Kılıçdaroğlu yeni CHP'yi anlattı
Abone olKılıçdaroğlu, yeni CHP'yi anlattı çözüm sürecinde İmralı görüşmelerini eleştirdi, "PKK terör örgütüdür diyemezsiniz" dedi.
Çözüm sürecine ilişkin desteğini çeken CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu, Başbakan'ı eleştirdiği konuşmasında yeni CHP'yi
anlattı.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin iş dünyasına mesafeli durduğu yönünde
bir algı olduğunu dile getirerek, "Bu algıyı besleyenle CHP'nin iş
dünyasıyla iç içe olmaması. Peki bu bir eksiklik mi? Evet. Neden
kendimize 'yeni CHP' diyoruz, işte bunun için diyoruz. Biz iş
dünyasıyla daha fazla iç içe olacağız ve sizin sorunlarınızı
dinleyeceğiz. Söz, sorunlarınızı çözmek için parlamentoda elimizden
gelen her türlü çabayı göstereceğiz'' dedi. "Eğer bir ülke
büyüyecekse, işsizlik sorunu çözülecekse, kendi bölgesinde değil
dünyada da saygınlık kazanacaksa önce üretmek zorundadır" diyen
Kılıçdaroğlu, "Bizim kültürümüzde de var bu zaten.
YERLİ MALI TÜRK'ÜN MALI HERKES ONU KULLANMALI
Onun için de benim çocukluğumda ilkokullarda 'yerli
malı Türk'ün malı herkes onu kullanmalı' diye
bize öğretirlerdi. Kendi insanımızın ürettiği ürünü kullanmamızı
bize söylerlerdi. O açıdan üretmek bu işin sihridir, bu işin
başlangıcıdır" ifadelerini kullandı.
İşadamlarının CHP'nin gündem oluşturmamasına da cevap veren
Kılıçdaroğlu, "Biz, Niğde'de
patates mitingi
yaptık. Duydunuz mu? Peki, kim gündemi oluşturacak? Oradaki
üreticinin sorunları var, gidiyoruz oraya, miting de yapıyoruz. ama
medyada yer almazsa nereden bileceksiniz bunu" dedi.
Herkesin sorunlarıyla ilgilenmek ve çözüm üretmek istediklerini
vurgulayan Kılıçdaroğlu, buna rağmen çok fazla gündemde yer
almayabildiklerini dile getirdi.
İktidarın yaptığı doğru işlerin CHP tarafından
desteklenmediği yönündeki eleştirilerle ilgili de Kılıçdaroğlu,
"İktidarın hangi doğru yaptığı bir işi CHP'nin eleştirdiğini
söyleyin? Doğruluğuna inandığımız her konuda destek verdik. Türk
Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu biz muhalefet etseydik hayatta
çıkmazdı. Muhalefet etmek doğruya muhalefet etmek değildir. Yanlış
olduğuna inandığımız şeylere muhalefet ettik. Size yansıyan,
muhalefet olarak bizim doğru bulmadıklarımızdır. Doğru bulduğumuz
zaten haber bile olmaz" diye konuştu.
BİZ DÜNYAYA GENİŞ PENCEREDEN BAKMAYA
ÇALIŞIYORUZ
Dünyadaki değişimi CHP'nin yeterince izlemediği konusunda
eleştiri geldiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ocak ayı içinde Çin Halk
Cumhuriyeti'ne yaptığı ziyareti hatırlatarak, "Çin ve Hindistan
olağanüstü gelişmelere imza atıyor. Çünkü üretiyor. Türk siyaseti
yeteri kadar izliyor mu?
Hayır. Ortadoğu bataklığına saplanan bir dış
politikası dünyayı anlayamaz" dedi.
Geniş pencereden dünyaya bakılmadığı zaman
sonuç elde edilemeyeceğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Biz geniş
pencereden bakmaya çalışıyoruz. Brüksel'de ofisi olan tek parti
CHP. Neden? AB'deki bütün gelişmeleri yakından izleyelim diye.
Washington'da da yeni ofis açıyoruz. Hem Doğu'yu hem Batı'yı
yakından izlemeye çalışıyoruz. Yeni CHP dediğim bu..." şeklinde
konuştu.
CHP'NİN, İŞ DÜNYASIYLA MESAFELİ' ALGISINI
DEĞİŞTİRECEĞİZ
Çoğu kişinin CHP'yi "Bunlar hep eleştirirler, üretmezler,
üretimden haberleri yoktur, bütün dünyaları eleştiri üzerinedir"
şeklindeki algılarıyla tanıdığını söyleyen, "Yok artık öyle. Biz,
eleştiririz doğru. Ana muhalefet partisinin görevi de bu zaten. Her
rejimde mutlaka iktidar vardır ama sadece demokrasilerde muhalefet
vardır. Biz hem demokrasi diyeceğiz hem de ana muhalefeti görmezden
geleceğiz, bu olmaz. Bir demokrasinin sağlık gelişmesi ve büyümesi
için ana muhalefete ihtiyaç vardır. Nedir algı? CHP, iş dünyasıyla
mesafeli. Evet, doğru. Bu algıyı değiştireceğiz. İşte bakın CHP,
Ankara'da iş dünyasıyla bir araya geliyor o algıyı yıkmak için"
ifadelerini kullandı.
BİR ÜLKE ÜRETİRSE GÜÇLÜ OLUR
Kılıçdaroğlu, büyümenin gerçek anlamda büyüme olması için
herkesin yaratılan katma değerden pay alması gerektiğine dikkat
çekerek, büyümenin de mutlaka istikrarlı ve sürdürülebilir olması
gerektiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, konuşmasına
şöyle devam etti:
"Ostim'de iki firma düşünün, ikisi de rakip ve aynı işi
yapıyorlar. Birisi 10 büyürken, diğeri 2 büyüyor. İkisi de büyüyor
ama biri daha hızlı büyüyor. Türkiye, gelişmekte
olan ülkeler sıralamasında en geride olan. Üretim çok önemlidir.
Sanayici de önemlidir. Yeni CHP olarak
sanayici ekonominin kamu görevlisi olarak
görüyoruz. 20. yüzyılın sonunda insanoğlu, insan beyninin dünyanın
en stratejik ürünü olduğunu keşfetti. Akıla, yani insana yapılan
yatırım dünyanın en verimli yatırımıdır. Burada yola çıktığımız
zaman sanayici 'katma değeri yüksek ürünler üreteceğiz' derse bilgi
toplumuna yani bilgiye yatırım yapmak zorundayız.
Çocuklarımıza bilgisayar aldık diye
seviniyoruz. Sevinmemiz gereken bilgisayarı almak değil, o
bilgisayarı üretmektir. Sevinmemiz gereken o bilgisayarın bizim
ihtiyacımızı karşılayan yazılımı yazmaktır. Bunu yapamazsanız
birileri üretir biz de tüketiriz, biz üretmeliyiz. Türkiye ile
Güney Kore büyüme sürecine beraber başladılar, bizim
bir otomobil markamız vardı, onların iki
otomobil. Bizim otomobil markasını biz tarihe gömdük, yok artık,
'Anadol' bitti. Güney Kore'nin iki otomobil markası dünya markası
oldu veSamsung'u da yarattılar. Biz 'Samsun'
sigarasını bile yaşatamadık. Onun için sanayiciye destek vermemiz
lazım. O, üretiyor çünkü. Bir ülke üretirse güçlü olur."
ÜNİVERSİTESİ BİLGİ ÜRETMEYEN BİR TOPLUM
BÜYÜYEMEZ
Üretmenin sihirli
anahtarının üniversitelerin bilgi üretmesi
olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Üniversitesi bilgi üretmeyen bir
toplum büyüyemez, gelişemez, saygınlık kazanamaz. O, bilgi
üretecek, bilgiyi maddeye dönüştürecek olan da sanayicidir. Bizim
üniversiteler bilgi üretiyor mu? Hayır, yeterli değil. Türkiye çağ
atlayacaksa bilgi toplumunu yakalamak zorundadır. Koparsanız bir
daha yakalayamazsınız. Üniversiteler özgün ortamda bilgiyi üretir.
Demokrasisi ve üniversitesi gelişmemiş bir ülke asla bilgi
üretemez. Türkiye, Avrupa'nın en
büyük otobüs üretim merkezidir. Hepimiz
gurur duyarız. Benim ülkemde üretilen otobüsler dünyanın her
tarafına ihraç ediliyor. Biz nereden aldık otobüsü? Hollanda'dan.
Hollanda'nın özelliği ne? Dağı olmayan tek ülke. Otobüsler sadece
düz yolda gidiyor. Tanesine 1 milyon 200 bin avro ödedik. Sizin
vergilerinizle ödedik. Aldığımız otobüsler yokuş çıkmıyor. Dünyanın
en pahalı hurdalığının sahibiyiz biz. Hesabı soruldu mu, hayır. Bu
algıyı ve anlayışı değiştirmediğimiz sürece Türkiye'yi büyütemeyiz"
ifadelerini kullandı.
DÜNYANIN EN CAHİL BAŞBAKANI
"Bir ülkenin Başbakanı 'benim param çok
değerli' diye övünmez, övündüğü an bütün dünya liderleri onu
dünyanın 'en cahil başbakanı' olarak tanımlar" diyen Kılıçdaroğlu,
paranın yerinde ve değerinde, gerçekçi kurun üzerinde olması
gerektiğini kaydetti.
Yeni bir ekonomi politikasına, yeni bir vergi politikasına,
yeni bir bütçe politikasına ve yeni bir teşvik politikasına ihtiyaç
olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Şu anda kamu yönetimi ve ekonomi
yönetiminde büyük bir başıbozukluk var. Bir bakan diyor ki, 'frene
basın', o basıyor. Öbürü 'çek' diyor, 'ayağını gaza bas' diyor. Ve
sonunda ekonomi ne hale geldi hepiniz biliyorsunuz. Ekonomi
yönetimi ciddi bir şeydir. Alınan kararların sağlıklı olması ve
arkasında durulması lazım" dedi.
EKONOMİ DARALIYOR SONU SANDIĞA VARIR
İşadamlarının sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Ekonomi
daralıyor, sonu nereye varılacak?" denilmesi üzerine, "Sonu sandığa
varacak arkadaşlar. Sandıkta herkes oturacak, kararını verecek.
İşin doğrusu odur. Sandıkla bu işi düzeltmemiz gerekiyor"
dedi.
"Esnaf perişan, CHP'den destek bekliyor" denilmesi üzerine
ise Kılıçdaroğlu, "Esnafın çok zor durumda olduğunu, sorunlarının
çözülmesi gerektiğini biliyorum. Ama bunun yolu kendisini yok eden
ya da yok etmeyi hedefleyen iktidara oy vermekten geçmiyor" diye
konuştu.
"Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği konusunda ne
düşünüyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Avrupa Birliği konusunda
Türkiye çok yanlış bir strateji izledi. Brüksel'de 2004'te
imzaladığı sözleşmenin gereğini yerine getiremedi. Biz Avrupa
Birliği'ne önem veriyoruz. Avrupa Birliği'ni çağdaşlaşma projesi
olarak görüyoruz. Ama Gümrük Birliği konusunda kafamızda büyük soru
işaretleri var" yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, Suriye ile ilişkilerin sorulması üzerine ise bu
konuda hükümetin izlediği dış politikanın çok yanlış olduğunu öne
sürerek, "Bütün komşularımızla sorunluyuz. Bu Türkiye'nin
sanayisine, ekonomisine büyük zararlar veriyor. Türkiye'nin bu
yoldan bir an önce çıkması gerekiyor" ifadelerini
kullandı.
BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TARTIŞMAYI GEREKSİZ
GÖRÜYORUZ
"Başkanlık sistemi ve anayasa konusunda ne düşünüyorsunuz"
sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Samimi olarak Türkiye'nin çağdaş,
uygar, demokratik, bireysel hak ve özgürlüklerini genişleten, kadın
erkek eşitliğini önceleyen bir anayasaya ihtiyacımız var. Buna
destek verilmeli. Başkanlık sistemini tartışmayı gereksiz
görüyoruz. Bizim 150 yıllık parlamenter geleneğimiz var. Neden 150
yıllık bir geleneği çöp sepetine atıyoruz, bunu genişletmek varken"
diye konuştu.
DEVLET, DOĞRUDAN TERÖR ÖRGÜTÜYLE GÖRÜŞEMEZ
Kılıçdaroğlu, barış sürecine ilişkin ise "Hiçbir zaman bu
ülkede yaşayan 76 milyon yurttaşın her birinin 'ben barış
istemiyorum' dediğini duymadım. Hepimizin ortak talebi budur. Soru
şu: Barış ama nasıl? Devlet doğrudan
gidip terör örgütüyle görüşemez. Devlet
hukuki bir kurumdur, saygınlığı olan bir kurumdur. Devletin
organları suç işleyen organlarla yan yana gelmezler, konuşmazlar"
dedi. ABD yapımı "Görevimiz Tehlike" filminin bir bölümüne atıfta
bulunan Kılıçdaroğlu, "Hiçbir devlet kendisini yasa dışı bir
organizasyonun içinde göstermek istemez.
ARTIK PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR DİYEMEZSİNİZ
Biz ne yaptık? Masanın bir ucunda Abdullah Öcalan diğer ucunda
Recep Tayyip Erdoğan oturuyor. Siz bundan sonra dünyanın hiçbir
ülkesinde 'PKK terör örgütüdür' diyemezsiniz.
Deseniz de ikna edemezsiniz. Neden? 'Siz terör örgütüyle
konuştunuz, konuşmasaydınız. Konuştunuz, anlaştınız. Niye şimdi
onun terörist olduğunu söylüyorsunuz?' derler. 'CHP bize destek
versin' diyorlar. Verelim ama düşünceniz ne? Bilmiyoruz.
Bilmediğimiz şeye nasıl destek vereceğiz? Onlarca rapor yazdık, yol
haritası belirledik, söyledik. Hala bize 'Sizin çözümünüz nedir?'
diye soruyorlar. Yani inanmasam herhalde bunlar okuma-yazma
bilmiyor diyeceğim" ifadelerini kullandı.
"NAZIM HİKMET'İ SEVDİĞİMİZ GİBİ NECİP FAZIL KISAKÜREK'İ DE
SEVERİZ"
"Bilmediğimiz sürece nasıl destek verelim?" diyen
Kılıçdaroğlu, "Bu kadar git-gelleri olan bir kişi ülkeyi sağlıklı
yönetemez" dedi. Bir Başbakanın "milliyetçiliği
ayaklar altına alırım" diyemeyeceğini belirten
Kılıçdaroğlu, CHP olduğu sürece Anayasa'dan 'Türk' kavramı ile
'Türk Milleti' kavramının çıkarılamayacağını vurguladı. Bayrak,
vatan, ülkeyi sevmenin ortak payda olduğuna dikkat çeken
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün kurucu ve önder rolünün de ortak payda
olduğunu ifade etti. "Çanakkale'ye gideceksiniz Atatürk'ten
bahsetmeyeceksiniz, olmaz. Her ülkenin kahramanları vardır.
Kahramanlar ortak değerleridir" diyen Kılıçdaroğlu, "Nazım Hikmet'i
sevdiğimiz gibi Necip Fazıl Kısakürek'i de
severiz. Birisini daha fazla sevebiliriz. Önemli değil ama bu
ülkenin ortak değerleridir" şeklinde konuştu.
DEVLETİ HUKUK DIŞI KURUMLARLA MUHATAP
ETTİNİZ
BDP'li milletvekillerinin teröristlerle kucaklaştığını,
Başbakanın ise "BDP milletvekillerinin dokunulmazlığını
kaldıracağını, mahkeme önüne çıkaracağını"
söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Şimdi kucaklaşan kim? Nasıl
oluyor bu? Devlet adamı dediğimiz bir kavram vardır. Devlet adamı,
sorunları görür, sorun büyümeden çözüm üretir. Devlet adamı
dediğiniz kişi, devlet geleneğini bilir ve o geleneğe uygun hareket
eder. Devlet adamı dediğiniz kişi, devleti hukuk alanı dışına
çıkarmaz. Hukuk içinde kalarak sorunları çözer. Siz devleti hukuk
dışı kurumla muhatap ettiniz. Yanlış budur" diye
konuştu.