Kıbrıs'ı kaybetmemize 6 ay kaldı
Abone olMilliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Ali Birand, resmi yetkililerin adı gibi bildiği, ama halka açıklamadıkları bir gerçeği yazmış bu günkü köşesinde...
Kıbrıs'ı kaybetmemize tam 6 ay kaldı... Türkiye'nin bilmesi
gereken bir büyük tehlikeden söz etmek istiyorum. Bu gerçeği resmi
yetkililer de biliyor, ancak sizlere söylemiyorlar. Bu tehlike de,
eğer gerekli önlemler alınamaz, çözüm konusunda gerekli adımlar
atılmazsa, Kuzey Kıbrıs 1 Mayıs 2004 günü kaybedilecek. Yani, tam
tamına 6 ay süre kaldı. Aman yanlış anlamayın, Kuzey Kıbrıs
toprakları kısa bir süre için yine Türk tarafının elinde kalacak.
Ancak, bir süre sonra bu topraklar boşalacak ve KKTC bitecek. Nasıl
mı olacak? Gelin, ben size anlatayım.. 1. 1 Mayıs 2004 tarihinde,
bir çözüm bulunamadığı veya çözüm ümitlerini arttıran ciddi bir
müzakere süreci başlatılamadığı taktirde, Güney Kıbrıs Avrupa
Birliğine resmen tam üye olacak.. 2. Ancak, Rumlar tek başlarına
değil, Kıbrıs'ın tamamını (yani Kuzey Kıbrıs'ı da) temsil
edecekler. Bütün kararları onlar alacak, AB karar mekanizmalarına
girecekler. Bakanlar ve liderlerin toplantılarında masaya
oturacaklar. Kıbrıs adına konuşacaklar. 3. Türkiye ile ilgili her
kararı vetolayıp durdurma imkanına kavuşacaklar. Türkiye'ye tarih
verilmesini engelleyebilecekler. Bunu yapamasalar, müzakereler
başladıktan sonra her defasında her pazarlığı bloke edebilecekler.
Hadi çok iyi niyetli (!) hareket edip bunu da yapmadılar diyelim. O
zaman, Türkiye'nin tam üyeliğini veto edeceklerdir : "Ya Kuzey'i
verirsiniz yoksa AB'ye giremezsiniz" diyebilecek güce erişecekler.
En önemlisi de, kimse Rumları engelleyemeyecek, ellerindeki bu
hakkı alamayacaktır. Yani, 1 Mayıs 2004 gününden itibaren Türk
tarafı, elindeki tüm kozları Rumlara teslim edecektir. Bu konuda
kimsenin en küçük bir kuşkusu olmamalıdır. TÜRKİYE İŞGALCİ ÜLKE
KONUMUNA DÜŞECEK Bilmem hatırlıyor musunuz, eski Dışişleri
Bakanımız Yaşar Yakış "Çözüm bulamaz ve Rumlar tek başlarına AB'ye
tam üye olurlarsa, bir süre sonra Türkiye işgalci ülke konumuna
düşecektir" demişti ve zavallı adamı param parça etmiştik. Oysa
Yakış doğruyu söylemiş, başımıza gelebilecekleri göstermek
istemişti. Rumlar tam üyeliğe tek başlarına oturduktan sonra
Kuzey'i bırakmayacak ve donumuza kadar herşeyi almak
isteyeceklerdir. Büyük olasılıkla da istediklerini elde
edeceklerdir. Türkiye'yi köşeye sıkıştıracaklar ve "AB'ye tam
üyelik için, Kuzey'i bırakın" diyeceklerdir. Türkiye tam bir tercih
karşısında kalacaktır. Genç kuşaklarının önünü açacak, ülke'nin
kaderini değiştirecek olan tam üyelik mi, yoksa Kuzey Kıbrıs mı? 70
milyon'un kaderi, zenginliği Kuzey Kıbrıs'ı elimizde tutmaya
bağlanacak. Ne büyük haksızlık... Üstelik, AB'ye girememiş olan
Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan Kıbrıs'lı Türkler ve de Türkiye'den göç
etmiş Türkler de bu topraklarda kalmak istemeyecekler. Sonuçta
Kuzey Kıbrıs giderek kuruyacak, boşalacak ve 70 milyon insan da
kaybettikleriyle baş başa kalacak. Türkiye, ya Avrupa ile
ilişkilerini kesmek zorunda kalacak, yatırım alamayacak, yatırım
yapamayacak, ihracatı zorlaşacak veya Kıbrıs'ta adım atacak.
Kıbrıs'ta adım atmak ne demek? Yani, Kıbrıs'ı bırakıp gidelim mi?
Yavru vatanı satacak mıyız? Hayır, satmayacağız. Türkiye'nin çıkış
yolu vardır. Çıkış yolunu merak ediyorsanız, yarın yine bu köşe'de
buluşalım.