Kılıçdaroğlu villasını takasa hazır
Abone olErdoğan ile villasını da takasa razı olduğunu söyledi söyleyen Kılıçdaroğlu bir de ilginç vaatte bulundu...
Siyasete villa savaşları damgasını vurdu. Erdoğan ile
villasını da takasa razı olduğunu söyleyen CHP Lideri
Kılıçdaroğlu şöyle ekledi: Böyle bir durumda onun malikanesini
Kızılay'a bağışlayacağım...
Gazeteci-yazar Can Dündar'ı CHP Genel Merkezi'nde
ağırlayan Kemal Kılıçdaroğlu soruları yanıtladı. Başbakan
Erdoğan'ın CHP'li merhum belediye başkanı Ahmet
İsvan döneminde İstanbul Belediyesi'nde işe başladığını
söyleyen Kılıçdaroğlu rakibine şöyle yüklendi:
Sayın başbakan siyasete girmesini de bize
borçludur
KIZILAY'A BAĞIŞLAMAYA HAZIRIM
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır
başlıkları:
Benim villam Başbakan'ın malikanesi ile kıyaslanacaksa, eşitse, ben
takas etmeye razıyım. Eğer böyle bir takas gerçekleşirse, ben o
malikaneyi Kızılay'a bağışlayacağım.
Başbakan'ın talihi siyasete atıldıktan sonra döndü. Kayıtlar ortada, Başbakan belediyede işe CHP döneminde başladı. Kendisine vekillik yolunu da biz açtık, çünkü anayasal yasaklarla halkın seçtiği kişilerin önünü kapatan bir parti değiliz.
O
KADAR LÜKS BİR YERDE OTURMASI DOĞRU MU?
Bu ülkede aç olarak ölü bulunan insanlar
var. Bu dramların yaşandığı bir yerde Başbakan'ın o kadar lüks bir
yerde oturması, etrafını Çin Seddi gibi duvarlarla örmesi doğru
mudur?
Bir gün Başbakan
karşıma çıksın, yandaş yargı nedir, kendisi ile ilgili karar
verenler şimdi nerelerdedir tek tek ortaya dökeceğim.
TOPLUMUN YARISI DARBECİ Mİ?
Madem ki hayır diyenler darbeci, toplumun
yarısı darbeci oldu. Biz 'evet' diyenlere kızıyor muyuz?
CHP'li arkadaşlarımız darp ediliyor, gözaltına alınıyor.
12 EYLÜL'DE BEDEL ÖDEMEYENLER HESAP
SORUYOR
Ben 12 Eylül günü bürokrattım ve gittim
'Hayır' oyu verdim. Evim aranmadı, sadece asker sokağa çıkma yasağı
ilan ettiğinde bir kere evim arandı herkes gibi.
Bizim acılarımızı sömürüyorlar. Bu takiye kültürünün doğal sonucu. Bedel ödemeyenler hesap soruyor.
'EVET' DİYECEK SANATÇILARA SORMAK
İSTERİM
'Evet' oyu verecek olan sanatçılarla bir TV
programında tartışmak isterim. Onlara evlerinin bir gece yarısı
basılabileceğini, telefonlarının dinlenebileceğini ve kendilerini
dinleten savcıyı da şikayet edemeyeceklerini anlatırdım.
Ben o sanatçılara, "Bu ülkede üniversiteler neden sessiz?" diye sormak isterim.
Otobüs biletlerine zam gelince sokaktaki vatandaş hak arayabiliyordu. Şimdi bu hakkın aranamayacağı bir anayasaya hangi sanatçı 'evet' diyecek?
BELKİ BİZ ANLATMAKTA YETERSİZ
KALDIK
Belki biz anlatmakta yetersiz kaldık. Onlara
'Neden evet diyorsunuz diyemem" Ama sanatçı sisteme muhalif olan,
eline meşale alıp toplumu ileri götüren insandır. Bu değişiklik 12
Eylül'ün hangi izini kaldırıyor? YÖK mü kaldırıldı? Seçim barajı mı
kaldırıldı?
Biz bu ülkede her türlü özgürlüğün olmasını ve kurumların güvencede olmasını, medyanın özgür, yargının bağımsız olmasını isteriz. Çağdaş demokraside ne varsa bizim anayasamızda da o olsun.
YENİ BİR ANAYASA YAPARIZ,
REFERANDUMA BİLE GEREK OLMAZ
Eğer seçimden 'Hayır' çıkarsa, yeni bir
anayasayı kendi ellerimizle, mutabakatla yaratacağız. Sonuçta
amacımız güzel bir anayasa yapmak. Bunu seçimden önce de
yapabiliriz. Toplumun farklı kesimlerini de içine katacağız.
Göreceksiniz, referanduma ihtiyaç bile olmayacak.
HAYIR ÇIKMASIN BEKLİYORUM
Ben 'hayır' çıkmasını istiyorum ve 'hayır'
bekliyorum. Ben Başbakan'a yeni bir anayasayı beraber yapabiliriz
diyorum. Toplumun yüzde 95'inin mutabakatı ile neden yeni bir
anayasa yapmayalım biz. 'Benim dediğim doğrudur' düşüncesini
kafamızdan atalım.
BU BİR GÜVEN OYLAMASI DEĞİL
Bu bir güven oylaması değil. AKP için de
değil, CHP için de değil. Birçok başka sorun varken, gittik
yargının ele geçirilmesi için çaba harcadık. Baskı görüldükçe
kaybedecek olan AKP'dir.
ERDOĞAN VEKİL OLURKEN UZLAŞTIK
'Hayır' diyelim ki, uzlaşma kültürünün önünü
açalım. Biz de oturalım uzlaşalım, Başbakan'a milletvekilliği
yolunu açarken, uzlaştık, şimdi neden uzlaşmayalım?
Daha önce bir
memur sürüldüğünde, davayı üye olduğu sendika açıyordu. Şimdi
sendika açamayacak, memur kendi açacak. Peki memur o avukat
parasını nasıl bulacak? İşte insanların örgütlenme özgürlüğünü
alıyorlar."
NE ANAMIZ KALDI NE DE BABAMIZ!
Kılıçdaroğlu'nun Can Dündar'la yaptığı söyleşiden diğer
can alıcı başlıkları okumak için ikinci sayfaya
geçiniz
ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ALIYORLAR
Daha önce bir memur sürüldüğünde, davayı üye
olduğu sendika açıyordu. Şimdi sendika açamayacak, memur kendi
açacak. Peki memur o avukat parasını nasıl bulacak? İşte insanların
örgütlenme özgürlüğünü alıyorlar.
NE ANAMIZ KALDI, NE BABAMIZ
Ben 'cibilliyetsiz, şerfesiz' sözlerini
gündelik hayatımda da ağzıma almam. Başbakan bunların hepsini
söyledi. Ne anamız kaldı, ne babamız kaldı. Bu mudur siyaset!
Başbakan'ın üslubu bu yönde. Benim boyumu tartıştı, o bitti soyumu
tartışmaya başladı.
RAHİBE AFİŞİNİN GEREĞİNİ YAPTIK
Bu rahibe afişi bizim afişimiz değildi.
Birileri kullanmış, ama biz gereğini yapıp, disiplin kuruluna sevk
ettik.
RİZE BELEDİYE BAŞKANI'NI MALZEME
ETMEDİK
Bakın bu afişin gereği yapıldı ve
tartışıldı. Ama Rize Belediye Başkanı'na ne oldu? 'Güneydoğu'dan
kadınlar getirilsin, ikinci evlilik yapılsın' dedi. AKP gereğini
yaptı, biz de malzeme etmedik. Bu bizim siyasi olgunluğumuzdur.
Külhanbeyi olmak ayrı, yiğit olmak ayrıdır. Kızabilir Başbakan ama öfkesini dizginleyebilmeli. Çünkü o iktidar, biz muhalefetiz. Adı üstünde. Biz bir konuyu çözeriz dediğimizde, 'Hayır, bunlar çözmek istemiyor' diyor meydanlarda. Çünkü o zaten çözmek istemiyor bu sorunları.
DEMEK Kİ ÇÖZÜM SİLAHLA OLMUYOR
Bir yerde sorun varsa, çözüm üretmek
siyasetçinin görevidir. Sayın Başbakan ile görüşürken dedi ki,
'Asker ne istiyorsa verdik'. Demek ki bu işin çözümü silahla
olmuyor. Biz çözüm önerimizi şu an olgunlaştırıyoruz. Bu konuda
yetkin insanlarla çalışacağız ve çözeceğiz. Biz toplumu entegre
ederek, toplumsal uzlaşma ile çözmek istiyoruz."