Kılıçdaroğlu Hz. Muhamed'i böyle anlattı
Abone olHz. Muhammed'in hayatından kesitler sundu, ahlakını anlattı. İşte Kılıçdaroğlu'nun ağzından peygamber efendimiz.
Hz. Muhammed'in hayatından kesitler sundu, O'nun
ahlakını anlattı. Kılıçdaroğlu'nun ağzından son peygamberi
dinleyenlerden bazıları 'helal olsun' diye bağırdı. Hz. Muhammed'in
ahlakını herkese örnek gösteren Kılıçdaroğlu, üstü kapalı hükümete
dokundurdu, kul hakkına değindi:
"Hz. Muhammed kul hakkından sakındırırdı, kul hakkı yiyenlerin iflah olmayacağını, Allah'ın bile kul hakkına karışmayacağını buyurdu. Haksız kazanç ve servet edinmenin, yalan söylemenin, emanete ihanet etmenin islamla bağdaşmayacağını bildirdi."
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her yıl 14 - 20 Nisan tarihleri arasında kutlanılan Kutlu Doğum Haftası kapsamında Ataköy'de bulunan Sinan Erdem Spor Salonu'nda "Hazreti Peygamber ve Merhamet Eğitimi" konulu program düzenlendi.
Ataköy'de bulunan Sinan Erdem Spor Salonu'na ilk önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geldi. Başbakan Erdoğan programa katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile tokalaştı.
O ÖRNEK HZ. PEYGAMBERDİR
Gecede konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İslam dininin
barış anlamı taşıdığını, böylesine bir günde bir arada olmanın,
huzura ermek anlamına geldiğini belirterek, mutluluğu bulmanın,
huzura ermenin yolunun, insanların birbirini anlamasından,
dayanışma içinde olmasından, yardımlaşmasından, kardeşçe
kucaklaşmasından geçtiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Bunun için çok önemli ve büyük bir örneğimiz
var, o örnek Hz. Peygamber'dir. İslam dininin temel amacının,
Allah'a ve ahiret inancına dayalı ahlaki bir toplum yaratmaktır.
Hz. Muhammed'in hayatının, İslam'ın bu temel mesajını insanlığa
ulaştırmak üzere kuruludur" dedi.
KILIÇDAROĞLU: "İSLAM, KULA KULLUĞU
KALDIRMIŞTIR"
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Hz. Muhammed'in en büyük
zulüm olan şirki yıktı. Dünya tarihinin en büyük inkılabını
gerçekleştirdi. Allah ile kul arasına giren tüm batıl inançları
bertaraf etti. İslam yalnızca Allah'a tapan, yalnızca Allah'tan
dileyen yüce bir inanışı getirmiştir. İslam, tevhidi yani tek
ilahlı inancı yerleştirmiştir, kula kulluğu kaldırmıştır. Çocukluk
yıllarından itibaren taşkın olmayan, kontrollü ve sakin bir ruh
haline sahiptir. O, en zor anlarında dahi metanetini kaybetmeyecek
kadar güçlü bir kişiliğe sahiptir. Baskının ve zulmün en
şiddetli anlarında dahi onu yapanlara merhamet duyabilecek kadar
engin bir bağışlama yetisine sahiptir. Sevgili peygamberimiz hiç
öfkelenmezdi. Kendisinden unutamayacağı bir nasihat isteyen kişiye,
'Öfkelenme' demiştir ve 'Asıl pehlivan öfkesini yenendir' diye
buyurmuştur. Hz. Muhammed, dünyada kimsenin eline geçmeyen
muhteşem bir gücün içinde, kral gibi değil sade bir insan gibi
yaşamıştır. Dünyayı bir misafirhane olarak gördü ve misafir gibi
yaşadı. O sade hayatı içinde hem bir öğretmen, hem adil bir hakim,
iyi bir eş, anlayışlı bir baba, sorumlu bir devlet adamı ve
çoğunlukla yoksul bir Medineli vatandaş gibi yaşadı."
"HZ. MUHAMMED HALKIN REFAHINI DÜŞÜNMÜŞTÜR VE ASLA SERVET
EDİNMEMİŞTİR"
Kılıçdaroğlu, Hz. Muhammed'in gayet mütevazı bir hayatı olduğunu,
büyüklenmenin ve kibirlenmenin dışında bir yaşam sürdüğünü
belirtti. Kılıçdaroğlu, "Hz. Muhammed kul hakkından sakındırırdı,
kul hakkı yiyenlerin iflah olmayacağını, Allah'ın bile kul hakkına
karışmayacağını buyurdu. Haksız kazanç ve servet edinmenin, yalan
söylemenin, emanete ihanet etmenin İslamla bağdaşmayacağını
bildirdi. Hz. Muhammed'in ahlakı Kuranı Kerim'di. Her türlü şiddet
ve terörün kol gezdiği, insan haklarının karga tulumba yerlerde
süründüğü, ayaklarının altına cennetin verildiği kadınlarımızın,
annelerimizin acımasızca şiddet gördüğü, insani ve dini
değerlerimizin yozlaştığı ve sırf menfaat aracı getirildiği
çağımızda sevgili peygamberimizin o güzel ahlakına daha çok
ihtiyacımız var. O, savaş dışında hiç kimseye el
kaldırmamıştır. Kadınları ve erkekleri insanlık meyvesinin tam ve
eşit şekilde birer yarısı gibi görmüştür. O güzel bir eşti. Mal,
mülk ve dünyalıkta gözü olmadığını ifade ederek, halkın refahını
düşünmüştür ve asla servet edinmemiştir" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Hz Muhammed'in emeğe değer verdiğini vurgulayarak,
"İşçiye alnının teri kurumadan ücretini veriniz" dediğini,
hayatında öptüğü birkaç elden birisinin de işçinin eli olduğunu
anlattı.
"DÜŞÜNCE VE İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİNİN ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLER
KALDIRILMALIDIR"
Hz Muhammed'in çevrecilikte de önder olduğunun altını çizen
Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti: "Belki de tarihte
ilk kez milli park ve sit alanı ilan eden kişiydi. Hz. Muhammed
Veda Hutbesi'nin, temel hak ve özgürlükler açısından çok önemlidir.
Bu meşhur hutbede her ferdin temel hak ve hürriyete sahip
bulunduğu, insanların Adem'in çocukları olduğu ve evrensel insan
kardeşliğinin tesis edildiği, ırk, renk ve sınıf üstünlüğü
reddedilerek tüm insanların eşit olduğu vurgulanmıştır. Bu
hakların başında düşünce ve inanç özgürlüğü bulunuyor. Allah
insanları düşünmeye davet eder. Düşünmek Allah'ın bahşettiği en
değerli özelliktir. Düşünce ve inanç özgürlüklerinin önündeki tüm
engeller kaldırılmalıdır."
"BATI'NIN ÖNDE GELEN SİYASET ADAMLARI, YAZARLAR ONUN
LİDERLİĞİNE HAYRAN OLMUŞLARDIR"
Hz. Muhammed'in hayvanların da koruyucusu ve dostu olduğunu
belirten Kılıçdaroğlu, Hz. Muhammed'in bir dünya lideri olduğunu
vurguladı. Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle tamamladı: "Onun
peygamberliğini ve İslamiyeti yayma konusundaki çabası mucize gibi
bir olaydı. Onun liderliğine hayran olanlar yalnızca İslam dünyası
değil, Batı'nın önde gelen düşünürleri, siyaset adamları, yazarlar
onun liderliğine hayran olmuşlardır. Bu hafta aynı zamanda Şehitler
Haftası. Ecdadımız Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde 'Ölürsem şehit,
kalırsam gazi' inancıyla canlarını, kanlarını feda ettiler. Asla
sen-ben davası gütmediler. Tek vücut, tek yürek oldular.
Sünni, Alevi, Türk, Kürt hepsi şehadet şerbetini içerek bu cennet
vatanı bize emanet ettiler." Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından
salonda bulunan izleyicilerden bol alkış alırken bazı vatandaşlarda
"Helal olsun" diye bağırdı.
PEKİ ERDOĞAN NELER SÖYLEDİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
Başbakan Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
düzenlenen Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla Sinan Erdem Spor
Salonu'nda düzenlenen "Hazreti Peygamber ve Merhamet Eğitimi"
konulu etkinliğe katıldı. Erdoğan konuşmasını yapması için sahneye
çıktığında salonu dolduran binlerce vatandaş ayağa kalkarak
Erdoğan'ı uzun süre ayakta alkışladı. Vatandaşlar 'Türkiye seninle
gurur duyuyor' sloganları attı. Merhametin ve Kutlu Doğum
Haftası'nın öneminden bahseden Erdoğan, Hazreti Peygamberin
alemlere rahmet olarak gönderildiğini belirtti.
"HZ. MUHAMMED KARANLIĞI AYDINLATTI"
Hazreti Muhammed'in örnek bir hayat sunduğunu belirten Erdoğan, "O
vefatıyla dahi insanları, tüm insanlığı aydınlattı" dedi. Erdoğan,
Necip Fazıl'ın, "Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber / Hiç
güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber" dizelerini hatırlattı.
"BİZİM RUHUMUZUN RENGİ MERHAMETTİR"
Hazreti Peygamber'in, vefatıyla dahi varlığa anlam kattığını
söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, rahmetin, varlıkların bütününü kuşattığı bir dünyanın, bir
medeniyetin insanlarıyız. Bizim ruhumuzun rengi merhamettir. Bizim
acılarımızın şifası merhamettir. Bu medeniyet öyle bir medeniyettir
ki komşusu aç iken tok yatmayı elinin tersiyle iter. Bu medeniyet,
sadece yanında, yöresinde değil, yeryüzünün herhangi bir
coğrafyasında zulüm varsa, o zulmü ortadan kaldırmadan gözüne uyku
girmeyen insanların medeniyetidir. Nerede bir yetim varsa, onun
başını okşamadan, ona sahip çıkmadan yüreği ferahlamayan insanların
medeniyetidir. Çünkü çocuklara evcik yapan,
onlarla oynayan bir Peygamber'in ümmetidir bu medeniyetin
insanları. Biz, işte bu merhamet medeniyetinin mensuplarıyız.
Merhametin olmadığı yerde insan yoktur, insaf yoktur."
BAŞBAKAN ERDOĞAN MERHAMETİN ÖNEMİNİ ANLATTI
Merhametin önemini anlatan Erdoğan, "Bizim coğrafyamızdan Tiranlar,
Sezarlar, Firavunlar, Neronlar, kanlı
despotlar değil, Mevlanaların, Hacı Bektaşların, Ahi Evranların,
Yunusların izinden yürümüş yöneticiler çıkmıştır. Bizim coğrafyamız
kanla, kılıçla değil, kalemle, mürekkeple şekillenmiş bir
coğrafyadır. Şimdi, bu geniş coğrafyada
yaşayan her bir insanın, şu soruyu kendisine çok güçlü ve çok
samimi bir şekilde sormasını, bunun cevabını en samimi şekilde
aramasını, araştırmasını ben gönülden arzu ediyorum: Nerede yanlış
yaptık ve yapıyoruz? Neden bu haldeyiz? Hangi hata, hangi eksiklik
bizim coğrafyamızı, bizim medeniyetimizi buralara getirdi? Bu
coğrafyanın tarih boyunca, refahıyla, zenginliğiyle, ilimde,
sanatta, mimaride, musikide ortaya koyduğu şaheserlerle anıldı.
Kitaplar coğrafyası", "zengin kütüphaneler coğrafyası" olan bu
coğrafyanın aynı zamanda bilim insanlarının el üstünde tutuldu.
Bilim ve sanatın tarihte en büyük değeri ve itibarı gördüğü
coğrafya oldu" diye konuştu.
"HESABA ÇEKİLMEDEN KENDİMİZİ HESABA ÇEKMEK
ZORUNDAYIZ"
Erdoğan, "Bu coğrafya neden kanla, gözyaşıyla, acıyla anılan bir
coğrafyaya dönüştü? Neden her köşeden feryat yükseliyor? Neden
yakın çevremizde, havaya küller savruluyor? Neden çocuklar ölüyor,
neden kadınlar umutsuzluk içinde, çaresizlik içinde kıvranıyor?
Yoksulluk neden bu coğrafyanın kaderi haline geliyor? Ve evet,
neden uzunca bir süredir farklı ülkelerde kardeş kardeşi, aynı
kıbleye dönenler birbirlerini katlediyor neden? Bu soruların
cevapları, açık söylüyorum, zor cevaplar değildir aslında. Bu
soruların cevapları uzaklarda değildir, kalın kitapların
derinliklerinde, karmaşık kimyasal denklemlerin içinde değildir
kardeşlerim. Bu soruların cevapları başkasında da değil, bizzat
bizdedir, kendimizdedir, nefsimizdedir. Çok karmaşık analizler
yapmaya hiç gerek yok. Bizi biz yapan değerler terk edildiğinde,
işte bu sonuç da kaçınılmaz olacaktır. Bütün sosyolojik, siyasi,
ekonomik, jeopolitik analiz ve değerlendirmelerin ötesinde, en önce
kalbimizi, ruhumuzu yoklamak durumundayız. Hesaba çekilmeden
kendimizi hesaba çekmek zorundayız. Bizim neslimiz de dahil olmak
üzere, genç nesiller, çok büyük meselelere, bölgesel, küresel
meselelere günlerimizi, gecelerimizi ayırdık. Sabahlara kadar çay
eşliğinde yapılan sohbetlerde gençler ülkeleri kurtardı, çağları
kapattı, çağları açtı, İslam coğrafyasının her meselesine teorik
çözümler üretti ama alt kattaki komşu yatağa aç girmişse, üst
kattaki komşunun oğlu, okula gitmek için yol parası bulamıyorsa,
tüm o teorik tartışmaların bir karşılığı olabilir mi?"
"MERHAMET ÇADIRIMIZI, ZULMÜN DÜŞTÜĞÜ HER YERE KURMAYA DEVAM
EDECEĞİZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Her zaman ve her zeminde, merhamet
elimizi ateşin düştüğü tüm coğrafyalara uzatmaya devam edeceğiz.
Merhamet çadırımızı, zulmün düştüğü her yere kurmaya devam
edeceğiz. Bölgemizde yaşanan savaşlar, Irak'ta, Afganistan'da,
Filistin'de, Libya'da ve dünyanın daha birçok coğrafyasında süren
çatışmalar, vahşetler, merhametten nasibini alamamış bir zihniyetin
sebep olduğu feci sonuçlardır" dedi.
"BİZ, MERHAMETİN ÇAĞRISINA KULAK TIKAYANLARDAN
OLAMAYIZ"
Erdoğan, "Merhamet çadırımızı, zulmün düştüğü her yere kurmaya
devam edeceğiz. Bölgemizde yaşanan savaşlar, Irak'ta,
Afganistan'da, Filistin'de, Libya'da, Yemen'de ve dünyanın daha
birçok coğrafyasında süren çatışmalar, vahşetler, merhametten
nasibini alamamış bir zihniyetin sebep olduğu feci sonuçlardır.
Biz, merhametin çağrısına kulak tıkayanlardan olamayız. Türkiye
olarak, hem küresel ölçekte hem de yakın coğrafyamızda yüreğimizi
ortaya koyarak yaptığımız çağrılar, esasen hak, adalet çağrısı
olduğu kadar, merhamet çağrısıdır. İşte onun için kan akan tüm
coğrafyalarda insani inisiyatif alıyoruz. Uluslararası toplumun
insani duyarlılığının harekete geçmesi için çaba gösteriyor,
bulunduğumuz her platformda vicdanlara çağrı yapıyoruz. Özellikle,
komşularımız nezdinde, Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da, kardeşin
kardeşi katlettiği ülkelerde, Sünni olsun, Şii olsun, derisinin
rengi, dili, inancı, mezhebi, meşrebi her ne olursa olsun, gür bir
sesle cesaretle 'merhamet' diyoruz. Zira bizim yaradanımız
rahmandır, rahimdir ve biz ona sığınıyoruz, çünkü onun bize vaadi
var. O diyor ki 'Benim rahmetim gazabımı aşacaktır'. Ve bu müjdeyle
beraber bu yolda yürüyoruz ve böyle yürüyeceğiz." Anne ve babanın
öneminden bahseden Başbakan Erdoğan, "Biz, toprağa sevgi tohumları
ekiyor, sevgi çınarının daha gür şekilde coğrafyamızı kuşatması
için gece gündüz mücadele veriyoruz" dedi. Erdoğan, merhametin,
hiçbir zaman unutulmaması gerektiğine sözlerine ekledi.