Kılıçdaroğlu Erdoğan için ağır yazdı
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesi için bir makale kaleme aldı.
‘Türk özgürlüğüne tehdit’ başlıklı yazıda Kılıçdaroğlu,
Ankara’daki hükümetin “sözde demokratik” olduğunu
savundu.
DİKTATÖR İMASI
Kılıçdaroğlu, WSJ’de bugün yayınlanan yazısında hükümeti sert bir
dille eleştirdi. 1946’dan bu yana Türkiye’deki demokrasinin tüm
engellere rağmen ayakta kalmayı başardığını kaydeden CHP lideri,
“Müslüman bir topluma özgü Türk demokrasisi, bu uzun serüvenini din
ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına borçlu ancak günümüzde
bugüne kadarki en zor sınavıyla karşı karşıya: AKP ve lideri.
Ülkemiz işlevsel bir demokrasiden hızla uzaklaşıyor ve tek kişinin
sözüne bağlı otoriter bir rejime doğru ilerliyor” ifadelerini
kullandı.
“DEMOKRASİNİN ALTI OYULUYOR”
Kılıçdaroğlu, 2002 yılından bu yana iktidarda olan AK Parti’nin,
Sünni İslam’ı istismar ederek sistematik bir şekilde demokrasinin
altını oyduğunu iddia ederek şu ifadelere yer verdi: “Anayasamızın
güçler ayrılığı ilkesi tek kalemde bir kenara atıldı. Yasama ve
yargı artık bağımsız değil ve rutin olarak Başbakan’ın sözlerine
göre hareket ediyor. Türkiye’de artık ifade, toplanma ve basın
özgürlüğü bulunmamaktadır. Ülkem tutuklu gazeteciler bakımından
dünyada ilk sıralardadır. Sınır tanımayan gazeteciler örgütünün
verilerine göre basın özgürlüğünde Türkiye 179 ülke arasında
154.’cü sıradadır. Geniş kapsamlı telefon dinleme hayatın bir
parçası haline geldi.”
“HÜKÜMET KAÇ ÇOCUK DOĞURULACAĞINA VE NASIL DOĞURULACAĞINA
BİLE KARIŞIYOR”
Barışçıl protestoların polis şiddetiyle son bulduğunu öne süren CHP
lideri, “Bu arada ülke etnik köken, cinsiyet ve mezhep alanlarında
git gide farklı kutuplara kaymaktadır. Bu kayma, ülkedeki farklı ve
çok geniş sosyo-ekonomik sınıflar ile coğrafi bölgeler arasında da
görülmektedir. Hükümet, kadınların kaç çocuk sahibi olacağına, bu
çocukları nasıl doğuracağına, eğitileceğine, toplum içinde nasıl
davranacağına, ne giyeceğine ve ne yiyip içeceğine bile
karışmaktadır” sözlerini sarf etti.
“DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK İÇİN EYLEMLER YAPILDI”
Hükümetin baskıcı tutumuna karşı protestoların baş gösterdiğini
belirten Kılıçdaroğlu, yazısında şunları belirtti: “Hükümetin
demokrasi ihlallerine karşı bu yaz Türkiye genelinde protestolar
patladı. Olayları, İstanbul’daki Gezi Parkı’nın AVM’ye çevrilme
planlarına karşı başlayan barışçıl protesto tetikledi. Eylemlere
katılanların talepleri açık ve netti: Demokrasi, özgürlük ve yaşam
tarzına müdahalelerin son bulması. Hükümetin bu taleplere karşılığı
orantısız polis şiddeti, biber gazı ve başka kimyasallarla
göstericilerin dağıtılması oldu ve geride ölüler ile binlerce
yaralı bıraktı. Şimdi de binlercesi hapis cezalarıyla yüz
yüze.”
“BÖYLE BİR LİDERİN DEMOKRASİDE YERİ YOK”
Tüm bunların basit bir gerçeği gösterdiğini anlatan Kılıçdaroğlu,
“Türkiye’nin şimdiki hükümeti sadece sözde demokrattır. Demokrasi
görüntüsü vardır ama aslında sistem diktatörce yürütülmektedir.
Erdoğan, güçler ayrılığını bir “sistem hatası” olarak görmektedir.
Seçimleri de kendisine her şeyi yapması için verilen bir lisans
olarak kabul etmektedir. Böyle bir liderin bir demokraside yeri
yoktur. Hükümetin halka hesap verebilirliği seçimlerden çok daha
öte olmalıdır. Protesto hakkını kullanan vatandaşlarına ‘çapulcu’
tanımlaması yapan bir liderin insanların özgürlüğüne saygısı
yoktur. Yargıyı kontrol eden bir liderin insanları mahkumiyet
kararı olmadan yıllarca parmaklıkların ardında tutması ve bu
kişilerin sahte delillerle mahkum edilmesi için emir veren bir
liderin adalet anlayışı da yoktur” ifadelerini kullandı.
“MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİ YENİDEN İNŞA
EDECEĞİZ”
Demokrasinin güçler ayrılığı gibi araçları ortadan kaldırıldığında
demokratik bir şekilde seçilen liderlerin diktatöre dönüşebildiğini
gördüklerini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları yazdı:
“Benim partim, gerçek demokrasi ve temel hak ve özgürlüklerin
Türkiye’de yeniden sağlanması için yola çıkmıştır. Bunu başarmak
için temsili demokrasinin yenilenmesi, bunun için de siyasi
sistemin baştan aşağı yenilenmesi ve kadınlar ile gençlerin
yönetimdeki gücünün artırılması gerekmektedir.”
“Amacımız, katılımcı demokrasi ve fırsat eşitliği sağlayarak
sürdürülebilir gelişme ve herkes için en yüksek hayat şartlarını ve
fırsatlarını sağlamaktır. Bu evrensel değerler çerçevesinde yeni
anayasa yapılması için liderlik etmek istiyoruz. ABD’li
dostlarımızla ziyaretim sırasında detaylı olarak da bunu
konuşacağız: CHP’nin istikameti, milli birliği ve beraberliği
yeniden inşa etmektir. Bizler güçler ayrılığını yeniden sağlayıp
halkın yargıya olan güvenini yeniden yükselteceğiz.”