Eski CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ‘suçu ve
suçluyu zincirleme şekilde övme’ suçlamasıyla
yargılanacak. İlk duruşma 3 Aralık 2024’te.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma
Bürosu’nca yürütülen soruşturmada Kılıçdaroğlu’na 2,5 yıldan 3,5
yıla kadar hapis ve Türk Ceza Kanunu 53’üncü madde
kapsamında ‘siyasi yasak’ istendi.
MHP genel başkan yardımcıları Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve
İsmail Faruk Aksu’nun şikayetiyle hazırlanan iddianame Ankara 35.
Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
Dilekçede Sayın Kılıçdaroğlu’nun
‘PKK propagandası yapmak’
Suçlamasıyla yargılanan ve cezası kesinleşen eski HDP eş genel
başkanı Selahattin Demirtaş’ı övdüğünü iddia
etti.
“YPG bizim için terör örgütü değildir. YPG, kendi
vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur”
“Kılıçdaroğlu, bu açıklamasıyla, YPG’yi bağımsızlık ve
özgürlük savaşçıları olarak gördüğünü açıkça beyan
etmiştir” denildi.
Dilekçede Kılıçdaroğlu’nun 2016 ile 2019’daki paylaşımları da
şikâyet edildi.
Siyasi yasaklar toplumları aşağı çeker.
Düşünceleri özgürce ifade etmek,
Saygı çerçevesinde eleştiride bulunmak,
Hakarete varmayan yorumlar yapmak,
Toplumları ileri taşır. O nedenle ben yasaklara karşıyım.
Yasaklar toplumlara bireylere korkuyla “sus” derken, merdiven altı
büyük yapıların kurulmasına zemin hazırlar.
2002’de AK Parti yeni kurulmuştu.
3 Kasım 2002 seçimlerine gidiliyordu.
AK Parti’nin seçimlere girmesine izin verdiler,
Fakat Sayın Erdoğan’ın seçimlere girmesine izin vermemişlerdi o
yıllarda.
Okunan şiiri mazeret sayan zekasızlar Sayın Erdoğan’ın siyaseten
önünü kesmek engellemek istemişlerdi.
Öyle de oldu.
Rahmetli Süleyman Demirel; memlekete yıllarca
hizmet etmiş. Barajlar, yollar yapmış.
Başbakanlık yapmış.
Ömrünü devletine adamıştı.
Süleyman Demirel’in kahramanlık hikayelerini özel kalemi ve kara
kutusu olan Kürt Hayro diye hitap ettiği ve hiç yakınından yanından
ayırmadığı Hayri Baba’dan dinlemiştim.
Yasaklar bu ülkenin siyasi parti liderlerini hep yukarı
taşıdı.
Bir dönemin siyasi yasaklısı;
Demirel ve Erdoğan cumhurbaşkanı
oldular.
Erbakan ve Ecevit başbakanlık
yaptılar.
Türkeş Bey, MHP Genel Başkanı oldu.
AK Parti iktidara geldi, seçildi. Sayın Erdoğan’ın milletvekili
olmasına izin verilmedi.
Böyle bir yasak demokrasiye uygun mu?
Siyasi yasakları hiçbir zaman anlayamadım, sindiremedim.
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan
davayı da sindirmedim.
Kemal Kılıçdaroğlu’na açılan davayı da …
Çünkü siyasi yasaklara karşıyım.
Kılıçdaroğlu yapmış olduğu siyasi gafların, hataların hatta
haddini, amacını aşan konuşmaların bedelini 13 seçim kaybederek,
partisinde istenmeyerek, önüne bir bardak su dahi verilmeyerek
ödemiştir.
Bir partinin genel başkanlığını yapmış, yıllarını bu
ülkede siyaset yapmak için harcamış bir siyasetçiyi hapis cezasıyla
cezalandırılıp siyasi yasak getirilmesi doğru değil.
Böyle bir hamle Türkiye’nin demokrasi görünümüne zarar
verirken, Sayın Kılıçdaroğlu’nu siyaseten kahraman
yapar.
Kılıçdaroğlu’na siyasi yasak getirilmesinin talep edildiği
davanın kabul görmesinden sonra büyük bir siyasi reaksiyon
bekliyordum.
Kılıçdaroğlu’na yakın isimlerin tweet atmasından başka bir şey
olmadı.
Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun, Mansur Yavaş’ın
sosyal medya üzerinden ya da basın toplantısı yaparak bir şeyler
söylemesini bekledim.
Çünkü bu 3 ismi siyasete kazandıran Sayın
Kılıçdaroğlu oldu.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş başkanlık koltuğunda
oturuyorsa,
Özgür Özel CHP Genel Başkanı
olabildiyse; Kılıçdaroğlu’nun sayesinde.
Ama sessiz kalmayı tercih ettiler.
Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olursa; siyasi yasak kararı
verilemez.
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın
sessizliği ondan mı?
Bakalım oğlu babasına destek olacak mı?