Kılıçdaroğlu: En büyük bütçeyi ben yönettim
Abone olKılıçdaroğlu, partisinin Karabük'te düzenlenen mitinginde yaptığı konuşmada "Devlet bütçesinden sonra en büyük bütçeyi yönettim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karabük'te CHP'nin
seçim vaatleriyle ilgili "kaynak yok" eleştirilerine cevap verdi.
Devlette 27,5 yıl hizmet ettiğini, vergi nasıl toplanır, bütçe
nasıl yapılır bunları çok iyi bildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "CHP
iktidarında onlara bir kurs açacağım. 'Devlet nasıl yönetilir, kul
hakkı nasıl yenmez' diye" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin Kent Maydanı'nda düzenlenen mitinginde
yaptığı konuşmada, asgari ücretin 949 lira olduğunu belirtip bir
hesap yaparak, anne, baba ve üç çocuğun günde bir öğün simit
yediğini ve çay içtiğinin düşünülmesini istedi.
Sabah, öğle, akşam simit ve çayın birer liradan bir öğünün 10 lira
yaptığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Üç öğün 30 lira, ayda ediyor 900
lira, geriye 49 lira. Bu Ankara'da ki beylerin Allah aşkına vicdanı
var mı? Geriye kalan 49 lirayla bu asgari ücretli ev kirası mı
ödeyecek, mutfak masrafı mı ödeyecek? Üç çocuğun masrafını mı
karşılayacak? Dolmuş parası mı verecek? Taksi parası mı verecek? Ne
olacak bu vatandaşın hali? Anlamıyorlar, bilmiyorlar" diye
konuştu.
"7 ÇOCUKLU BİR AİLENİN EVLADIYIM"
"Ben sizden birisiyim, nasıl yaşıyorsanız bende sizin gibi
yaşıyorum" diyen Kılıçdaroğlu, "Ben 7 çocuklu bir ailenin
evladıyım. Rahmetli annem okuma yazma bilmezdi, ablam da okuma
yazma bilmez. 7 kardeşten sadece üniversiteye giden benim.
Sınavlara girdim, kazandım. Devlete 27,5 yıl hizmet ettim. Vergi
nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, kaynaklar nasıl harcanır 27,5
yılımı buna verdim. Diyorlar ya 'kaynak yok.' Emin olun, söz
veriyorum size sevgili Karabüklüler, CHP iktidarında onlara bir
kurs açacağım. 'Devlet nasıl yönetilir, kul hakkı nasıl yenmez'
diye" ifadelerini kullandı.
"DEVLET BÜTÇESİNDEN SONRAKİ EN BÜYÜK BÜTÇEYİ
YÖNETTİM"
Açlığı, işsizliği, yoksulluğu da bildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "7
kardeşiz, kardeşlerim ne iş yapar? Hiç birisinin gemisi yok, hiç
birisinin ayakkabı kutusu yok. Kimisi ya emekli ya bir yerde işçi.
Devlet bütçesinden sonra en büyük bütçeyi yönettim. Ama kimse dönüp
'Sen buradan aldın çocuklarını zengin ettin, akrabanı zengin ettin,
dayını zengin ettin, amcan köşeyi döndü' asla diyemez. Çünkü benim
ahlakımda, siyaset anlayışımda, inancımda kul hakkı yemek yoktur.
Kula ve hakkına saygı göstermek vardır" ifadesine yer verdi.
"POLİTİKACININ DEĞİL VATANDAŞIN CEBİ ÖNEMLİ"
Kendileriyle onların arasında dünya kadar, Ağrı Dağı kadar fark
olduğunu, kendisinin halk için çalıştığını savunan Kılıçdaroğlu,
şöyle devam etti:
"Sayın Davutoğlu, Erdoğan için ve onun ailesi için çalışır.
Ağzından 'işsizliği şöyle önleyeceğiz' diye cümle duydunuz mu?
'Yoksulluğu şöyle önleyeceğiz' diye bir cümle duydunuz mu?
'Emeklinin hali çok kötü bende ilgileneceğim' diye bir cümle
duydunuz mu? Dediğim gibi halk için çalışmazlar onlar. Halk için
çalışacak kişi halk gibi yaşayacak, vatandaş gibi yaşayacak,
vatandaşın derdini bilecek. Siyaset zenginleşme aracı değildir,
politikacının cebi değil, vatandaşın cebi önemlidir. Vatandaş
siftah yapıyor mu? Çiftçi alın terinin karşılığını alıyor mu?
Emekli huzur içinde yaşıyor mu? İşsizliğin olmadığı bir Türkiye'yi
kurduk mu? Bunları yaptığımız zaman siyaset görevini yapmış
olacak."
"NİYE KADRO VERMİYORSUN?"
"Taşeron işçiliği kaldıracağım, herkesin kadrolu hakkı olacak"
dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çalışıyor mu işçi, çalışıyor. 8 saat çalışıyor, niye kadro
vermiyorsun? 'Araya bir tane taşeron koyacağım' diyor. Taşeron işçi
çalıştıracak. 'Ay başında ben parayı taşerona vereceğim, taşeron da
işçiye verecek' diyor. Bende diyorum ki, 'Yok kardeşim taşeronu
kaldırıyorum aradan'. Sen işçiyi çalıştırıyor musun,
çalıştırıyorsun. O zaman parayı niye doğrudan işçiye vermiyorsun?
Götür doğrudan işçiye bu parayı ver, kadrosunu da ver, iş güvencesi
de olsun, sendikal hakkı olsun oda insan gibi yaşasın."
"BEN HEPSİNİ YAPACAĞIM SEN DE GÖRECEKSİN
KARDEŞİM"
"Rahmetli Ecevit güzel bir şey söylerdi. 'Ne ezen ne ezilen,
insanca, hakça bir düzen' derdi. Taşeron işçiliğin olduğu yerde
insanca ve halkça bir düzen yoktur" ifadesini kullanan
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Çağdaş kölenin olduğu bir yerde insanca ve hakça bir düzen yoktur.
Onlar şimdi mağdur edebiyatı yapıyorlar. Bizim projelerimize
korkudan 'Efendim bu doğru değildir' diyemiyorlar. Ne diyorlar?
'Nasıl yapacaklar?' diyorlar. Ben hepsini yapacağım sende
göreceksin kardeşim, hiç meraklanma. Şimdi oy almak için mağdur
edebiyatı yapıyorlar. 'Kefenimizi giydik.' Ya niye giydin kefenini
kardeşim. İdam yok, bir şey yok, ceza da yok. Sonra kaldı ki zaten
idamlara karşıyız, siyasi idamlardan bu ülke çok çekti. Yazık günah
böyle bir şey yok. Ama millete 'ben kefeni giydim bana sahip çık.'
Malı götürürken sen Cumhurbaşkanı oldun, öyle değil mi? Hepimiz
biliyoruz bunu. Mağdur edebiyatı, araban var, uçağın var, sarayın
var, her şeyin var, koruman var, ordun var, ya kardeşim ne mağduru.
Mağdur olan kim, emin olun mağdur olan vatandaş."
"TÜRKİYE'Yİ BİRLİKTE KURACAĞIZ"
17 milyon kişinin açlık sınırında, yoksulluk içinde, 17 milyon
kişinin mağdur olduğunu, onların bununla ilgilenmediğini, 'ben
mağdur oldum' dediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yok kardeşim o
edebiyatta bitti. O nedenle sizden istirhamım güzel bir Türkiye'yi,
yaşanacak bir Türkiye'yi, onurlu bir Türkiye'yi, işsizliğin
olmadığı bir Türkiye'yi, yoksulluğun olmadığı bir Türkiye'yi,
herkesin evinde huzur içinde yaşadığı bir Türkiye'yi beraber
kuracağız, birlikte kuracağız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi beraber kurmanın birinci şartının 7
Haziran'da sandığa gitmek, ikinci şartının ise sandığa giderken
geçen seçimlerde CHP'ye oy vermemiş bir vatandaşı beraber sandığa
götürmek olduğunu ifade ederek, sandığa götürecekleri vatandaşları
ikna etmeleri konusunda miting alanındakilerden söz istedi.
Toplumun en yoksul kesiminin orman köylüsü olduğunu aktaran
Kılıçdaroğlu, 4 yıl içinde bu ülkede yoksulluğu tarihe gömeceğini,
hiç bir ailenin gelirinin 720 liranın altında olmayacağını, hiç bir
çocuğun yatağa aç girmeyeceğini, hiç bir aile, hiçbir annenin
"Benim çocuğum aç akşam tencerem kaynamıyor" demeyeceğini
kaydetti.
"YETKİ VERİN 4 YILDA YOKSULLUĞU BİTİRELİM"
Samsun'da açlıktan ölen Kübra bebeği, Konya'da bir gecekonduda camı
kırık olduğu için zatürre olan ve hayatını kaybeden Ayaz bebeği
unutmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu ülkenin hiç bir çocuğu açlıktan ölmemeli, iyi beslenmeli, güzel
beslenmeli. Annelerin çocuk sevgisini hepimiz biliyoruz, annelerin
çocukları üzerinde nasıl titrediklerini biliyoruz. Benim tek
güvencem sizlersiniz. Bu millettir benim güvencem. Yetki verin 4
yılda Türkiye'yi şaha kaldıralım, yetki verin 4 yılda yoksulluğu
bitirelim. Bende size söz veriyorum. Bir saat ise bir saat, 12 saat
ise 12 saat, 36 saat ise 36 saat sizin için çalışacağım.
Çocuklarımız için evlatlarımız için torunlarımız için bayrağımız
için güzel vatanımız için çalışacağım emek harcayacağım, alın teri
dökeceğim. Dökeceğim her alın teri 'size helal olsun'
diyeceğim."
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından partisinin Karabük milletvekili
adaylarıyla halkı selamlayarak miting alanından ayrıldı.