Kılıçdaroğlu net konuştu: Gerekirse kapının önüne koyacağım
Abone olÜlkenin seçmenlerinin yarısının sandığa gittiğini bunun olağanüstü değerli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu bu değeri korumanın her CHP'linin boynunun borcu olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğim. " dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 3 yıl sonra AK Parti'ye dönüşüne
ilişkin konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bir partinin
genel başkanı 80 milyonun Cumhurbaşkanı olamaz. Bir partinin genel
başkanı, sadece o partiye oy verenlerin Cumhurbaşkanıdır. Ve
saygıyı da bu çerçevede görecek" dedi.
Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğini de belirten
Kılıçdaroğlu, ''Kavga edenleri gerekirse kapının önüne
koyacağım'' ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup
Toplantısı'nda konuştu.
Kılıçdaroğlu konuşmasına, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü
kutlayarak başladı.
Kılıçdaroğlu, Emek ve Dayanışma Günü olarak 1 Mayıs'ı kutlamanın,
herkesin ortak amacı olduğunu, vatandaşların, çalışarak, üreterek,
alınteri dökerek geçimlerini sağlamak, 1 Mayıs'ı, yasak, baskı,
şiddetle değil bayram havasında kutlamak istediğini söyledi.
Sendikaların, 1 Mayıs'ta olay olmamasına büyük özen gösterdiğini
dile getiren Kılıçdaroğlu, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını
ve partileri kutladı.
Kılıçdaroğlu, 2016'da iş kazalarında bin 970 işçinin hayatını
kaybettiğini, bu yılın ilk 3 ayında ise bu sayının 441 olduğunu
bildirdi. Kılıçdaroğlu, kişilerin iş güvencesi bulunması, iş
yerinin güvenlikli olması gerektiğini belirterek, "Neden iş
kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz Neden insanımızın
hayatı bu kadar ucuz İktidar bütün bunlara karşı neden
duyarsızlığını koruyor?" sorularını yöneltti.
İş kazalarında hayatını kaybedenlerin ailelerine, "Sizin
hakkınızı, hukukunuzu koruyacağız. Eğer hukuk desteği istiyorsanız
CHP il, ilçe başkanına ulaşacaksınız" diye seslenen
Kılıçdaroğlu, asgari ücret net bin 404 lirayken, açlık sınırının
bin 518 lira olduğunu anımsattı. Kılıçdaroğlu, CHP'li bütün
belediyelerde kadrolu ya da taşeron olsun, hiçbir işçinin aylığının
bin 500 liranın altında olmadığını vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, 2004'te 181 bin olan taşeron işçi sayısının, 1
milyon 220 bine ulaştığına işaret ederek, iktidarın seçimlerde söz
vermesine rağmen bu işçilerin kadroya alınmadığını söyledi.
"HANGİ İSTİKRARDAN SÖZ EDİYORLAR"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 15 yıldır herhalde en çok
karşılaştığı kelimenin, "istikrar" olduğunu ifade ederek,
"15 yıldır hangi istikrar geldi, nerede istikrar
oldu?" diye sordu.
Fiyatların anormal olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, kuzu etinin 55
liraya, 2010'da 18 lira olan kıymanın kilosunun 44 liraya çıktığını
belirtti. Kılıçdaroğlu, "Hangi istikrardan söz ediyorlar
Yoksulluğun, fukaralığın istikrarından söz ediyorlar. Öyle bir
noktaya geldik ki üreten Türkiye değil, tüketen Türkiye konumuna
geldik" dedi.
Kılıçdaroğlu, 2003-2016 yıllarında ithal edilen tarım ürünlerine
126 milyar dolar ödendiğini, bu paranın Türk çiftçisine ödenmesi
halinde Türkiye'nin, bütün dünyayı besleyebileceğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, arpanın Ukrayna, buğdayın Rusya, Kazakistan, ABD,
çayın Endonezya ve Çin'den, kuru fasulyenin ABD ve Kanada'dan,
nohutun Hindistan, Arjantin'den, patatesin Hollanda ve Almanya'dan
ithal edildiğini anlattı.
"DÖNÜM NOKTASI"
Kemal Kılıçdaroğlu, 25 Nisan 2017'nin kendileri için dönüm noktası
olduğunu, bu tarihte Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin,
Türkiye'yi yeniden denetim sürecine aldığını anımsattı.
"Batılılar bize düşman, niye denetime aldılar"
diye kızıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, aynı kurumun 2004'te
Türkiye'yi denetim dışına çıkardığında hep birlikte
alkışladıklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, hangi gerekçeyle
Türkiye'nin denetime alındığı üzerine hiç durulmadığını
söyledi.
Konuşmasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin bazı
saptamalarına yer veren Kılıçdaroğlu, anayasa referandumundaki
eşitsizlikler ve haksızlıkların bu rapora da girdiğini ifade
etti.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların hangisi yanlış, hepsi doğru. Son yayımlanan kararnameler
dahil kamuda görevine son verilenler, 4 bin 195 yargı mensubu,
mülki idare amiri 385 kişi, emniyet genel müdürlüğünden 20 bin 672
kişi, öğretim elemanı 5 bin 300 kişi, eğitim, öğretim
hizmetlerinden 33 bin 480 kişi, TSK'dan 8 bin 832 kişi, din
hizmetlerinden 2 bin 198 kişi, sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri
6 bin 784 kişi, mahalli idarelerden 2 bin 349 kişi. Toplam 102 bin
319 kişi kamu görevinden sorgusuz sualsiz atıldı. Bunların
hiçbirinin haklarını arama özgürlükleri yok. Dijital ansiklopedinin
yasaklandığı süreci yaşıyoruz.''
"ANAYASA'NIN GÜVENCE ALTINA ALDIĞI HİÇBİR HAK
YOKTUR"
Türkiye'de OHAL uygulamasıyla Anayasa fiilen askıya alındığını
savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye'de Anayasa yürürlükte değildir. Çünkü Anayasa
Mahkemesi, Anayasa'ya aykırı bütün OHAL düzenlemelerine, 'Ben
görmüyorum, bunlara bakmayacağım' demektedir. Anayasa'nın güvence
altına aldığı hiçbir hak yoktur. Bir OHAL kararnamesiyle herkes,
her an hapse atılabilir, mal varlığına el konulabilir. Bu nedenle
kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. O kadar ki TBMM'nin vermediği
yetkileri bile OHAL kararnameleriyle düzenliyorlar. Vermediği
yetkiler düzenlenirken TBMM Başkanı, itiraz dahil etmemektedir.
TBMM Başkanlığının onuruyla oynanmaktadır. Dikta yönetimlerinin
bütün koşulları, OHAL kararnameleriyle sağlanmıştır. Son
kararnamede bir komisyon kurulması öngörüldü, bu komisyonda görev
alacakların hiçbir sorumluluğu olmayacak. Bu komisyon ne yapacak,
tek kişiye bakacak, oradan alacağı talimata bakacak. Hak, hukuk ve
adalet kavramları Türkiye'de artık yoktur."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de olağanüstü hal uygulamaları ile hukukun
değil dikta yönetiminin üstünlüğünün egemen kılındığını ileri
sürdü. Adaletten ve hukukun üstünlüğünden uzaklaşıldığını iddia
eden Kılıçdaroğlu, bu durumun tüm dünya tarafından görüldüğünü
söyledi.
Türkiye'de 150'den fazla gazetecinin hapishanelerde olduğunu
belirten Kılıçdaroğlu, böyle bir ülkede kimseyi "burada demokrasi
var" söylemine inandırmanın mümkün olamayacağını savundu.
FETÖ ile ilgili "İmamın Ordusu" adlı kitabın yazarı Gazeteci Ahmet
Şık'ın kumpas davaları sürecinde hapse atıldığını hatırlatan
Kılıçdaroğlu, "Şimdi aynı Ahmet Şık FETÖ üyesi diye
hapiste. Hangi akıl, hangi mantık bunu kabul eder Buna hukuk,
adalet, demokrasi, düşünce özgürlüğü, vicdan, ahlak denir mi Atilla
Taş, attığı tweet yüzünden hapiste. Silahlı terör örgütü
üyeliğinden hapiste. Hangi terör örgütü Ne zaman silah aldı eline
Atilla Taş bildiğimiz saygıdeğer birisi. Murat Aksoy, aynı
şekilde" değerlendirmesinde bulundu.
Bu kişilerin tutuksuz yargılanması gerektiğine karar veren hakim ve
savcılar hakkında da işlem yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu,
"Bütün dünya bu gerçekleri görüyor. Boşuna mı sizi Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisi denetime alıyor Bütün bu nedenler,
ayrıntılar, bütün dünya tarafından görülüyor" dedi.
"O 10 YARGIÇ, YSK'NIN ÇETESİNİ
OLUŞTURMAKTADIR"
Kılıçdaroğlu, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 16 Nisan'daki halk
oylamasında izlediği yöntemi ve aldığı kararları eleştirdi.
YSK'da görev yapan hakimlerin yasalara uymadığını iddia eden
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yasalara uymayıp eylem yapanlara, yasalara aykırı karar
verenlere bizim hukukumuzda çete denir. Orada oturan, karar veren
10 yargıç, yargıç değil, YSK'nın çetesini oluşturmaktadır. Bütün
uluslararası raporlara girdi. Adli, idari ve siyasi açıdan, bizim
açımızdan bu, mühürsüz seçim olarak kaydedilmiştir. Siz
kalkacaksınız yasanın açık hükmüne rağmen yasayı tanımayacaksınız.
'Ben kanunları tanıman' diyorlar. Ne yaparsın sen Ben bir tek
adamdan emir alırım. Onun önünde iki büklüm eğilirim. Benim
cübbemde ilik de var, düğme de var. Ben hakim değilim. Ben çeteyim'
diyor. 'Başımdaki kişi de çete reisi' diyor. Senin çeteliğini
göstereceğim. Yargıçlar onurlu insanlardır. Kimsenin önünde
eğilmez, yasaları uygular, hukukun üstünlüğüne inanır. Gerdan kıran
adama yargıç mı denir 'Kanunları tanımıyorum' diyene yargıç mı
denir. Birer çete mensubu olarak tarihe geçecek
onlar."
"GEREKİRSE KAPININ ÖNÜNE KOYACAĞIM"
Halk oylamasında ülkenin en az yüzde 50'nin demokrasiye sahip
çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "YSK'nın bunu, bütün ayak
oyunlarına rağmen yüzde 49'un altına indiremediğini" iddia
etti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Yüzde 49 demokrasi paydasının bütünüdür. Demokrasiye
inanların bütünüdür. Sadece CHP'nin değil. Bunu yaparsak haksızlık
yapmış oluruz. Yüzde 49, bu ülkede demokrasiye inanan bütün
insanların ortak oyudur. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte yüzde 49
paydayı küçültmek değil büyütmek için mücadele edeceğiz. Herkesle
konuşacağız. Demokrasiden yana olan bütün siyasal partiler, meslek
kuruluşları, sivil toplum örgütleriyle konuşacağız. Bizim hayırımız
sona ermiş bir hayır değildir. Biz demokrasi mücadelesini yeni
başlatıyoruz. Verilen mücadele bizim demokrasi tarihimizin en
önemli kilometre taşlarından biridir. Bütün baskılara, saldırılara
rağmen, silahlı ve silahsız, bütün eşit olmayan koşullara rağmen bu
ülkenin seçmenlerinin yarısı sandığa gitti ve demokrasiden yana
tavır koydu. Bu olağanüstü değerlidir. Bu değeri korumak her
CHP'linin boynunun borcudur. Parti içi mücadele, parti içi kavga...
Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğim. Kavga edenleri gerekirse
kapının önüne koyacağım."
"EVET OYU VEREN VATANDAŞLARIN BİR KISMI
PİŞMAN"
Demokrasinin herkes için geçerli olduğunun altını çizen
Kılıçdaroğlu, ancak kimsenin bir başkasının oyunu
sahiplenemeyeceğini dile getirdi.
"Evet oyu kullanan vatandaşların bir kısmı da bugün
pişmanlar" diyen Kılıçdaroğlu, bunun sebeplerinden
birinin, tarafsız Cumhurbaşkanı kuralının ortadan kalkması olduğunu
ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Bir partinin genel başkanı 80 milyonun
Cumhurbaşkanı olamaz. O dönem bitti. Bir partinin genel başkanı,
sadece o partiye oy verenlerin Cumhurbaşkanıdır. Ve saygıyı da bu
çerçevede görecek. Tarafsızlık üzerine yemin edildi. Bir partinin
genel başkanı hangi tarafsızlık üzerine yemin edecektir Nerede bu
kural Fenerbahçenin kaptanını Fenerbahçe maçında hakem
yapacaksın... Olur mu böyle şey?" şeklinde konuştu.
"BUYURUN BUGÜN HEP BİRLİKTE TANIK OLUYORSUNUZ"
CHP'nin, yeni sistemde Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlık özelliğinin
ortadan kalkacağını ve bunun sakıncalı olduğunu anlattığında buna
karşı çıkan çevrelerle karşılaştıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu,
"Buyurun bugün hep birlikte tanık oluyorsunuz. Tarafsız olması,
hiçbir partiye üye olmaması gereken bir Cumhurbaşkanı bugün törenle
partisine üye oluyor" dedi.
Artık bir partinin genel başkanının Anayasa Mahkemesi'ne, HSYK'ya
üye, vali ve bütün üst düzey yöneticileri tayin edeceğini belirten
Kılıçdaroğlu, bu yolla devletin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını
ancak kendilerinin asla izin vermeyeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Tabii Yüksek Seçim Kurulunda bir yargıcımız
var. Onurlu, dik duran bir yargıcımız var. 'Yaptığınız uygulama
Anayasa'ya ve yasalara aykırıdır' diye şerh düşen bir yargıcımız
var. Onu buradan onurlu durduğu, hukukun üstünlüğüne inandığı için
saygı ile selamlıyorum" ifadelerini kullandı.
YSK'daki hukuksuzluğun hukukun her alanına yayılmaya çalışıldığını
öne süren Kılıçdaroğlu, "Şimdi bu YSK'daki çete
uygulamasını adaletin bütün aşamalarına yaymak istiyorlar. Ne kadar
il ve ilçe yönetimlerinde avukat varsa hepsini şimdi hakim yapmaya
çalışıyorlar. Söyledik; adliyeye, kışlaya, camiye siyaseti sokmayın
diye. Üçüne de siyaseti soktular" şeklinde
konuştu.