Kılıçdaroğlu Atatürk'ten daha şanslı!
Abone ol40 yıllık CHP'li şu günlerde ise bağımsız milletvekili olan Eşref Erdem'den eski partisiyle ilgili çarpıcı tespitler geldi...
Yakın geçmişe kadar CHP'de siyaset yapan bağımsız
milletvekili Eşref Erdem'e göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun elde ettiği
şansa Atatürk bile sahip olamadı... Neden mi? Çünkü Kılıçdaroğlu
CHP tarihinde ilk defa bin 200 delegenin imzasıyla genel başkanlığa
önerildi...
Erdem, ana muhalefet partisinde olan-bitenlerle ilgili olarak
çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun liderlikte kalıcı olması için kadrosunu
değiştirmesi gerektiğini anlatan Erdem şu tavsiyede bulunuyor:
Ben diyorum ki Kemal Bey’in “lider” olabilmesi, daha kalıcı
olabilmesi, düşüncelerini hayata geçirebilmesi için yeni bir
listeyle yeni bir başlangıç yapması gerekiyor
MUSTAFA KEMAL'E BİLE NASİP OLMADI
Kılıçdaroğlu'nun çok şanslı olduğunu iddia eden Eşrem Erdem'e göre
bu imkan Atatürk'e bile nasip olmadı. İşte Milliyet'ten Devrim
Sevimay'ın konuyla ilgili soruları ve yanıtlar:
Neden sürekli kadro değişmeli diyorsunuz, nesi yanlış bu
kadronun sizce?
Çünkü bu yönetim kadrosu Kemal Bey’in kendisinin dışında yapılan
kadrodur. O yapılan 80 kişilik Parti Meclisi (PM) listesiyle birkaç
yıldır Kemal Bey’in seslendirdiği değişim talebi örtüşmüyor.
Tamamını suçlamıyorum tabii, ama çalıştığı kadro daha tutucu, daha
statükocu, muhafazakâr, ulusalcı bir kadro. Kemal Bey ise kendine
göre daha değişimden yana bir anlayışta.
Zaten bu örtüşememe nedeniyledir ki, “genel başkan” oldu Kemal Bey
ama henüz CHP’nin “lideri” konumuna yükselemedi. Çünkü bu tek
kişinin yapabileceği bir şey değildir. Eğer kadronuzla uyumlu
değilseniz peygamber gelse siyasette çok fazla bir şey olamazsınız.
Kemal Bey’in en büyük handikapı bu; kendisine uygun bir kadroyla
çalışmıyor.
Genel başkanlıkla aniden karşılaşmış birinin tam olarak
kendi istediği gibi bir kadro oluşturma şansı var mıydı
sizce?
Kurultayın yapıldığı ilk cumartesi günü Kemal Bey’in böyle bir
şansı vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bence Mustafa Kemal Atatürk’e bile
nasip olmamış bin 200 delegenin imzasıyla genel başkanlığa
önerildi. Bu çok müthiş bir ittifaktır ve ilk defa olmuştur.
Ne yapmalıydı o cumartesi günü?
O cumartesi günü çıkıp, “Evet, beni buraya getirdiniz,
seçime katkıda bulundunuz, teşekkür ederim. Ancak genel başkanınız
olarak ben birkaç yıldır değişimden söz ediyorum, dolayısıyla benim
bu gece bu değişim mesajını kitlelere ulaştıracak bir liste yapmam
lazım” demeliydi.
İhanet gibi olmaz mıydı peki; 15 gündür birlikte bir genel
başkanlığı kotarıyorsunuz, sonra teşekkür ediyorsunuz?
Mesele eğer sadece Kılıçdaroğlu’nun genel başkan yapılması idiyse o
zaman evet, bir şey denmez. Ama genel başkan olmanın ötesinde
ileriye dönük bir iddia taşıyacaksanız işte o iddia kadroyla
taşınır ve o zaman bu da yapılır. Yoksa aksi takdirde tam da Sayın
Baykal’ın “çift anahtarlı kasa” dediği gibi bir yönetim oluşur.
Yani gerçekte dizginler kimin elinde, belli olmaz. Ki en azından şu
anda kamuoyunun yaygın algısı da dizginlerin Kemal Bey’in elinde
olmadığı yönünde.
Sizce Sav olmasaydı Kılıçdaroğlu yine de bin 200 delegenin
desteğiyle genel başkan olabilir miydi?
Kaçla olurdu bilemem ama Kemal Bey, Önder Sav olmasaydı da genel
başkan olabilirdi. Ve eğer buna inanmış olsaydı zannediyorum ki
Kemal Bey daha rahat davranabilir, daha farklı bir liste
yapabilirdi.
Şu anki PM’nin kaçta kaçı Sav’ın, kaçta kaçı
Kılıçdaroğlu’nun belirlediği bir listedir sizce?
Bana göre 80 kişinin dörtte üçe yakını Genel Sekreter’in kontrol
edebileceği bir liste.
Genel başkan yardımcılarına baktığınızda yine profili böyle
mi görüyorsunuz?
Yani iş o hale geldi ki, Genel Sekreter’le iyi geçinmezsen bir şey
olamazsın. Bu çok üzücü bir durum. Sadece bir yöneticiye bağlı
olarak politika saptamak, geleceğini ona göre ayarlamak tehlikeli
bir şeydir ve CHP’deki sıkıntılı nokta da budur.