Kıl dönmesi kanser yapabilir
Abone olErzurum Numune Hastanesi Cilt Hastalıkları Servisi Uzmanı Dr. Birgül Korukçu, yıllarca süren kronik kıl dönmesinin cilt kanserine yol açabileceğini söyledi
Dr. Korukçu, kıl dönmesinin, kılların kuyruk sokumu ve cilt
altına geçip yara, apse ve fistül oluşturmasından ortaya çıktığını
belirterek, "Kıl dönmesi, sert büro koltuklarında, bilgisayar
başında ve uzun süre oturanlarda daha sık olur. Kıl dönmesi, 16 ile
30 yaş arası kıllı ve genç erkeklerde, nadiren de genç bayanlarda
görülür" dedi. Vücuttaki kılların yılan derisindeki gibi yivli veya
pullu olduğunu, dar, sıkışık veya sürtünmeli ortamlarda
kıpırdandıkça tek yönde ilerlediğini anlatan Dr. Korukçu, "Saç
telini iki parmak ile tutup hafifçe ovuşturunca bu hareketi açıkça
görmek mümkündür. Benzer şekilde iki kaba et arasındaki herhangi
bir serbest kıl, sürtünme, itelenme ve dönme mekaniği ile oluğun
dibine doğru hareket eder. Hiperkeratoz ve aşırı terleme nedeni ile
genişlemiş bir ter bezi ağzından deri içine girebilir, peşinden
başka bir kıl geçebilir. Giderek bu minik ağız, kılların minik
zorlaması ile genişler. Deri hücreleri ter bezinin ve deliğin içine
doğru yürür ve deliklerin iç yüzeyi cilt epiteli ile döşenerek
minik bir tünel oluşur ve peş peşe kılların buraya girmesi
kolaylaşır. Uzun saç kılları bile girebilir. Bazen bir kaç kıl
girdikten sonra tünel girişi iyileşip kapanabilir. Ama tünel
içindeki kılların ve bakterilerin cilt altında derinlere doğru
ilerlemesi ve iltihaplanmalar devam eder. Günün birinde mutlaka
abseleşme ve fistülleşme olur. Bu da kendini lokal ısı ve ağrı,
sistemik ateş ve halsizlik ile belli eder" şeklinde konuştu. Son
dönemlerde yapılan araştırmaların kıl dönmesinin doğuştan değil
sonradan meydana geldiğini ortaya koyduğunu vurgulayan Korukçu,
"Tedavi ve takiplerini yaptığımız binden fazla hastanın hiç birinde
kıl ve iltihabi tahriş ile oluşan granülasyon dokusu dışında farklı
dokuya rastlanmamıştır. Bu bulgular hastalığın doğuştan olmadığını
gösterir. Ancak kuyruk sokumunda, doğuştan kalan çukur ve delikler
varsa bunlar kıllanma dönemi gelince az da olsa risk teşkil eder.
Kuyruk sokumunda abse ve akıntılar eksik olmaz. İkide bir ağrılı
abseler nükseder. Hastalık sağa sola genişler, bölge köstebek
yuvasına dönüşür. Yani dermal epitel denilen deri hücreleri,
kılları peşinden kıl kesesinin ve deliklerin içine girip yeni yeni
tüneller veya labirentler oluşturur" dedi. Kılların daha çok yatay,
nadiren dikey yönde, çok yönlü olarak deri dokusu içinde
ilerlediğini ifade eden Korukçu, "Labirentler içine giren kıl
sayısı da, tahriş de artar, hastalık durmadan genişler, pek çok
delikten zuhur eden pis kokulu akıntılar dayanılmaz olur. Yıllarca
süren kronik, iltihabi akıntılar, nihayette epidermoid kanser
geliştirebilir. Veya hastalık, nadiren de olsa derinleşerek kalın
bağırsak, rektum ve mesane içine ilerleyebilir. Hatta mesane
kanserine dahi yol açabilir. Haliyle bu durumda tedavi zorlaşır ve
olaya multidisipliner yaklaşmak gerekir" şeklinde konuştu.