Kılıçdaroğlu hakkında bilinmeyen gerçek!
Abone olKılıçdaroğlu bir Seyyid mi? Ya da Nasrettin Hoca'nın akrabası mı? Yani bir Türkmen mi? Hepsini Soner Yalçın yazdı.
CHP'nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Tuncelili.
Ailesi Kureyşan Ocağı’nın Haydaran Aşireti’ne mensup. Kureysan
Ocağı mensupları Konyalılar'la sıkı sıkıya akraba. Yani
Kılıçdaroğlu Nasrettin Hoca ile akraba olur demek yanlış olmaz.
Hatta belki de Kılıçdaroğlu bir 'Seyyid' yani Muhammedin soyundan
gelen bir isim...
Bu gerçekleri bugün Soner Yalçın köşesinden aktardı. O da
Kılıçdaroğlu'nun kendisine gönderdiği bir zarftan öğrenmiş.
İşte Soner Yalçın'ın yazısı:
"Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönderdiği zarftan 15 sayfa çıktı.
Bunlar TRT Avrasya televizyonunda yayınlanan bir programın kağıda
dökülmüş (tape edilmiş) haliydi.
Programın sunucusu Prof. Dr. Alemdar Yalçın’dı.
Kamuoyu Prof. Yalçın’ı; Rahşan Ecevit’in onu DSP genel başkanlığına
aday çıkarmasıyla tanıdı. Oysa kendisi; yıllardır Osmanlı tahrir ve
mühümme defterleri üzerine çalışmış; yurt dışı üniversitelerde
bulunmuş; Türk Kültürü ve Hacı Bektaşi Veli Merkezi Müdürlüğü’ne
başkanlık etmiş; üniversitelerde dekanlık, rektörlük yapmış bir
akademisyendi.
Halen Türkiye Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar Merkezi
Başkanı’ydı.
TRT Avrasya televizyonunda Türk kültürü üzerine konuklarıyla sohbet
ediyordu.
Bana gönderilen program çözümüne göre konu; Kureyşan
(Kureyş) Ocağı idi.
Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun soyunun geldiği Kureyşan Ocağı.
Kılıçdaroğlu ailesi Tunceli Nazımiye, Ballıca Köyü’ndendi.
TV programında; Tunceli’deki Kureyşan Ocağı’nın son
temsilcilerinden Dede Zabit Güler; Kureyşan Ocağı’nın Gaziantep ve
Adıyaman koluna bağlı Zülfikar Dedeoğlu ve Kureyşan Ocağı’nın
Gaziler kolunun temsilcisi Zeynel Ertekin vardı. Bakalım ne
demişlerdi…
KÖKENİ NERESİ?
Prof. Alemdar Yalçın TV programını şu sözleriyle açıyor:
“Kureyşan Ocağı’yla Anadolu’da bir geziye çıkalım. Ama öncelikle
sizden istediğim bir şey var; lütfen geçmişin bir takım
tanımlamalarıyla günümüzü yorumlamayalım. Çağımızın getirdiği
bilimsel verilere dayanarak, önyargılardan arınmış olarak dikkatli
dinleyelim.”
İlk sözü Tuncelili Kureyşan Ocağı’ndan Dede Zabit Güler alıyor:
“Kureyşan Ocağı demek Horasan demektir. Kureyşan, Horasanlı
demektir. Horasan’ın Seydi şehrinden çıkıp Erzurum
üzerinden -eski ismi Kızıl Kilise- yeni ismi Nazimiye’nin Zeyrek
Köyü’ne yerleşmişlerdir. Selçuklu Hükümdarı I’inci Alaeddin
Keykubad döneminde geliyorlar. Keykubad Paşaköy’de oturuyor ve
Horasan’dan gelenleri huzuruna çağırıyor.”
Prof. Yalçın devreye girip masa üstündeki bir belgeyi göstererek
şöyle konuşuyor:
“Alaeddin Keykubad ve daha sonra bazı Osmanlı Padişahları
Kureyşan Ocağı’na Diyarbakır, Erzincan, Adıyaman, Elazığ,
Gaziantep, Tunceli yöresinde besicilik yapması için izin belgesi
veriyor. Ceylan derisi üzerine yazılmış bu belge işte elimizde
mevcuttur.”
KILIÇDAROĞLU DA BU SOYAĞACINDA
Elindeki 6 metre uzunluğundaki soyağacını gösteren Prof. Yalçın, bu
belgenin renkli fotokopisinin Kemal Kılıçdaroğlu’nda da
bulunduğunu söylüyor.
Bu belgeye göre, merkezi Tunceli
olan Kureyşan Ocağı’na bağlı 12 kol vardı.
1) Delsinler-Delihasanlar kabilesinden Horembey adıyla anılan
oymağın başı Cafer;
2) Alan kabilesinden Burkent oymağı ve başları Teymur;
3) İlyas kabilesinden Han adıyla tanınan oymağın başı Hüseyin;
4) Milli kabilesinden Bozkır oymağının başı Muhammed;
5) İzol kabilesinden Üç Ayak oymağı ve başları Abdullah;
6) Haydaran kabilesinden Bedirhan oymağı ve başları Ali;
7) Karsan kabilesinden Hançer oymağının başı Mustafa;
8) Lal kabilesinden Baykara oymağından İbrahim;
9) Çakır Tahir kabilesinin başı Mahmut;
10)Dedo kabilesinden Börek Uzun oymağı ve başları Muhammed;
11)Zurvet kabilesinden Duvar Dana oymağından Yusuf;
12)Medin kabilesinden Dik Kınalı oymağın başı Abbas.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ailesi, Kureyşan Ocağı’nın Haydaran
Aşireti’ne mensuptu.
KONYA TUNCELİ ETLE TIRNAK GİBİYDİ
Programda söz alan Kureyşan Ocağı Gaziantep, Adıyaman koluna mensup
Zülfikar Dedeoğlu şu bilgileri veriyor:
“Benim edindiğim bilgilere göre de ilk Nazımiye Zeyrek Köyü’ne
yerleşiliyor. Bazı olaylar nedeniyle bazı kollar buradan göç
ediyor; Gaziantep’in Şaraküstü (Şehre Küstü) mahallesine
yerleşiyorlar. Daha sonra besicilik yaptıklarından Yavuzeli
kazasının Kayabaşı Köyü’ne göçüyorlar. Burada halen Kureyşan
türbesi var. Bülbül Köyü’nde de türbemiz vardır.”
Zülfikar Dedeoğlu, Adıyaman Terman, Kuşakkaya,
Kındıralı yerleşkelerine nasıl göç edildiğini; bugün hala Adıyaman
ve Malatya’daki Kureyşan Ocağı’na bağlı aşiretlerden bahsettikten
sonra Prof. Alemdar Yalçın, Kureyşan Ocağı’nın Konya ve
Akşehir’deki bulunuş hikayesini bir tespitte bulunarak şöyle
anlatıyor:
“Tunceli ile Konya ilişkisini sözlü gelenekte duyduğumuzda
inanamamıştık. İşte bu bizim tarihimizi nasıl ihmal
ettiğimizin en önemli göstergesidir. Size bir doktora tezinden
bahsedeceğim; ‘Ortaçağ Anadolu’sunda Göçebeler ve Osmanlılar’ Rudi
Paul Lindner isimli araştırmacı 1500 tarihli Osmanlı tahrir
defterlerine girerek Kureyşan Ocağı’nın Konya’daki izlerini ortaya
çıkardı. Konya ve Tunceli o zamanlar etle tırnak gibiydi;
ayrılmaz iki parçaydı. Kureyşan Ocağı’nın bilginler kolu Konya’da
yaşıyordu.”
Ve konu Kureyşan Ocağı’nın bilginler koluna geliyor.
Burada bir isimden bahsediyorlar: Seyyid Mahmud
Hayrani…
SEYYİD MAHMUD HAYRANİ
Kureyşan Ocağı’nın en önemli temsilcilerinden Seyyid Mahmud
Hayrani, bir süre Hz. Mevlana’nın yanında kalmış, onun hizmetinde
bulunmuş ve ondan feyz almıştı.
Mahmud Hayrani, daha sonra Akşehir’e giderek inzivaya çekilmek
istemişse de kapıldığı ilahi aşkın tesiriyle cezbeye tutularak
dağlara düşüp, bir süre dolaştıktan sonra Akşehir’e dönmüştü.
Hayrani’yi çok seven Hz. Mevlana, vefatına kadar onu hiç
unutmamış, gelip gidenlere hep onu sormuştu.
Pek çok kerametinden bahsedilen Hayrani, 1268 tarihinde vefat
etmiş; Sultan Dağı’nın eteklerinde, adını taşıyan, Sultan
Mahallesi’ndeki türbesine defnedilmişti.
(...)
TV programında, Kureyşan Ocağı önemli temsilcisi Seyyid Mahmut
Hayrani’ye geniş yer ayrıldı. Çünkü hayat hikayesine girildikçe
altından, Fatih’in Sadrazamı Sinan Paşa ya da Nasrettin Hoca gibi
tarihimizdeki önemli isimler veya İstanbul Kadıköy adının nereden
geldiği gibi konular çıktı.
Kureyşan Ocağı mensubu Kemal Kılıçdaroğlu’nun akrabaları arasında
bakalım daha kimler vardı?..
KEMAL KILIÇDAROĞLU NASRETTİN HOCA'YLA AKRABA
MI?
Asıl adı, “Ahi Evren” idi.
Kendisine tutkuyla bağlı Anadolu Türkmenleri tarafından “Hace
Nasreddin” ismiyle bilindi.
Moğollar’a karşı mücadele verirken, 1261 yılında şehit oldu. Bu
saldırıdan kurtulan talebeleri, bugün bilinen esprili hikayelerini
yaydılar ve düşüncelerini Hace Nasreddin ismiyle yaşattılar.
Nasrettin Hoca, Seyyid Mahmud Hayrani’yle aynı dönemde
yaşadı.
Bu mini bilgilerden sonra dönelim TRT
Avrasya’daki programda sözün nasıl Nasrettin Hoca’ya geldiği
konusuna:
İstanbul’un ilk kadısı olan Hızır Bey (1407–1459), Kureyşan
Ocağı’ndan Seyyid Mahmud Hayrani’nin torunlarındandı. O da
Sivrihisarlı’ydı.
İstanbul’un Kadıköy ilçesi ismini,
kadılık yapan Hızır Bey’e bu yörenin Fatih tarafından arpalık
olarak tahsis edilmesinden almıştı.
Hızır Bey kadılık yaparken vefat etti.
Hızır Bey’in üç oğlundan biri, Fatih Sultan Mehmed’in
sadrazamlarından Sinan Paşa (1441-1486) idi.
Seceresi şöyleydi: Hoca Sinanüttin Yusufbin Hızırbin kadı
Celaleddin bin Seyit Mahmut Hayrani.
Sinan Paşa da Sivrihisarlı doğumluydu.
Genç yaşta devlet kadrosunun en üst makamlarına çıktı; Fatih Sultan
Mehmed’in Sadrazamı oldu.
Ancak hala bilinmeyen nedenle arası açıldı; idama mahkum edildi;
araya alimler girdi; İstanbul dışına çıkması şartıyla affedildi.
Sinan Paşa da doğduğu Sivrihisar’a gitti.
Parantez açıp yazmalıyım: Sinan Paşa’nın “Tezkiretü’l Evliya” adlı
eserinin üzerine kim doktora tezi yaptı biliyor musunuz; Celal
Bayar’ın Türkolog torunu Emine Gürsoy Naskali.
Konuyu fazla dağıtmadan TRT Avrasya’daki programda Prof. Alemdar
Yalçın’ın söylediklerine bakalım:
“İki değerli araştırmacımız Prof. Dr. Hasibe Mazıoğlu ve Prof. Dr.
Mertol Tulum çalışmalar yapmışlar ve Seyyid Mahmud Hayrani’yle
Nasrettin Hoca’nın bağlantılı olabileceğini söylüyorlar. Ama kesin
bir kanıt yok. Seyyid Mahmud Hayrani’nin Sivrihisar’dan yola
çıkarak (yine bir Horasanlı olan) Hacı Bektaşi Veli’ye gidişi;
Sinan Paşa’nın Sivrihisar’a gelişi; Hızır Bey’in Sivrihisar’la
bağlantısı, tüm bunları bilim adamlarımızın araştırması
gerekiyor.”
Nasreddin Hoca’nın Türkmenliği konusunda hiçbir
araştırmacının kafasında tek soru işareti
yok.
Tuncelili olduğu için Kemal Kılıçdaroğlu’nun
kimliği konusunda çoğu kişi nedense önyargılı davranıyor.
Dersimlilerin Horasanlı olduğunu; Zazaca’nın Kürtçe olmadığını bu
sayfada daha önce yazdım. (“Zazaca Kürtçe Değildir” 20.12.2009
Hürriyet)
Bakınız, kimsenin etnik kimliğiyle bir sorunum yok; kişi kendini
hangi kimlikte görüyorsa öyledir.
Benim karşı çıktığım önyargılardır.
KILIÇDAROĞLU SEYYİD Mİ?
Doğu ve Güneydoğu’da neredeyse her ailenin kendisini, Hz.
Muhammed’in akrabası sayıp “Seyyid” dediğini yazıp bunun gerçek
olamayacağını yazmıştım. (“Çakma Seyyidler” 23.11.2008
Hürriyet)
Bu nedenle Kuşeyran Ocağı’nın “Seyyid” olup olmadığı konusunda
temkinli davrandım. Acaba Horasan Seydi’den geldikleri için
mi “Seyyid” adını aldıklarını düşündüm.
Bu notumdan
sonra dönelim TRT Avrasya’daki programa…
Prof. Dr. Alemdar Yalçın program sonunda seyircilerin sorularına
yanıt veriyor.
İzleyiciler; Hz. Muhammed’in mensubu olduğu Kureyş
kabilesiyle, Horasan’dan gelen Kureyşan (Kureyş) arasında akrabalık
olup olmadığını merak ediyorlar.
Prof. Yalçın bu soruyu
şöyle yanıtlıyor:
“(12 İmamlar’dan) İmam Musa Kazım’ın 24 çocuğu vardı. Bu 24
çocuğundan bir kısmı kız alıp kız verme durumu dolasıyla
Horasan’daki kabilelerle akraba oldu. Yani bağlantı İmam Musa
Kazım’a kadar gidiyor. Ancak bizim ele aldığımız Kureyşan (Kureyş)
ile Hz. Muhammed’in mensubu olduğu Kureyş aynı değil. İlgilerinin
olduğunu sanmıyoruz. Ya da şimdilik bilmiyoruz diyelim.”
Kılıçdaroğlu’nun Seyyid olup olmadığını
bilmiyoruz.
Fakat bildiklerimiz de var:
12 İmamlar ile akraba olduğu düşünülen Kureyşan (Kureyş) Ocağı’nın
nasıl Müslüman olduğu belli miydi?
Evet, Zerdüşt/Yezidi olan Horasan’daki Deylaman (Dersim) halkı
873'te Müslüman oldu.
917'de ise Caferi Sadık mezhebini / Aleviliği kabul ettiler.
13’üncü yüzyılda Moğol istilasından kaçıp Anadolu’ya geldiler.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, “Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler,
Oymaklar (1453-1650)” adlı çalışmasının 4’üncü cildinde Kureyş
Ocağı’nın Oğuzlar’ın Bozok kolunun Beğdili boyundan gelen Türkler
olduğunu yazıyor.
Beğdili Türkmenler’i Anadolu’da geniş bir alana yayılmışlardı:
Adana, Afyon, Aksaray, Akşehir, Ankara, Antakya, Aydın, Antep,
Birecik, Yozgat, Çorum, Diyarbakır, İçel, karaman, Kayseri,
Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya, Maraş, Mardin, Muğla,
Niğde, Samsun, Sivas, Tarsus, Urfa.
Anadolu’daki Oğuz Boyları içinde Beğdili büyüklük olarak; Avşar,
Yıva, Kayı, Bayad’tan sonra beşinci sırada gelmekteydi.
Benzer çalışmayı Başbakanlık Arşivi Belgeleri’nde yapan Cevdet
Türkay da, “Oymak, Aşiret ve Cemaatler” adlı çalışmasında, Kureyş
Ocağı’nın Akşehir Sancağı’na bağlı olduğunu belirtiyor. Türkay da
Kureyş Ocağı’nın Türkmen olduğunu yazıyor.
Uzatmayalım:
Kim kendini hangi kimlikte görüyorsa odur.
Öncelik, insan olmaktır!
Kemal Kılıçdaroğlu etnik
kimliğiyle değil Türkiye’ye vereceği hizmetle
değerlendirilmelidir.