Bizim “Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman
Çelebi derler” diye çok güzel bir sözümüz vardır.
Günümüzde tam da bu durum yaşanmakta. Meydanı boş bulan
kifayetsiz ve yetersiz insanlar ahkam üstüne ahkam
kesiyorlar.
Tam tersine sesini yükseltmesi gerekenler ise adeta bir köşeye
sinmiş, olup biteni seyrediyorlar.
Son “Abdurrahman Çelebi”miz GATA’dan çıktı.
GATA başhekim yardımcılığı görevini yürüten Ali
Edizer, görev ve eğitim alanının dışına çıkarak üstüne vazife
olmayan sözler sarf etti.
Dini konularda derin bir ilmi birikim ve yeterlilik gereken
konularda tabiri caizse “ipe sapa gelmez” sözler sarf eden
Edizer, doğal olarak toplumun tepkisini çekti.
Senin neyine kardeşim sözde tebliğ yapıyorum dürtüsü ile fenomen
olmaya çalışarak had aşmak.
Sen doktorsun, en iyi ve en doğru yapacağın tebliğ günümüzde
yaşanan virüs belasına karşın, temizlik ve iman merkezli
yönlendirici tavsiyelerde bulunmak.
Bak! Senin sayende İslam düşmanları manşetlerinden seni
haber yaparak Müslümanlarla alay etmeye başladılar!
Yahu sen GATA Başhekim yardımcısı olmuşsun, bu makamın
sahibi olarak, usul, üslup ve duruş ile en büyük emri bil marufunu
yapmış olursun. Bu söylediklerinin ya da arzularının neresi
İslam!
Doktorluk yapmış olduğun mekâna ve makama dair on
yıllardır verilen mücadeleyi hiç etmiş olmadın mı? Bu
hastaneye Müslümanlar bilinçli olarak, belirli bir ideoloji
doğrultusunda alınmadılar, sokulmadılar! Sen bu şekilde birilerinin
ekmeğine yağ sürmüş olmadın mı?
Yapılan tavır kanaatimce düpedüz Müslümanlara karşı
itibar suikastıdır!
Öncelikle şunu anlamakta zorluk çekiyorum: Bir insan eğitimi,
ihtisası ve uzmanlık alanı dışında niçin konuşma ihtiyacı
duyar?
Hele söz sarf ettiği alan “din” gibi çok hassas bir
alansa niçin tepki çekecek sözler sarf eder?
Ben bu durumda en hafif tabirle bir “art niyet”
sezerim. Bir kötülük ve birilerine zarar vermenin yolunu açma
olarak bakarım olaya.
Birilerini tahrik etme, birilerini kışkırtma, bir yerlere mesaj
gönderme olduğu çok açık ve net diye düşünürüm.
Nitekim kendisine “volelik” top gelen kesim, olayı
“gole” çevirmekte gecikmedi.
Bir kişi üzerinden milyonlarca insan ve inanç değerlerine
yönelik saldırılar başladı hemen. Tabi amaç üzüm yemek değil
bağcıyı dövmek olunca yaşananlar da gayet normal.
Ali Edizer “fetvacılık” alanında yalnız değil
maalesef. Benzeri birçok insan üstlerine vazife olmadığı halde
“fetva üzerine fetva” vermeye çok meraklı.
Sanki memlekette bütün meseleler hallolmuş da mesele fetva
vermeye gelmiş. Fetvaların bini bir para adeta. Tabii bu arada olan
masum Müslümanlara oluyor.
İşin asıl ilginç yanı ise, fetva makamı olan ve sahada olması
gereken Diyanet kurumunun ortalarda gözükmemesi. Tabi
boşaltılan saha boş kalacak değil. Din tacirleri hemen sahaya inip
tribünlere oynuyorlar.
Bütün bu olanlara sesini yükseltmesi gereken Diyanet
kurumu niye bu kadar sessiz anlayabilmiş değilim. Bu sessizliği
mezkûr kişi ve vakıa prim yapmış olmasın diye elbette
yorumlayabiliriz.
Lakin bütünüyle sessizlik başka birilerine prim vermiş olmuyor
mu?
Hadi sahayı boşalttınız diyelim, sahaya korsan bir şekilde
girenleri niye ikaz etmiyorsunuz?
“Bu sizin vazifeniz değil” demek bu kadar zor mu?
Diyanette görevli olanlar tam da bunun için hizmet
vermiyorlar mı?
Diyanet şimdi ortalarda gözükmeyecek de ne zaman sesini
çıkartacak Allah aşkına…
Ey Diyanette görevli hocalarımız, alimlerimiz… Lütfen bu kadar
sessiz kalmayınız, bu kadar duyarsız kalmayınız.
Kifayetsiz fetvacılara “dur!” deyiniz.
Deyiniz ki yarın ortalık da daha fazla muhteris peyda etmesin.
Siz sessiz kalmaya devam ettikçe işler düzelmeyecek.
Bir sözüm de “ilmi” çalışmalara dalmış alimlerimize.
Sizler bu ilmi öğrenmek için ömrünüzü bu yolda harcamış, dirsek
çürütmüşsünüz. Her biriniz bizlerin en kıymetli
mihmandarlarısınız.
Her bir alimimiz ekip ya da bireysel olarak sosyal medyayı bu
tarz insanlardan daha etkili kullanmalıdır. Zira dijitalleşen
zeminde topluma ulaşmanın en doğru yolu budur.
Aksi takdirde fenomen olma sevdası ya da proje parçası olmanın
aşk-u şevkiyle bu yol ile topluma ulaşıp zarar vermeye çalışanlar
amaçlarına ulaşıyor.
Lütfen siz de birazcık bu nevi insanlar kadar cesur olun.
Başınızı ilmi çalışmalarınızdan kaldırıp halkın ihtiyaçlarına da
cevap verin.
Yoksa o çok kıymetli ilmi çalışmalarınız yarınlarda kıymetsiz
kalacak haberiniz olsun…
Demedi demeyin…