Kılıçdaroğlu bu kez de şaka yaptı
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ortalığı kasıp kavuran Stockholm sendromuyla ilgili yine çok konuşulacak açıklama yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yine çark etti. İki gün
önce "AK Parti'ye oy veren herkesi kastetmedim"
diyen Kılıçdaroğlu, Zaman'a çok daha farklı bir açıklama yaptı:
"Stockholm sendromu da biraz mizah, biraz şaka ile karışık
konuşuldu."
Seçim sonrası bir laf etti günlerce konuşuldu. AK Parti'ye oy verenleri celladına aşık kurbanlar olarak gören Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili bir kez daha konuştu. Meğer ortalığı yıkan o sendrom arkadaşlar arasında 'şaka olsun' diye söylenmiş. Ancak Kılıçdaroğlu, sendromu ortaya atan kişinin ismini vermedi.
Kılıçdaroğlu Zaman gazetesinden Nuriye Akman'a konuştu. İkili arasında zaman zaman tansiyon yükseldi. Akman'ın terleten sorularına Kılıçdaroğlu böyle cevap verdi.
KİM SÖYLEDİ?
-Gelelim Stockholm sendromuna. Önce haber çıktı,
tekzip etmediniz. Daha sonra size soruldu. "Ben Ak Parti'ye oy
veren herkes için söylemedim bunu. Ama bu konu konuşuldu MYK'da"
dediniz.
-MYK'da görüşülüyor. Partinin seçimle ilgili stratejileri, artıları, eksileri vesaire. Stockholm sendromu da biraz mizah, biraz şaka ile karışık konuşuldu.
-Kim söyledi?
-Onu söylemek istemiyorum.
-Sencer Ayata mı?
-Hayır. Çünkü bir kişi değil. Oturduk sohbet ettik.
-Peki, her kimse ilk söyleyen, ona "Ya sen ne diyorsun! Stockholm sendromu diye bana anlattığınız, halkı aşağılamaktan başka bir şey değil. Sakın ha bunu ağzınıza almayın!" demediniz mi?
-Az önce de söyledim. Biraz da mizahla karışık konuşuldu diye. Yoksa çok ciddiye aldığımız, bir gerekçe olarak düşündüğümüz bir olay değildi. Zaten Akşam'daki haber tam okunsaydı bunun böyle olduğu görülecekti. Mizah unsuru olarak biraz da gülerek, espri ile ifade edilen bir şey.
-Ama bu çok vahim! Hiç mizah olacak bir şey değil. İnsanlara aptal denmiş olmuyor mu?
-Hayır asla. Stockholm sendromu bilimsel bir olaydır.
-Bir çeşit ruh hastalığı olarak kabul ediliyor bilimsel olarak.
-Hayır hayır. Asla öyle düşünmeyin. Bunu gidin sosyologlara sorun. Ne derler bilmiyorum. Ama bunu getirip de efendim CHP bu gerekçe ile oy alamadı gibi bir şeye bağlamak doğru değil. O sadece bir grup gazetecinin bilinçli olarak ha bir şey bulduk, bunun üzerine atlayalım diye CHP'yi eleştirdiği bir şey. Öyle bir şey olsaydı biz niye kalkacağız da Allah aşkına dünyanın parasını verelim de dışarıdan bağımsız bir kuruluş gelip bizim seçim stratejimizi değerlendirsin diyelim.
-Ak Partiye oy verenleri siz akılsız olarak değerlendirmiyor musunuz?
-Hayır, niye öyle diyeceğiz. Niye oy veren insanı akıllı ve akılsız diye ayırıyoruz? Beni burada rahatsız eden şu. Her MYK toplantısında espriler yapılır. Pek çok şey konuşulur. Bunların dışarıya taşması doğru değil.
-O sizi ilgilendiren bir şey. Medya açısından bu sendrom tartışmasından bir şeyler öğrenmiş olduk. Çünkü hep biliyorsunuz bidon kafalı denir halka, göbeğini kaşıyan adam diye aşağılanır halk. CHP zihniyetiyle ilgili böyle bir algı var.
-Bir dakika. Algıyı yaratan kim?
-CHP'liler.
-Hangi CHP'li kalktı da bidon kafalı dedi. Bir yazar kalktı böyle yazdı diye onu bütün CHP'ye mal etmek doğru mudur?
-İyi ama eski CHP de aynı kafada değil miydi? Siz şimdi onu aşmaya çalışmıyor musunuz? Halka böyle tepeden bakma yok muydu?
-E niye kırmaya çalışıyoruz bunu? Halkın içine niye daha fazla gitmeye çalışıyoruz? Niye gidip kahvede oturmaya çalışıyoruz? Niye adımıza Yeni CHP diyoruz? Bunun için diyoruz. Halkın iradesine biz saygı göstereceğiz. Demokrasi budur. Halk niye bize oy vermedi? Onun gerekçesi halkı suçlamak değil. Niye oy vermedi, oturacağız biz kendimiz düşüneceğiz.
-Aziz Nesin'in o meşhur lafını nasıl değerlendirirsiniz? Hani demişti ya, Türk halkının yüzde 60'ı aptaldır diye.
-Kimseyi birey olarak, halk olarak aptal yerine koymak doğru değildir. Bakın halkı küçümseyen kim biliyor musunuz? Al ananı da git diyen. Niye ona kimse sen halkı küçümsüyorsun demedi. Tarım bakanı çıktı gözünüzü kara toprak doyursun dedi. Halkı küçümseyen kim?
BAYKAL'IN KENDİSİNİ DEVİRME PLANLARI İÇİN NE DEDİ? SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
-Gürsel Tekin önceki gün çok sert bir açıklama yaptı muhaliflere. Baykal ve Önder Sav'ı kastederek "şer odakları" falan dedi. Siz katılıyor musunuz ona?
-Ben kimseyi şer odağı olarak görmek istemem. Doğru da bulmam. Bu tür sert söylemler parti içinde hoş değil.
-Gürsel Bey'e "Böyle sert konuşursan karşı taraf daha da hırslanıp bilenir" dediniz mi?
-Yok, hayır. Ama bu tür sert söylemlerden arkadaşlarımın kaçınması gerektiğini söyledim.
-Neden hedef tahtasında o var?
-Örgütlerde pek çok kişi kırılmış, küsmüş olabilir. Milletvekili adayı olmak isteyip de olmamış olanlar olabilir. Bize niye örgütlerden daha az milletvekili adayı gösterildi diye eleştiri de geldi. Bütün bunlar tabii örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcısını odak noktası haline getirdi.
-Siz Gürsel Tekin'den razı mısınız?
-Nasıl?
-Hani böyle bir deyim vardır ya, "Ben senden razıyım. Allah da senden razı olsun" diye. Siz Gürsel Tekin'den tamamen razı mısınız?
-Ben bütün MYK üyelerine saygı duyuyorum. Bu, yüzde yüz her alanda görüş birliği içindeyiz demek anlamına gelmez.
-Mesela Gürsel Tekin'le hangi konuda görüş farklılığınız var?
-Onu izin verin söylemeyeyim.
-Kurultay talepleri konusunda Baykal ile yüz yüze görüşmeyi düşünür müsünüz?
-Hayır. Ama Sayın Baykal böyle bir ihtiyaç içinde olursa, tabii.
-O da diyor ki sayın genel başkan ihtiyaç duyarsa beni çağırır, görüşürüz.
-Benim bildiğim siyasette doğal olanı şudur. Partinin duayenleri, partinin genel başkanına gerekirse zaman zaman bilgi verirler. Gerekirse uyarırlar. Gerekirse strateji konusunda katkı verirler.
-Ama CHP'nin doğallarından birisi de genel başkanı devirmektir!
-Evet.
-Böyle bir alışkanlık var.
-Artık o alışkanlıklar ağır ağır bitiyor. Biz yeni rayımıza oturacağız. Cumhuriyet Halk Partisi halkın partisi olmak durumundadır.
-Yani zırt pırt kurultaylar partisi olmaktan çıkacak mısınız?
-Tabii tabii. Kurultaylar partisi olmaktan çıkacağız.
-Baykal'a kendinizi lider olarak kabul ettiremediğiniz için üzülüyor musunuz?
-Öyle kabullenmeme şeklinde bir düşüncesi olduğuna inanmıyorum.
-Nasıl yani, kurultaydan muratları sizi devirip yeniden başa geçmek değil mi?
-Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla sadece parti meclisi ile ilgili bir düzenleme istiyorlar.
-Parti meclisinde yer alanların hepsini siz istediğinize göre, bu savaşın etaplarından birisi önce PM, sonra siz değil mi?
-Savaş demeyelim. Mücadele diyelim. Etaplarından birisi tabii bu.
-Bu etabı geçebilecek mi?
-Kim?
-Çok hoşsunuz. Baykal da kim mi diyorsunuz?
-Hayır. Elbette buna partinin kurultay delegeleri karar verir. Ben hiçbir zaman partinin kurultay delegelerinin iradelerine müdahale etmek istemem.