Kıbrıs'ta felaket senaryosu
Abone olEkonomi durgun. İş yok. Gelecekten de umut yok. O gençler çözüm olmazsa ne yapar. İşte o felaket senaryosu.
Kıbrıs sorununun çözümsuzlüğü halinde ortaya nasıl bir tablo
çıkacak?Rauf Denktaş'ın diretmesi ile Rum tarafının AB'ye girmesi
ile adanın kuzeyinde insanların tepkii nasıl olacak.
Ertuğrul Özkök tepki çekse de bu konuda oldukçak karamsar bir tablo
çizdi. Felaket senaryosu ortaya koyan Özkök, geleceği göremeyen
gençlerin öfkeyle kalkıp duvarı yıkabileciğini öne sürdü.
Özkök senaryonun felaketle neticelenmesi için ekonomik ve siyasi
verilerin mevcut olduğunu yazarak o insanların cözümsüzlük halinde
nasıl bir duygu yoğunluğu içinde olacaklarnını şu tespitle
anlatıyor:
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın inatçı kişiliği yine
galip geliyor ve görüşmeler çıkmaza giriyor. Güney Kıbrıs, Avrupa
Birliği üyesi oluyor.
Türk tarafı yine 3 bin dolar gelirle kendi hüzünlü coğrafyasına
dönüyor.
Siz de KKTC'de yaşayan bir gençsiniz. Yaşınız henüz 15-16.
Önünüzde daha yıllar var. Ama her sabah kalktığınızda biliyorsunuz
ki karşı taraf Avrupa ve siz Ortadoğulu bir ülke olarak
kalmışsınız.
İş yok. Ekonomi durgun. Geleceğinizi göremiyorsunuz. Ve sizle 20
bin dolarlık o Batı dünyası arasında sadece bir duvar var.
Kendinizi o gencin yerine koyun ve şimdiden onun hissedeceğini
hissetmeye çalışın. Çünkü bu egzersizi yapmaya hepimizin ihtiyacı
var.
Söyleyin ne hissedersiniz?
Bir zamanlar sizi, Güney'den gelecek ölüm saldırılarına karşı
koruyan o duvar artık bir dost mudur, yoksa düşman mı?
O duvar karşınıza her çıktığında yapacağınız muhasebe,
çıkaracağınız bilanço ne olacaktır?
Kár hanesi mi ağır basacak, yoksa kahredici bir zarar,
hatta bir iflas ihtimali mi?
Bu tabloyu ortaya koyan Özkök o insanların cözümsüzlüğün sabahında
neler yapabileceğini de yukarıdaki verilerden yola çıkarak neler
yapacağını da yazdı:
Binlerce gencin her sabah hayatına böyle iflas
bilançoları ile başladığını düşünün.
Şimdi gelin felaket senaryosunun o meşum sabahına gidelim. Binlerce
genç insanın bir sabah kalkıp öfkeyle o duvara doğru yürüdüğünü
düşünün.
Ellerinde balyozlarla o bidonları devirdiğini, duvarı yıktığını
düşünün.
Söyler misiniz kim müdahale edecek o genç insanlara?Üzerine kurşun
mu sıkacaksınız?
Binlerce insanın aynı anda o çizgiyi geçtiğini hayal edin.Bir de
karşı tarafta durmadan çalışan fotoğraf makinelerini, kameraları
düşünün.
Hatta televizyonlarda saatlerce sürecek canlı yayınları.Tabii
ertesi gün bütün dünyadaki gazete manşetlerini...
‘‘Son duvar da yıkıldı...’’
Ne yapacaksınız?
Özkök yazının sonunda şu can alıcı soruyu soruyor.Türkler böyle bir şey yapmaz mı diyorsunuz?
Özkök bu soruya Doğu Almanya örneğini yani Berlin duvarı
örneğini vererek yazısını noktalıyor:
Doğu Almanya'nın iflah olmaz eski tüfekleri de, duvarın
halk tarafından yıkılacağına hiç ihtimal vermemişti.
Unutmayın ki o duvar yıkıldı...
Yine unutmayın ki, ertesi gün bütün dünya duvar muhafızlarının
değil, duvarı yıkanların yanındaydı.