Kılıçdaroğlu da tükenmişlik sendromuna girdi

Evden işe gelirken, yani 07.00-09.00 arası Radyo Karadeniz'de Adem Metan'ı dinliyorum genelde.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Evden işe gelirken,  Radyo Karadeniz'de Adem Metan'ı dinliyorum genelde. Dün sabah Türkiye'nin en çok tartıştığı konuyu tartışıyordu dinleyenleriyle Adem Metan.

Soru şuydu: "Sizce Türkiye'de 22.00'den sonra alkol satışının yasaklanması kararı doğru mu, değil mi?"

Dinleyebildiğim süre içinde onlarca kişi bağlandı.  Çoğunluk, "Yasaklanmalı" derken, ciddi bir kesim de yasaklara karşı olduğu fikrinde birleşiyordu.

Acaba Erdoğan'ın ağzından dökülen "İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek, vaka niçin sizler için reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor?" şeklindeki sözlerine vurgu yapan kimse olacak mı diye özellikle dikkat ettim.

Bir Allah'ın kulu buna değinmedi. Dün telefonla konuştuğum, yolda rastladığım, şirkette karşılaştığım kimi bulduysam sordum, kimse bu sözün üzerinde durmadı bile.

Ama aynı gün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile partili arkadaşlarını dinledim. Hepsi hep bir ağızdan, "Kim o iki ayyaş? Atatürk ile İsmet İnönü'yü kastediyor" diye gürlüyordu.

Tarihçiler ekranlara çıkıp, "Alkol Atatürk zamanında yasaktı. Atatürk öldükten 4 yıl sonra, yani 1942 yılında 234 CHP'linin oyuyla serbest bırakıldı. Erdoğan'ın Atatürk'ü kastettiği söylenemez" dedi, CHP liderinin ateşi sönmedi.

Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik çıkıp, "Lafın gelişi söylenmiş bir sözdü. Kastedilen kimse yoktu" dedi, Kılıçdaroğlu'nun tansiyonu yine düşmedi.

Ben günü akşama devredip bu yazıya başlarken bile Kılıçdaroğlu mikrofon gördüğü her yerde "Kim o iki ayyaş? Kim, çabuk açıkla" diye bağırıp duruyordu.

Zaten son zamanlarda bir alışkanlık edindi, önünde bulunan kürsüleri yumrukluyor. İzlerken, Tatar Ramazan gibi çıldıracak "Benim adım Kemal ulan! Açıklayın o iki ayyaşı yoksa fena olacak hımmmmm!" diyecek endişesine kapıldım.

"O iki ayyaş kim açıkla da açıkla.."

Olur, olur!

Zaman bulursa açıklar!

Biliyorsunuz adam biraz meşgul takılıyor. Bir yanda dünyanın en büyük havaalanı, diğer yanda Kanal İstanbul projesi, beri yanda Marmaray, yetmediyse metro ve metrobüs sistemleri, o da olmadıysa 3. Köprü, e hadi o da olmadıysa Yassıada Projesi, raylı sistemler, duble yollar...

Bi dünya boş projeyle uğraşıp duruyor. Ufak bir ara bulursa kesin açıklar emin olabilirsiniz!

Açıklamayacak belli!

Yani Atatürk üzerinden siyaset yapmanın manası ne?

Buradan kimseye ekmek yok.

Kaldı ki aynı Erdoğan bundan daha birkaç ay önce alkol yasağını savunurken, "Gazi Mustafa Kemal döneminde de yasaklanmıştı" diyerek gücünü nereden aldığını açık açık ilan etmişti!

E o zaman ne gereği var boş bir nedenle Türkiye'yi kadınlar hamamına çevirmeye?

Hadi diyelim ki Atatürk'ü kastetti?

Yahu düne kadar "Bu ülkeyi Atatürk içki masalarında kurdu" diye hava atarken, Ata'ya bilerek veya bilmeyerek hakaret eden bizzat sizdiniz! Sizin söylediğinizi bir başkası söyleyince mi ayaklandınız? Atatürk'ün belgesel filmini çekerken, "Alkole çok düşkündü, alkol yüzünden öldü" diyen Can Dündar'a ses çıkaramayan siz, Erdoğan'a "Can diyebilir, ama sen deme!" diye kızan da siz!

Şimdi kalkıp, "Atatürk'ün rakı masasında kurduğu ülkeyi siz ayık kafayla sattınız beaaa" demenin anlamı var mı?

Bırakın Türkiye'yi, dünyanın liderliğini kabul ettiği Atatürk'ü, CHP'ye dahi lider olamayan birinin savunmasından daha gülünç ne olabilir?

Allah'u Alim Atatürk ayaklansa, "Yahu Kemal kardeşim. Sen ayık kafayla Mersin'i Güneydoğu'nun incisi yaptın. Sen ayık kafayla Van Gölü'nü deniz yaptın. Sen ayık kafayla Kağıthane'yi Kağıttepe yaptın. Sen ayık kafayla sandığa gidip oy veremedin. Sen ayık kafayla bir merdivene hoplayamadın. Yahu birader! Sen ayık kafayla iki kelimeyi bir araya getiremiyorsun, senin haddine mi beni savunmak" diyerek sizi tersleyecek!

Çok sevdiğim bir mesele geldi aklıma.

Kaza geçiren çocuk sevdiği kıza haber veriyor. "Sevgilim; Sertap gelip ders notlarını verecekti. Onu beklerken arkadaşlarla halı saha maçı yapalım dedik. O sırada tribün çöktü, benim üzerime devrildi. Benim bir kolum koptu ve hastanedeyim. Sana bu mesajı da hemşire yazıyor!" diyerek durumunu anlatıyor.

Kızdan gelen cevap şu: "Sertap kim? Tükürürüm senin hemşirene!.."

Şundan dolayı anlattım.

Bu ülkenin Başbakan'ı, tarihte hiçbir lidere yapılmayan, yapılamayacak olan suçlamayı size yöneltiyor, "Reyhanlı'da sizin ve partililerinizin parmağı var. Partilileriniz Reyhanlı'yı kana bulayan katille bir arada. Ahan da fotoğrafı" diyor.

Siz ise, "Sen bana ayyaşı açıklasana" diyorsunuz?

O da olmazsa "Katil diktatör" diyorsunuz.

Kemal bey...

Bütün saygım ve nezaketimle belirtmek isterim ki...

Halk sizi seçmiyorsa, bu sizin yerinize seçileni "diktatör" yapmaz. Aksine, günün şartlarında iyi bir siyasetçi yapar.

Siz de böyle boş tartışmalar ve boş gündemler ürettikçe o halkın gözünde Hürrem'den beter tükenmişlik sendromuna yakalanmış kişi olarak anılır durursunuz!