Kılıçdaroğlu Aygün'e ceza kesecek mi?
Abone olCHP lideri Kılıçdaroğlu'nun öldürülen Sakine Cansız'ın ailesine taziye ziyaretine giden Hüseyin Aygün'e tepkisi ne anlama geliyor.
Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ne Aygün'den ne de ulusalcılardan vazgeçebiliyor. CHP
lideri, iki güç arasında denge vazifesi üstlenerek, AK Parti'ye
karşı verdiği mücadelede ikinci bir cephe
istemiyor.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Paris'te öldürülen PKK'lı Sakine Cansız'ın ailesine yaptığı taziye ziyaretini twitter'da paylaşması günün konusu oldu.
Ulusalcı kimliğiyle öne çıkan CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, twitter üzerinden "PKK'lı teröristlerin PKK bayraklı resimleri önünde resim çekinenler CHP'li olamaz, CHP'de de bulunamaz" diye yazdı.
İşte CHP'de yanan bu mini kriz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Çin'de soruldu. Kılıçdaroğlu, bu yöndeki soruya şu karşılığı verdi: "Siyasette herkesin sorumlu davranması lazım. Sorumluluk kavramı vardır. Boş bir kavram değil. Siyasi partilerde her üye, partinin koyduğu kural ve ilkelere özenle uyması lazım."
Çin'den gelen bu uyarı medyaya "Kılıçdaroğlu, Aygün'ü
fırçaladı", "Aygün'e uyarı",
"Aygün'e disiplin yolu mu?" diye yansıdı.
CHP liderinin tavrının ne olacağının ipuçlarını cümlenin devamında bulmak mümkün. Disiplin mekanizmasını çalıştırıp çalıştırmayacağı sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Bana bir soru sordunuz. Yanıt verdim. Sorumlu davranmak zorundadır. Ankara'ya gidelim olay nedir bilmiyorum. İlke çerçevesinde hareket edeceğiz" yanıtını verdi.
YATIŞTIRMA POLİTİKASI
Kılıçdaroğlu görüldüğü üzere genel çerçeve çiziyor, bir yönüyle de
konuyu "soğutmaya çalışıyor" diye de okunabilir.
İlk cümledeki net duruş ve uyarıcı dil ikinci cümlede yerini
yumuşak bir geçişe bırakıyor. Kılıçdaroğlu böylesi durumlarda
"yüzleşme" yerine "ortayı bulma",
"uzlaştırma", "ılımlı dil" kullanma çabası içinde.
Peki "İlke çerçevesinde hareket edileceği" mesajı ne anlama geliyor? Yeni CHP yönetiminde benzer iki kriz mercek altına alındığında üçüncü krizin benzer bir şekilde sonuçlanması muhtemel. O halde önceki krizleri ve sonrasında yaşananlara göz atalım:
DERSİM VE ATATÜRK KRİZİ
Aygün, 2011 yılı Kasım ayında Zaman gazetesine verdiği röportajda Atatürk ve Dersim konularında şok açıklamalarda bulunmuştu. CHP'yi karıştıran bu mülakat sonrası savunması isteneceği söylenen Aygün'e herhangi bir yazı gitmedi. Hemen sonrasında Kılıçaroğlu ile hedefteki isim buluştu.
CHP parti tüzüğü gereği konunun Yüksek Disiplin Kurulu'nda görüşülebilmesi için Parti Meclisinin karar alması gerekiyor. Aygün'ün milletvekili olması nedeniyle tüzüğün 68. maddesi uyarınca PM kararıyla Disiplin Kurulu'na sevk edilebiliyor.
BİLDİRİ YAYINLAYAN VEKİLLERE UYARI
PM'den de bu yönde bir karar çıkmadı. Hemen arkasından Kılıçdaroğlu'nun hedefinde ise Aygün'e karşı bildiri yayınlayan ulusalcı vekiller vardı: "Kapalı grupta konuşulan bir konunun daha sonra medyanın önüne taşınarak bir bildiri halinde sunulmasını kabul etmiyorum. Hele hele grup başkan vekilliğinden izin alınmadan böyle bir toplantının yapılmasını uygun görmüyorum. Bu partide bir disiplin olacaktır. Herkes o disipline uyacaktır. "
Kılıçdaroğu yine o konuşmasında "Kendisi grubun kapalı toplantısında böyle bir ifadeyi kullanmadığını ifade etmiş. Ben o toplantıda yoktum" sözleriyle Aygün'e arka çıktı.
Yine Aygün tartışmalarla ilgili "73 yıldır süren bu acı, sırtı süngülü insanların acısını, hala aramızda dolaşanların bu acısını 24. dönem parlamentosu çözecek mi çözmeyecek mi? Bu ne CHP'nin ne AKP'nin meselesi. Bu insanlık meselesi." diye konuştu.
"GENÇ ÇOCUKLAR" KRİZİ
Aygün geçen yıl Ağustos ayında Tunceli'de kendisini kaçıran
teröristler için "Bu eylemi yapan genç arkadaşlar"
ve "Çok saygılı çocuklardı" ifadelerini kullandı.
İki gün rehin tutulan Aygün'ün serbest kaldıktan sonra yaptığı
açıklamalar yine CHP'yi huzursuz etti. Parti sözcüsü Haluk Koç,
"Her CHP'li, Türkiye'nin bölünmez
bütünlüğünün korunmasından yanadır'' sözleriyle
Aygün'ü eleştirdi.
GÖRÜŞME 19 GÜN SONRA
15 Ağustos'ta bırakılan Aygün ile Kılıçdaroğlu'nun görüşmesi 3 Eylül tarihinde gerçekleşmesi de dikkat çekiciydi. İkilinin 17 Ağustos'taki randevusu sekreterlerin "yanlış anlamaları" nedeniyle iptal edildi söylendi. Türkiye'nin günlerce konuştuğu olayın üzerinden 19 gün sonra taraflar buluştu. Ancak görüşmeye ilişkin iki taraftan da basına bir ayrıntı sızmadı.
DİSİPLİN NEDEN ZOR?
Görüldüğü gibi disiplin mekanizmasını hiç devreye
sokulmadı. Bundan sonra da disiplin sürecinin işlemesi önceki
örneklere göre çok zor. Aygün'ün ve Kılıçdaroğlu'nun partisi
CHP'nin son seçimde Tunceli'de aldığı müthiş oy oranı göz önüne
alındığında, disiplin yolu çok daha zor olsa gerek.