Habertürk TV canlı yayınına katılan CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu'nu izledim dün gece...
Tam anlamıyla, "Parti olarak son günlerde epey bi' mıçtık.
İzin verin tüyü dikip gideyim" der gibi konuşuyordu
yine...
Uluslararası siyaset uzmanları yaptığı açıklamaları dinlese,
"Bu parti bornoz cebi kadar gereksiz ve lüzumsuz"
diye yorum yapardı herhalde...
Nedenini anlatayım...
Spiker kendisine soruyor: "Hendek kazan arkadaşlar diye bir
ifadeniz oldu ve çok eleştirildi. bunu isteyerek ve bilerek mi
söylediniz?"
Cevap:
"Tahir Elçi'nin katledilmesinin ardından Diyarbakır'a
gitmiştim. Suriçi'nde PKK'nın halkı esir aldığını ve halkı
evlerinden çıkmaması için tehdit ettiğini söylemiştim. PKK'nın
zorla hendek kazdırdığını söylemiştim. Ben orada örgüt tarafından
zorla hendek kazdırılanları kastettim. Partimizin teröre karşı
duruşundan kimsenin şüphesi olmasın!"
Meğer teröristlerin zorla hendek kazdırdığı masum insanlara
"Kazmayın arkadaşlar" diye ricada bulunmuş!
Sizi bilemem ama, Öcalan'ın yakalandığında söylediği "Benim
annem de Türk'tü" sözü bana daha inandırıcı
gelmişti!
CHP'nin teröre karşı duruşundan da hiç şüphe
etmeyecekmişiz!
Fena rahatladım!
Savcı Mehmet Kiraz'ı makamında alçakça katleden DHKP-C'li
teröristlere CHP'liler tarafından methiyeler dizilsin.
Polisle silahlı çatışmaya giren Okmeydanı'ndaki teröristler için,
"Tertemiz çocuklar. Hepsinin alınlarından
öpüyorum" denilsin.
CHP'nin tüm milletvekilleri seçim döneminde HDP'nin barajı aşması
için çalışsın. Hatta çalışmakla kalmayıp bizzat oy verenler
olsun.
CHP'li Şafak Pavey, "Beraber iyi salladık" diyerek
Selahattin Demirtaş'ı kutlayıp kucaklasın.
CHP milletvekilleri Gamze Akkuş İlgezdi ile Sezgin Tanrıkulu,
polisle girdikleri silahlı çatışmada etkisiz hale getirilen
PKK'lıların cenazelerinde hazır bulunup gözyaşlarına boğulsun.
Geride kalan milletvekilleri Paralel Yapı isimli terör örgütünün
kıçının dibinden ayrılmasın.
CHP'nin lideri olacak zat, ülkenin Cumhurbaşkanı'na papağan yutmuş
gibi iki dakikada bir, "Diktatör bozuntusu,
hırsız" derken, PKK'ya bir kez "Terör örgütü"
diyemesin.
Ama CHP'nin teröre karşı duruşundan bizim en ufak bir şüphemiz
olmasın!
Zaten bu konuda en ufak bir şüphemiz yoktu! Aksine buna inancımız
büyüktü. CHP lideri dün geceki açıklamalarıyla bunu iyice
pekiştirdi!
Gelelim diğer meseleye...
Bildiğiniz üzre, CHP'li Eren Erdem bir süre önce Rus televizyonuna
bağlanıp, Türkiye'nin Deaş isimli terör örgütüne silah yardımında
bulunduğunu iddia etmişti.
Spiker dün gece Kemal Kılıçdaroğlu'na bunu da sordu. CHP lideri o
soruya şu cevabı verdi:
"Eğer Eren Erdem, Türkiye Cumhuriyeti'ni suçladıysa ben onu
partide tutmayacağım. Ama eğer suçlamadıysa Sayın Cumhurbaşkanı
Eren Erdem'den özür dileyecek mi? Cumhurbaşkanı bu konuyu açarken
metni alıp okuması lazım. Suçlayacaksa başsavcıyı suçlayacak. Eren
Erdem başsavcının iddianamesini okumuş. Ancak Rus kanalına çıkma
zamanlaması yanlış!"
"Bana kılavuzunu söyle, burnunun nereye saplanacağını
söyleyeyim!" durumuna bakar mısınız?
Türkiye'yi teröre yardım yapan ülke gibi gösterip, Erdoğan'ı
uluslararası mahkemelerde yargılatmayı düşünen bir paralel
başsavcının iddianamesini delil olarak gösteriyor.
Bahsini ettiği başsavcı görevden uzaklaştırılmış ama
Kılıçdaroğlu'na göre onun iddianamesi Cumhurbaşkanı'nın
açıklamalarından daha muteber.
İhanet iddianamesini doğru, vekilin Rus kanalına çıkış
zamanlamasını yanlış buluyor.
Bir başka deyişle vekilinin hainlik yaptığını kabul ediyor ama
hainlik yaptığı zamanı yanlış buluyor!
Kılıçdaroğlu'nu yazarken bilgisayarın belleği, mantığı anlamayıp
bozulacak diye korkuyorum.
En iyisi burada keseyim!