Kılıçdaroğlu'ndan AK Parti'yi sarsacak bomba iddia!
Abone olCHP Lideri Kılıçdaroğlu, "AKP kanadından HDP ile yakın temasa geçildiğini biliyoruz. HDP'nin çok açık ve net başkanlık sistemine karşı olduğunu açıklaması lazım." dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, akademisyenleri hedef
gösteren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın tavrını eleştirdi ve
Ankara kulislerini karıştırack bir iddia ortaya attı.
Kılıçdaroğlu, "Almanya'da 'Führer'e doğru' diye bir kavram vardır. Bu kavramı 'Erdoğan'a doğru' diye tanımlayabiliriz. Erdoğan ne diyorsa hâkim, savcı ona göre kararını verecek, sanatçı ona göre eserini yazacak" sözleriyle eleştirdi.
HDP ve AK Parti'nin başkanlık için temas halinde olduğunu öne süren
Kılıçdaroğlu, "HDP'nin çok açık ve net başkanlık sistemine
karşı olduğunu açıklaması lazım. AKP kanadından HDP ile yakın
temasa geçildiğini biliyoruz. Bölgesel özerklikte güvence
verileceği ve başkanlık sisteminde AKP'nin desteklenmesi gerektiği,
böyle bir pazarlığın olabileceği yönünde güçlü işaretler
var" dedi.
Kılıçdaroğlu, hafta sonu yapılacak 35. Olağan Kurultay öncesinde
gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun sorulara
verdiği yanıtlar şöyle:
AKADEMİSYENLERE YÖNELİK ELEŞTİRİLER
"Aydınlara, akademisyenlere yönelik sert eleştirisi,
Cumhurbaşkanlığı makamı açısından çok büyük bir talihsizlik.
Aydınların farklı düşüncelerine siyasetçilerin saygı göstermesi
lazım. Elbette ki bu bildiri tartışılmayacak anlamına gelmemeli.
Görüşülebilir, tartışılabilir. Ama günlük politik bir dilin o makam
tarafından kullanılması Türkiye açısından büyük bir talihsizlik
olmuştur.
12 EYLÜL SÜRECİ
12 Eylül dönemine geri dönüyoruz. Bunu artık hepimiz görüyoruz.
Orada da üniversitelerden yüzlerce insanın görevlerine son
verilmişti. Bunların bir kısmı çok daha sonra tekrar
üniversitelerine dönebildiler. Şimdi tekrar böyle bir süreci
başlatırlarsa şaşmamak lazım. Çünkü bunların derdi, farklı
görüşleri dinlemek değil. 'Kim benim görüşüme itiraz ediyorsa, onun
bu ülkede yaşama, konuşma hakkı yok' anlayışı.
"FÜHRER'E DOĞRU"
Daha büyük bir talihsizlik, konuyu atlayarak 'bunu araştıracağız,
soruşturacağız' demiş olmasıdır. Almanya'da 'Führer'e
doğru' diye bir kavram vardır. Führer bir şey söyler, devletin
ilgili kademeleri derhal harekete geçer. Bu kavramı 'Erdoğan'a
doğru' diye tanımlayabiliriz. Erdoğan ne diyorsa hakim,
savcı ona göre kararını verecek, sanatçı ona göre eserini yazacak.
Aydınlar, ona göre konuşacak, üniversiteler ona göre şekillenecek.
Süratle böyle bir yapı içinde gidiyoruz.
"GÜL İTİRAZ ETMELİ"
YÖK bu konuda soruşturma başlatamaz, öyle bir yetkisi yok.
Üniversiteler başlatabilir. Mesela Abdullah Gül Üniversitesi, bir
hocanın istifasını istemiş. Sayın Gül'ün derhal müdahale
etmesi ve böyle bir olaya izin vermediğini açıklaması
lazım. Adını taşıyan bir üniversite kendi adına gölge
düşürmemeli. Buna açıkça karşı çıktığını kamuoyuna açıklamalı.
Barışın cezalandırıldığı bir ülke olabilir mi?
DARBE YASALARI
Olay, sadece anayasa penceresinden bakmadığımızı açıkladık. Biz
darbe hukukunun değişmesi gerektiğini söyledik. Anayasa da darbe
hukukunun bir parçası zaten. Darbe yasalarını değiştirmeden
anayasanın neyini değiştireceksiniz? 'Basın hürdür, sansür
edilemez' yeni anayasada ne yazacağız? Aynı şeyi yazacağız. Peki
basın hür müdür? Hayır. Sansür ediliyor mu? Ediliyor. Peki nedir
bunu yapan? Yürürlükteki darbe yasaları. Bu hükümet döneminde de
darbe yasaları tahkim edildi. Biz onların değişmesini istiyoruz.
Getirsinler hepsini değiştirip bu ülkeye birinci sınıf demokrasi
getirelim.
"GİDİP GEZSİNLER"
Başkanlık konusunu tartışma konusu bile yapmayacağız. Geçen dönem
de yapmadık. Dünya diktatörlerden çok çekti, hâlâ çekiyoruz.
Türkiye de daha fazla yük taşımamalı. Biz bunu
tartıştırmayacağız, gitsinler gezsinler. Biz, güçlendirilmiş
parlamenter sistemi savunacağız. 200 yıllık bir deneyimimiz var.
Aksıyor mu? Evet aksıyor. Nasıl aksıyor? 12 Eylül döneminde çıkan
yasalar yüzünden aksıyor. Örneğin siz bir yasa
çıkarmışsınız Siyasi Partiler Yasası, genel başkan oturup
milletvekillerini tek tek yazıyor. Bu nedir? 'Eğer milletvekili
genel başkanın söylediğinin aksine bir görüş beyan edilirse üstü
çizilir' diyor. Yasama organı, yürütmenin arka bahçesine dönüşmüş
oluyor. Gelin bunu değiştirelim. Bunu Davutoğlu'na bu örnekle
anlattım. Yüzde 10 seçim barajı aynı şekilde değişmesi lazım.
"14 KARAKTERSİZ ÇIKACAĞINI SANMIYORUM"
Başkanlık sistemine destek için 14 karaktersiz çıkacağını
zannetmiyorum.
"HDP NET OLSUN"
HDP'nin çok açık ve net başkanlık sistemine karşı olduğunu
açıklaması lazım. AKP kanadından HDP'nin belli çevreleriyle
Başkanlık sistemi için yakın temasa geçildiğini biliyoruz. (Neyin
karşılığında sorusu üzerine) Hepimiz üç aşağı beş yukarı tahmin
ediyoruz. Bölgesel özerklik konusunda güvence verileceği ve
başkanlık sisteminde bu bağlamda AKP'nin desteklenmesi gerektiği,
böyle bir pazarlığın olabileceği yönünde güçlü işaretler var.
SALDIRGANA BİYOMETRİK KİMLİK Mİ VERİLDİ?
(Sultanahmet saldırganı) Bu kadar kısa sürede failin belirlenmesini
hükümet kamuoyuna açıklamalıdır. Hangi bulgulardan yola çıkarak bu
kadar kısa süre içerisinde açıklandı? Acaba o Suriyeliye biyometrik
kimlik mi verilmişti daha önce? MİT tümüyle itibar kaybetmiştir.
Başındaki kişi bir siyasal partinin temsilcisi konumundadır.
Millilik niteliğini büyük ölçüde yitirmiştir MİT. Başındaki kişi
değişmedikçe, oraya sarayın çıkarlarını değil, Türkiye'nin
çıkarlarını savunan, koruyan bir kişi gelmedikçe millilik vasfı her
zaman tartışılır. MİT'in bir grubu kaçak sarayla işbirliği halinde
çalışıyor. Asıl vahim olan bu. Ben bunu Hitler'in Gestaposu'na
benzetiyorum. Onlar da doğrudan Hitler'e hizmet eder, onun
taleplerini yerine getirirdi.
"İHANET OLUR"
Bakan, 'milli menfaatlerde partiler bir araya gelmeli' diyor.
Haklı. Ama, Suriye, Mısır, Irak politikaları bizim milli
menfaatlerimize uygun politikalar değil. Biz kendi ülkemizin ulusal
çıkarlarına açıkça aykırı olan bir politikayı milli politika diye,
desteklersek kendi ülkemize ihanet etmiş oluruz. En basit örneği
Ortadoğu terörünü Türkiye'ye getirdiniz. Bu politikaların bedelini
vatandaş ödüyor. Bıraktık Türkiye'yi şimdi turistler ödüyor. Bunun
milli menfaatle bir ilgisi yok. Dışişleri Bakanı önce milli menfaat
nedir, ne değildir ona bakmalı."Kurultayın ana mesajı:
Kurultayda ana mesaj demokrasi üzerine olacak. Çünkü bugün toplumun
her kesiminin ortak talebi demokrasi ve özgürlükler. Türkiye
baskıcı bir anlayışla yönetiliyor. Türkiye'nin bu
girdaptan çıkması lazım.
TÜZÜK KURULTAYI
Kurultaydan hemen sonra bir tüzük kurultayı gerçekleştireceğiz. O
da kısa süre içinde olacak. Orada önemli değişiklikler yapacağız.
Hem partiye dinamizm katmak, hem partinin iç yapısıyla ilgili
ortaya çıkan sorunları daha objektif kurallara bağlayarak
çözümlemek adına ciddi değişiklikler yapmayı düşünüyoruz. Onu yine
parti kendi içinde tartışacak. Gençlerin ve kadınların partiye daha
fazla ilgi göstermeleri için değişiklikler yapacağız. Örgütlenme
yapısına ilişkin çalışmaları kurultaydan hemen sonra tüzük
kurultayını beklemeden yapacağız.
3 DEĞİŞİKLİK
Üç maddelik değişikliği bu kurultayda getiriyoruz. Birincisi
kontenjan düzenlemesi olacak. İkincisi, 17 kişilik bir MYK'miz var.
Bunun tamamını Genel Başkan kullanmayabilir. Bazı görevleri
birleştirebilir diye bir tüzük değişikliğimiz var. Parti Meclisi
ile ilgili düzenleme ise daha sonra. Bu konuda farklı görüşler var.
Üçüncü olarak YSK'nin aldığı bir karar vardı, önseçimden
gelenlerin, tekrar bir kez daha önseçime girmemeleriyle ilgili. Onu
da tüzük maddesi haline getireceğiz. Ardından tüzük kurultayında
örgütlere ağırlık vereceğiz.
"LİSTELERE DELEGE KARAR VERİR"
Blok liste, çarşaf listesinde kararı delegeler verecek, gelecek
teklif olursa oylanır, hangisine karar verilirse ona uyulur. Benim
özel bir tercihim yok.
"KENDİSİ VARSA CHP SOLDA"
Değişimi aslında kişilere indirgemekten çok, düşünsel olarak
söylemlerde gerçekleştirmek gerekiyor. Kişilere indirgediğiniz
zaman farklı bir şey ortaya çıkıyor. Bazıları diyor ya 'CHP
sağa kaydı' diye; eğer kendisi yer alırsa CHP solda, yer
almazsa sağa kaymış oluyor. Bu söylem tarzından da özenle kaçınmak
lazım.