Kıılçdaroğlu Erdoğan'ın o sözlerine imza attı
Abone olKılıçdaroğlu, yeni seçilen PM toplantının açılışında hükümete yüklendi, Türkiye'nin zorlu bir süreçte iyi yönetilemediğini iddia etti.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın 2006'da ABD Başkanı Bush'a Suriye
lideri Esad için söyledikleri "Suriye'yi karıştırarak
çözemezsiniz. Suriye'yi Esad'a yardımcı olarak demokratik
ve barışçı bir ülke haline getirebiliriz"
şeklindeki demecini hatırlatarak kendisinin de o sözlere imza
attığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin dış
politikanın temel ilkelerinden vazgeçtiği için bu alanda tarihin en
büyük kırılganlıklarından birini yaşadığını ileri sürdü.
CHP'nin 34. Olağan Kurultayı'nda seçilen Parti Meclisi (PM), Genel
Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında genel merkezde ilk toplantısını
yaptı. Açılışta konuşan Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını
eleştirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, gazetelerde yer alan 16 Haziran
2005 tarihinde dönemin ABD Başkanı George W. Bush ile yaptığı
görüşmeye ilişkin haberi okuyan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın bu
görüşmede Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Suriye'de liderlik
yapabilme kapasitesine sahip en iyi isim olduğunu, ancak ülkede
sistem sorunu bulunduğunu belirttiğini aktardı.
ERDOĞAN'IN BUSH'A ESAD İÇİN SÖYLEDİKLERİNİ AKTARDI
Erdoğan'ın, Bush ile görüşmesinden basına yansıyan ''Esad'a yardımcı olup sistemi geliştirmek ve değiştirmek, hem bölge hem de dünya için çok doğru bir yol. Suriye'yi karıştırarak çözemezsiniz. Suriye'yi Esad'a yardımcı olarak demokratik ve barışçı bir ülke haline getirebiliriz. Başka her türlü yol bölgede sıkıntıyı ve tansiyonu artırır'' sözlerini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"ERDOĞAN'IN BU SÖZLERİNE BEN DE İMZA
ATARIM"
''Sayın Erdoğan'ın 16 Haziran 2005 tarihli gazetelere yansıyan ve
Sayın Bush'a söylediği sözler bunlar. Bu sözlerin altına sadece ben
değil, bu ülkedeki bütün yurttaşlarımızın imza atacağını
düşünüyorum. Bir yıl sonra bu tabloda kısmen bir değişim oluyor. 6
Temmuz 2006. ABD'nin o dönem Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice,
Başbakan Erdoğan'ın, başdanışmanı Ahmet Davutoğlu'nu Şam'a, İsrail
ve ABD'nin isteği üzerine gönderdiğini açıklayarak, 'kendisinin bu
girişimine teşekkür ederiz' diyor. Buradan nereye geldik?''
Bir muhalefet partisinin en temel görevinin hükümetin uyguladığı
politikaların yanlışlığını ortaya koymak ve gerektiğinde alternatif
politikalar üretmek olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, CHP olarak
neyi eleştirdilerse arkasından çözümü de ifade ettiklerini
belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Özellikle dış politikada CHP, uyarı
görevini yapmazsa tarihe karşı sorumlu olur. O vebalin altından
kendisini kurtaramaz'' dedi.
DIŞ POLİTİKANIN SORUMLULUĞU ÇOK AĞIR
İç politikadaki hataların daha kolay çözümlenebileceğini, ancak dış
politikada yapılan hataların bedelinin doğrudan topluma
yansıyacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun sorumluluğunun çok
ağır olduğunu söyledi. Her ülkenin dış politikasını kendi ulusal
çıkarları üzerine oturtmasının temel bir kural olduğunu da ifade
eden Kılıçdaroğlu, dış politikada duygusallığa, bağnazlığa,
inatçılığa, başka ülkelerin taşeronu olmaya, tepki dürtüsüyle yola
çıkmaya, blöfe, ideolojik körlüğe yer olmadığını
kaydetti.
"HEP HAKLI ÇIKTIK" DEMEK AĞRIMA GİDİYOR
Dış politikanın tarihi deneyime ve akla dayalı olması gerektiğini
belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Dış politika partiler üstü ve milli olmak zorundadır. Sağlam ve
mantıklı yapılmalıdır. Gerçekçilikle yapılmalıdır. Aklıselim,
sağduyu, serinkanlılık ve ulusal görüşlülükle yapılmalıdır. Ve çok
daha önemlisi dış politika, sözün yerinde ve zamanında
kullanılmasıyla yapılması gereken bir politikadır. Dış
politikamızda bu temel ilkelere uyuluyor mu? Üzülerek söylüyorum
hayır. Bu politikalardan vazgeçtiğimiz içindir ki bugün Türkiye,
dış politikada tarihin en büyük kırılganlıklarından birini yaşıyor.
Dış politikada, ana muhalefet partisi lideri olarak, 'hep
doğruları söyledik ve hep haklı çıktık' demek benim ağırıma
gidiyor. Çünkü ana muhalefet partisinin eleştirilerine karşın,
'haklı çıktık' diye bir tablo ortaya çıkıyorsa ve gerçekten haklı
çıkıyorsa o zaman dış politikada Türkiye ağır bedeller ödeyen bir
sürecin içine girmiştir demektir. Geldiğimiz nokta budur. Dış
politikada ülkemizin çıkarları ağır darbe almıştır.''
KİM KARLI ÇIKTI?
Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikada yaşanan gelişmelere karşı
öngörülü planları ve asgari stratejisi dahi bulunmadığını öne
sürerek, şunları söyledi:
''Türkiye basiretsiz, beceriksiz, liyakatsiz bir kadro tarafından
stratejik derinlik masallarıyla uyutularak, derin bir çukura
itildi. Yüzlerce defadır söylediğim bir gerçeği bir kez daha
aktarmak isterim; Suriye'nin etnik ve mezhep çatışmasına doğru
sürüklenmesi bütün bölgede yeni bölünmelerin, yeni yapılanmaların
ve sonu gelmez bir kaosun yolunu açacaktır. Bu sürecin sonunda en
çok zarar gören ülkelerin başında Türkiye'nin geleceğini defalarca
dile getirdik. Şu soruyu sormamız gerekiyor kendimize, dış
politikada da aynı soru sorulur. Bugün geldiğimiz noktada
kim karlı çıktı? Türkiye mi karlı çıktı, dönüp bakalım. Bir
uçağımız Akdeniz'in derin sularında, iki pilotumuzu şehit verdik.
Tırlarımız yakıldı, yağmalandı, sınırlarımız kapatıldı, ekonomik
olarak en azından bölge insanı zor duruma düştü ve Suriye
dostumuzdu, düşmanımız oldu. Peki dönüp Suriye'ye bakalım. Suriye
bu olaydan karlı çıktı mı? Kan gölüne döndü. Her gün onlarca kişi
yaşamını yitiriyor, adeta bir savaş var. Ciddi ve yakın bir bölünme
tehlikesiyle karşı karşıya. Suriye mi karlı çıktı? Hayır. O zaman
her yurttaşımın kendi kendine şu soruyu sormasını isterim; bu
süreçte hangi ülke ya da ülkeler karlı çıktı? Türkiye ile
Suriye'nin kaybettiği bu süreçte kimler karlı çıktı? Dış politikayı
başka ülkelerin karlı çıkacağı bir sürecin üzerine oturtursanız,
batağa saplanırsınız.''