Kılıçdaroğlu, görüşmeyi Swoboda’nın değil, kendisinin reddettiğini söyledi
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’la ilgili sözleri nedeniyle kendisiyle görüşmediği belirtilen Avrupa Parlamentosu Sos...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’la ilgili
sözleri nedeniyle kendisiyle görüşmediği belirtilen Avrupa
Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile görüşmeyi
kendisinin reddettiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, Brüksel’den dönüşünde Atatürk Havalimanı VIP
Salonu’nda gazetecilere açıklama yaptı. Brüksel temaslarından
bahseden Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Kahvesi Brifingleri kapsamında
düzenlenen toplantıda Suriye konusunun özellikle tartışıldığını
belirterek, “Ben milletvekillerine şunu söyledim; Sayın Erdoğan
Suriye konusunda ‘batılılar bizi yalnız bıraktı’ diye açıklama
yaptı, siz niçin Sayın Erdoğan’ı Suriye konusunda yalnız
bıraktınız. Bir başbakan Suriye konusunda ‘batılılar bizi yalnız
bıraktı’ diyorsa demek ki sizin verdiğiniz bir söz var ve siz o
sözün gereğini yerine getirmediniz. Batının etik değerleri
verdikleri sözün arkasında durmasını gerektirir. Bana oturumda
liberal bir milletvekili şunu söyledi; ‘biz Erdoğan’a hiçbir zaman
söz vermedik. Sayın Erdoğan bunu hangi gerekçeyle kullandı onu da
bilmiyoruz.’ Bu önemli bir gelişme bize göre. Sayın Başbakan’ın
‘batılılar bizi yalnız bıraktı’ cümlesine açıklık getirmesi lazım.
Çünkü batılılar kendisine bir söz verilmediğini açıklıkla herkesin
önünde söyledi” şeklinde konuştu.
Brüksel’de yaptığı temaslara ilişkin sadece tek bir konunun
görüldüğünü belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bütün bu ayrıntıların görülmediği, ama sadece bir şeyin görüldüğü
bir tabloyla karşı karşıyayız. Benim Brüksel’de kullandığım
‘Esad’la Erdoğan arasında fark yoktur, ton farkları vardır’
cümlesini ben bir gün önce CHP grubunda yaptığım konuşmada
kullanmıştım zaten. Toplantıda bana Erdoğan’ın CHP’ye yönelik
eleştirileri hatırlatılarak, ‘siz Esad’ı destekliyorsunuz’
eleştirisini bana yönelttiler. Ben de yanıtını verdim. ‘İkisinin
arasında ton farkı hariç hiç fark yoktur’ dedim. Esad’a ben
‘kardeşim’ demedim, eşiyle hiç tanışmam, hiçbir zaman tokalaşmadım,
beraber tatil yapmadık. Esad’a ‘kardeşim’ diyen adam bir gece de
Esad’a ‘düşmanım’ demeye başladı. Tatil yapan adam, eşini ailesini,
bütün Suriye’yi düşman belledi. Bu anlayışı kabul etmediğimizi
söyledik. Biz CHP olarak hiçbir zaman, hiçbir ortamda Esad’ı
savunmadık. Bırakın Esad’ı savunmayı, baskıcı hiçbir yönetimi
savunmadık. İnsan Hakları ihlallerinin olduğu hiçbir yönetimi
savunmadık. Kim insan haklarını ihlal ediyorsa, özgürlükleri
sınırlıyorsa karşısında CHP’yi bulur. Herkesin bunu bilmesini
isterim. İç politikaya yönelik sorulan soruya üç aşağı beş yukarı
bu yanıtı verdim. Burada böyle bir tanımlama yapamazsınız.
Düşünceyi açıklama özgürlüğünü kabul etmeyen hiçbir kişiyle
görüşmem ve görüşmedim. Orada da reddettim görüşmeyi.”
Başbakan Erdoğan’a yönelik eleştirilerini sürdüren Kılıçdaroğlu,
“‘Yasama ve yargı bizim için ayak bağıdır’ diyen bir başbakanı
demokrat olarak tanımlayan kişi çıksın. İster Avrupa’da, ister
Amerika’da, ister Çin’de, ister Rusya’da. Böyle bir insana asla
demokrat denmez. Şimdi ben o kişilere soruyorum ‘yasama ve yargı
bizim için ayak bağıdır’ diyen Başbakan’ın sözü ortada dururken siz
ne yaptınız, ne söylediniz? Çünkü birileri Türkiye’ye üçüncü sınıf
demokrasiyi uygun görüyor da ondan.
Bu halk birinci sınıf demokrasiye layıktır, üçüncü sınıf
demokrasiye değil” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uludere ve Reyhanlı’daki
ölümlere de değinerek, “Uludere’de 34 yurttaşımız katledildi.
Öldüren kim, talimatı veren kim? 34 yurttaşımızın katledilmesiyle
ilgili talimatı Recep Tayyip Erdoğan vermiştir. Kendi insanını,
Türk Hava Kuvvetleri’nin uçaklarıyla imha etme talimatını veren
adama ne denir? Demokrata mı denir? O adama diktatör denir. Şimdi
ben soruyorum, Esad da talimat veriyor uçaklara, gidin Suriyelileri
öldürün diye, Recep Tayyip Erdoğan da talimat veriyor. Ne fark var
aralarında? 51 kişi Reyhanlı’da hayatını kaybetti. Sorumlusu kim?
Ben 51 kişi hayatını yitirdi sorumlusu olarak gidip Reyhanlı’daki
manavı mı bulacağım, esnaf mı bu işin sorumlusu yoksa Samsun’daki
ayakkabı boyacısı mı? Bu işin sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir.
Dünyanın her tarafında kural böyledir. 51 kişinin ölümünden sorumlu
olan Recep Tayyip Erdoğan’dır. ‘Eğer ben bu ülkede başbakan
değilim’ diyorsa o zaman sorumlu o değildir. 51 kişi hayatını
kaybediyor. Demokrasilerde bir ülkenin başbakanı kendi
topraklarında terör örgütü kamp açmaz. Özgür Suriye Ordusu’na
silahlı kamp açan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Para nereden gelir
Katar’dan, Suudi Arabistan’dan. Nerede eğitilirler Türkiye’de.
Nereye gidiyorlar, Suriye’ye terör için. Terör ihraç ediyorsun.
Aynı terör ithal olarak sana söndü. Terör ithal eden ülke olduk. 51
kişinin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve onun izlediği
politikadır. Bunu bilmeyen mi var?” diye konuştu.
19 Mayıs’ın yasaklanmasına gerekçe olarak Reyhanlı saldırısının
gösterilmesine de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Reyhanlı’da 51 kişi
hayatını kaybederken siz düğünlerde değil miydiniz? Cümbüş yapmıyor
muydunuz? Kalkmışlar şimdi 19 Mayıs’ı yasaklama gerekçesi olarak
gösteriyorlar. İnsanda biraz ahlak olur” dedi.
“Üçüncü sınıf demokrasiyi kabul etmiyoruz” diyen Kılıçdaroğlu,
şöyle devam etti;
“Hiçbir batılı bize demokrasi dersi veremez. Asla kabul etmeyiz.
Biz demokrasiyi batının lütfuyla kazanmadık, alnımızın teriyle
kazandık. Birileri bizi eleştirecek diye biz yolumuzdan dönmeyiz.
Kararlıyız, bedel ödenecekse biz bedel ödeyeceğiz. Bu ülkeye
demokrasi getireceğiz.
Bu ülkede diktatörlere izin vermeyeceğiz. Yargıyı yok edersiniz,
sonra bana kalkacaksın demokrasiden söz edeceksin. Batılılar da
bize üçüncü sınıf demokrasiyi hak görecekler. Senin ülkende birinci
sınıf demokrasi varsa, Türkiye’de de birinci sınıf demokrasi
olacak. Kimse bize demokrasi dersi vermesin. Şimdi dünyanın
neresine giderseniz gidin Türkiye’de demokrasi olmadığını biliyor.
Bunu yapan biziz, dünyaya anlatan biziz. Anlatmaya da devam
edeceğiz. Kimse bize demokrasi dersi vermeye de kalkmasın. Biz
demokrasinin, özgürlüğün, kadın erkek eşitliğinin, insan haklarını
ne olduğunu biliyoruz. Demokrasiyi bu ülkeye getiren bir partinin
demokrasiden ödün vermeye hakkı yok. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik
sürecinde eleştirilerimizi de yaptık. AB’nin işi çok ağırdan
aldığını da söyledik. Verdikleri sözün arkasında durmadıklarını
söyledik.”
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Avrupa
Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile
görüşmelerinin iptal edilmesiyle ilgili, “Bize benim yaptığım
açıklama nedeniyle rahatsız olduğu ifade edildi. ‘Benim yaptığım
açıklamadan rahatsız olanla ben görüşmem’ dedim ve geri döndüm
geldim. İşin özü budur” dedi.
Kılıçdaroğlu, Reyhanlı saldırısıyla ilgili bir soru üzerine ise,
“Reyhanlı konusunda yapılan bütün açıklamalar doğru değil. Bir
bakanın yaptığı açıklamayı öbür bakan yalanladı. Suriye’nin bir
çağrısı oldu: buyurun gelin beraber bu olayı birlikte aydınlığa
kavuşturalım dedi. Hükümete düşen, madem Suriye’yi suçluyorsun,
madem elinde belge var gel kardeşim masaya diyecek. İspat
edebiliyorsa. İspat edersen uluslar arası alanda Türkiye saygınlık
kazanır. Eğer kaçarsa o zaman doğru bir şey yapmamış olur” şeklinde
konuştu.
(İHA)