Kıl dönmesi nasıl oluşur?
Abone olKıl dönmesi deyip geçmeyin.Basit gibi görünsede vicudumuzun herhangi bir yerinde dönmesi büyük rahatsızlıklara neden oluyor. İşte yapanız gerekenler...
Tıptaki karşılığıyla "pilonidal sinüs" kendini, makat
bölgesinden 3-5 santim yukarıya doğru, genellikle orta hatta yakın
bölgede, (kuyruk sokumunun yukarısında) bir veya birkaç sivilcemsi
ağrılı yumru, bazen de kokulu akıntı şeklinde gösterir.
Aslında iltihabbir hastalıktır. İçi kıl dolu tünelciklerin
kontrolsüz biçimde yayılması ve ara sıra ciddi biçimde apseleşmesi
sonucu oluşur. Gecikmiş hastalar, tipik olarak, bahsedilen bölgede
birkaç senedir bazen akıntılı, bazen de ufak apseler şeklinde
sıkıntılarının olduğundan şikâyet ederler.
Ölümcül bir hastalık olmamasına karşın, hastalar için önemli oranda
iş ve güç kaybına, sosyal hayat problemlerine ve ihmâl
edildiklerinde ciddi tedavi zorluklarına yol açabilir.
Nasıl tedavi edilir?
Anüse yakın tüm iltihabdurumlarda olduğu gibi, kıl dönmesi de,
sadece antibiyotiklerle tedavi edilemiyor. Apse boşaltıldıktan
sonra, antibiyotiklerle kısmbir sakinleştirme sağlanabilir. Ancak
bu geçici çözümdür. Bu hastalıktan kurtulmak için ameliyat
şart.
Ameliyat dışında bir yöntem yok mu?
İltihabsinüsler içine bazı özel yakıcı maddeleri vererek iyileşme
sağlanabildiğine dair yayınlar olsa da, bunların hiçbiri klasik
cerrahi tedavinin yerini alamıyor. Bu konuda en başarılı olmuş
yöntem "fenol" enjeksiyonudur ki, bu da 1 yıl içinde yaklaşık yüzde
7 tekrarlama ihtimâli ile tercih edilmiyor. Cerrahi girişim
hakkında bilgi verir misiniz? Her şeyden önce iltihaplı
tünelcikleri içeren bölgenin adeta bir baklava dilimi şeklinde
çıkarılması şarttır. Birçok cerrahi yöntemden hangisi kullanılacak
olursa olsun, ameliyatın ilk aşaması olan "çıkartma" tüm
girişimlerde aynıdır. Bu konuda deneyimi olan cerrah, geride artık
"tünel" bırakmamak kaydı ile önce iltihablı bölgeyi çıkarır. Bundan
sonra geri kalan boşluğa neler yapılabileceği konusunda evrensel
bir fikir birliği yok. Bunu, hasta, cerrah ve duruma apsenin eşlik
edip etmemesi belirler. Eğer olguda ciddi "apse- enfeksiyon" varsa,
kapalı yöntemler uygulanamaz. Yara açık bırakılmak zorundadır.
Böylesine açık bırakılan yara, pansumanlar yardımı ile ancak 3-5
ayda tamamen iyileşir . Apse yoksa, cerrah bu konuda deneyimli ise
ve hasta da makûl bir tekrarlama oranını kabul ediyorsa, kapalı
tekniklerden birini kullanmak, hasta için en rahat çözümdür. Çünkü
ameliyat sonrası en hızlı biçimde normal hayata dönmeyi kapalı
yöntemler sağlar. Açık yara, olgusuna göre direkt olarak, ya "flep"
denilen cilt kaydırması yöntemi ile ya da "deri greftlemesi" ile
kapatılır.
Kaynak: