Kılıçdaroğlu PKK'nın seçim niyetini açıkladı
Abone olCHP Lideri Kılıçdaroğlu, BBC Türkçe'ye verdiği röportajda HDP'nin özerklik açıklamasını ve hükümetin sandıkları birleştirme kararını eleştirdi. Kılıçdaroğlu PKK'nın seçim niyetini de açıkladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, PKK'nın
gerçekleştirdiği eylemlerin, HDP'yi baraj altında bırakma amacı
taşıdığını söyledi.
Kurban Bayramı'nı Avrupa'daki seçmenleriyle birlikte geçiren
Kılıçdaroğlu, Hollanda'da BBC Türkçe'ye verdiği röportajda HDP'yi
de eleştirerek partinin "özerklik" açıklamasının
barışa katkı sağlamayacağını vurguladı.
Bu konuda hükümeti de eleştiren ana muhalefet lideri, güneydoğuda
sandıkların birleştirilmesine karşı çıktı.
Kılıçdaroğlu toplantı öncesi sorulara cevap
verdi.
''SANDIKLARIN BİRLEŞTİRİLMESİ DOĞRU
DEĞİL''
Seçim öncesi güneydoğuda gerilim ve şiddet sürerken, AKP
hükümeti sandıkların birleştirilmesini öneriyor. Sizce bu
koşullarda güvenli ve demokratik bir seçim mümkün mü?
Hayır. Sandıkların birleştirilmesini bu aşamada doğru bulmuyorum.
Bildiğim kadarıyla Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bu konuda bir
kararı var. Ayrıca okula konulan sandığın güvenliğini
sağlayamıyorsanız, o zaman sizin iktidar oluşunuz tartışılır.
Sonuçta sandık bir kamu binasına konuluyor ve vatandaşlar gelip
orada oylarını kullanacaklar. Siz eğer başka bir yöntem arayışına
girerseniz haklı olarak toplumun belleğinde kuşkular yaratılır.
''BİR TOPLUSAL UZLAŞMA İLE
ÇÖZÜLÜR''
CHP olarak yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sorun
nasıl çözülür sizce?
Bu sorun güvenlik önlemleri ile çözülmez. Bir toplumsal uzlaşma ile
çözülür. Sorunun çözüm adresinin de parlamento olması lazım.
Öncelikle samimi ve dürüst olacaksınız. Yani "Ben bu sorunu
çözerim" diye masaya oturacaksınız. Bunu kendi içinizde
tartışacaksınız. Yine sorunun çözümü açısından birinci sınıf
demokrasiyi ülkeye getireceksiniz. 12 Eylül darbe hukukunu ortadan
kaldıracaksınız. Yüzde 10 seçim barajını ortadan kaldıracaksınız.
Eğer Kürt kökenli bir yurttaşınız etnik kimliği dolayısıyla
dışlanıyorsa veya kendini dışlanmış hissediyorsa bunun önüne
geçmeniz, onun taleplerini yerine getirmeniz gerekir.
PKK HDP'Yİ BRAJ ALTINA BIRAKMAK İSTİYOR
"Çözüm yeri parlamento" dediniz.. HDP 80
milletvekiliyle parlamentoda. Ancak Kürt hareketi içinde İmralı ve
Kandil faktörünün de olması, çözümde muhatap sorunu yaratıyor mu
sizce?
Bence bu sorunun çözümünü güçleştiriyor. Bence bugün
PKK'nın yaptığı terör eylemleri tamamen HDP'yi zor durumda
bırakıyor. Ben şahsen HDP'nin baraj altında kalması gibi bir amacı
taşıdığını düşünüyorum. Bir anlamda PKK'nın politikası,
sarayın (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın) politikası ile paralel yürüyen
bir politika olarak ortaya çıkmıştır.
ÖZERKLİK İLANI BARIŞA KATKI
SAĞLAMAZ
Peki, HDP yönetimi ve güneydoğudaki yerel yöneticilerin
öz yönetim / özerklik açıklamalarını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Hiçbir katkısı olmaz. Yapılması gereken orda AB'nin yerel yönetim
özerklik şartını kabul etmektir. Bu Ecevit hükümeti zamanında
parlamentodan geçti, yasalaştı. Uygulama yetkisi bakanlar kuruluna
verilmiştir. Bakanlar Kurulu bunu uygulayabilmelidir. Çünkü yerel
yönetimler özerklik şartı sadece Doğu için değil bütün Türkiye
için, bütün yerel yönetimler için geçerli olacak. Yerel
yönetimlerin daha güçlü olması, sağlıklı gelir kaynaklarına
kavuşması...
KİMSE KİMLİĞİ NEDENİYLE
SUÇLANMAMALI
Sadece güneydoğu değil, Türkiye'nin genelinde etnik ve
mezhepsel bir siyaset anlayışı var. CHP, bu ortamda neden toplumun
geniş kesimlerini yanına alacak bir alternatif siyaset
önermiyor?
Ben bazı bölgelerde Kürt kökenli yurttaşlarımıza yönelik şiddete
başvurulmasını eleştirdim ve bütün vatandaşlarıma sağduyu çağrısı
yaptım. Kimse kimliği dolayısıyla suçlanmamalı. Örneğin Kırşehir'de
yıllardır orada işyeri okan Kürt kökenli vatandaşlarımızın
dükkanları yağmalandı. Biz hemen ertesi gün milletvekillerimizi
gönderdik. Vatandaşlarla bir araya geldiler. Aslında Kırşehirliler
de son derece üzgün. Ve bazı provokasyonların olduğu görülüyor.
Gözleniyor da zaten. AKP'ye yakın Osmanlı Ocakları'nın bu tür bir
provakasyonu düzenledikleri yönünde güçlü emareler var. Sadece Kürt
kökenli vatandaşlarımız değil örneğin Hürriyet gazetesine yapılan
baskınlar da bu bağlamda ayrışmayı derinleştiren olaylar.
TÜRKİYE KENDİ SORUNLARINI ÇÖZEBİLECEK
BİR ÜLKE
1 Kasım seçimlerinde, 7 Haziran'da ortaya çıkan siyasi
tablo değişir mi sizce, Türkiye'yi ne bekliyor?
Türkiye'nin nereye gideceği konusunda toplumun hemen hemen her
kesimi, katmanında endişe var. Bu sadece kendi ülkemizde yaşayan
yurttaşların endişesi değil. Türkiye ile yakın uzak ilişkisi olan
pek çok ülkenin, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının da ortak
endişesi. Bugün Brüksel'de yapmış olduğumuz görüşmelerde bu
endişeler açıkça dile getirildi. Türkiye kendi sorunlarını
çözebilecek bilgiye ve birikime sahip bir ülkedir. Ama Türkiye'de
siyaset kurumu sağlıklı çalışmadığı için, siyasetin üzerinde bir
özel kurumun, otoritenin gölgesi olduğu için ve başbakanlık
makamında oturan kişi bu özel otoritenin baskısının dışına
çıkamadığı için bir bir çözümsüzlük süreci yaşanıyor. Umuyorum
seçimlerden sonra bu tablo değişir. Kaçak sarayda oturan kişinin,
kendi sarayına çekilmesi ve başbakanın gerçekten ülkenin
sorunlarına bilerek çözüm üreterek başbakanlığa hakim olması
lazım.
EKONOMİYİ ELE
ALACAĞIZ
7 Haziran seçimlerinde önceliğiniz ekonomiydi. 1 Kasım'da
önceliğiniz ne? Seçim bildirgeniz ne zaman
açıklanacak?
Yine ekonomiyi ağırlıklı olarak ele alacağız. Çünkü Türkiye'nin
ekonomik sorunları 7 Haziran'a göre derinleşerek devam ediyor. Biz
bölüşüm politikaları üzerinde özellikle durduk. Yaratılan katma
değerin hakça bölüşülmesi üzerinde durduk. Dolayısıyla doğru,
Türkiye'nin bir terör sorunu var. Öncelikli olarak toplumun önünde
duruyor. Bir terör sorunu kadar, çok daha derinden toplumun
yaşadığı bir ekonomik kriz sorunu var. Özellikle sokaktaki sade
vatandaş borç batağı içinde. Borç batağı içinde olduğu için de ülke
sorunlarını yeterince kendi gündemine alamıyor.
Ekonomide iç ve dış sebepler yüzünden bir durgunluk
beklentisi var. Siz de daha karamsar bir tablodan söz ettiniz. Bu
aşamada CHP'nin programında AKP'nin yapamadığı ne var, ne
yapacaksınız?
TÜRKİYE DARBE HUKUKUNDAN
ARINMALI
Aslında çok şey yapılması lazım. Türkiye'nin bir darbe
hukukundan arındırılması lazım. Yüzde 10 seçim barajı başta olmak
üzere. Anayasada bazı köklü değişiklikler yapılmak zorunda.
Ekonomide bazı yapısal reformları gerçekleştirmek zorundayız. Kamu
gelirlerinin nasıl harcandığı konusunda kamuoyu sağlıklı
bilgilendirilmiyor. Bu mekanizmaların oluşturulması gerekiyor.
Üniversite öğrencilerinin burs sorunu var, yurt sorunu var.
Bunlarla yakından ilgilenmek... Hatta bir taahhüdümüz var mesela. 1
yıl içinde yurt sorununu çözeceğiz diye iddialı bir hedef. Ve bu
gerçekleşmeyecek bir hedef değil, tam tersine kısa süre içinde
gerçekleştireceğimiz hedeflerden birisi. Ekonomide dönüşüm
gerekiyor. Gelir İdaresi'nin yeniden yapılandırılması ve vergi
denetiminin siyasal otoritenin bir silahı olarak kullanılmasının
önüne geçmek gerekiyor.
'Mülteciler kararlıysa onları tutmak mümkün değil'
Suriye konusunda da çözümü CHP'nin getireceğini
söylüyorsunuz. Nedir çözüm önerileriniz?
SURİYEDEKİ İÇ SAVAŞ
SONLANDIRILABİLİR
Daha önce bu konuda Türkiye'de bir uluslararası Suriye
konferansının toplanmasını önermiştik. Cenevre toplantılarından çok
daha önce. Fakat AKP hükümeti bunu reddetmişti. Bunun bir çözüm
olmayacağını ifade etmişti. Sonra Cenevre konferansları ile bu
sorunun uluslararası bir toplantı ile çözülebileceği yönünde
adımlar atıldı. Yapılan toplantıların küçümsenmemesi gerekir.
Önemli adımlar atıldığı kanaatindeyim. Bugün geldiğimiz süreç
içinde özellikle ABD ve Rusya'nın sorunun çözümü konusunda bir
işbirliği yapar havasının doğduğunu görüyoruz. Eğer süreç olumlu
yönde ilerlerse Suriye konusunda çok önemli adımlar atılabilir ve
Suriye'deki savaş sonlandırılabilir.
TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI
Bu sadece Suriye ve Türkiye açısından değil, Avrupa açısından ve
şu anda Türkiye'de bulunup da Avrupa'ya gelmek isteyen 2 milyon 175
bin mülteci açısından çok çok önemli. Dolayısıyla eğer Suriye
olayına kalıcı olarak çözüm bulamazsak mülteci sorunu sadece
Türkiye'nin sorunu olmaktan çıkar ve Avrupa'nın sorunu olarak
gündemde durur. Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmıştır. Bunu da
bütün samimiyetimizle ifade etmek zorundayız. Ama sorunu AB
yeterince görememiştir. Mülteciler Avrupa kapılarına dayandıktan
sonra sorunu fark edip çözüm üretmeye çalışmışlardır ama geç
kaldıklarını da ifade etmek isterim.
Şu anda Avrupa'da, "Mülteciler o bölgede kalsın. Biz
parasını verelim, bölge ülkeleri baksın" yönünde bir anlayış var.
Avrupa temaslarında bu öneri size de iletildi mi?
MÜLTECİLER AVRUPA İÇİN ÖLÜMÜ GÖZE
ALIYOR
Dolaylı olarak verilen demeçlerde, yapılan açıklamalarda bunu
hissediyorsunuz zaten. Ama onların Türkiye'de kalmak değil
Avrupa'ya gelmek gibi bir niyetleri var. Üstelik bunun için ölümü
göze alıyorlar. Dolayısıyla bir insan bu kadar kararlıysa onları
Türkiye'de tutmak mümkün değildir.