Kıbrıs'ta gündem "referandum"
Abone olParti liderleri biraraya gelecek. Cumhurbaşkanı Denktaş bu hafta içinde Ankara’ya gelecek.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan´ın geçen haftaki
ikinci Kıbrıs ziyaretinde sürpriz şekilde taraflardan çözüm
planının imzalanmasından önce 30 Mart´ta referandum talep etmesi ve
bu konudaki cevaplarını 10 Mart´ta Lahey´e giderek bildirmelerini
istemesi, adada gündemi "referandum" konusunda yoğunlaştırdı. Irak
krizine rağmen dünya gündeminde de yeniden ilk sıralara yerleşen
Kıbrıs konusunda şimdi gözler 10 Mart´ta Hollanda´nın Lahey
kentinde BM Genel Sekreteri´ne yanıtlarını bildirecek Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş ile Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos´un "evet mi
hayır mı" diyeceğine çevrildi. Cumhuriyet Meclisi´nde grubu bulunan
partilerin genel başkanları, yarın sabah saat 09.00´da biraraya
gelerek, 30 Mart´ta referandum yapılması konusunu ve Kıbrıs
konusunda gelinen son durumu görüşmeye devam edecek. Parti
liderleri, geçtiğimiz cuma günü Meclis Başkanı Vehbi Zeki Serter
başkanlığında biraraya gelerek bu konuları görüşmeye başlamıştı.
Yarınki toplantı ise, Serter AKPA toplantısı için Strasbourg´da
bulunduğu için Başkan Vekili Ünal Üstel başkanlığında yapılacak.
DENKTAŞ ANKARA´YA Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, BM Genel Sekreteri
Kofi Annan´ın 3. Annan Planı´nı sunması ve 30 Mart´ta referandum
talep etmesi üzerine son gelişmeleri değerlendirmek üzere bu hafta
içinde Ankara´ya gidecek. Denktaş, Annan Planı´nın kabul edilebilir
olmadığını, kendisinin ve hükümetin olumsuz görüşüne rağmen
meclisin referandum kararı almaması gerektiği görüşünde olduğunu
son günlerde her demecinde dile getiriyor. Denktaş´ın, hükümet
yanında, meclisle de önümüzdeki günlerde yeniden bir araya gelerek
Kıbrıs Türk tarafının tutumunu netleştirmesi bekleniyor. BM Genel
Sekreteri Kofi Annan ´ın Kıbrıs´ı ziyaret ettiği sırada 27 Şubat´ta
"Çözüm ve AB´ye Hazırız" mitingi yapılırken, 7 Mart´ta ise
"Egemenlik ve Varoluş Mitingi" adı altında bir mitingin
hazırlıkları sürüyor. TÜRKÖZ: "LİDERLERDEN SONRA PARTİ MECLİSİ
TOPLANACAK" TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan UBP Genel
Sekreteri Süha Türköz, partisinin referandum konusundaki tavrının
ne olacağı sorusu üzerine yarın Cumhuriyet Meclisi´nde yapılacak
liderler toplantısından sonra parti meclisinin toplanmasının
gündemde olduğunu söyledi. Türköz, referandum konusundaki
tavırlarının yetkili kurullarca belirleneceğini ve toplantıların
birkaç gün sürebileceğini kaydetti. Süha Türköz, bir soru üzerine,
7 Mart Cuma günü Lefkoşa Atatürk Meydanı´nda yapılacak "Egemenlik
ve Varoluş Mitingi"ne UBP´nin tam destek verdiğini de belirtti.
HÜDAVERDİOĞLU: "REFERANDUMA SUNULSUN AMA.." DP Grup Başkan Vekili
Nurten Hüdaverdioğlu, "Annan Planı halka sunulsun diyoruz ama
sunulurken şartlarımız var" dedi. Hüdaverdioğlu, plan imzalanacaksa
sorulması taraftarı olduklarını belirterek, halkın özellikle 3.
Planın ayrıntılarını bilmediğini, halka ince ayrıntıları anlatmaya
çalıştıklarını söyledi. Nurten Hüdaverdioğlu, DP Parti Meclisi´nin
yarın akşam toplanacağını, referandum konusunun orada da
tartışılacağını belirtti. Hüdaverdioğlu, 7 Mart´ta düzenlenecek
mitingle ilgili tutumlarının ne olacağının da yarın akşamki
toplantıda netleşmesinin beklendiğini bildirdi. ZİYA: "GÜNDEM
REFERANDUM" TKP Genel Sekreteri Özal Ziya, önlerindeki en önemli
konunun referandum olduğunu ve 10 Mart´ta Lahey´de cumhurbaşkanının
referandum yapılması yönünde görüş bildirmesi için ortak bir karar
üretilmesini istediklerini söyledi. Ziya, partisinin baştan beri
Annan Planı´na olumlu baktığına işaret ederek, gelinen aşamada
referandum konusunda yeni bir karar üretmeyi gerekli görmediklerini
kaydetti. Cumhurbaşkanı´nın karşı olmasna rağmen meclisten
referandum kararının çıkacağına inandıklarını söyleyen Özal Ziya,
halkın geleceğiyle ilgili konuda cumhurbaşkanı ve hükümetten önce
halkın karar vermesi gerektiğini, "halkın referandumda evet diyerek
çözüme ve AB´ye evet diyeceğini" söyledi. Halkı aydınlatma ve
referandumda evet denilmesi yönünde çalışmalarını sürdüreceklerini
belirten Ziya, cumhurbaşkanının demokrasi dışı hareket ettiğini ve
halka rağmen politika ürettiğini savundu. SOYER: "REFERANDUMDAN
KİMSE KAÇAMAZ" CTP Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer, referandum
kararının alınması ve Cumhurbaşkanı Denktaş´ın Lahey´e giderek
Annan Planı´nın 30 Mart´ta referanduma sunulacağını açıklaması
gerektiğini söyledi. Soyer, "Bundan kimse kaçamaz. Kimse ´en el
halk´ diyerek kimse kendini halkın yerine koyamaz. Halk
referandumla kendi geleceğini belirleme hakkına sahip çıkacak.
Referanduma karşı çıkanlar, halkın self-determinasyon hakkına karşı
çıkmış olacak" diye konuştu. Irak konusunda Türkiye´nin zor ve
çetin bir durumda olduğunun herkesçe dikkate alınması gerektiğini
ifade eden Soyer, Kıbrıs konusunda da Türkiye´nin AB sürecini
dinamitleyecek karar üretilmemesini istedi. Soyer, Türkiye
Başbakanı Abdullah Gül´ün yeni koşullarda Dünya Bankası´ndan
istedikleri desteği alamayacakları için bütçede kısıtlamaya
gittiğini söyledi ve Kıbrıs´a yapılacak yardımı da 50 trilyon TL
eksiltmesine kimsenin göz kapatamayacağını kaydetti. CTP Genel
Sekreteri Soyer, "Kimsenin bağnazlıkla Türkiye´nin ve Kıbrıs Türk
halkının geleceğiyle oynama hakkı yoktur. Onun için bir an evvel,
çözüm ve AB konusu karara bağlanmalıdır. Denktaş ve bir kısım
mihraklar, Enver Paşa olmak niyetinde hareket edemez" dedi. Soyer,
yarın mecliste yapılacak liderler toplantısının ardından yarın
akşam da CTP parti meclisinin toplanarak son gelişmeleri
değerlendireceğini bildirdi. HASİPOĞLU: "REFERANDUMA EVET" YAP
Genel Başkanı Ertuğrul Hasipoğlu, Annan Planı´nın 30 Mart´ta
referanduma sunulmasına evet diyeceklerini açıkladı. Hükümetin
Annan Planı ortaya çıkalı çelişkili tutum izlediğini, kendilerinin
ise 11 Kasım´da söyledikleri çizgiyi sürdürdüklerini kaydeden
Ertuğrul Hasipoğlu, cumburbaşkanıyla görüşmelerinde tüm partilerin
referanduma evet dediğini, şimdi neden tutum değiştirdiklerini
anlamadığını söyledi. Hasipoğlu, "Referandum demek illa ki bu plana
evet demek değildir. Halkın önüne geçilmesini dorğu bulmuyoruz.
Halk kendi kaderini kendi belirlemeli" diye konuştu. Referandumda
plana evet mi hayır mı diyecekleri sorusu üzerine de Hasipoğlu, "Şu
anda planla ilgili sıkıntılar var. Tutumumuzu yetkili kurullarda
belirleyeceğiz" dedi. PAPADOPULOS: "TEK KRİTER ULUSAL ÇIKAR" Bu
arada Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos, Kıbrıs Rum tarafının
referandum konusundaki kararının alınmasında tek kriterin "ulusal
çıkarlar" olacağını söyledi. Papadopulos, Rum Ulusal Konseyi´nin
çarşamba veya cuma günü toplanacağını ve alınacak karara göre
siyasi parti başkanlarının Lahey´de kendisine eşlik edip
etmeyeceğinin belli olacağını da belirtti. Rum gazetelerinde Kıbrıs
konusunda 10 Mart´a kilitlenen süreçle ilgili haberlerde, "Geri
Sayım… Ankara´ya Hem Baskı, Hem Vaad… Denktaş´ın Bir Kenara
İtilmesi İsteniyor… Weston´dan Tasos Papadopulos´a Çağrı: ´Artık
Geriye Dönüş Yok…´ Tayip Erdoğan Kofi Annan´a Güvence Verdi"
başlıkları kullanıldı. BM Genel Sekreteri´nin Türkiye´den güvence
aldığını yazan Fileleftheros gazetesi, ABD Dışişleri Bakanlığı
Kıbrıs Koordinatörü Thomas Weston´un adadaki temasları sırasında
her iki tarafa "geriye sayımın başladığı ve artık geriye dönüşün
olamayacağını net şekilde izah ettiğini" kaydetti. ANNAN DEVREYE
GİRİNCE NELER OLDU? Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın talebiyle Aralık
2001´de dönemin Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides´le görüşmesi
ve 16 Ocak 2002´de yüzyüze görüşmelerin başlamasının ardından
sorununun çözümüne yönelik BM girişimleri arttı ve Genel Sekreter
Kofi Annan bizzat devreye girdi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan,
14-16 Mayıs 2002´deki ziyaretinden sonra 26-28 Şubat´ta, Kıbrıs
sorununa çözüm bulmak amacıyla kendi adını taşıyan çözüm planının
ikinci kez revize edilmiş halini sunmak üzere Kıbrıs´ı ziyaret
etti. Annan, 3 günlük ziyaretinde liderlerle üçer kez görüştü. İlk
demecinde iki halka "alın yazınızla randevunuz var" diye seslenenen
Genel Sekreter, adadan ayrılırken de zamanın daraldığına vurgu
yaptı. Annan, kimsenin, Kıbrıs´ta varılacak anlaşmayı imzalamayı,
10 Mart tarihinin ötesine erteleme seçeneği bulunmadığını
belirterek, "Liderlere çok açıkça ifade ettim. Eğer birleşik bir
Kıbrıs, Avrupa Birliği´ne Giriş Anlaşması´nı 16 Nisan tarihinde
imzalayarak birliğe girecekse, bu referandumu 30 Mart´ta
yapmalıyız. Bu nedenle çok süratli çalışmalıyız. Bu sürecin çok
uzun zamandır sürdüğünü biliyorum, ama şimdi gerçekten de yolun
sonundayız" dedi. Annan´ın, ilkini 11 Kasım 2002´de sunduğu
"kapsamlı çözüm planı"nda, taraflardan 28 Şubat´a kadar
müzakereleri tamamlayarak bir anlaşmaya varmaları ve 30 Mart´ta
bunu iki tarafta aynı anda referanduma sunmalarını istenmişti.
Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının itirazları üzerine plan revize
edilerek 10 Aralık´ta yeniden sunuldu ve 12 Aralık Avrupa Birliği
Kopenhag zirvesinde sonuç alınmaya çalışıldı. Kopenhag zirvesinde
Kıbrıs sorununun çözümü yönünde olumlu sonuç çıkmadı, ancak Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi´ne AB üyeliği daveti yapıldı. Kopenhag´ın
ardından gözler, 28 Şubat´a kadar geçecek müzakere sürecine
çevrildi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Rum Yönetimi lideri Glafkos
Klerides, 16 Ocak´tan 14 Şubat´a kadar, Rum seçim propagandası
atmosferi altında 13 kez biraraya geldi. Müzakereler, Rum kesiminde
"başkanlık" seçiminin 2 gün öncesine kadar sürdürüldü. Rum
seçimlerinde Klerides´in kaybetmesi ve Tasos Papadopulos´un
kazanması, yeni bir durum ortaya çıkardı. Papadopulos, müzakere
heyetini değiştireceğini açıkladı. Denktaş-Klerides arasında 13 tur
devam eden görüşmelerde, taraflar birbirlerinin görüşlerine
yaklaşamadı. Kıbrıs´a 26 Şubat´ta gelen Annan´ın, "taraflar anlaşsa
da anlaşmasa da 30 Mart´ta planın referandumuna sunulması"
yönündeki talebi, Kıbrıs konusunu kritik bir noktaya getirdi.
Annan´ın doğrudan referandum talebi, liderlerin, özellikle de
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın "by-pass edilmek istenmesi" olarak
nitelendirildi. 28 Şubat´ta çözüm için somut adımlar atılmadı, ama
Türk ve Rum liderleri, referandum konusunda karar vermek için 10
Mart´ta Lahey´e gideceklerini açıkladı. Kıbrıs konusunda 28
Şubat´ın ardından 10 Mart tarihi gündeme geldi...