Kılıçdaroğlu'dan Erdoğan'a hodri meydan!
Abone olCHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
İNTERNETHABER.COM
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup
toplantısının gündeminde BDP'li vekillerin dokunulmazlıkları vardı.
Kılıçdaroğlu ya hep ya hiç diyerek
Erdoğan'a dokunulmazlıkların kalkması konusunda meydan
okudu.
İşte Kemal Kılıçdaroğlu'nun
konuşmasından satır başları;
Filistin'in bağımsız bir devlet olma yolundaki çabasını
Türkiye'deki bütün hükümet dönemlerinde desteklemiştir. Onların
acılarını paylaşmışlardır. Biz Filistin halkını yürekten
destekliyoruz.
Ama bu barış süreci iki devlet için önemli bir süreç olmalıdır. Hem Filistin hem de İsrail bu önemli adımı çok iyi değerlendirmelidir. Kendilerini tüm dünyaya kabul ettirmeliler.
Filistin kısa bir süre sonra bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini alır. Biz bu söylerken bazı hatalara düşmüyoruz. Biz iki halkın bir arada barış içinde yaşamalarını istiyoruz. Aksini düşünmek savaş demektir.
AYNI ŞEYLERİ YAPMAK
DELİLİKTİR
Einstein'ı hepimiz biliriz. Onun güzel bir sözü vardır. Der ki:
'delilik aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçları
beklemektir' der. Bu sonuca baktığımızda bunu yapan bir
siyaset anlayışını Türkiye'de görüyoruz.
30- 35 yıldır devam eden bir süreç var. Bu süreci barışa döndürmek için farklı şeyler yapmamız lazım. Eski alışkanlıkları tekrar tekrar yapmamalıyız. Sorun zor evet ama gittikçe derinleşen bir sorun. Ama siyasetçinin görevi sorunu çözmektir.
Sorun ne boyutta olursa olsun her sorunun bir çözümü vardır. Her sorunun çözümüne kilitlenen bir siyasi parti vardır. biz bu konuda iddialıyız. Her sorunu çözmede kararlıyız. Şiddete başvurmadan, baskı oluşturmadan aklı egemen kılarak her sorunu çözebiliriz.
EN KARIŞIK SORUNLARI CHP
ÇÖZMÜŞTÜR
Tarihe baktığımızda da en karışık sorunları çözen parti CHP'dir.
Siyaset kurumu ben çözüm üretemiyorum diyorsa o sorun üretiyordur.
Artık onun iktidarda yapacağı bir şey yoktur. Sorunun üzerine
cesaretle gideceğiz. Sorunun üzerine aklımızı ve mantığımız
kullanarak gideceğiz.
Siyaset kurumunun yaptıkları ve yapmadıkları ile ülke belli çözümler ürettiğinin biliyoruz. İktidarın sorumluluğu bizden daha fazladır. Çözümsüz bir sorun yoktur. Siyaset akıl işidir. Akıl işi olduğu için insanlar onlardan bir şey bekler.
Siyasi aklımızı kullanmazsak kava kuvvet gelir, bizim önümüze geçer. Bizim çözümümüz var derken, biz insanımızı, ülkemizi seviyoruz. İmanımız var, inancımız var.
ADALET FIRIL FIRIL
DÖNÜYOR
Konfüçyüs şöyle der, "adalet kutup yıldızı gibi yerinde
durur geri kalan her şey onun etrafında döner". Adalet
olduğu ülkelerde özgürlük vardır. Adalet vardır, benim kimseden
korkma gerekçem yoktur.
Ama bizim ülkemizde sabit bir yerde duran bir adalet yok bizim ki fırıl fırıl dönüyor. T.C içinden çürüyor. Adalet kavramını içselleştiremedik. Ben toplumsal adaletten söz ediyorum. Milletin vicdanından söz ediyorum. Adalet hayatın her alanı için geçerli.
Gelir dağılımı adaletinden söz ederler. T.C gelir dağılımı açısından listenin en sonundayız. Yoksulluğun olduğu, işsizliğin olduğu bir ülkede bu adaletsizlikten söz etmeyecek miyiz? Çocukların yatağa aç girdiği bir ülkede hangi adaletten söz edeceğiz.
BENİM ÖDEDİĞİM VERGİ NEREYE
GİDİYOR?
Siyaset kurumunun bunu görmesi lazım. Gelirin artması gerekir,
herkesin iş, aş sahibi olması gerekir. En son ABD'de yapılan bir
araştırmada temel hakların korunmasında 97 ülke arasında 76.yız.
21. yüzyılın Türkiye'si bunu haketmiyor.
Açların olduğu bir yerde bizim kendimizi sorgulamamız gerekir. Dün Siteler'deydim. Esnafla beraberdim. Önce yurttaş olarak kendinize soru sorun. Ülkeyi kim yönetiyor benim sorunum neden çözülmüyor. Diyor musunz benim ödediğim vergiler nereye gidiyor?
Adalet kavramı kan kaybediyor. Adaletsizlik deyip geçmeyeceğiz. Adaletsiz toplum hırsızlığı yol açar. Herkes onuruyla yaşayacağı bir gelire sahip olsun.
Buradan adalet kavramına değindim. Gelmek istediğim nokta bu yolsuzluk yapanlar gücünü kimden alıyor acaba. Kimin sırtlarını sıvazlıyor.
ŞANLIURFA'YA HANGİ YÜZLE
GİDECEKSİN
Şanlıurfa AKP milletvekili bir kanun tasarısı teklifi veriyor kamu
ihale yasasında değişiklik öngörüyor.
Bu kabul ediliyor. Kanun teklifinin özü şu; bazı firmalar kamu ihalelerine katılamıyorlar yasaklılar. Bu yasaklı firmalar bu ihalelere nasıl katılırlar. Ben bu Şanlıurfa milletvekiline soruyorum Şanlıurfa’ya hangi yüzle gideceksin.
BANA YOLSUZLUĞUN RESMİNİ YAPAR
MISINIZ?
Nazım Hikmet der ki "Abidin bana mutluluğun resmini
yapabilir misin?" bende soruyorum bu iki Erdoğan'a
"bana yolsuzluğun resmini yapar mısınız ?"
Diyor ya ben usta oldum diye evet yolsuzluk konusunda usta oldu. Çalarken bir virtiöz gibi çalıyor. Ne diyordu ben yürütme organının başıyım diyordu. Deniz Feneri sanıkları neden ellerini kollarını sallayarak geziyor. Erdoğan'a sırtını dayadın mı istediğin kadar çalabilirsin.
CİĞERLERİNE KADAR
DOKUNACAĞIM
Öbür dünyaya mı götüreceksin daha yetmedi sana. Bunların ciğerine
kadar dokunacağım ben. Bunlar ahlaktan söz ederler. Biz kurum var
adı RTÜK medyada ahlakı egemen kılacakmış. Başında Deniz Feneri'nde
malı götüreni getirdiler.
Ben Erdoğan'a çağrıda bulunuyorum o işsiz güçsüz geziyor yakında da Kızılay'ın başına gelir. Kamu ihale kurumunun işine yolsuzluk çetesini sokmak şeytanın bile aklına gelmezdi. Kamu denetçisi kimdir. İktidara karşı bireyi savunan kişidir.
Sen birilerin söylediklerini yapıyorsan kusura bakma sen emin kişi olamazsın. Arkadaşlarım bu doğru kişi değildir dediler. İşi ehline verince bir anlam ifade eder. Adaletten söz ettim.
DOKUNULMAZLIKLARI ADAM GİBİ
GETİR
Buradan dokunulmazlıklara gelmek istiyorum. Bu konuda en ilkeli
tavrı koyan tek parti var o da CHP. Söylediğimiz açık kürsü
dokunulmazlığı hariç hepsini kaldıralım. Siz mecliste halkını değil
cebini düşünen bir vekil ister misiniz? Gelin bütün
dokunulmazlıkları kaldıralım, neden korkuyoruz.
Erdoğan yargı senin emrinde belki de bizi hapse attırırsın ama biz bundan kaçınmayız. Öyle yapmayacağız ne yapcan kabak gibi vekil seçeceksin. Ya hep ya hiç. Dokunulmazlıkları adam gibi getir. Biz ellerimizi kaldıracağız.
Terör örgütü mensupları ile kucaklaşmayı asla kabul etmiyoruz. Ama bunlar nerede kucaklaştılar o ülkede Başbakan yok muydu?