Kemal Kılıçdaroğlu Gezi eylemine katılan gençleri bu seçimde
CHP'ye oy vermeye çağırmış.
Diyor ki, "Gençlerin sesine kulak vererek Kadıköy'deki
mitingimizi iptal ettik ve Taksim'e geldik. Yine gençlerin isteği
üzerine hiçbir CHP'li Taksim'e CHP bayrağı ile gelmedi. Sadece
gençlere destek vermek amacıyla geldik. Şimdi biz de onları CHP'ye
bekliyoruz."
Bu sözler bana, bizim memlekette dilden dile yayılan bir şehir
efsanesini hatırlattı. Rivayet odur ki kadının biri, neredeyse
hergün rahmetli olan eşinin mezarını ziyaret edermiş.
Önce ellerini açıp dua eder, sonra da arkasını dönüp, biraz da
eğilip mezara poposunu gösterirmiş. Mezarlık bekçisi bu duruma
birkaç kez şahit olunca bir gün dayanamamış ve gitmiş kadının
yanına...
"Bacım" demiş. "Kusura bakma senin
gelişlerini merakla takip ediyorum. Önce dua okuyor, sonra arkanı
dönüp poponu sallayıp gidiyorsun. Bunun hikmeti, nedeni
nedir?"
Kadın biraz da utanarak başını önüne eğmiş ve yöreye has şivesiyle
anlatmaya başlamış:
"Benim rehmetlik beyim sağ iken her daim, 'Sendeki
bu popo ölüyü bile diriltir' deyirdi. Bizimki de bir umut
işte!"
Kılıçdaroğlu'nun olaylara bakışı tam da bu durumu anlatıyor.
Bundan önceki bir yazımda solcu kesimin içinde bulunduğu ruh halini
anlatırken, "Türkiye'de 3 solcu bir araya gelmeye gorsün.
Durup dururken çoğaldıklarını sanıyorlar. Hele 4 solcu bir araya
geldi mi, tüm Türkiye toplandı gibi bir ruh haline
bürünüyorlar." demiştim.
Gezi olaylarında sokaklara çıkan insan sayısı 3-4 milyondu.
(Bak şimdi yine hakaret edip, "Ne 3-4 milyonu. Daha
fazlaydı" diyecekler) Ben demedim mi "Durup
dururken çoğaldıklarını sanıyorlar" diye..
Sonra bu sayı günden güne azaldı, çünkü kimse modern çağın
barbarlarının arasında yer almak istemedi. Geriye kala kala 1
milyon bile kalmadı.
Kılıçdaroğlu da onlara göz kırpıyor, "Biz sizin için
geldik, siz de bizim için gelin" diyor.
Perspektifine öldüğüm!
İştahla, tamahla partisine davet ettiği kitle, 76 milyona
vurduğunuzda toplumun yüzde biri bile etmiyor. Ama o bu kitleyi
devasa görüyor ve eğer onlar gelirse, kesin iktidar olacağına
inanıyor!
Poposuyla ölüyü dirilten kadının umudu bile insana daha bir
gerçekçi geliyor!
Hem ben işin şurasını anlamadım.
O dönemde, Gezi Parkı eylemlerine katılanlar arasında yapılan
anketlerde CHP yüzde 75-80 oy ile birinci parti çıkmıştı. Geri
kalanı da zaten PKK'lı, DHKP-C'li ve TKPML'li, TGB'li ve bilimum
terör örgütü mensuplarıydı..
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu bahsini ettiğim, mezarda bile komşuluk
edilmeyecek derecede alçakça emeller peşinde olan terörist grupları
partisine davet ediyorsa bilemem. Ama yok eğer CHP'lileri CHP'ye
davet ediyorsa, mükerrer kayıt olacak ki bu partiyi kapatmanın
eşiğine getirir.
Bana sanki ilk seçeneğin peşindeymiş gibi geldi!
TBMM'nin resepsiyonuna katılmayıp, bunun yerine Sincan'da tanklar
geçerken göbek atan, bugün ise Sincan Cezaevin'de ağlaşan
darbecilerin ziyaretine giden birinden başka ne bekleyebiliriz
ki?
Peki böyle bir CHP'ye halk gerçekten oy verir mi?
Bu sorunun cevabı, CHP'li Savcı Sayan'ın geçtiğimiz günlerde bir
televizyon kanalında anlattığı olayda gizli.
Sayan ve Mehmet Sevigen'in de içinde bulunduğu CHP'li bir grup
Anadolu köylerini geziyor. Bakıyorlar ki yaşlı bir teyze su
taşıyor. Hemen yanına yaklaşıp, "Teyze biz siyasetçiyiz.
İzin verirsen hem senin suyunu taşıyalım, hem de biraz soluklanırız
ve sohbet ederiz senin evinde" diye teklif
götürüyorlar.
Teyze itiraz etmiyor. Suları taşıyan Mehmet Sevigen başından geçeni
daha sonra Savcı Sayan'a anlatıyor. Teyze Sevigen'e soruyor
"Evladım hangi partidensiniz?" diye. Sevigen
"CHP'liyiz" deyince teyze dizine vurup
hayıflanıyor:
"Ah be yavrum, zamanında söylesenize. Ben o suyla abdest
alacaktım yaaa!"
Başka söze gerek var mı?
NOT: Aslında yazı yazmak için ekran karşısına
geçtiğim her seferde CHP ile Geziciler arasındaki organik ve
duygusal (!) bağı yazmamaya karar veriyorum ama
Kemal Kılıçdaroğlu durmuyor! Ne yapıp ediyor, beni buna
zorluyor!
Yoksa Gezicileri yazmak hakikaten beni bile bıktırdı. Allah nasip
ederse ve Kemal Kılıçdaroğlu da yeni bir balon patlatmazsa, bundan
sonraki yazılarımda, yaklaşan yerel seçimlerle ilgili düşüncelerimi
yazacağım..
Malum; Doğudan gelenler için İstanbul Tuzla'dan başlar. Ben de
Tuzla'dan başlayarak ilçelerdeki durumu size aktarmak
hevesindeyim.
Perşembe günü bana uğrarsanız, tahmin ve gözlemlerimi sizinle
paylaşmak isterim.