Kılıçdaroğlu şimdi kimi devirecek?
Abone olCHP lideri Kılıçdaroğlu büyük krizin ardından ilk açıklamayı İNTERNETHABER'e yaptı. İşte Kılıçdaroğlu'nun çok konuşulacak sözleri:
İNTERNETHABER / ÖZEL
ANKARA - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tüzükle ilgili uyarısından sonra Genel Sekreter Önder Sav ve ekibinin yönetim dışı kaldığı CHP'de yeni bir dönem başlıyor.
Yaşanan krizden daha da güçlenerek çıktığı mesajı veren Kılıçdaroğlu bundan sonrası için çok iddialı:
“Tayyip Beyi koltuğundan edeceğim. Asıl bundan sonra benden korksun”
Sav ile yaşadığı kırılmanın görev dağılımından kaynaklandığını anlatan Kılıçdaroğlu ne bir kırgınlık ne de bir kızgınlık taşıyor. 'Kimseyi defterden silme' anlayışına sahip olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu 'CHP'de ihtilal yaşandı' yönündeki yorumlardan da rahatsız değil.
Kılıçdaroğlu, "Siz ihtilalci, CHP’de de devrim mi oldu?" sorusuna, "Algı böyleyse doğru tabi" yanıtını veriyor.
CHP lideri türbanla ilgili toplumda yarattığı beklentinin de arkasında. "Bu sorunun çözümünde size güvenelim mi?" sorusuna da Kılıçdaroğlu'nun yanıtı net:
"Güveneceksiniz. Bana güvensinler. Türbanı istismar aracı olmaktan çıkaracağız"
Kılıçdaroğlu yaşadığı krizin ardından bu özel açıklamaları İnternethaber Yayın Grubu'na yaptı. CHP lideri Kılıçdaroğlu parti içinde yaşanan son kavgadan yeni projelere, türban sorunundan teröre kadar çok geniş bir yelpazede yönelttiğimiz sorulara samimi yanıtlar verdi. İşte Kılıçdaroğlu'nun o önemli açıklamaları:
Hadi Özışık: Özellikle grup konuşmalarında sizi çok sert görüyoruz. Kriz sürecinde yaptığınız açıklamalarda öyleydi. Ama bugün sizi çok rahat gördüm. O gerilim süreci bitti mi?
- Grup toplantılarında sert ifadeler kullandığım doğru ama bunun nedeni Başbakanın sert üslubu. Biz siyaset yapıyoruz sonuçta, bizim de bir tabanımız var. Kendi tabanımızda bu bir beklenti yaratıyor. Niye yanıt vermiyorsunuz diye tepki var. Aslında sert üsluptan yana hiç olmadım. Ülkede bu kadar sorun varken siyasilerin birbirine girip kavga etmesinden de yana değilim. Siyasetçilerin kökleşmiş kalıcı sorunları bir araya gelip çözmesinden yanayım. Bugüne kadar bu noktada da açık çağrılar yaptım ancak sonuç alamadım. Grup toplantılarında sert üslubun kaynağı orası.
Parti içinde sorunlar olacaktır. Burası büyük bir kurum. Bundan sonra da olur. Bir ailede zaman zaman sorun çıkar ama bunlar çözülür. Ama sorunları uygar insanlara yakışır şekilde çözmek bizim görevimiz olmalı.
Hadi Özışık: Zorlandınız mı?
KILIÇDAROĞLU GERÇEKTEN DARBE YAPMIŞ! |
Kemal Kılıçdaroğlu, düne takılmak istemiyor. Darbe yapmış ama... Yaptığı darbeyi bile unutmuş... Hadi Özışık'ın yazısını okumak için burayı TIKLAYIN! |
- Zorlanmadım desem yalan olur tabi. O süreç içinde zorlandık tabi. Siz var olan sorunları çözmek zorundasınız. Toplum bekliyor.
BİR SEFERDE KİMSEYİ DEFTERDEN SİLMEM
Hadi Özışık: Krizin ardından Sayın Önder Sav incindiği iki konudan bahsetti. Sizi yalancılıkla suçluyor. Sizin için kırılma noktası ne?
- Ben geçmişi tartışmaktan yana değilim. Sayın Sav’ın birikimlerini partiye yaptığı katkılara saygıyla bakmışımdır. Gönül ister ki bundan sonra da
RÖPORTAJDAN İZLENİMLER |
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Önder Sav ve ekibini tasfiye ettikten sonra bir ilke imza attı. O ilk neydi? Hakan Akpınar'ın röportaj sonrası izlenimlerini okumak için burayı TIKLAYIN! |
birikimlerinden yararlanalım. Hiçbir önyargım yok. Eleştirilerini de saygıyla karşılayacağım. Uzun yıllar partiye hizmet etmiş insanları bir seferde defterden silmek bir anda partinin dışında görme anlayışına sahip değilim. Geçmişte de büyük hizmetler veren genel başkanları toplantıya davet ettim. Bundan sonra da birikimlerden yararlanacağım. Onlardan biri de Önder Sav’dır.
Geçmişte zaman zaman kırgınlıklar tartışmalar oldu. Bunları kronik bir küskünlüğe dönüştürmek istemiyorum. Daha sıcak ve daha sevecen bakmak istemiyorum. Benim dünya görüşüm de bunun üzerine kurulu.
CHP'DEN ŞAŞIRTAN MANZARALAR |
İnternethaber Okur Temsilcisi Hatice Kübra Kocaoğlu da Kılıçdaroğlu röportajına katılarak o kritik soruyu sordu. O sorunun cevabını okumak için tıklayın. |
Hadi Özışık: Kavga yok o zaman?
- Kavga yok.
Hadi Özışık: Kırılma noktanız neydi ama?
- Görev dağılımında. Parti Meclisi’ne sunuş yapılacaktı. Yeni MYK üyeleri belirlenecekti. MYK üyeleri görev dağılımında sorun çıktı.
SAV İÇERİ GİRERKEN ÖNÜNÜ İLİKLER
Süleyman Özışık: Sayın Sav sizi genel başkan olarak tanımadığını söylemiş...
- Önder Bey saygıda kusur etmemiştir. İçeri girerken önünü ilikler. Sadece bana değil diğer başkanlara da saygı göstermiştir. Ona haksızlık edemem. Ama görev dağılımında benim düşüncem ile onun düşüncesi arasında fark vardı ve kırılma da ondan yaşandı.
TUTUCULUĞA SON VERDİK
Hadi Özışık: Bir gençleştirme operasyonu mu bu?
- Aynı insanlar aynı konulara bakmasın. Değişimin özünde yatan da bu zaten. Belli görevlerle belli insanları özdeşleştirmek bir anlamda tutuculuk. Ama CHP’nin kimliğinde devrimcilik yenileşme var. O ruhu yeniden yaratmak gerekiyordu ben de bunu yaptım.
Nergis Demirkaya: Siz ihtilalci, CHP’de de devrim mi yapıldı?
- Algı böyle. Algı böyleyse doğru tabi. Biz partide yönetim değişikliği yaptık.
Hadi Özışık: Eski yönetim hızınıza yetişiyor muydu?
- Gönlümde çalışan şu… En az çalışan kişi genel başkan olsun. Diğer arkadaşların çalışma hızı beni gölgede bıraksın. Bunu yaparsak başarılı oluruz. Bunun anlamı şu.. Biz bütün örgütlerle halkı kucaklıyoruz demektir. Girilmeyen sokaklara tarlalara fabrikalara gidiyoruz demektir. Amacımız bu ve bunu da yapacağız.
Hakan Akpınar: CHP binasında ilk kez Ecevit resmi var.
- Dün talimat verdim astırdım. Çünkü o halkın gönlünde yatan efsanevi bir liderdir.
Hadi Özışık: Ecevit’i de sizi eleştirdikleri gibi eleştirdiler. Atatürk yolundan sapma gibi eleştiriler...
- Dün akşam Ecevit’in üç kitabına göz attım. Gerçekten Ecevit’e de benzer suçlamalar yapılmış. Sadece biz değil her siyasal partinin ekseni laik sosyal hukuk devleti olmalı. O ekseni tamamlayan ise çağdaş uygarlıktır. Bireyin özgürleştirildiği hak aramanın olağan hale geldiği, kimsenin düşüncesi nedeniyle ötekileştirilmediği bir sistem yaratmak istiyoruz. Daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük istiyoruz.
ETNİK KİMLİK SİYASETİ YAPMIYORUZ
Hakan Akpınar: Sizi diğer siyasi partilerden farklı kılan nedir?
- Biz Türkiye’deki sosyal değişimi görmek halkın beklentilerini görmek ve o beklentilere yanıt vermek zorundayız. Zenginleşme halka yansımalı. Siz sosyal devlet olma hakkını, anayasada tanımlanan hakları yeniden yurttaşlara hatırlatmalısınız. Bugün Anayasada bu haklar var. Ama gidin Anadolu’da kadınlar bu hakların farkında değil. Biz gideceğiz, sosyal demokrat partiler gidecek, anlatacak.
Halkın partisi olmak durumundayız. Halkın partisi iseniz, halktan yana politikalar güdüyorsanız, halkın etnik kimlik ve dinine saygı göstererek sorunlarına çözüm üretmelisiniz. Etnik kimlik ve inanç bağlantılı siyaset yapmıyor, o siyasetin de doğru olduğuna inanmıyoruz. Bu iki alanın siyaset konusu yapılmasına da karşıyız. Ama yurttaşın inançları ve etnik kimliğine saygı göstererek sorunlarını çözecek politikaları götüreceğiz. Biz müteddeyin insanlara da ateistlere da saygı göstereceğiz.
"TÜRBAN İSTİSMAR ARACI OLMAKTAN ÇIKACAK"
"RESEPSİYONA KATILMAMA NEDENİ TÜRBAN DEĞİL"
"TAYYİP BEYİ’İ KOLTUĞUNDAN EDECEĞİM"
"TERÖR TOPLUMSAL UZLAŞMAYLA ÇÖZÜLÜR"
CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN İLGİLİ AÇIKLAMALARI DİĞER SAYFADA...
TÜRBAN İSTİSMAR ARACI OLMAKTAN ÇIKACAK
Hakan Akpınar: Türban, kürt sorunu raporları bitti mi?
- Bu sorunları çözmek istiyoruz. Bir yerde bir sorun varsa siyasetçi ben bu sorunu görmeyeceğim dememeli. Bu sorun bir şekilde çözülmeli siyasetin istismar arcı olmaktan çıkarılmalı.
Burada görev sosyolog bilim adamlarına da düşüyor. Siyasetçilerin önüne de araştırmalar konulmalı. Farklı gerekçelerle türban takılıyor. Kimi inancına göre kimi sokağa çıkmanın güvencesi, kimi öykünerek… Bunların hepsine saygı gösteririz. Bunlar bizim alanımız da değil. Bizim alanımız sorunlardan onu arındırmak, sorun alanından çıkarmak.
Süleyman Özışık: Aslında raporlar var ama açıklanamıyor deniliyor?
- Hayır şu an yok, önce de yoktu. Henüz rapor yok, arkadaşlar çalışıyor. Ama oturup tartışacağımız olgunluğa ulaşmadı. Bilim insanları, sosyolog, hukukçularla görüşülüyor.
Hadi Özışık: Düne göre eliniz rahat mı?
- Dün de rahattı bugün de rahat. Eleştiriler gelir ama siyasetçilerin görevlerinden biri de eleştirilere göğüs germektir.
RESEPSİYONA KATILMAMA NEDENİ TÜRBAN DEĞİL
Hadi Özışık: Resepsiyona katılmamanız çok eleştirildi. Aynı noktada mısınız hala?
- Ben daha önce sayın Cumhurbaşkanıyla görüştüm. TBMM’ye geldiğinde saygı gösterdik. Saygıda kusur etmeyiz sonuçta hepimizin cumhurbaşkanı. Gönlümde yatan şuydu, HSYK ile ilgili olarak Adalet Bakanlığının listesi kazandı. Yani yargı bir anlamda yürütmenin emrine girdi. Sayın Cumhurbaşkanının atama yaparken toplumdaki o dengeyi korumasını beklerdim, ama olmadı. Üstelik etik değerleri tartışılan bir atama yaptı. Kayseri’den bir kişiyi seçmesi tam bir hayal kırıklığıydı.
Süleyman Özışık: Yine de gitseniz olmaz mıydı?
- Hayır, bakın o zaman bu o atamaları onaylamak anlamına gelir. Örneğin Anayasa Mahkemesine üye atandı. Atanamaz mı atanır tabi ama şöyle üye atandı. Ben önceden bir kişiyi belirliyorum, diyelim Hakan Bey. Hakan Beyin koşulları tutmadı. Hakan Beyi alıyorum çevre bakanlığında müsteşar yardımcısı yapıyorum, sonra koşulları uygun oluyor. Getirip onu Anayasa Mahkemesine üye yapıyorum. Hükümetin yaptığı bu işe cumhurbaşkanının “bir dakika” demesi lazım. Hülle yoluyla Anayasa Mahkemesine yargıç atanmaz demesi lazım. Bu da olmadı.
Süleyman Özışık: O zaman sorun türban değildi?
- Elbette, yoksa hanımefendinin türbanı, bakın Sayın Baykal da söyledi. Bunlar ayrı şeyler .
Hadi Özışık: Gelecek yıl katılacak mısınız?
- Bakarız, tabi şimdi göreceğiz, sayın Cumhurbaşkanı nasıl atamalar yapacak...
TÜRBAN İÇİN GÜVENCE VERDİ
Hatice Kübra: Bir gazeteci olarak değil bir vatandaş olarak soruyorum. Türban sorununu çözeceğiz dediniz. İnandık. Ama hayal kırıklığına uğradık. Size güvenelim mi?
- Güveneceksiniz. Bana güvensinler. Birincisi şu, ben seçim meydanlarında söyledim; CHP iktidara geldiğinde bu sorunu çözecek, terörü de çözecek. İkisi Türkiye’nin temel sorunu. İkisini de CHP çözer dedik. Sadece bunu değil biz YÖK, yargı bağımsızlığı, milletvekili dokunulmazlığı gibi sorunları da çözeceğiz. Ama Sayın Başbakan cımbızla bir şeyi çekiyor. 2011’e kadar anayasa değişikliklerinin önünü kapattı. Ben de biliyorum bugün oturup yarın sabah çözülecek değil. Ama en azından biz de onlar da diğer partiler de akil adamlarını verir bu sorunu konuşabilirdi. Ama başbakan kapattı. Çünkü başbakan bu alanı siyasallaştırdı ve sömürmek istiyor. Biz buna karşıyız.
Biz bunu çözeceğiz derken şunun da altını çizmek istiyorum, ilköğretim ve kamuda olmamalı. Kamunun kurallarına herkes saygı göstermeli. Ancak Sayın Başbakan benim konuştuğum netlikte bir şey söylemedi. Niye söylemedi, elinden tutan mı vardı.
Hatice Kübra: Ama kamudaki talep haksız mı? Eğitim gördükten sonra çalışmakta isteyecek..
- Hayır orası farklı bir alan. Çünkü devlet dediğimiz kurum iki konuda kör olmak zorunda; inanç ve etnik kimlik. Siz inanca ve etnik kimliğe göre hizmet sunamazsınız. Bunu yaparsanız Türkiye’yi bölersiniz. Yargıçlar niye cübbe takarlar. Onu kimse farklı algılamasın diye. Devlet dediğimiz alanda ayrışma, belirleme olamaz. Ben parlamentoya kot pantolonla, kravatsız gelemem. Kuralları vardır o kurallara saygı göstereceğiz.
SİYASETÇİLER GİRMESE DAHA KOLAY ÇÖZÜLÜRDÜ
Hatice Kübra: Başörtülü hakim doğru karar veremez mi?
- Kişi bu benimle aynı dünya görüşündedir bu benim lehimde karar verir diye düşünmemeli. Siz devletten istediğiniz hizmeti alabilirsiniz ama o nötr olmak zorundadır
Hatice Kübra: Türban tarafsızlığa engel mi?
- Orada nötrlüğe engel, çünkü gelen sizi farklı algılıyor. Anayasa mahkemesinin, AİHM’in kararlarına baktığımızda o algı çıkıyor ortaya. Keşke siyasetçi hiç buna girmeseydi. Olağan süreci içinde bu sorun çözülseydi. Türkiye’nin bunları aşması gerekiyor. Çok kısır tartışmaları bitirmemiz gerekiyor. Biter de zaten. Şapka kanunu vardı, şimdi kimse şapka takmıyor. Ben eminim bakın bir süre sonra bu olmayacak. Çoğu genç kızlarımız diyecek ki ben çıkarmak istiyorum. Özgürce çıkaracaklar. Bizim koyacağımız kural yok, devlet kural koyar herkes bu kurallara uyar. İran’a böyle gidemezsiniz, kurallar var.
ASIL SORUN SOSYAL DEVLET YIKINTISI
Nergis Demirkaya: Sorunumuz laiklik değil yoksulluk dediniz. CHP'de politik bir değişim süreci mi yaşayacağız?
- Laikliğe takılıp kalmamak gerekiyor demiştim. Laiklik önemli tabi din ve vicdan özgürlüğünün temel normu ama Türkiye’de hepimizin gördüğü ama farkında olamadığı bir sosyal devlet yıkıntısı var. Yoksulların hak aramadığı ama bir sadaka ekonomisi içinde onların siyasal sömürü alanı haline geldiği bir Türkiye var. Yoksul sosyal devletten yoksulluğunun giderilmesini isteme hakkına sahiptir anayasaya göre. sosyal devletin olmadığı yerde demokrasi de yoktur. Bir kişinin ekonomik özgürlüğü yoksa siyasal özgürlüğü de yoktur.
TAYYİP BEYİ’İ KOLTUĞUNDAN EDECEĞİM
Hadi Özışık: Altaylı’yı arayan bir CHP’li Önder Sav’ı koltuğundan eden Tayip Erdoğan’ı da eder demiş. Ne diyorsunuz?
- Tayyip Beyi koltuğundan edeceğim o konuda kaygım yok. Bütün yurttaşlarımın buna inanmasını isterim. Bende önyargı yok, gizli gündemim yok. Tek amacım hedefim CHP’yi iktidar yapmak, sosyal devleti kurmak.
ASIL BUNDAN SONRA BENDEN KORKSUN!
Hadi Özışık: Tayip Erdoğan’ı koltuğundan indirmek daha mı kolay olacak?
- Daha kolay olacak. Tayip Beyi bundan sonra daha kolay indireceğiz. Yani asil bundan sona benden korkmalı.
Hadi Özışık: İkinci Ecevit dönemi mi?
- Böyle bir algı olursa bundan mutluluk duyarım.
TERÖR TOPLUMSAL UZLAŞMAYLA ÇÖZÜLÜR
Süleyman Özışık: Öcalan-devlet müzakare konuşuluyor. Terör konusunda gelişmeleri nasıl izliyorsunuz?
- Terör örgütü ile müzakere edilmez. Gelişmelerin ayrıntılarını bilmiyorum bu nedenle yorum yapmam zor.
Süleyman Özışık: Umudunuz var mı?
- Benim gördüğüm kadarıyla umutlu bir tablo yok. Yapılan görüşmelerde perde arkasını bilmiyorum. Umutsuzluğum Taksim’de patlayan bombaya dayanıyor. PKK tek başlı bir örgüt değil. Farklı bir terör örgütünün de doğu ve güneydoğuda yapılandığını biliyoruz. Terör toplumsal uzlaşmayla biter. Terörü son buldurmanın yolu en büyük imkanı gücü halktan almaktır. Bir toplumsal uzlaşma sağlayacaksınız. Böyle bir uzlaşma sağlanır ve terör biterse hepimiz bundan mutluluk duyarız. Terör bir tek siyasal partinin tek başına çözeceği alan olmaktan çıkmıştır. Siyasal partilerin tamamı bu sorunu bitmesine katkı vermeli.Ancak sorunu çözmeyen kronikleştiren de siyaset kurumunun kendisidir. Askere yetki verdik… çözemedi, siyaset kurumu devreye girmeli. Biz üzerimize düşen sorumluluğu her zaman yerine getiririz.