Yüksek
Seçim Kurulu kararı yayımlanmadı. Anayasa'yı açıkça çiğneyen
birisine diyorlar ki 'git onu kutla.' Neye gideceğim ben? Eğer bu
ülkede ben demokrasiyi savunacaksam, ben onu görmemezlikten gelmem.
Görmem lazım. O kişi Anayasa'yı çiğnedi. Bunu sadece ben mi
söylüyorum? Hayır, bütün hukukçular söylüyor. Meclis'teki törene de
katılmadım, gayet doğaldır katılmamam. Neden? Ben yalana tanıklık
etmek istemedim. Anayasa'ya sadakatten söz edecekti orada.
'Anayasa'ya sadık kalacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant
içerim.' Anayasa'ya sadık kaldı mı? Hayır. Neyine tanıklık edeceğim
ben?"
Zorunlu olmadıkça, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeyeceklerini
bildiren Kılıçdaroğlu, "Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanı Kıbrıs'a
gitti, bizden de milletvekili istedi. Göndermedik. Davutoğlu da
görecek, o kadar heyecanlanmasın. O da görecek. Bizim
ilişkilerimizin ne olup olmadığını herkes görecek. Bizim tavrımız
nettir" dedi.
"YENİ KABİNEYE ÖN YARGIYLA BAKMIYORUM"
"Davutoğlu'nun yeni kabinesini nasıl buldunuz" sorusunu,
Kılıçdaroğlu, "Benim, yeni kurulan bir Bakanlar Kurulu'na ön
yargıyla bakma gibi bir alışkanlığım yok, icraatına bakacağız.
Belki bizim düşündüğümüzden çok daha güzel bir icraatı olacak bu
kabinenin. O zaman da alkışlayacağız. Ama yaptıkları yanlışsa da
çıkıp onun yanlış olduğunu söyleyeceğiz" diye yanıtladı.
"Bu saatten sonra rakibiniz Sayın Davutoğlu olacak. Dişli bir rakip
olarak mı görüyorsunuz" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları
kaydetti:
"Erdoğan emekli oldu Başbakanlıktan, Cumhurbaşkanlığında. Yeri
belli, konumu belli, Anayasa'nın çizdiği çerçeve içinde orada
görevini yapacak. Elbette bizim muhatabımız hükümet, Başbakan. Bu
Başbakanın önce bir kişiliğini ortaya koyması lazım. Erdoğan'dan
bağımsız bir kişiliği olduğunu, devleti yönetebilecek güce, erke ve
akla sahip olduğunu göstermesi lazım. İlk adımda bunu göstermedi.
Adli yıl açılış törenine katılmadı. Neden katılmadı? Çünkü,
birisinin hala talimatı altında. Talimatla ülke yönetilmez,
bağımsız iradeyle yönetilir. 'Ben başbakanım, bu ülkeyi artık ben
yönetiyorum, benim sorumluluğum var' diyeceksiniz. Boynunuza davulu
asacaklar, tokmağı başkası kullanacak ve siz başbakan olacaksınız.
Bu doğru değil. Adli yılın açılışına gelmiş olsaydı, ben
Davutoğlu'nun gerçekten kişilikli bir politika izleyeceğine kanaat
getirecektim. Ama bugün gelmeyerek kendisinin dışında başka bir
iradenin tutsağı olduğunu gösterdi."
MUHARREM İNCE'NİN ADAYLIĞI
ŞAŞIRTMADI
"Kongrede Muharrem İnce rakibiniz. Onun aday olması sizi şaşırttı
mı" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Hayır, üç aşağı, beş yukarı belliydi
zaten" cevabını verdi.
"İnce'nin kendisi hakkındaki sözlerinin hatırlatılması" üzerine,
Kılıçdaroğlu, CHP'nin geleneğinde artık çatışmanın değil,
demokratik bir yarışın olduğunu söyledi.
"İNCE'Yİ TASFİYE
ETMEYECEĞİZ"
"Muhalif isimlerin tasfiyesi olacak mı" sorusu üzerine
Kılıçdaroğlu, her vatandaşın oyuna ihtiyaçlarının olduğunu,
tasfiyenin olmayacağını bildirdi.
'ACINMAYACAK'
Kılıçdaroğlu, kurultaydan sonra, partinin yetkili organlarının
aldığı kararların aleyhine açıklamalar yapanlara acımayacağını,
CHP'yle yollarını ayıracaklarını kaydetti.
"Muharrem İnce'nin önümüzdeki süreçte tasfiyesi söz konusu olur mu"
sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Hayır. Niye tasfiye edelim? Ben,
geçmişte de genel başkanlığa aday olmuş pek çok arkadaşla çalıştım.
Hatta bunların pek çoğu merkez yönetim kurulu üyesi" karşılığını
verdi.
"Nasıl bir CHP göreceğiz bundan sonra" sorusu üzerine,
Kılıçdaroğlu, sorunlara odaklanmış, halka güven veren, farklı
seslerin değil ortak sesin çıktığı bir CHP'nin olacağını
anlattı.
BEKAROĞLU'NU DAVET ETTİNİZ
Mİ?
Kılıçdaroğlu, "Mehmet Bekaroğlu'nu davet ettiniz mi" sorusuna da
"Bekaroğlu ile görüşmemiz oldu. Gelmesini isterim. Henüz kararını
bildirmedi" yanıtını verdi.
"Mansur Yavaş'ı CHP yönetiminde görür müyüz" sorusu üzerine de
Kılıçdaroğlu, Yavaş'ın başarılı bir grafiğinin bulunduğunu, CHP'de
olmasının güzel olacağını ifade etti.
"SARIGÜL YÖNETİCİ KADRODA
OLABİLİR"
"Ekmeleddin İhsanoğlu'nu CHP siyasetinde yer vermeyi düşünür
müsünüz" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Bence siyasete girmesi çok iyi
olur, siyasetin düzeyi açısından" karşılığını verdi.
"Bekaroğlu'ndan sonra, Gezi olaylarında adı sıkça öne çıkan İhsan
Eliaçık gibi isimlerin de partiye davet edildiği haberleri geldi.
CHP sağa kayıyor yorumları yapılırken, bu kişilerin daveti bu
yorumları güçlendirmiyor mu" sorusunu, Kılıçdaroğlu, şöyle
yanıtladı:
"Bazı haberleri ben de gazeteden okuyorum ve bazen de şaşkınlıkla
okuyorum. Çıkan isimler var, benim görüştüğüm var. Bunların çoğu
doğru değil. İhsan Beyle konuşmadık hiçbir zaman, hele siyaseti hiç
konuşmadık. Çok az, bir veya iki kez belki bir yerde
karşılaşmışızdır. İhsan Beye haksızlık etmiş oluruz. Siyaseti
düşünüyor mu düşünmüyor mu onu bile bilmiyorum."
Mehmet Bekaroğlu'nun "sağ tandanslı" olmadığını savunan
Kılıçdaroğlu, "CHP niye sağa kaysın ki? CHP'nin yeri, konumu,
programı, tüzüğü belli. Sağdan bir kişinin CHP'ye gelmesiyle CHP
niye sağa kaysın ki? Gelen bütün arkadaşlarımız CHP'nin tüzüğünü,
programını okuyorlar, kabul ediyorlar, geliyorlar" dedi.
"Mustafa Sarıgül'ü ileride "A" takımında görür müyüz" sorusuna,
Kılıçdaroğlu, "Sarıgül partimizin üyesi, yönetici kadroda olabilir,
herhangi bir sorun yok" yanıtını verdi.
"GENEL BAŞKANLIĞIMDA OY DÜŞÜKLÜĞÜ
OLMADI"
Kılıçdaroğlu, "Kurultay, kongre salonunda olacak, spor salonu
olmayacak. Bir yol bulunamaz mıydı, tarih değiştirilemez miydi"
sorusuna, "Ankara Arena'da uluslararası bir karşılaşma var. O da
'uzun sürecek' diye söylendi. Yapabileceğimiz bir yer de vardı, o
da şimdiki salon. Güzel bir salon" karşılığını verdi.
"Muharrem İnce'ye bir kırgınlığınız yok mu" sorusuna, Kılıçdaroğlu,
"Hayır, her CHP'linin, CHP Genel Başkanlığına aday olma hakkı
vardır" yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, kazanması durumunda İnce'ye
en büyük desteği kendisinin vereceğini söyledi.
"İktidar vaat edebiliyor musunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Her
siyasal parti elbette ki iktidar vaat etmek zorundadır. Biz vaat
etmek ve bunun gereğini yapmak zorundayız" ifadesini kullandı.
Halkın sorunlarını çözmeye yönelik projeleri ortaya koyacaklarını,
Anadolu'nun her yerini gezerek bunları anlatacaklarını belirten
Kılıçdaroğlu, doğu ve güneydoğuda CHP'nin oyunun az olduğunu,
buralara özel bir çaba harcayacaklarını kaydetti.
"Anlamlı bir oy kaybı olursa istifa ederim dediniz. Siyasette
anlamlı olan iktidara gelmeniz değil mi" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu
karşılığı verdi:
"Her siyasal partinin hedefi iktidardır. Genel başkanlıktan
ayrılmak için gerçekten oy kaybı olması gerekiyor. Oyunuz
yükseliyorsa, sizin herhalde istifa etmemeniz gerekir. Benim genel
başkanlığım dönemimde de girdiğimiz her seçimde oy düşüklüğü
olmadı. Oyunuz düşerse, sizin genel başkanlıkta kalmanızı doğru
bulmam. Oyunuz düşerse ayrılırsınız, yeni bir arkadaşımız
gelir."
"PARALEL YAPIYI KİM
KOYDU?"
"Biz nerede hata yaptık diye özeleştiri yapıyor musunuz" sorusu
üzerine Kılıçdaroğlu, özeleştiri yaptıklarını, araştırdıklarını,
sorguladıklarını söyledi.
"Bugün paralel yapıya yönelik operasyon vardı. Ve 25 Aralık dosyası
kapandı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu
yanıtı verdi:
"Bugün önemli olan 25 Aralık yolsuzluk dosyasının kapatılmış
olmasıdır. Asıl üzerinde durmamız gereken konu budur. Savcıların,
hırsızları kovaladıkları bir süreçten, hırsızların, savcıları
kovaladığı bir sürecin içine girdik. Dramatik olanı budur. Sayın
Davutoğlu, AKP kongresinde, 'yolsuzluk yapanların gerekirse
ellerini kırarız' demişti. Şimdi, yolsuzluk yapanların aklandığı
bir sürece girdik. Ellerin kırıldığı değil, ellerin öpüldüğü bir
sürecin içine girdik. Acaba bu tavrı Sayın Davutoğlu nasıl
değerlendirecek? 25 Aralık dosyasını kapatan savcılar, kendi
çocuklarına çok ağır bir miras bıraktılar. İleride o çocuklara,
'senin baban, yolsuzluk dosyalarını kapatan bir babaydı'
diyecekler. Bu kadar ağır bir mirası, bir savcı üstlenemez. Ve o
savcılara kimse kusura bakmasın, cumhuriyet savcısı denmez.
İktidarın savcısı olmak ayrı, cumhuriyet savcısı olmak ayrı.
Cumhuriyet savcısı, yolsuzlukların üzerine kararlılıkla giden
kişidir. Kamu adına hareket eder. Benim adıma hareket ediyor. Benim
adıma hareket eden birisi nasıl bir yolsuzluk dosyasını kapatır?
Bunu asla ve asla doğru bulmam."
Devletin içinde paralel yapı olmaz, devletin bir yapısı vardır.
Çerçevesi Anayasa ile belirlenmiştir. Paralel yapı varsa şu soruyu
sormak lazım: O paralel yapıyı devletin içine kim koydu? 12 yıldır
ben yönetmiyorum bu ülkeyi. Kim yönetiyordu? Niye şikayet
ediyorsunuz şimdi? Erdoğan, şunu söylüyordu: 'Siz ne istediniz de
biz vermedik?' Ben de şu soruyu sordum: Ne istediler de sen verdin,
ne istediler de vermedin de çatışma çıktı aranızda?"
"GÜN GELİR, HESABI
SORULUR"
"Davutoğlu'nun başbakanlığa getiriliş nedeni, yolsuzluk dosyalarını
kapatmaktır" iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, "İlk adımını attı,
dosyayı kapattı. Ama ne söyledi? 'Yolsuzluk yapanların gerekirse
ellerini kırarız.' Ellerini kırmadılar. Türkiye bu gerçeği bilsin"
dedi.
Yolsuzluk varsa üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini ifade
eden Kılıçdaroğlu, "Yazık, günahtır bu ülkeye. Eğer siz yolsuzluk
yapanları koruyacaksanız, 25 Aralık dosyalarını kapatırsanız ancak
bugün kapatırsınız. Ama gün gelir bunun hesabı sorulur" diye
konuştu.