Kıbrıs'ın AB'ye üyeliği suç
Abone olKıbrıs'ın AB'ye üyeliğinin uluslararası hukukun çiğnenmesi olacağı görüşüne bir destek te Prof. Mendelson'dan geldi.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliğinin, 1960
tarihli Garanti Anlaşması'nın ihlali anlamına geleceği
belirtiliyor. Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği tarafından
hazırlanan, uluslararası hukukçu, Londra Üniversitesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Maurice H. Mendelson'un, 12 Eylül 2001 tarihli ''Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin AB'ye Üyelik için Yaptığı Müracaata İlişkin İlave
Mütalaası'', Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından
yayımlandı. ''Kıbrıs'ın AB'ye Girişi Neden Hukuka Aykırı Olacak''
başlığıyla bastırılan mütalaa, TOBB yönetiminin geçen hafta sonunda
KKTC'ye ziyareti sırasında dağıtıldı. TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu da, bu mütalaaya dayanarak, ''Kıbrıs'ın AB
üyeliğinin, uluslararası hukuk açısından bir suç olacağı'' görüşünü
dile getirmişti. Hisarcıklıoğlu, ''Eğer 1960 anlaşması varsa,
Kıbrıs diye kabul edilen devlet, ancak İngiltere, Yunanistan ve
Türkiye'nin üye olduğu bir grubun içine girebilir. Şu anda
uluslararası hukuk açısından, AB suç işliyor'' demişti.
Mütalaasında, 1960 tarihli Kıbrıs Anayasası ve Kuruluş Anlaşması ve
Garanti Andlaşması'nı birlikte değerlendiren Prof. Mendelson'a
göre, Garanti Andlaşması'nın I. ve II. maddesi, Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin, AB üyeliğini hukuki açıdan engelliyor. Mütalaada,
andlaşmanın 1. maddesindeki, ''Kıbrıs Cumhuriyeti, herhangi bir
devletle hiç bir şekilde kısmen veya bir bütün olarak siyasi ve
ekonomik birliğe girmeyeceğini taahhüt eder. Kıbrıs Cumhuriyeti,
bununla bağlantılı olarak, Ada'nın herhangi bir diğer devletle
birleşmesini doğrudan veya dolaylı olarak gerçekleştirmeyi teşvik
etmesi muhtemel her türlü faaliyeti yasaklar'' şeklindeki hükme
dikkat çekiliyor. AB'ye üyeliğin, birliğin diğer üyeleriyle bir
bütün olarak veya kısmen siyasi ve ekonomik bir bütünleşmeyi
içereceği, bunun yanısıra, doğrudan veya dolaylı olarak diğer
ülkelerle birleşmeyi teşvik eden bir faaliyet olacağı görüşü dile
getiriliyor. Mütalaaya göre, normal yorum ilkeleri uyarınca,
maddede yer alan, ''herhangi bir devlet'' ve ''hiç bir devlet''
ibareleri, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin sadece Türkiye ve Yunanistan ile
değil, ''diğer bütün devletlerle siyasi ve ekonomik birliğe
giremeyeceği'' şeklinde yorumlanıyor. Oysa AB'ye üyelik, birliğin
diğer üyeleriyle bir bütün olarak veya kısmen siyasi ve ekonomik
bir bütünleşmeyi içeriyor. Ayrıca doğrudan veya dolaylı olarak
diğer üyelerle birleşmeyi teşvik eden bir faaliyet olacak.
Özellikle AB'ye Türkiye'nin katılımı olmaksızın üyeliğin muhtemel
sonucu, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Yunanistan ile doğrudan veya dolaylı
olarak daha yakın siyasi ve ekonomik birliğinin gerçekleşmesinin
teşviki olacak. TÜRKİYE VE YUNANİSTAN'IN BİRLİKTE ÜYE OLDUĞU
KURULUŞLAR Mütalaada, söz konusu garanti anlaşmasının birinci
maddesinin, uluslararası kuruluşlarla da siyasi ve ekonomik birlik
yapılmayacağı yönündeki hükmü kapsadığı görüşü dile getirilirken,
''Türkiye ve Yunanistan'nı birlikte üye olduğu kuruluşlar için bu
sınırlamanın bulunmadığı'' istisnasına yer verildi. ''Türkiye ve
Yunanistan üye olmasa da Rum ve Türk toplumu temsilcilerinin onay
vermesi halinde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir kuruluşa üye
olabileceği'' istisnası çerçevesinde de AB üyeliğinin mümkün
olmadığı, çünkü söz sonusu temsil mekanizmasının işlemediği
hatırlatılan mütalaada, bu ve benzeri nedenlerden dolayı, Kıbrıs'ın
AB'ye katılımının uluslararası hukuka aykırı olacağı sonucuna
varılıyor. Prof. Mendelson, 1960 Garanti Andlşması'nın II. maddesi
uyarınca, ''her üç garantör ülke de onay verene kadar, Yunanistan
ve İngiltere'nin Kıbrıs'ın AB'ye katılımını önlemek üzere veto
hakkını kullanmakta hukuki açıdan yükümlü oldukları'' sonucuna
varıyor. Prof. Mendelson, mütalaasının sonuç bölümünde, 1960
tarihli Garanti Andaşması'nın halen yürürlükte olduğuna işaret
ederek, bu anlaşmanın hükümlerine rağmen Kıbrıs'ın AB üyeliğinin,
anlaşmanın ihlali anlamına geldiğini belirtiyor. Anlaşmanın
''devletlerle'' değil, ''bir devletle'' birleşmeyi yasakladığını
öne sürerek bu sonuçtan kurtulmaya çalışmanın, hem anlaşmaya hem de
hükümetlerin açık niyetlerine ters olduğu kaydedilen mütalaada,
''Kıbrıs'ın AB üyeliğinin doğrudan ya da dolaylı olarak diğer
devletlerle ve özellikle Yunanistan ile birliğe yol açacağı inkar
edilemez'' deniliyor.