Kılıç, Balyoz için konuştu: Kanıt yok, belge yok!
Abone olAnayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Balyoz ve Hanefi Avcı kararlarının ayrıntılarını TAha Akyol'a anlattı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç, Balyoz ve
Hanefi Avcı davalarının kararlarının gerekçesine ilişkin
konuştu.
Kılıç, Balyoz için "Adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir, bunun
giderilmesinin tek yolu, yargılanmanın yenilenmesidir, başka yolu
yok!" dedi. AYM Başkanı, Hanefi Avcı kararının nedenin ise, "uzun
tutukluluk süresi" olarak açıkladı.
Hürriyet yazarı Taha Akyol, Haşim Kılıç'ın
Balyoz davası kararına ilişkin açıklamalarını "Balyoz yeniden"
başlıklı yazısı şöyle:
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz ve Hanefi Avcı davalarına ilişkin kararlarının gerekçesini Başkan Haşim Kılıç’a sordum.
Zira açıklanan kararlar çok kısa. Sayın Kılıç’ın verdiği bilgileri okurlarımla paylaşıyorum.
TANIKLAR DİNLENMELİYDİ
Açıklanan kısa karara göre, dönemin Genelkurmay Başkanı Org.
Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın dinlenmemiş
olması “adil yargılanma hakkının ihlali”dir.
Dosyada dinlenmeyen başka tanıklar da var; bu ikisinin neden
önemli olduğunu Sayın Kılıç şöyle anlattı:
DOSYADA BELGE YOK
“Mahkeme kararında darbe teşebbüsünün yapıldığı fakat
gerçekleşmesini Genelkurmay Başkanı Org. Özkök ile Kara Kuvvetleri
Komutanı Org. Yalman’ın önlediği açıkça belirtiliyor. Mahkeme bu
bilgiyi nereden öğrenmiş, kanıtları nedir? Dosyada bunu gösteren
bir belge yok. Bu durumda Özkök ve Yalman’ı tanık olarak dinlemek,
onlara sormak gerekirdi. Mahkeme kararında bu kadar önemli
oldukları belirtilen Özkök ve Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi
belki de davanın esasını etkileyecekti. Bu bakımdan, savunma tarafı
da istediği halde bu iki önemli tanığın dinlenilmemiş olmasını,
ihlal kabul ettik.”
Kılıç’ın bu sözleri yorumu gerektirmeyecek kadar açık. Kılıç’ın
sözleri şöyle:
SADECE USUL AÇISINDAN BAKTIK
“Biz dijital deliller geçerlidir veya geçersizdir diye bir
inceleme yapmadık, karar vermedik. Bu konu tamamen Yargıtay’ın
yetkisi dahilindedir, bizim yetkimiz yoktur. Bizim yaptığımız
inceleme, mahkûmiyete esas olacak kadar davada önemli olan dijital
delillerin mahkemede yeterince tartışılmamış, savunmanın yaptığı
şikâyetlerin giderilmemiş olmasıdır.” Yani sadece usul
açısından.
RAPORLAR ÇELİŞKİLİ
Kılıç, dijital deliller konusunda dosyada çok sayıda teknik rapor bulunduğunu söyledi: Bunların 4’ü “bilirkişi raporu”, diğerleri savunmanın mahkemeye sunduğu “uzman raporları”. Aralarında önemli çelişkiler var. Mahkeme, uzman raporlarına “taraflı, hâkimin yetkisine müdahale niteliğinde” diyerek itibar etmemiş. Halbuki çelişkileri gidermek için nihai teknik inceleme yapılması gerekirdi.
Sayın Kılıç, mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararının gerekçesinde “delillere atıf yapılırken çelişkiler olduğunu” da belirtti.
TÜM SANIKLARIN DURUMUNU ETKİLER
Sayın Kılıç’ın belirttiği önemli bir husus da şu: “Tanık dinleme ve delillerin tartışılmasındaki noksanlar, 236 sanığın tamamının durumunu etkileyebilir niteliktedir.”
Onun için, dosyanın tümü bakımından “adil yargılanma hakkının ihlali” söz konusudur.
Bundan sonrası? Sayın Kılıç’ın cevabı:
TEK YOL YENİDEN
YARGILANMA
“Adil yargılanma hakkı, bu iki noktada ihlal edilmiştir. Bunun giderilmesinin tek yolu, yargılanmanın yenilenmesidir, başka yolu yok!”
Onun için “kısa karar” süratle yazıldı, ”ilgili mahkemeye” gönderildi.
Anayasa Mahkemesi’nin kararı davanın tümünü kapsadığı için, 4. Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların tümü için tahliye kararı verdi.
AVCI KARARININ GEREKÇESİ NE?
Anayasa Mahkemesi’nin Hanefi Avcı hakkındaki kararının gerekçesi, “uzun tutukluluk”tur. Dosyası Yargıtay’da bulunan Hanefi Avcı’nın bu kadar tutuklu bulundurulması “adil yargılanma hakkının ihlali” olarak görüldü.
Gerçekten, dosya tamamlanmış, Yargıtay’a gelmiş, delilleri karartma söz konusu olamaz. Hanefi Avcı gibi bir şahsiyet, tahliye edilince yasadışı eylem mi yapacak? Avcı’nın bugüne kadar tutuklu bulundurulması hata idi.
ANAYASA MAHKEMESİ EVRENSEL HUKUKA GÖRE YAPILANDI
Türkiye olarak “evrensel hukuk, tarafsız yargı, adil yargılanma hakkı” gibi yüksek hukuki değerlerin önemini yaşayarak öğreniyoruz.
Bunda Anayasa Mahkememiz öncü rolü oynamaktadır. Zira 2010
referandumuyla Anayasa Mahkemesi evrensel hukuka göre yapılandı,
kararlarını da AİHM içtihatlarına göre veriyor. Hükümeti
sinirlendiren iptal kararlarını da, bireysel başvuru kararlarını
da.
AYM TÜRKİYE'NİN ONURU
OLACAK
AİHM ile yapılan mutabakatın süresi dolduğunda, inanıyorum ki, Türk Anayasa Mahkemesi de Alman, Fransız, İspanyol anayasa mahkemeleri gibi “Evrensel hukuku uyguluyor” denilerek onurlandırılacaktır.
Bu Türkiye’nin de onuru olacaktır.
Tarafsız ve bağımsız yargıyı savunma konusunda herkes Anayasa Mahkememizi emsal almalıdır, bağımsızlığını hayli zedeletmiş olan HSYK dahildir buna.